basturk
Ana Kamp
- Mesajlar
- 30
- Tepkime Puanı
- 65
Bölüm 8 - Viyana'da Buda...
Bratislava küçük ama sevimli bir şehirdi, gün boyunca bulutlu olan hava nedeniyle serin ve ferah bir yürüyüş yaptım. Ara ara bulutların arasından çıkan güneş, akşam üstü yine bulutların ardında kalmış ve arabaya ulaştığımda yağmur yine yağmaktaydı.
Slovakya'dan aldığım bir günlük vignette ardından Avusturya'dan da 10 günlük bir alım yaptım. Her ülkenin değişik bir otoyol durumu var, aslında burada kullandığım yol kadar ödeme yapılabiliyor imiş lakin dikkatsizlik nedeniyle 11.50 Euro ödeme yaptım.
Ödemeler dengesini ayakta tutmak için artık bildiğiniz üzere birde otopark sorunumuz var. Akşam hava kararmaya yaklaşmak üzere, bu nedenle Viyana içinde değil ama yakınında bir yerde konaklama fikrim var. Bir demir yolu kenarından, akşam üstü trafiği ile birlikte devam ederken, yolun ne hoş gözüktüğünü fark ettim. Gumpoldskirchen adlı bir kasabaya girdiğimde, ortalık sessiz ve şaşırtıcı derecede sakindi. Viyana yakınlarındaki bu kasaba masal kitabından kaçmış gibiydi.
Sabah olunca köy ve kasaba yollarından ilerleyerek Viyana'ya giriş yaptım. Otopark sorununu çözmek için hemen nehir kenarında bulunan Buda tapınağı yakınında arabamı park ettim. Avrupa'nın ortasında Tuna nehrinin kenarındaki bu Barış Pagodası oldukça ilginçti. Buraya kadar herşey yolunda gidiyorsa da, şehir oldukça uzakta kalıyordu ve bende başladım yürümeye.
Şehirlerin dış kısımlarını görmeme olanak sağlayan otopark seçimlerim, bu sefer bize sürpriz yaptı ve kendimi bir patika üzerinde, yeşil bir ormanın içinde buldum. Viyana derken ıssız bir orman içinde yürüyüş yapmak beni oldukça gülümsetti. Ormanın içinde at sürmek için rotaların olduğunu gördüm ve devam eden dakikaların sonunda ormanın ortasında bir kilisenin bahçesinde çocuklarını gezdirmeye çıkarmış bir çift görünce artık insanlığa kavuştum derken orman yine derinleşiyordu.
Derinlemesine girdiğim ormanda koşan, bisiklet süren, at binen ve evcil hayvanlarını gezmeye çıkaran bir sürü insanla karşılaştım derken bir yağmur... Bir ağaç altına sığınıp yağmur dinince de bir otobüs durağına kadar kendimi zor attım. Bu kadar orman macerası yeterli şimdi Viyana'da gezme zamanı...
Viyana’nın kalbi sayılan şehrin merkezindeki Aziz Stefan Katedralinden başlayarak, Parlamento Binası, Rathaus, Tiyatro Binası, Hofburg İmparatorluk Sarayı, Graben Caddesi ve Veba Sütunu görüldükten sonra geziyi yemek ile sonlandırdım. Hem şehri hemde şehrin içindeki yeşil alanı oldukça sevdim. Tramvay ve otobüs kullanımı oldukça yaygın.
Tuna nehrinin kenarından, teknelerini indiren Viyana sakinlerini izlerken bir yandan ise trenleri görme şansım oldu. Avrupa'nın en zengin şehirlerinden biri olan Viyana'yı hafif yağmurlu bir günde gezmiş oldum ve akşam saatlerinde Viyana gezime Buddha Stupa (Barış Padogası) önünde veda ettim.
Gelecek bölüm : Prag
Wien videosu için YouTube'a bakabilirsiniz.
Abone olursanız çok sevinirim.
Bratislava küçük ama sevimli bir şehirdi, gün boyunca bulutlu olan hava nedeniyle serin ve ferah bir yürüyüş yaptım. Ara ara bulutların arasından çıkan güneş, akşam üstü yine bulutların ardında kalmış ve arabaya ulaştığımda yağmur yine yağmaktaydı.
Slovakya'dan aldığım bir günlük vignette ardından Avusturya'dan da 10 günlük bir alım yaptım. Her ülkenin değişik bir otoyol durumu var, aslında burada kullandığım yol kadar ödeme yapılabiliyor imiş lakin dikkatsizlik nedeniyle 11.50 Euro ödeme yaptım.
Ödemeler dengesini ayakta tutmak için artık bildiğiniz üzere birde otopark sorunumuz var. Akşam hava kararmaya yaklaşmak üzere, bu nedenle Viyana içinde değil ama yakınında bir yerde konaklama fikrim var. Bir demir yolu kenarından, akşam üstü trafiği ile birlikte devam ederken, yolun ne hoş gözüktüğünü fark ettim. Gumpoldskirchen adlı bir kasabaya girdiğimde, ortalık sessiz ve şaşırtıcı derecede sakindi. Viyana yakınlarındaki bu kasaba masal kitabından kaçmış gibiydi.
Sabah olunca köy ve kasaba yollarından ilerleyerek Viyana'ya giriş yaptım. Otopark sorununu çözmek için hemen nehir kenarında bulunan Buda tapınağı yakınında arabamı park ettim. Avrupa'nın ortasında Tuna nehrinin kenarındaki bu Barış Pagodası oldukça ilginçti. Buraya kadar herşey yolunda gidiyorsa da, şehir oldukça uzakta kalıyordu ve bende başladım yürümeye.
Şehirlerin dış kısımlarını görmeme olanak sağlayan otopark seçimlerim, bu sefer bize sürpriz yaptı ve kendimi bir patika üzerinde, yeşil bir ormanın içinde buldum. Viyana derken ıssız bir orman içinde yürüyüş yapmak beni oldukça gülümsetti. Ormanın içinde at sürmek için rotaların olduğunu gördüm ve devam eden dakikaların sonunda ormanın ortasında bir kilisenin bahçesinde çocuklarını gezdirmeye çıkarmış bir çift görünce artık insanlığa kavuştum derken orman yine derinleşiyordu.
Derinlemesine girdiğim ormanda koşan, bisiklet süren, at binen ve evcil hayvanlarını gezmeye çıkaran bir sürü insanla karşılaştım derken bir yağmur... Bir ağaç altına sığınıp yağmur dinince de bir otobüs durağına kadar kendimi zor attım. Bu kadar orman macerası yeterli şimdi Viyana'da gezme zamanı...
Viyana’nın kalbi sayılan şehrin merkezindeki Aziz Stefan Katedralinden başlayarak, Parlamento Binası, Rathaus, Tiyatro Binası, Hofburg İmparatorluk Sarayı, Graben Caddesi ve Veba Sütunu görüldükten sonra geziyi yemek ile sonlandırdım. Hem şehri hemde şehrin içindeki yeşil alanı oldukça sevdim. Tramvay ve otobüs kullanımı oldukça yaygın.
Tuna nehrinin kenarından, teknelerini indiren Viyana sakinlerini izlerken bir yandan ise trenleri görme şansım oldu. Avrupa'nın en zengin şehirlerinden biri olan Viyana'yı hafif yağmurlu bir günde gezmiş oldum ve akşam saatlerinde Viyana gezime Buddha Stupa (Barış Padogası) önünde veda ettim.
Gelecek bölüm : Prag
Wien videosu için YouTube'a bakabilirsiniz.
Abone olursanız çok sevinirim.