Merhabalar,
Aralık 2017' de Karavanı mızı aldıktan sonra, (içinde 1 gün bile geçirmeden) ilk gezimize Güneydoğu Anadolu' dan başladık. 20.04.2018' de Şile'den başlayan yolculuğumuz 52 gün sürdü. Şile, Ağva, Geyve, Bolu'nun güney ilçeleri, Nallıhan Beypazarı, Ankara, Kırşehir, Nevşehir, Kapodokya, Hacıbektaş, Kayseri, Gürün, Darende, Malatya, Pötürge, Nemrut, Kahta, Adıyaman, Batman, (en doğuda Hasankeyf' e) Diyarbakır, Urfa, Mardin, (En güneyde Dara Antik Kenti' ne) Gaziantep, Hatay, (Türkiye' nin en güneyi Çevlik Plajı' na), Adana, Mersin, Osmaniye Ankara İstanbul-Büyükçekmece' ye döndük. Her ilde neredeyse 3-5 gün kaldık. Hiç bir akşamı Karavan Kampta geçirmedik. Karavan Kamp var mı? diye merak edip sormadık bile. Sadece Mardin Midyat' ta Suriyeli 10-15 yaşlarında 8-10 çocuk akşam saat 10 sularında, (beni içeride otururken gördüler diye sanıyorum) karavanı sallayıp ve gülerek ''hacı çay var mı?'' dediler, bende '' çocuklar gürültü yapmayın yengeniz içeride uyuyor dediğimde'' de gülerek ve el sallayarak gittiler. Gezimizi Ohal varken yaptık, her tarafta güvenlik önlemleri üst düzeyde iken gezdik. Tüm halk bize çok hoşgörü, sempati ve misafirperverlik gösterdiler. Hatta Lokantaya gidiyoruz, ''misafirsiniz, hesap bizden olsun'', sokakta, sohbette tanıştığımız insanların bazıları evlerine bile davet ettiler. Ben ve eşim Tokat-Reşadiye ve Zile' li Türkmen ailelerin çocukları olarak, Kürt ve Arap vatandaşlarımızında en az bizim kadar misafirperver olduklarını yerinde gördük. Güler yüz gönderdik, güler yüz ve iyilikle karşılaştık, ''iyi niyet iyi akıbet''düsturu hareket ettiğinizde sorun yok diye düşünüyorum. Güneydoğu Anadolu gezimiz, 50 yaşından sonra hayatımızın en güzel deneyimlerinden birisi oldu. Hiç korkmadan, özgürce seyahat etmenizi öneririm. Sevgiyle kalın. Muhsin Arslan.