Şehir manzarasına doyduğumuz bu mekandan ünlü Rustavelli Caddesi’ne ilerliyoruz. Burayı sindire sindire turladıktan sonra Tiflis’in bir başka simgesi olan Kartlis Deda Heykeli’nin bulunduğu tepeye tırmanıyoruz. Hava karardığı için çok fazla ilerlemek istemiyor ve geri dönüyoruz. Bu heykelin bir elinde dost olarak gelenlere şarap sunmak için bir kase; diğerindeyse düşmanlar için bir kılıç bulunmakta.
Ekli dosyayı görüntüle 60729
Ve artık kararan havayla birlikte biz de Tiflis yollarında bile isteye kaybolarak geziyoruz aracımızla. Yol bizi daha önceden görmeyi planladığımız Sameba Kilisesi’ne götürüyor. Şehrin bu en büyük, en ihtişamlı kilisesi, sarı ışıklar içinde oldukça otantik bir havaya sahip…
Ekli dosyayı görüntüle 60730
İçinde başları yarı kapalı bayanlar sırayla papazla konuşup, sarılıp günah çıkarıyorlar zannımca. Şehri bir kez daha turlayarak evimize dönüyor, ve bir güzel dinleniyoruz
Ekli dosyayı görüntüle 60731
20 Mayıs Sabahleyin şehirden ayrılmadan önce görmek istediğimiz birkaç yer daha var. Planladığımız üzere Kura Nehri üzerine kurulu, farkllı mimarisiyle dikkat çeken camdan yapılmış Barış Köprüsü’ne gidiyoruz. Ardından önceki akşam yaya olarak çıkmaya çalıştığımız Kartlis Deda(Mother Of Georgia) ‘ya bu kez teleferikle çıkıp manzaranın keyfini çıkarıyoruz. Bu tepeden sonra sıra yemek yemeğe geliyor ve daha önceden listeme dahil ettiğim kilo ile yemek satılan bir mekana gidiyoruz. Burada onlarca çeşit salata yemek ve tatlı var. Ben yine kendime Harço alıyorum. Zeytinyağlılardan bir tabak ve tiramisu alıp çok cüzi bir hesap ödeyip; hemen yanındaki bankaya da cezamızı ödedikten sonra Tiflis’le vedalaşıyoruz. Sırada Gori var ve ardından yine Batum…
Ekli dosyayı görüntüle 60732Barış Köprüsü
Gori… Stalin’in doğduğu kasabamsı şehir… Burada Stalin’in müze haline getirilmiş evini ziyaret edip yolumuza devam ederken, arabayla peşimize düşmüş polisler tarafından durduruluyoruz. Polis noktasının önünden geçerken, kesik çizgili şerit olmadan sollama yapmışız, onlar da üşenmemiş,hemen atlayıp gelmişler sağolsunlar
. Ceza yazacaklar ille de… Birkaç saat önce ödediğimiz cezamızı da gösteince vazgeçiyorlar bu seferlik
Akşam saatlerinde varıyoruz Batum’a ve son yemeğimizi yine Avrupa Meydanı’ndaki restorantımızda yemek istiyoruz. Bu kez Margarita Pizza ve armutlu ve tarhunlu içeceklerden söylüyoruz. Tarhun aroması hiç bize göre değilmiş… Avrupa Meydanı ile vedalaşıp bu kez ışıklı su gösterilerini izlemek için sahil kenarındaki parka gidiyoruz. Sahilde son yürüyüş ve son kez Ali Nino yapıp, eve dönüyor ve Batum’daki son gecemizi geçiriyoruz.
21 Mayıs ‘ta yine sabahın erken saatlerinde yola koyuluyoruz. Bu arada burada benzin ucuz olduğundan cebimizde kalan Gürcü Larisinin tamamını benzine yatırıp Türkiye sınırına geçiyoruz. Rize’de bir tostçuda kahvaltımızı yapıp, Sivas’taki köftecimize de uğradıktan sonra evimize dönüyoruz…
Ekli dosyayı görüntüle 60734