EvliyaCelebi2
Söz insanın aynasıdır..
- Mesajlar
- 2,218
- Tepkime Puanı
- 2,198
.
@alperdos ,
Dediğiniz üzere taklit kelimesini olumsuz anlamda almamak lazım. Hymer Adria’yı ya da Adria Hymer’i bir anlamda zaten taklit etmekte. Yani konuya seviye açısından bakarsak ikisi de ayni cins ve seviye üretim tarzının karavanları. Web adresini verdiğim Knaus’un örneği ise yeni bir seviyenin ilk ürünü. Gerçi Knaus’un büyük yüzdeyle aktüel üretimi bu ikisinin seviyesinde zaten devam etmekte.
Perçinli üretim tarzı ise nostaljik talep dışında zamanımızda önemli bir karşılık bulamamakta. Tecrübeme dayanarak söylersem Avrupa’da yollarda hiç, Amerika’da ise neredeyse hiç ya da çok az görmemizin için belki ikimiz de yeterli teknik bilgilere yeteri sahip olamadığınızdan doyurucu bir sonuca varmamız pek kolay olmamalı ? Bu durumda en güvenli olan piyasadaki talep sayısı, bu tekniğin en azından kaplama için karavanlara uygun bulunmadığını işaret ettiğini düşünmekteyim. Çünkü diğer bütün bölümler karavanlarda zaten ayni karakterde. Resimlerde de göstermişsiniz. Perçinleme üreticilerce diğer metodlara göre teknolojik veya fizibilite açısından günün gerisinde kalmış olmalı ?
Benim de cümlemde üstüne basmak istediğim sadece bu noktaydı.
Yoksa perçinleme uygulandığı yere bağlı olarak ideal çözüm durumunda.
Dediğiniz gibi havacılık endüstrisi yanında tam da karavan şasisi bakımından haklı olarak örneğin Al-Ko tarafından ilk tercih zaten.
Üstelik üreticiler karavanlarını sadece çıplak alüminyumla değil günümüzde zaten elokse edilmiş yani daha da korunmuş alüminyumla kaplamaktalar. Buna kronolojik açıdan daha ileri bir tarihte başlandığını tahmin etmekteyim.
Çıplak alüminyumun ise hepimize daha ilginç göründüğü tartışmasız.
Elokse alüminyumun boyaya gerek göstermemesi yanında, tercih edilmesinde en önemli etken dediğiniz gibi paslanmamasına rağmen, normal yani hasarsız durumda galvaniz akımına maruz kalmaması olmakta.
Fakat herhangi bir darbe ya da üretim hatası nedeniyle izolasyon bölümüne su alan duvarlar diğer bir metal ile beraber elektroliz ortamını oluşturması sorunları başlatmakta. Bunu ilk başlangıçta alüminyum erimesi (terlemesi) olarak tanımlanan kabarcıklar olarak görmekteyiz. Daha sonra bu bölümler ufalanarak düşmekteler. Büyümesi de diğer aşama olmakta.
.
.
* Bu açıdan iskelet dahil kaplamada sadece alüminyum perçin kullanılmalı.
* Üstelik perçin delikleri su ya da nem geçirmemeli (?)
* Perçin araları için de durum ayni.
* Ayrıca alüminyum hiçbir metalle uzak bile olsa ayni ortamda bulunmamalı.
Korumasız aümünyumun daha sorunlu. Belki bu yüzden üstüne şeffaf cila çekilmiş de olabilir ?
Yeni nesil üretimlerde yapıştırma metoduna yönelmesinin sadece bu açıdan değil, üretim kolaylığı açısından da daha uygun bulunduğunu sanıyorum.
Elektroliz ortamı ise izolasyon için kullanılan straforun sandığımızın aksine %1 den az olsa da su almasıyla ilgili. Bu, strafor kesim yüzeylerinde oluşan su alabilen mini boşluklar yüzünden. Eğimli yüzeylere uygun ticari strafor bulunamaması belki bu eğimli bölümlerde daha da uygun olmayan lifli çözümlere yönelmeye sebep olabilir ? Bu da bilindiği üzere daha sorunlu olmakta..
Bir alüminyum biblo için 150 yılda haklısınız ama açıkta kullanılan bir karavanın elokse olsun yahut olmasın, yüzeyinin olası küçük bir darbe sonucu bile maruz kalabileceği galvanik akımlar, belki dramatik bulmasanız da inanın büyüyerek tüm hesapları alt üst ediyor.
...
3M benzeri marka ürünler dışında silikon ya da MS Polimer türü yapıştırıcıların Türkiye’de de üretildiğini sanıyordum. Dediğiniz üzere yanılmış olmalıyım ?
.
@alperdos ,
Dediğiniz üzere taklit kelimesini olumsuz anlamda almamak lazım. Hymer Adria’yı ya da Adria Hymer’i bir anlamda zaten taklit etmekte. Yani konuya seviye açısından bakarsak ikisi de ayni cins ve seviye üretim tarzının karavanları. Web adresini verdiğim Knaus’un örneği ise yeni bir seviyenin ilk ürünü. Gerçi Knaus’un büyük yüzdeyle aktüel üretimi bu ikisinin seviyesinde zaten devam etmekte.
Perçinli üretim tarzı ise nostaljik talep dışında zamanımızda önemli bir karşılık bulamamakta. Tecrübeme dayanarak söylersem Avrupa’da yollarda hiç, Amerika’da ise neredeyse hiç ya da çok az görmemizin için belki ikimiz de yeterli teknik bilgilere yeteri sahip olamadığınızdan doyurucu bir sonuca varmamız pek kolay olmamalı ? Bu durumda en güvenli olan piyasadaki talep sayısı, bu tekniğin en azından kaplama için karavanlara uygun bulunmadığını işaret ettiğini düşünmekteyim. Çünkü diğer bütün bölümler karavanlarda zaten ayni karakterde. Resimlerde de göstermişsiniz. Perçinleme üreticilerce diğer metodlara göre teknolojik veya fizibilite açısından günün gerisinde kalmış olmalı ?
Benim de cümlemde üstüne basmak istediğim sadece bu noktaydı.
Yoksa perçinleme uygulandığı yere bağlı olarak ideal çözüm durumunda.
Dediğiniz gibi havacılık endüstrisi yanında tam da karavan şasisi bakımından haklı olarak örneğin Al-Ko tarafından ilk tercih zaten.
Üstelik üreticiler karavanlarını sadece çıplak alüminyumla değil günümüzde zaten elokse edilmiş yani daha da korunmuş alüminyumla kaplamaktalar. Buna kronolojik açıdan daha ileri bir tarihte başlandığını tahmin etmekteyim.
Çıplak alüminyumun ise hepimize daha ilginç göründüğü tartışmasız.
Elokse alüminyumun boyaya gerek göstermemesi yanında, tercih edilmesinde en önemli etken dediğiniz gibi paslanmamasına rağmen, normal yani hasarsız durumda galvaniz akımına maruz kalmaması olmakta.
Fakat herhangi bir darbe ya da üretim hatası nedeniyle izolasyon bölümüne su alan duvarlar diğer bir metal ile beraber elektroliz ortamını oluşturması sorunları başlatmakta. Bunu ilk başlangıçta alüminyum erimesi (terlemesi) olarak tanımlanan kabarcıklar olarak görmekteyiz. Daha sonra bu bölümler ufalanarak düşmekteler. Büyümesi de diğer aşama olmakta.
.
.
* Bu açıdan iskelet dahil kaplamada sadece alüminyum perçin kullanılmalı.
* Üstelik perçin delikleri su ya da nem geçirmemeli (?)
* Perçin araları için de durum ayni.
* Ayrıca alüminyum hiçbir metalle uzak bile olsa ayni ortamda bulunmamalı.
Korumasız aümünyumun daha sorunlu. Belki bu yüzden üstüne şeffaf cila çekilmiş de olabilir ?
Yeni nesil üretimlerde yapıştırma metoduna yönelmesinin sadece bu açıdan değil, üretim kolaylığı açısından da daha uygun bulunduğunu sanıyorum.
Elektroliz ortamı ise izolasyon için kullanılan straforun sandığımızın aksine %1 den az olsa da su almasıyla ilgili. Bu, strafor kesim yüzeylerinde oluşan su alabilen mini boşluklar yüzünden. Eğimli yüzeylere uygun ticari strafor bulunamaması belki bu eğimli bölümlerde daha da uygun olmayan lifli çözümlere yönelmeye sebep olabilir ? Bu da bilindiği üzere daha sorunlu olmakta..
Bir alüminyum biblo için 150 yılda haklısınız ama açıkta kullanılan bir karavanın elokse olsun yahut olmasın, yüzeyinin olası küçük bir darbe sonucu bile maruz kalabileceği galvanik akımlar, belki dramatik bulmasanız da inanın büyüyerek tüm hesapları alt üst ediyor.
...
3M benzeri marka ürünler dışında silikon ya da MS Polimer türü yapıştırıcıların Türkiye’de de üretildiğini sanıyordum. Dediğiniz üzere yanılmış olmalıyım ?
.
Son düzenleme: