Ynt: Afyon Sandıklı Taşoluk Yaylası Keşif Gezisi (5 Aralık 2009)
Fotoğraflarımızı beğenen tüm arkadaşlara can-ı gönülden teşekkürler ediyoruz.
Sevgili Çağla, iyi fotoğrafın evvel emirdeki şartı SLR bir makinadır. Daha doğrusu DSLR (Dijital Single Lens Reflex). Compactla çekilemezler bunlar. Bu arada ufak bir bilgi: Fotoğraf kalitesi pikselle ilgili değildir. Halk arasında öyle sanıldığı için yüksek piksel sözkonusu olduğunda bunu kaliteli fotoğrafa yorarlar. Bu yüzden de makina üreticileri özellikle bu tarz amatörler için yüksek pikselli compact makinalar üretirler. Halbuki fotoğrafın kalitesi önce makinanın sensörünün (algaç) büyüklüğüyle ilgilidir. Yani o küçük compact makinalar ne kadar yüksek pikselli olurlarsa olsunlar sensörü fındık kadar olduğu için asla bir SLR gibi çekemezler. Hatta bu ufacık sensörün kaldırabileceği bir piksel sınırı vardır. Bunu aştığınızda da fotoğraf iyice bozulur. Yani milyonlarca pikselden ibaret bulanık bir fotoğraf elde edersiniz ancak.
Onun dışında yukarıya yüklediğimiz fotoğrafların bir çoğunu hiç bir makina ile elde edemezsiniz esasen. Bunlar post processing işlemleri sonucu elde edilir. Ben mesela şu gördüğünüz fotoğlaflar için önce şu sıra kullandığım makina olan yeni çıkmış yeni model Pentax K-x için önce Pentax Raw yazılım programını onun ardından Canon Digital Professional programını onun ardından noise Nynja'yı onun da ardından Photoshop CS4'ü falan kullandım. Ve bunları kullanmak için de birkaç yıllık en azından tecrübe gerekiyor. Olağandışı bir fotoğraf tutkusuyla ancak olabiliyor.
Bunların dışında makinanın da en iyisini istiyorsanız mesela şu an Sal'ın kullandığı ekipman yeni sipariş ettiği 50 mm f:1,4 Lens ile ve pro tripod ile ve flaş ile bilmem kaç milyarları geçti. Ondaki detay inanılmazdır. Samanlık çekseniz içinde iğneyi arayabileceğiniz 21 Milyon piksellik fotoğraflar çeker. Fotoğrafı yüzde yüz büyüttüğünüzde sanıyorum 2 metrelik falan bir şey oluyor. Onun içinde geziniyorsunuz ve cam gibi net her şey hala. Tabi işin sırrı bu Full Frame makinanın analog dönemin 35 mm. SLR'sinin dijitaldeki karşılığı olan 24x36 mm. ebatlarındaki devasa sensörü. FF makinaların fotoğrafındaki derinliği bir alt tür makina olan ve buna göre 1,5 ya da 1,6 focal çarpana sahip olan APS-C sensörlü makinaların fotoğraflarında bulamazsınız. (Benim ve Devilhere'nin şu anki makinası APS-C sensörlüdür) 1,3 focal çarpanlı Third Four (Olympus) makinalar olduğu gibi 1,3 focal çarpanlı (odak çarpanı ya da crop değeri de denir) APS-H sensörlü makinalar (Canon 1D serisi) da vardır.
Yeni başlayan ciddi kullanıcı için tabi genel olarak APS-C sensörlü DSLR makinalar akla gelir. Bunların da en iyisi bence Canon 40D dir. Benim kişisel düşüncem bu. Tabi tecrübelerime dayanıyor. Test siteleri insanı yanıltır. Kendin kullanıp tecrübe etmeden asla bilemezsin. Ben burada adını saymayacağım compactlarla başladım. Sonra SLR-Like denilen gelişmiş compact makinalarla devam ettim. APS-C sensörünün aynısını kullanan ama reflex bir aynaya sahip olmayan makinalar kullandım sonra reflex makinalara geçtim. Canon Eos 30D, Canon Eos 40D, Canon Eos 50D, Canon Eos 500D, Nikon D80, Nikon D90, Nikon D300, Sony R1, Sony A300, Pentax K200D, Pentax K20D makinaları hep kendim kullandım gördüm değerlendirdim. FF makina olan Canon Eos 5D Mark ll kardeşimin makinası ve onu da kullanıyoruz sıklıkla. Şu an kendi elimde ise Amerika'dan yeni getirttiğim küçük canavar Pentax K-x var. Tabi bu makinalara taktığımız lenslerin sayısı belli değil. Aldığımızın sattığımızın sayısı belli değil. Lens ayrı bir konu. Makinan ne kadar iyi olursa olsun bir SLR de fotoğraf kalitesini asıl belirleyen şey lensin kalitesi ve keskinliğidir. Keskinlik, çözünürlük, cromatik sapmalar, renk kalitesi, distorsiyon etkileri, bokeh kalitesi, fokus hızı vesaire lensin kalitesini belirler. Makinanız ne kadar iyi olursa olsun ucuna taktığınız lens kötü ise fotoğraf kötü olur. Kartalın gözleri ne kadar keskin olursa olsun önüne bulanık bir cam koyarsan bulanık görecektir aynen bunun gibi.
Lensin odak mesafesi kişinin kendi tercihlerine kalır. Kimisi geniş açı sever kimisi tele. Kimisi manzara çeker kimisi kuş, kimisi böcek. Dışarı çıkıp çekim yapmadan da neyi sevdiğini, seveceğini bilemezsin. Ben mesela gece fotoğraflarını çok seveceğini düşünürdüm hep buna heveslenirdim önceleri. Çekince gördüm ki sevmiyorum. Tele objektif seveceğimi düşünürdüm zamanında. Gittim hevesle 1200 km direksiyon sallayarak İstanbul'dan aldım geldim bir sürü para verip ancak bir hafta çektim sonra hevesim geçti anladım ki onu da sevmiyorum. Kimisi hep portre çeker. Kuşçular bir kuşu yakalayabilmek için sabahın beşinde çıkar ve soğukta 5 saat beklerler. Gelirse gelir gelmezse elleri boş dönerler. Bir makro fotoğrafçının istekleri ve eğilimleri tamamen farklıdır. Kuş ya da makro beni zerre kadar ilgilendirmedi mesela. Devilhere kuş çekmek ister mesela. Fotoğraflarda gördüğünüz lensi o da Amerika'dan yeni getirtti ve kuş çekmek için getirtti ama şimdilik kısmet atlarmış

) O çok yüksek kaliteli bir lenstir. Buna varana kadar da bi alay lens aldı sattı değiştirdi.
Onun için şunu alın diyemem karışık bir meseledir. Önceden neyi seveceğinizi bilemezsiniz. Yaşayarak ortaya çıkartıyorsunuz. Bir nevi kendini keşif bu. Baştan düşündüğüm hiç bir şeyi sevmedim ben hemen hemen. Denemeden asla ortaya çıkmıyor. Bu yüzden önce ucuz bir makina alın ve çıkın çekin biraz, neyi seveceğinizi görün ona göre bir ekipman kuralım.
Şu aşamada bir Nikon D90+18-135 ya da kiti olan 18-105 lens, veya Canon 40D+Tamron 17-50 Lens hatta Pentax K200D+Tamron 17-50 Lens sizi ziyadesiyle memnun edecektir. Eskileri CCD yenileri Cmos sensörlü Nikon'un renkleri çok doğrudur ve canlıdır ama fotoğraflar iyi işlenmedikçe yeterince keskin değildir. Canon'un renkleride fazla natureldir ve default durumda Nikon'a göre renkler daha soluktur ama iyi sharpen alır yani keskin olur, Pentax gövdeden titreşim önlemesiyle büyük bir avantaj sağlar ve keskindir ama renklerde sapma vardır bilgisayarda düzeltilmesi gerekir çoğun. Sony piyasaya yeni alışmaya çalışmakta. Olmpus'un third four sisteminin geçerliliği kalmadı zaten ve sonuçları bence hiç iyi değil, Full Frame makinalar çok pahalı ama para sorun değilse Sal'daki makina çok iyidir.
Yılın makinası seçilen yeni çıkan Canon 7D var mesela APS-C sensörlü yine, her şeyi süper, fokus sisteminden tutun da, işlem hızına, çeşitli parametrelerine kadar her şey mükemmel ama imaj kalitesi yeterince iyi değil (alacaktım hiç beğenmedim sonuçlarını)
Bence yine en iyi başlangıç seçimi Canon 40D + 17-50 Tamron Lenstir. Fiyat/performans ölçütünde en iyi seçim sayılabilir. Tabi 40D nin üstüne 50D çıktı aynı sensöre pikseli artırdılar fotoğrafı fotoğraf değil çamur resmen. Berbat bir makina çoğu bilmez onu çok iyi makina sanır. En iyi lensleri bile kullansan fotoğrafını yüzde yüz büyütüp baktığında çamur gibi dağıldığını görürsünüz. Giriş düzeyi Canon 500D vardır tüm forumlarda pek beğenilir ben aldım ikinci gün sattım, hiç yeterli değildi.
En iyi APS-C sensörlü makina şu an bence Canon 40D sayılabilir ve çok ucuza satılıyor ama hepsini sollar foto kalitesi. Pentax 20D'de detayda bunu sollar, süper detay verir ama renk sapmalarıyla tecrübesizseniz baş edemezsiniz ve Dynamic Range denilen mesele karanlık yönünde geliştirilmiştir dolayısıyla post processing daha bir önem taşır.
İyi fotoğraf için yeni başlayacak birine benim önerim Canon Eos 40D + 17-50 Tamron ya da Nikon D90 + 18-105 ya da 18-135 ya da 18-70 Nikon lenslerden biri olacaktır. İki seçenek de fiyat performans olarak iyidir.
Ne çekmek istediğiniz ve ne kadar para vereceğiniz en önemli faktörler.
Saygılarımla...