Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km
Roma’yı adımlarken
İnsanların kalkıp dünyanın uzak yerlerinden geldikleri, İtalya’ya gidip de uğranmadan dönülmeyen belki de tek şehir Roma, benim için ise başlangıçta yolumun üzerindeki kentlerden biriydi sadece, gezdikten sonra etkilenmedim diyemem. İtalya’ya gitmişken uğramak lazım mı? Evet. Venedik ile birlikte ülkede gezilebilecek büyük şehirler kategorisinde ilk iki sırada yeralır bence. Dünya siyaset ve uygarlık tarihinin en önemli varlıklarından Roma İmparatorluğu’nun görkemli kalbine geldiğimi oradayken attığım her adımda hissettiğimi söyleyebilirim.
Yolculuğum boyunca aslında Roma İmparatorluğu topraklarının en geniş zamanındaki coğrafyaları görmüş, geride bıraktığım tüm ülkelerde bu uygarlığının izleriyle karşılaşmıştım. Suriye, Lübnan, Ürdün, Mısır, Libya ve Tunus’da farklı dönemlere ait Roma şehirleri mevcuttu, müzelerinde ise aynı dönemin objeleri. Bazen o kadar sık Roma mirası çıkıyordu ki karşıma benzerliklerden dolayı ilgimi yitirip devam ediyordum. Örneğin Libya’nın Akdeniz kıyısındaki antik şehirlerden geçerken bu duyguyu fazlasıyla hissetmiştim.
Peki Roma kentinin diğerlerinden farkı neydi? Bir şarkıcı düşünün albümler yapmış, ama her şarkısı ilgi çekici değil. O da farklı albümlerdeki güzel şarkıları başka bir albümde toplayıp “Best Of” yapmış, bu albümü sıkılmadan baştan sona dinlersiniz.. İşte Roma böyle bir kent. Dikkatli gözlerle bakıldığında, yüzlerce yıl hüküm sürmüş koskoca imparatorluğun tüm süreçlerini, farklı tarihlerden kalma nadide katmanlarını önünüze seren devasa bir açık sergi alanı. Sadece turist kalabalıklarından değil attığınız her adımda tarihin giderek daha fazla içine gömüldüğünüzden, fiziksel yorgunluktan ziyade zihinsel bitkinlik hissetmeye başlıyorsunuz zamanla. Ayaklarınızı dinlendirmek için değil, kafanıza sindirme süresi tanımak için oturmaya başlıyorsunuz, silme barok taş binalarla dolu dar sokakların sizi götürdüğü meydanlardaki mermer havuz duvarlarında.
Roma kazısı, keşfi, restorasyonu bitmemiş bir şehir, sanki hiç bitmeyecekmiş gibi de. Mevcut eserlerin durduğu toprağın derinliklerinde daha nice gizemler saklıyormuş gibi geliyor insana, hem merak ediyorsunuz hem de bazı şeylerin gizli, gizemli kalmasını istiyorsunuz. Her şeyi bilip anlık tatmin yaşamakla, sonsuza dek merak edip motive olmanın heyecanı arasında yalpalıyorsunuz.
Roma… Binlerce yıl öncesinin dünya imparatorluğundan günümüze gelmiş, İtalyanlara emanet varlığını sürdüren yaşlı kent... Evet, Roma İtalya’ya sadece emanet olabilir, ait değil, tıpkı İstanbul’un Türkiye’ye sadece emanet olabileceği gibi. Bazı kentler böyledir işte, “Keşfettim, bitirdim.” diyemezsin, tamamen sahiplenemezsin, seni her fırsatta yanıltır. Bazı kentler böyledir, sadece gidersin ve seversin…