Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Kumkapı'daki Meryem Ana Kilisesi'nde yapılan dini törenden bir kare... Hüzün yorgunu bir eş Rakel ve kızları Dalal ile Sera... Anadolu Ajansı'ndan Salih Zeki Fazlıoğlu'nun elde ettiği bir 'o' an...
Meryem Ana Klisesi'ndeki törenden bir başka enstantane... Anadolu Ajansı'ndan Gürsel Eser'in yakaladığı 'o´anda kardeşlerinden Yersuvat Dink, tabutun üzerindeki fotoğrafa bakıyor. Işık da sanki bu son sohbetlerden birine yardımcı olmaya çalışıyor.
Hrant Dink, sağlığında ''Evet bu topraklarda gözümüz var... Gözümüz var ama koparıp götürmek için değil,en dibine gömülmek için'' demişti. Fotoğrafı çeken Güneş Haksever, bu sözleri bilmiyordu. Ama 'o' an bu sözü tekrarlıyordu. (Güneş Haksever)
İsmail Cem, 1973 yılında çektiği bu fotoğraf için, şöyle diyor: ''Londra'da bir parka yaşlı bir adam serçeleri avucunda besliyordu. ‘Emekli bir memur olmalı’ diye düşünmüştüm... Yalnız bir insan, besbelli, serçelerin dostluğuyla günlerini dolduruyor.''
‘Dua’ adlı fotoğraf... İsmail Cem’in en çok sevdiği fotoğrafları arasında yer alıyor. Öyle ki fotoğraftaki yazıyı ayrıca büyütüp evine asmış. Bursa Ulucami....1979 yılında çekmiş ve şu notu düşmüş: ''Ulucami'nin içindeki renk uyumları ve ışıklar fotoğraf açısından olağanüstü güzelliktedir. Yaşlılar bu mekana insan boyutunu getiriyor.''
Bu fotoğraf için de sözü İsmail Cem'e bırakıyoruz. Almanya'da açılan sergisinde bu fotoğraf da yer almıştı. Ve kendisiyle yapılan röportajda açıklamıştı...
İsmail Cem'in ‘Mevsimler’ adlı albümünü inceleyen sunucu, çok sayıda sonbahar fotoğrafı çektiğini ve albümüne koyduğunu saptadı. Boşuna olmasa gerekti. Sonra yaşamı boyunca yüzünden taşan gülümser hüznünü gözünün önüne getirdi. Kendi hüznüyle yarenlik ettiği için mi acaba sonbaharı sevmekteydi? Ankara'da 1997 yılında çektiği bir fotoğraf... Kendisi yorum yapmamıştı. Zaten bunu sunucu yorumlamak istedi. Çünkü bu 'o' anda, sonbaharın göçüp gitmeye hazır umut kırıklığına inat bir yaşama çabasını fotoğraflamıştı. Malum, İsmail Cem’in hastalığına teşhis konulduğunda pek umut yoktu. Doktorlar fazla yaşamayacağını düşünmüştü. Cem bir yıl daha hayatta kalmayı başarmıştı. İsmail Cem, hekimlerin sonbahardan kışa hızlı geçiş öngörüsünden, yaşama azmi filizlendirmişti.
Haber fotoğrafçılığının bir boyutunun tipik bir örneği... Haber fotoğrafında genellikle ışığı bekleyemezsiniz. Her zaman doğru açıya yerleşemeyebilirsiniz. Ama sezgileriniz güçlüyse 'o' anı yakalayabilirsiniz. Mesela akşam karanlığı çökerken Afganistan'da işlerinden evlerine dönen insanların fotoğrafını çekmek isterken birden kalkan tozlar size ışığı sunuverir ve ''o'' an beliriverir. Deklanşöre bastınız bastınız... Yoksa hayatın dikkatinize sunduğu bir an geçip gider. AP foto-muhabiri Refik Makbul, Afganistan'da, Kabil'de oradaki tozların, bu ülkede gelişimin yavaş olduğunu göstermek istediği anı yakalamış. Yıllar yıllar önce çekilmiş bir fotoğraftaki sahnenin tekrar oluşturulduğu anı sezmiş.
Hint Okyanusu'nda Sri Lanka'da ‘Tamil Kaplanları’ ile hükümet birlikleri arasındaki çatışmalarda halk iki arada kalıyor. Özellikle ülkenin doğu kesiminde insanlar, askerlerden ve gerillalardan zulüm görüyor. Son bir yıl içinde bu çatışmalar yüzünden 240 bin kişi kamplara göçmek zorunda kaldı. Bu kamplardan birinde bir kız çocuğu temizleniyor. Uzaktan fotoğrafını çeken foto-muhabiri farkedince merakla bakıyor. Ama içinde bulunduğu koşullar, o bakışı içinden çıkamadığı simsiyah bir ''neden?'' sorusuna dönüştürüyor.
Amerika Birleşik Devletleri'nin Wisconsin eyaletindeki Racine kentinde o sırada siyahların hakları için barışçıl mücadelenin önderi Martin Luther King'in ölüm yıldönümü için tören yapılıyor. Bir anaokul öğrencisi de kar tanelerinin tadına bakıyor.
İspanya'nın Barcelona kentinde ‘Armando Başı’ defilesinden bir enstantane. Bir model ve pürüzsüz ama düzgün olmayan podyuma yansıması. Adeta bakışlardan ve kişisel sorunlardan yorgun ruhu peşinden gidiyor.