02 Temmuz 2012 günü Antalya'dan hareketle, 14 gün sürecek olan Frig Vadisi - Eskişehir - Göynük - Mudurnu - Sünnet Gölü - Bolu - Gölcük Gölü - Yedi Göller - İstanbul - Yalıköy - Çilingöz - İğneada- Kırklareli - Edirne - Keşan - Gelibolu - Çanakkale - Karabiga - Erdek ve İnegöl'ü kapsayan ( bazılarında konakladık, bazılarında sadece turlayıp yola devam ettik ) gezimize başladık.
İlk gün Döğer Kasabası ve Frig Vadisi'ni dolaşarak Eskişehir'e vardık. Frig Vadisi, Kapadokya'ya benzer oluşumda.
Aslankaya'dan sonra vardığımız ve sanırım kilise olarak da kullanılmış kaya oluşumlarının hali, içler acısı idi. Kararmış ve duvarlarına yazı yazılmış bu kayaların fotoğraflarını, görsel olarak güzel olmasa da ibretlik olarak ekliyorum.
Bir kaç gün önce, ramazan dolayısı ile yayınlanan bir programda, müslümanlar için kutsal olan Hira Mağarası'nın girişinde bile malesef bizlerden birilerine ait olan isimlerin yazılmış olduğunu gördüm ve kahroldum. Ne diyeyim, yorum sizlerin
Eskişehir'e varınca, kalacağımız yere bile yerleşmeden, Eskişehir'li bir arkadaşımın "Eskişehir'de gezilecek yerler" listesine eklediği Şelale Park'a gittik. Park şehri yukarıdan görüyor.
Daha sonra Odunpazarı semtine gelerek, Cam Müzesini ve Lületaşı Müzesini gezdik.
Fotoğraflarda gördüğünüz yapraklar, orijinal yaprak üzerine çalışılmış ayraçlardır.
Odunpazarı'nda Kırım-Tatar Kültür Evi'ni gezdik ve yemekten kalkalı 2 saat olmasına rağmen çi börek yedik ( tok olduğumuzdan bir porsiyonu iki kişi paylaştık )
Kalacağımız yere yerleşir yerleşmez dışarı çıkarak Eskişehir'in merkezini gezmeye başladık. Porsuk kenarına gidip, tekne ile porsuk çayında gezinti yaptık. Sonra Haller Gençlik Merkezi'ne gittik. Burada dededen toruna 3. kuşak tarafından işletilen işletmede su muhallebisi ve dondurma yedik. Doğal meyveden yapılan dondurmalar gerçekten nefisti
Abant
Abant'ta, gölün kenarından sapılarak gidilen (300-400 m ), hemen tepenin arkasında bulunanan bir yayla. Abant'ın lüksü ile hiç ilgisi olmayan, adeta bir Doğu Karadeniz yaylası. Abant'a daha önce 2 kere gitmeme rağmen hiç fark etmemiştim.
Yayla yolu
Abant - Nilüferler
Bolu'ya vardığımızda, kalacağımız otelde kayıt işlemlerini yaptırırken duvardaki fotoğraflardan bir tanesi çok hoşuma gitti. Burası "Gölcük Gölü" idi ve "Bolu'da gezilecek yerler" listemde yoktu. Görevliye nerede olduğunu sordum, yakın olduğunu, hava karamadan gidip gelebileceğimizi söyledi. Günün süprizi idi. Odaya yerleşir yerleşmez yola çıktık. Bence çok güzel bir yerdi.
5 Temmuz sabahı otelden ayrıldık. Bugünkü programımızda yedigölleri gezip, İstanbul'a gitmek var.
Yedigöller Milli Parkı yolu, oldukça bozuk. Tüm araçlar gidebilir ama bazı yerlerde otomobillerin canı biraz sıkılır Ben yine de "iyi ki böyle imiş, yoksa insanlar buraların da canına okurmuş" diye düşündüm.