Doğrucu Davut
Zirve
.
Sanki bilmiyor gibi sevgilinize sitem ediyorsunuz.
Hani onun da umurunda olsa.
Çarpılma dediniz de aklıma geldi. Bazen öyle tatlı çarpılıyorsunuz ki hatırası bile keyif veriyor. Tabi çarpılan miktarın fazla olmaması ön koşul.
* Arkadaşlarla minibüs kiraladık Bali'yi geziyoruz. Şehir dışı bir çift yol kavşağında ışıklarda durduk. 8-10 yaşlarında İki ufaklık ellerinde gazeteler pencereyi tıklayıp hangi ülkeden geldiğimizi sorup istediğimiz gazeteyi vereceklerini söylediler. Ben de başımızdan gitsinler diye Türkiye'den bu kadar uzakta nereden bulurlar ki diye düşünerek Turkey dedim. Seninki hemen Sabah mı Hürriyet mi diye sormaz mı ? Hemen Hürriyet deyip yağan yağmur yüzünden olsa gerek diye düşündüğüm naylon poşete sarılmış fakat üzerinde Hürriyet yazılı gazeteyi eh artık buralarda hakkıdır deyip sanırım 1 $ basıp aldım. Yeşil yandı yola çıktık. Poşeti açtım. Eski bir Hürriyetin ilk sayfasını fotokopi yapmışlar, gerisi de bir sürü boş sayfa.
Tabi bütün yol boyunca milletin beni nasil tiiye aldığını söylemem artık gereksiz olmalı ?
* Bir keresinde de Hanoi'de bir sokak lokantasında yiyelim dedik. Akşamları kaldırımlarda lokanta açıp enfes yemekler yapıyorlar. Elimize verdikleri menüden yemeğimizi söyledik. Gerçekten gayet lezzetliydi. Hesap istedim, neredeyse iki misli hesap geldi. Peki menüyü verin dedim. Bu sefer ''bizde yalan, dolan yok abi'' bakışıyla verdikleri menünün bütün ücretlerini değiştirmişler. Sonuçta 3-4 $ bile etmiyor. Tabi güle güle kalktık artık.
Büyükleri bana kalsın..
İşte ben de tam bunu diyorum. Sistem bu....biz mi çarpılmayacağız yani...
Sanki bilmiyor gibi sevgilinize sitem ediyorsunuz.
Hani onun da umurunda olsa.
Çarpılma dediniz de aklıma geldi. Bazen öyle tatlı çarpılıyorsunuz ki hatırası bile keyif veriyor. Tabi çarpılan miktarın fazla olmaması ön koşul.
* Arkadaşlarla minibüs kiraladık Bali'yi geziyoruz. Şehir dışı bir çift yol kavşağında ışıklarda durduk. 8-10 yaşlarında İki ufaklık ellerinde gazeteler pencereyi tıklayıp hangi ülkeden geldiğimizi sorup istediğimiz gazeteyi vereceklerini söylediler. Ben de başımızdan gitsinler diye Türkiye'den bu kadar uzakta nereden bulurlar ki diye düşünerek Turkey dedim. Seninki hemen Sabah mı Hürriyet mi diye sormaz mı ? Hemen Hürriyet deyip yağan yağmur yüzünden olsa gerek diye düşündüğüm naylon poşete sarılmış fakat üzerinde Hürriyet yazılı gazeteyi eh artık buralarda hakkıdır deyip sanırım 1 $ basıp aldım. Yeşil yandı yola çıktık. Poşeti açtım. Eski bir Hürriyetin ilk sayfasını fotokopi yapmışlar, gerisi de bir sürü boş sayfa.
Tabi bütün yol boyunca milletin beni nasil tiiye aldığını söylemem artık gereksiz olmalı ?
* Bir keresinde de Hanoi'de bir sokak lokantasında yiyelim dedik. Akşamları kaldırımlarda lokanta açıp enfes yemekler yapıyorlar. Elimize verdikleri menüden yemeğimizi söyledik. Gerçekten gayet lezzetliydi. Hesap istedim, neredeyse iki misli hesap geldi. Peki menüyü verin dedim. Bu sefer ''bizde yalan, dolan yok abi'' bakışıyla verdikleri menünün bütün ücretlerini değiştirmişler. Sonuçta 3-4 $ bile etmiyor. Tabi güle güle kalktık artık.
Büyükleri bana kalsın..
Son düzenleme: