Sahile bakarken tabelada buranın “Orange Beach” olduğunu anlıyoruz. Tesadüfen bulmuşuz, daha önce okumuştum bir iki yerde. Keyfini çıkartmak için biraz daha akşam olmasını, kalabalığın azalmasını bekleyeceğiz.
Kalabalık azalıyor, biz de fazla beklemeden gidiyoruz denize. Koyun fotoğraflarını çekmek için makinamı alıyorum yanıma. Koya inip sağa yönelince, fotoğraf çekmek yasak tabelası ile geliyoruz yüz yüze. Bu ne şimdi derken, bu tarafın çıplaklara ayrıldığını anlıyoruz. İleride üryan bir adamı da görünce artık o tarafı fazla zorlamıyoruz. Denizin tadını çıkartıp karavana dönüyoruz. İşimiz var. Yemek yeyip Ada’nın dizisine yetişeceğiz. (Erkenci Kuş
) Fakat ormanda uydu anteni ağaçlardan çekmiyor. Neyse Muazzez’i ileri, geri, sağa, sola oynatıp yakalıyoruz sinyali. Dışarıda soframızı kurup, yemek faslına geçiyoruz artık derken, ızdırap başlıyor. Her yerde sivrisinek var ama felaket. Her yerimize Sinkov sürdük ama fayda etmiyor. Herifler göz kapağından, T-Shirt üzerinden, neresi varsa değerlendiriyorlar. Ancak sinek kovucu ile küçük birer banyo yapınca biraz rahatlayıp yemeğimizi yiyoruz.
Yemeğin sonunda hemen yanına park ettiğimiz karavandaki Romanyalı karı-koca, ellerinde İngilizce eksikliğinden hangi meyveden yaptıklarını anlatamadıkları ev yapımı bir şişe likör ile ziyaretimize geldiler. Adam, kapüşonunu sıkı sıkıya taktığı bir yağmurluk giymişti bu sıcakta, sivrisinek yüzünden dedi, hak verdik. Bir saat falan konuşmaya, iletişim kurmaya çalıştık. Baktık olmayacak, gittiler. Biz de toparlanıp içeri girdik. Dizi bittikten sonra, karavanı daha düz bir yere aldık uyumak için. Ama uzun zamandır bu kadar zifiri karanlık görmemiştim. En ufak bir yıldız dahi yok, hava bulutlu. Garip bir his. Artık yatıyoruz, hadi iyi geceler.
Koordinat: 40.124979, 23.968768