Yılan Sokması

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan fataliti Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 25
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 24,266
Ynt: Yılan Sokması

arkadaşlar yılan sokmalarında yapılabilecek bikaç yöntem var..
Yılan sokmasında genelde şok süresi sokulan yer ve yılanın türüne göre değişir ama bir çogğunda 30-45 dk dan daha uzun sürededir.yapılabilecek en iyi şey sokulan yerin soğutulması dolayısıyla kan akımının yavaşlatılmasıdır.
Turnike uygulanabilecek bir yöntem iken tecrübeli kişiler tarafından yapılmazsa ekstremitenin turnike distalinde kalan kısmında dolaşım bozukluğu sonucunda uzvun kayına yol açacak kadar önemli komplikasyonları vardır..
Yapılabilecek en iyi şey hastayı stabil hale getirip olabildiğince çabuk bir sağlık kuruluşuna yetiştirmektir.yasal olarak tüm sağlık kuruluşları ve eczaneler yılan serumu(antidot) bulundurmak zorundadır..

Atropine gelince evet insanlar haricinde hayvanlar için de kullanılabilir..Daha sık olarak atropin kardio pulmoner arrestlerde kullanılır ve bradikardi diye tabir ettiğimiz kalp atım sayısının azalması durumlarında kalp atım sayısının normale getirilmesi için kullanılır ve yılan sokmaları sonucunda gelişen şokun ileri dönemlerinde bradikardi ve kalp durması gözükür..

daha önce yılan tarafından ısırılan birisi olarak herşeyden önce sakin olmanızı önermem gerekiyor bu hepsinden önemli emin olun..

Ve siz siz olun yetkili hekimlerin olmadığı yerlerde ilaç uygulaması yapmayın çok rahat atlatılabilecek bi durumu ilaç kullanarak içinden çıkılmayacak bir duruma getirebilirsiniz..


saygılarımla Dr. Mustafa Yalçın
 

Etiketler
Ynt: Yılan Sokması

Türkiye deki yılanların çoğunun zehirsizdir.Konya ya gelen bir sirkten kaçan mısır Kobralarının doğal ortama adapte olduğunu duymuştum,bunu teyit edebilecek Konyalı bir sağlıkçı veya biyolog arkadaş varmıdır?Herhangi bir vaka olmuşmu?
 


Ynt: Yılan Sokması

Kıbrıs'ta öğrenciliğim sırasında, Mayıs sonuna kadar (havalar ısınıp da dayanılmazlaşıncaya dek) bir arkadaşımla Beşparmak dağlarında günübirlik kısa duvar rotalarına girerdik. Baharın gelmesiyle birlikte dağların eteklerinde otlar büyür, ortalıkta türlü yaratık kol gezerdi. Mayıs ayında ise ortalık sapsarı kesilirdi.
Bir keresinde sırt çantamızı yüklenmiş, dağa doğru yaklaşırken, 50 cm. önümde bir kıpırtı fark ettim. Çıngıraklı yılandı (Kıbrıs'ta sıkça görülen son derece zehirli bir yılan). Ama yılan kahverengi olduğu için toprağın üstünde kamufle olmuştu ve hareket etmeseydi fark etmeyip üstüne doğru yürümeyi sürdürecektim. Aramızdaki mesafe azalınca olduğu yerde beklemeye başladı. Bu sırada ben de durdum. Bakıştık. İki saniye kadar yılan da, ben de hareketsiz kaldık, sonra baktı ki üstüne gelmiyorum, hızlıca toparlanıp çalıların arasında kayboldu.

O gün dağın bazı yerlerinde yılan derileri (gömlek değiştirmiş yılanlara ait deriler) gördük. Dönüşte de, simsiyah bir yılanın kayaların üstünde bir peygamber devesini kovaladığına şahit olduk (Kıbrıs'ta kara yılan olarak tanınan bu yılanın zehirsiz olduğunu biliyorduk).

Bu deneyimden sonra, ortalığın pek tekin olmadığına karar vererek sonbahara kadar bir daha dağlara adım atmadık.

Yılan sokan kişinin sakin kalması, paniğe kapılmaması gerekir. Çünkü paniğe kapıldıkça artan kalp atış hızı, kanın pompalanma hızını da arttığı için doğal olarak zehrin yayılma hızını arttırıyor. Aynı şekilde hareket de etmemesi gerek ki, kan akışı yavaşlasın. Arazide, çoğu zaman en yakın hastaneden, yardım biriminden saatlerce, bazen de günlerce uzakta oluyorsunuz ve çok zehirli bir yılan tarafından sokulmanız halinde pratikte yaşama şansınız ciddi şekilde azalıyor.
Ama şanslıyız ki, Türkiye'de zehirli yılan türü az.
 

Ynt: Yılan Sokması

Alper adanın kemirgen nüfusunu ve bunun sıkıntıya soktuğu tahıl üretimini kontrol etmesi için 60 lı yıllarda(o zamanın ada yönetimi) özellikle Rum tarafından adaya,Torodos ve Beşparmaklara yılan salındığına dair bir biyolog arkadaş anlatmıştı,St Hilarion a bakanmeşhur tanka çıktıktan sonra biz de kamplamadan indik hemen,yerel polis ve itfaiyeden arkadaşlar da bu hikayeyi doğrulamıştı.Bu hikayeden bir bilgin varmı?
 



Ynt: Yılan Sokması

Alper adanın kemirgen nüfusunu ve bunun sıkıntıya soktuğu tahıl üretimini kontrol etmesi için 60 lı yıllarda(o zamanın ada yönetimi) özellikle Rum tarafından adaya,Torodos ve Beşparmaklara yılan salındığına dair bir biyolog arkadaş anlatmıştı,St Hilarion a bakanmeşhur tanka çıktıktan sonra biz de kamplamadan indik hemen,yerel polis ve itfaiyeden arkadaşlar da bu hikayeyi doğrulamıştı.Bu hikayeden bir bilgin varmı?

Hayır, bu hikâyeyi ilk kez duyuyorum. Yılan hikâyesi doğru mudur, değil midir bilmiyorum ama Kıbrıs'ta sıçan/fare çok, bu doğru.

Gazimağusa kentinin tarihi hendeklerinde sıçanlar cirit atar, oynaşırlar ve iki metre ötelerinde olduğumuzu bilmelerine rağmen kaçmazlardı. Orada (hendek civarında) karayılan da çok var ama küçük oldukları için sıçanlarla baş edebileceklerini hiç sanmıyorum, ancak fareleri avlayabilirler.

Kıbrıs'ta dağlara, araziye yılan salındıysa eğer gerçekten, hangi tür ya da türler salındı, hangi türler yerli bunu araştırmak gerek. İlginç bir araştırma konusu olur bu.
 

Ynt: Yılan Sokması

Güneydoğu Anadolu'da havaların ısınmaya başlamasının ardından, uzmanlar yılan ve akrep sokmaları vakalarına karşı vatandaşları uyarıyor.
İHA muhabirinin Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü yetkililerinden aldığı bilgiye göre, uzmanlar yaz ayları ile birlikte akrep ve yılan sokmalarına karşı uyarılarda bulundu. Yetkililer, yaz mevsimiyle birlikte bölgede sıkça yılan ve akrep sokma vakalarının yaşandığını belirtti. Bölgede zehirli yılan türü olarak daha çok engerek yılanı bulunduğunu ve sarı, siyah ve kırmızı akrep türlerinin tespit edildiğini ifade eden yetkililer, vatandaşların dikkatli olmalarını istedi.

Bölgede yaşayan engerek yılanının saldırgan olmadığını ancak bazı dikkatsizlikler sonucunda sokma vakalarının yaşandığını vurgulayan uzmanlar, "Arazide gezerken dikkatsizlikle üzerine basılan yılan saldırganlaşır. Veya piknik alanlarında ısınmak isteyen yılana yaklaşırsanız sizi sokma tehlikesi büyüktür" dediler.

Yılan tarafından ısırılan bir kişiye yapılması gerekli müdahaleler hakkında da bilgiler veren yetkililer, "Yılan tarafından ısırılan bir kişi yarım saat içerisinde bir sağlık kuruluşuna ulaştırılmalı. Ama öncelikle yapılması gerekenler; ısırılan kişi fazla hareket ettirilmemeli, ısırılan bir bölgenin iki parmak üstüne tampon uygulanmalı. Eğer mümkünse buz tedavisi de faydalı olur. Ama tam ısırılan bölgeye değil. Biraz üstüne yapılacak buzlu tedavi zehrin çabuk yayılmasını önler" dediler.

Yılan sokmalarında şimdiye kadar insanlarda yanlış bir bilginin oluştuğunu vurgulayan yetkililer, "Bazı vatandaşlarımız yılan sokmalarında, sokulan yeri bıçakla kesip emme uygulamasının faydalı olacağını zannediyorlar. Ancak bu çok yanlış bir uygulama. Bıçakla kesilen bölgeyle belki zehrin daha çabuk yayılmasına sebep olabilirsiniz. Ayrıca zehri emerken siz de ağzınızdaki yarayla zehir kapıp zehirlenebilirsiniz. Vatandaşlara tavsiyemiz kesinlikle bu tür uygulamalardan vazgeçsinler" diye konuştular.

Diyarbakır ve Şanlıurfa'da sarı, siyah ve kırmızı renkli akreplerin bulunduğunu ifade eden uzmanlar, akrep sokmalarından korunmak için çıplak ayakla yürünmemesi tavsiyesinde bulundu. Akreplerden korunmanın bir başka yolunun da evlerde tavuk, ördek gibi hayvanlar beslemek olduğunu vurgulayan yetkililer, akrep sokmalarında da ısırılan kişinin en kısa sürede sağlık kuruluşuna götürülmesi gerektiğini kaydetti. Yılan sokmasında olduğu gibi akrep sokmasında da yapılacak uygulamanın aynı olduğunu ifade eden yetkililer, ısırılan bölgeye ilaç sürülmemesi tavsiyesinde bulundu.

Kaynak: www.haberler.com
 


Ynt: Yılan Sokması

hayvan eğer ki sokuyosa sadece kendini kormuak içindir. bişeyler atmak falan bence hiç hoş devranışlar değil. hayvanların yaptığı hiçbişey sebepsiz değildir. insanlar aslında çok daha tehlikeli. hem hayvanların yaşam alanlarına girip hemde zarar vermek ...
neys ekonuyla pek ilgisi olmadı ama bilgiler icin teşekkürler
 

Ynt: Yılan Sokması

Türkiye'de Yılanlara karşı Panzehir Üretilecek

Sağlık Bakanlığı, vatanı Anadolu toprakları olan yılanlardan toplanacak ve katırlar üzerinde geliştirilecek panzehir üretimi için düğmeye bastı.

Bugüne kadar yılan sokmalarında yurt dışından getirilen panzehir kullanan Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi (RSHM), yerli üretim için çalışma başlattı. Bunun için merkezin Esenboğa Havalimanı yolu üzerindeki serum çiftliğinde Çevre ve Orman Bakanlığı’nın izniyle Türkiye’de görülen en zehirli 5 yılan türünden örnekler toplanmaya başlandı.

Yerli panzehir üretimiyle ilgili çalışmalar konusunda bilgi veren RSHM Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek, Türkiye’de akrepten sonra en fazla yılan sokmaları görüldüğünü, bu tür durumlarda atlar üzerinde geliştirilen serumların kullanıldığını söyledi.

Bu serumların, yılan zehiri enjekte edilen atların kanından elde edildiğini ifade eden Ertek, şunları kaydetti:

"Antijen olarak adlandırılan yılan zehiri enjekte edilen atların kanında ’antikor" dediğimiz bir koruyucu madde oluşur. Bu madde daha sonra atların kanından toplanarak serum elde edilir. Biz bugüne kadar bu antivenomu (panzehir) yurt dışından alıyorduk. Ama son 1 yıldır serum çiftliğimizde yılan antiserumu üretmek üzere çalışma başlattık. Bu kapsamda Türkiye’deki en zehirli 5 yılan türünü belirledik. Bunlar koca engerek, şeritli engerek, boynuzlu engerek, Balkan engereği ve adını ülkemizin ilk yılan uzmanı olan Prof. Dr. İbrahim Baran’dan alan Baran engereği. Bunları Çevre ve Orman Bakanlığının izniyle tedavi amaçlı olarak toplamaya başladık. Çiftliğimizde her türden 4’er yılan bulunacak."

Şimdiye kadar yılan türlerinden ikisini elde edebildiklerini, çiftlikte 8 erişkin 4 de yavru yılan bulunduğunu, diğer türlerin de çiftliğe gelmesiyle üretime başlayacaklarını açıklayan Ertek, birleştirilecek tüm yılan türlerinden alınan zehirlere karşı, bir panzehir geliştirileceğini bildirdi.

Bunun hem ekonomik yararı olacağını, hem bundan sonra Türkiye coğrafyasındaki yılanlara karşı panzehir kullanılacağını, hem de Ar-Ge alt yapısının gelişmesine katkıda bulunacağını belirten Ertek, "Her şey yolunda giderse gelecek yıldan itibaren kendi panzehirimizi kullanmaya başlarız" dedi.

AT YERİNE KATIRLAR KULLANILACAK
Ertek, yılan ve akrep antiserumlarının atlar yerine daha dirençli katırlar üzerinde geliştirilmesi için de çalışma yürüttüklerini belirtti.

Bugüne kadar serum üretiminde atları kullandıklarını, ancak atlara göre daha dirençli oldukları için bu üretimi katırlar üzerinde de yapma kararı aldıklarını kaydeden Ertek, "Bu işte kullanılacak katırların belirli kriterlere sahip olması gerekiyor. 10 katır için ihaleye çıktık, ancak uygun şartlara sahip 8 katır bulabildik. İhtiyacımıza yanıt vermeyenleri iade ettik. Tanesi 4-5 bin TL’ye geliyor. Zaten bunlar hibrit hayvanlar olduğu için kolay bulunmuyor. Yılan, difteri, kuduz ve tetanoz serumları artık katırlar üzerinde de geliştirilecek" diye konuştu.

Maliyet analizi ve temin açısından uygun gördükleri takdirde bu iş için daha fazla sayıda katır kullanabileceklerini bildiren Ertek, katırların uyum programının ardından üretim portföylerine gireceğini söyledi. Hayvanlarda herhangi bir hastalık olmadığı anlaşılınca 2 ay boyunca antijen zerk edileceğini ifade eden Ertek, kan testleri sonucu antikor oluştuğu anlaşılınca toplayacaklarını belirtti.

Antikorların "plazmaferez" yöntemiyle toplandığını kaydeden Ertek, "3 yıl öncesine kadar kan alarak topluyorduk. Ama 3 yıldır plazmaferez yöntemiyle kandaki antikorları toplayıp kanı hayvana geri veriyoruz. Böylece hayvan hiçbir zarar görmüyor. Bir attan 7-8 litre plazma alınabiliyor" dedi.

Ertek, çiftlikte 54 at, 8 katır, 15 hindi ve 500 tavşan bulunduğunu, yılda 30 bine yakın da fare üretildiğini sözlerine ekledi.

Kaynak: Radikal gazetesi (16.05.2010)
 



SON KONULAR - FORUM

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,914
Mesajlar
1,525,547
Kayıtlı Üye Sayımız
166,688
Kaydolan Son Üyemiz
turansezer

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst