Aslında şark kurnazlığı olarak nitelendirilebilecek adamına göre fiyat verme alışkanlığı ülkemizde maalesef sadece karavanla sınırlı değil.
Mesela düğün tıraşı için berbere gittiğinizde de fiyat birden üç beş misline çıkar. Hadi çıkar demeyelim de psikolojik baskıyla bahşiş vermek zorunda kalırsınız. Çünkü siz tıraş olana kadar o dükkanda dönen muhabbet, tamamen sizi zor durumda bırakıp bol bahşiş vermenizi sağlamak için yapılır.
Hatta çok yüzsüz olanları:
"Geçende bir damat geldi çok cimriydi, şu kadar bahşiş bıraktı" diyecek kadar alçalır.
İnsanların üç kuruş için bu kadar alçaldığını görünce önce kızıyorsunuz ama sonra o zavallı hallerine acıyıp üzülüyorsunuz.
Bahşişi normal tıraşın iki misli bile verseniz adamların suratı ekşir, düğün günü canınızı sıkarlar. Ankara'lı uyanık bir arkadaşım damatlığını giymeden normal tıraş olmaya gitmişti.
Ben de düğünden sonra adamdan tiksindiğim için 20 senedir gittiğim berberi bıraktım. Genel olarak zaten berbere gitmek benim için kabustur. Sürekli ertelerim, ayaklarım geri geri gider. Dişçiye çürük dişim için gitmeyi bile o kadar ertelemem.
Düğün yapanın adım başı yolunun kesilmesi ya da yeni bir araba alandan pompacının bahşiş istemesi olayları ülkemize özgü bambaşka konular olduğu için bu başlıkta detaylarına girmeyelim en iyisi.
.........
Birkaç sene önce yerel bir üreticiden 150 TL'ye aldığım çakma dağcı montumu kuru temizlemeciye götürdüm. Montu çantadan çıkardığımda adamın gözleri parladı.
"Ooo bu dağcı montu" dediğinde bir şeylerin ters gideceğini anlamıştım. Resmen çizgi filmlerdeki gibi gözlerinde dönen dolar işaretlerini görür gibi oldum. 60 TL istedi. Orada asılı duran upuzun, ağır ve kalın kadın paltosunu gösterip bunu kaça temizliyorsunuz diye sordum. Utanmadan 35 TL dedi. Sonra da kıvırmaya başladı. Yok efendim bu dağcı montuymuş, özel muamele gerekiyormuş, hassasmış da, çok uğraştırıyormuş da...
"Peki, hayırlı işler" deyip çıktım. Bir seneye kalmadı, kapandı gitti zahir.