Nedeseminanırsın
Ana Kamp
- Mesajlar
- 41
- Tepkime Puanı
- 66
TARİH: 16 Mayıs 2016 -21 Mayıs 2016
KİŞİ SAYISI: 2+1
VASITA: Otomobil
GİDİLEN YERLER: Trabzon, Uzungöl, Batum, Tiflis, Gori
DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER: Bu yazı uzun olabilir ve bol resim ihtiva edebilir. Resimlere tıklayarak büyük halini görebilirsiniz.
Olay tarihinden ksa bir zaman öncesinde, ben de sizin şu an yaptığınız gibi internette bulabildiğim ilgili tüm yazıları okumaya koyuldum. Ne yapılır? Nereye gidilir? Nerede kalınır? Ne yenir? Gibi soruların cevapları kafamda oluşmaya başlayınca tüm gezimizi kapsayan bir program oluşturdum.
16 Mayıs günü öğle saatlerinde eşim ve 4 yaşındaki oğlumla Kayseri’den çıkıyoruz yola. İlk durağımız bir şeyler yemek için uğradığımız Sivas. Meşhur köftelerini tattıktan sonra yola devam ediyoruz.
Telefonlarımızın –internet elverdiğince- navigasyonlarından ve daha önceden resimlediğimiz haritalardan yardım alarak seyrediyoruz. Sivas’tan sonra Altköy’den Şiran tarafına ayrıldığımızda yol, tek şeritli bir köy yoluna dönüşüyor. Öyle ki bitmekte olan yakıtımızı alacak tek bir yer bulamadığımızdan; türlü endişelerle benzin dibe vurmuş halde Şiran’a atıyoruz kendimizi. Buradaki ilk benzinlikten yakıt ve yöreye özgü kuşburnu içeceği alıp rahatlamış bir şekilde yola devam ediyoruz.
Takip ettiğimiz yol bizi dağlara tırmandırıyor. Ve nihayetinde tepedeyiz. Allah’m bu nasıl bir manzara!!!
Yolun devamıysa bizi bir aşağı bir yukarı, bir sağa bir sola yalpalatarak Trabzon’a ulaştırıyor. İtiraf etmeliyim ki daha virajlı bir yoldan daha önce hiç geçmedim.Trabzon’a vardığımızda günlük olarak kiraladığımız evin sahibiyle iletişime geçip adresi alıyoruz. Bu arada biz de Trabzon Forum’a gidip karnımızı doyurduktan sonra evi bulup yerleşiyoruz. Gideceğimiz tüm yerler için öncesinden kalacak yer rezervasyonlarını yaptırmıştım. Yanımızda çouğumuz da olduğu için, daha rahat oluruz düşüncesiyle otel odası değil; ev kiralamayı tercih ettim. Burada kaldığımız evde sigara içilmiş olması dışında hiçbir sıkıntı yoktu.
17Mays günü şehri turlamak üzere sabah erkenden ayrılıyoruz evden. Trabzon Karadeniz için büyük bir şehirken; bizim beklediğimizden epeyce küçük. Dar yolları, farklı ve yoğun trafiği ve nereden başlayacağını bilemeyen biz, yolda gördüğümüz –Trabzon’da mühendislik okuyan-bir gence danışıp O’nu da yanımıza alıp tavsiyesi üzerine sahile iniyoruz. Sahilde herhangi bir yaşam belirtisi olmadığından, oradan direk şehir merkezine akıyoruz. Aracımızı park edecek bir yer bulunca yürüyoruz şehrin merkezinde. Denk geldiğimiz bir simitçiden Trabzon simitlerimizi alıp-zannımca ünlü- bir çay ocağının önüne kurulup çaylarımızı söylüyoruz. Minicik bardaklar içinde çay parçacıkları ve iri sert bir şeker eşliğinde geliyor. Yine turlayarak aracımıza gidiyor ve Uzungöl’e doğru hareket ediyoruz.
Uzungöl , yeşile boyanmış yolların bitiminde bir tablo gibi karşılıyor bizi adeta… Turist mevsimi olmamasına rağmen Arap turistler var. Burada biraz dolaşıp bu eşsiz doğanın tadını çıkardıktan sonra sıra geliyor ünlü tereyağında alabalıklarının tadını çıkarmaya…
Gölün aşağısına doğru salınırken Dursun Amca ile karşılaşıyoruz. Şaşırmıyoruz Karadeniz’deyiz nihayetinde
Dursun amca burada hem yaşıyor hem de evinin önüne kurduğu, bir iki masalı, derme çatma çay ocağında çalışıyor. 80 yaşındaki amca bizi buraya davet ediyor ve has Karadeniz çayı eşliğinde tatlı bir sohbete dalıyoruz. Ayrılırken, çektiğimiz resimlerini ona yollayacağımızı söylüyoruz . İnanmıyor
(Yolladık bile
)
Artık Uzungöl’ün büyüsünden sıyrılma ve Gürcistan’a girme zamanı geldi. Yeşil ve mavinin hüküm sürdüğü yollardaki güzel yolculuğumuzun ardından , Sarp sınır kapısından 10-15 dk içerisinde sorunsuzca giriyoruz Gürcistan’ın bu sınır şehrine... Sarp beklediğimizin aksine ineklerin bizi karşıladığı köyümsü bir şehir…
Sonra 10 dk uzaklıktaki Batum’ a gelip rezervasyon yaptırdığımız evin sahibesiyle sözleştiğimiz yerde buluşuyor ve eve geçiyoruz. Modern bir site içerisindeki 11. Kattaki güzel evimiz bizi fazlasıyla tatmin ediyor. Akşam vakti… Evden ayrılıyoruz. Yürüyerek sahili geziyoruz ve Tiyatro Binası’na geliyoruz. Bu meydandaki heykelleri izleyerek biraz vakit geçirdikten sonra Avrupa Meydanı’na geçiyoruz. Burası ailemizin favori meydanı oluyor. Yine hemen burada çok sevdiğimiz ve daha sonra tekrar geleceğimiz restoranta gidip Harço çorbası ve Haçapuri istiyoruz yanına da meşhur armutlu ve limonlu içeceklerinden. Mekan güzel, yiyecekler harika, keyfimiz yerinde daha ne olsun
KİŞİ SAYISI: 2+1
VASITA: Otomobil
GİDİLEN YERLER: Trabzon, Uzungöl, Batum, Tiflis, Gori
DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER: Bu yazı uzun olabilir ve bol resim ihtiva edebilir. Resimlere tıklayarak büyük halini görebilirsiniz.
Olay tarihinden ksa bir zaman öncesinde, ben de sizin şu an yaptığınız gibi internette bulabildiğim ilgili tüm yazıları okumaya koyuldum. Ne yapılır? Nereye gidilir? Nerede kalınır? Ne yenir? Gibi soruların cevapları kafamda oluşmaya başlayınca tüm gezimizi kapsayan bir program oluşturdum.
16 Mayıs günü öğle saatlerinde eşim ve 4 yaşındaki oğlumla Kayseri’den çıkıyoruz yola. İlk durağımız bir şeyler yemek için uğradığımız Sivas. Meşhur köftelerini tattıktan sonra yola devam ediyoruz.

Telefonlarımızın –internet elverdiğince- navigasyonlarından ve daha önceden resimlediğimiz haritalardan yardım alarak seyrediyoruz. Sivas’tan sonra Altköy’den Şiran tarafına ayrıldığımızda yol, tek şeritli bir köy yoluna dönüşüyor. Öyle ki bitmekte olan yakıtımızı alacak tek bir yer bulamadığımızdan; türlü endişelerle benzin dibe vurmuş halde Şiran’a atıyoruz kendimizi. Buradaki ilk benzinlikten yakıt ve yöreye özgü kuşburnu içeceği alıp rahatlamış bir şekilde yola devam ediyoruz.
Takip ettiğimiz yol bizi dağlara tırmandırıyor. Ve nihayetinde tepedeyiz. Allah’m bu nasıl bir manzara!!!
Yolun devamıysa bizi bir aşağı bir yukarı, bir sağa bir sola yalpalatarak Trabzon’a ulaştırıyor. İtiraf etmeliyim ki daha virajlı bir yoldan daha önce hiç geçmedim.Trabzon’a vardığımızda günlük olarak kiraladığımız evin sahibiyle iletişime geçip adresi alıyoruz. Bu arada biz de Trabzon Forum’a gidip karnımızı doyurduktan sonra evi bulup yerleşiyoruz. Gideceğimiz tüm yerler için öncesinden kalacak yer rezervasyonlarını yaptırmıştım. Yanımızda çouğumuz da olduğu için, daha rahat oluruz düşüncesiyle otel odası değil; ev kiralamayı tercih ettim. Burada kaldığımız evde sigara içilmiş olması dışında hiçbir sıkıntı yoktu.
17Mays günü şehri turlamak üzere sabah erkenden ayrılıyoruz evden. Trabzon Karadeniz için büyük bir şehirken; bizim beklediğimizden epeyce küçük. Dar yolları, farklı ve yoğun trafiği ve nereden başlayacağını bilemeyen biz, yolda gördüğümüz –Trabzon’da mühendislik okuyan-bir gence danışıp O’nu da yanımıza alıp tavsiyesi üzerine sahile iniyoruz. Sahilde herhangi bir yaşam belirtisi olmadığından, oradan direk şehir merkezine akıyoruz. Aracımızı park edecek bir yer bulunca yürüyoruz şehrin merkezinde. Denk geldiğimiz bir simitçiden Trabzon simitlerimizi alıp-zannımca ünlü- bir çay ocağının önüne kurulup çaylarımızı söylüyoruz. Minicik bardaklar içinde çay parçacıkları ve iri sert bir şeker eşliğinde geliyor. Yine turlayarak aracımıza gidiyor ve Uzungöl’e doğru hareket ediyoruz.
Uzungöl , yeşile boyanmış yolların bitiminde bir tablo gibi karşılıyor bizi adeta… Turist mevsimi olmamasına rağmen Arap turistler var. Burada biraz dolaşıp bu eşsiz doğanın tadını çıkardıktan sonra sıra geliyor ünlü tereyağında alabalıklarının tadını çıkarmaya…


Gölün aşağısına doğru salınırken Dursun Amca ile karşılaşıyoruz. Şaşırmıyoruz Karadeniz’deyiz nihayetinde

Artık Uzungöl’ün büyüsünden sıyrılma ve Gürcistan’a girme zamanı geldi. Yeşil ve mavinin hüküm sürdüğü yollardaki güzel yolculuğumuzun ardından , Sarp sınır kapısından 10-15 dk içerisinde sorunsuzca giriyoruz Gürcistan’ın bu sınır şehrine... Sarp beklediğimizin aksine ineklerin bizi karşıladığı köyümsü bir şehir…
Sonra 10 dk uzaklıktaki Batum’ a gelip rezervasyon yaptırdığımız evin sahibesiyle sözleştiğimiz yerde buluşuyor ve eve geçiyoruz. Modern bir site içerisindeki 11. Kattaki güzel evimiz bizi fazlasıyla tatmin ediyor. Akşam vakti… Evden ayrılıyoruz. Yürüyerek sahili geziyoruz ve Tiyatro Binası’na geliyoruz. Bu meydandaki heykelleri izleyerek biraz vakit geçirdikten sonra Avrupa Meydanı’na geçiyoruz. Burası ailemizin favori meydanı oluyor. Yine hemen burada çok sevdiğimiz ve daha sonra tekrar geleceğimiz restoranta gidip Harço çorbası ve Haçapuri istiyoruz yanına da meşhur armutlu ve limonlu içeceklerinden. Mekan güzel, yiyecekler harika, keyfimiz yerinde daha ne olsun

Son düzenleme: