lucias
Gerçekçi ol, imkansızı iste...
Merhabalar, bu yazıyı ne zamandır yazacaktım lakin dünyevi işlerimiz her zaman olduğu gibi hobilerimizin önüne geçiyor. Bu yazımda sizlere ülkemizde pek de bilinmeyen bir araç markası olan" SSangYong" u anlatmaya çalışacağım dilim döndüğünce. Öncelikle şunu belirteyim yazdığım yazı profosyonel bir görüş olmayıp sadece yıllardır farklı marka araç kullanan biri olarak yaşadağım acı-tatlı deneyimlerden yola çıkılarak hazırlanmıştır. Markayı ve üretildiği ülkeden bahsedelim; aslında SSangyong yeni bir firma değil, ayrıca piyasada bazı kişilerin dillendirdiği gibi Çin veya Hindistan üretimi de değil (bu arada bu ülkeler dünya devi firmaları satın almışlardır ve çoğu yedek parçaları da bu ülkelerde üretilmektedir.) Güney Kore üretimi olup, ilk imalatlarına 1954 yılında başlayan firma 1997 yılında ülkemize giriş yapmıştır. O yıllarda da distribütör firmanın (hangi firmanın ithal ettiğini bilmiyorum, hatırlayan veya bilen biri varsa ekleyebilir) ilgisizliği veya ekonomik gücü sebebiyle gerekli reklamlar ve test dergilerinde yazıları çıkmamış sessiz sedası 2001 yılında ithalatları durmuştur. Sene 2007 yılında tekrar Şahsuvaroğlu Dış Ticaret ile tekrardan ithal edilmeye başlanmıştır. Gelelim üretilen araçlarına; 2007 yılından itibaren Actyon, Actyon Sports (pick-up), Kyron, Rodius ve Rexton modellerini görmeye başladık. Özellikle Pick-Up modeli olan Actyon Sports sıradışı tasarımıyla birçok kişinin hoşuna gitmiş, en az bir o kadar kişinin nefret etmesine sebep olmuştur (önden bakıldığında sinirli agresif yapısı sebebiyle 3 yaşındaki kızım tarafından Angry Birds diye adlandırılmıştır ).2009 yılına kadar bu beş model de iç trim aksamlarda bir takım üretim hataları (mesala ön göğüs parçalarının birleşim yerlerinde, kol dayama yastıklarında, koltuk baldır desteklerinde) görülmüş olup, 2010'dan sonra ciddi derecede kaliteli işçilikle üretilmişlerdir. Onun haricinde ses yalıtımları harika, motorları hem ekonomik hemde yeterince performanslıdır. Firma bir dönem Mercedes-Benz ile teknoloji anlaşması yapmış ve onun tasarımlarını kullanmıştır. Özellikle 5 vitesli otomatik modelleri Mercedes-Benz'de kullanılan 5-Tronic şanzımandır, hatta vitesin yerleşimi şekli bile aynıdır. Bu şanzuman hem yakıt ekonomisi sunmakta hemde güç gerektiğinde yeteri kadarını size sunmaktadır. Bunların haricinde Actyon (SUV versiyonunda) ve Actyon Sportslarda 4 ileri otomatik ve 6 ileri otomatik şanzuman kullanılmıştır yalnız bunlar Mercedes -Benz şanzumanlı olmayıp T-Tronic (Şu an firma ismini hatırlayamıyorum fakat Avustralya üretimi) Marka şanzumanla üretilip satılmışlardır. Benim aracım 2011 Model Actyon Sports 6 A/T modeli idi. Genel olarak aracımdan çok memnundum fakat, malum ülkemizdeki vergi karmaşası ve yaşadığım yerdeki trafik sorunları sebebiyle sattım. Gelelim aracın artı ve eksilerine öncelikle artıları:
+Arka süspansiyonda makas değil 5 noktalı rijit bağlantı ve helezon yay sistemi kullanıldığında arka koltukta oturanlar neredeyse sarsıntısız bir yolculuk yapıyorlar
+Mükemmel ses ve ısı izalasyonu
+Sarsıntısız vites geçişleri
+Direksiyondan ve vites topuzundan manuel olarak müdahale edilebilen otomatik şanzıman
+Sınıfındaki diğer araçlara göre daha fazla donanım
+Ön kokpitin sürücü odaklı,ergonomik tasarımı
+Takviyeli güçlendirilmiş çelik merdiven tipi şasenin verdiği güven duygusu ve arazi kabiliyeti
+Motor hacmi diğer pick-up'lar gibi 2.5 cc değil 2.0 cc olduğu için daha az yakıt tüketmekte ve çevreye daha az CO yaymaktadır.
+Genel bakımları (her 10.000 km de) yetkili servislerde gayet uygun rakamlara yapılması
+İkinci elde bile müşteri memnuniyetini ilke edinmiş personel
+Servislerdeki ikramlar ve güleryüzlü personel
+Servislerde yedek parça bulunulurluğu, şayet yoksa en geç üç iş günü içerisinde ellerinde olması
Gelelim eksi yönlerine;
-Düşük marka bilinilirliği sebebiyle ikinci elinin ağır gitmesi
-Sıfırını aldığınızda yaklaşık %30'a varan değer kaybıyla satış durumu
-Bazı dik rampa ve virajlı yollarda (Mesala Mersin-Antalya yolu) vitesin kararsızlığı sebebiyle motorun güç kaybı yaşaması
-Vakum modülatörü arızası(aracı stop edince motorun hemen üstündeki siyah küçük bir parçanın zırıltılı bir şekilde 2-3 sn ötmesi), teleskopik direksiyon milinin tıkırtı yapması (yanlış hatırlamıyorsam bu sorun 2009-2011 Toyota Corolla'larda da vardı,aslında çarpışmlarda hayati önemi olan bir durum ama tıkırtısıda can sıkıcı, sanırım bu duruma bir çözüm bulunamıyor) ve dijital klimanın tutarsız çalışması (yazın 26 dereceye alıyorsunuz içerisi halen buz gibi, veya kışın 20 dereceye düşürdüğünüz halde içerinin hamam gibi olması) bu üç sorun sanırım Kyron ve Actyon da kronikleşmiştir.
-Servislerde haricinde yedek parça bulmak neredeyse imkansız, yetkili servislerde de şayet SSangYong sahibi değilseniz parça satışı yok, gidip SSangYong kullanan birinden ruhsat fotokopisini alıyorsunuz yoksa parçayı vermiyorlar. Motor ve kaporta aksamı çok fahiş fiyatlara satılıyor (Servise en çok kızdığım konu buydu, ilerleyen zamanlarda bir yatırımcı paralel bir kanaldan yedek parça tedarik işine girerse servislerin bu tekelci yaklaşımı kırılır ve fiyatlar makul seviyeye iner diye düşünüyorum, belki bu durum ikinci el piyasasını da hareketlendirir)
-Yeteri kadar görsel ve yazılı basında reklamı yok, bu da sanırım distribütör firmadan kaynaklanıyor. Bence devlet kurumlarına, mesala Karayolları, DSİ, Belediyelere hibe veya çok düşük rakamlara verilirse marka bilinilirliği ciddi oranda artar, (Isuzu D-Max'ı Karayolları meşhur etmiştir )
-Piyasadaki rakiplerine göre daha kısa olan bagaj kısmı
-Halen tüm yurda yayılamayan satıcı bayi ve servis ağı
-Servislerdeki donanım yetersizliği; lift, arıza tespit cihazı vb. (mesala geçen sene rutin bakıma gittiğimde elimdeki OBD II arayüzüne sahip bluetoothlu cihazımla telefonla kontrol ederken kodunu internette bir türlü bulamadığım bir hata kodu vermişti, ama arıza ışığı yanmıyordu,servisteki personele sorduğumda; kusura bakmayın arıza tespit cihazımız yolda kalan bir müşteriye servisimizle gitti, artık başka bir sefer gelin o zaman bakarız demeleri beni germişti, koca serviste sadece bir tane mi arıza tespit cihazı olur?, neyse ki önemli bir sorun değildi, vites kolunun altındaki vida gevşemiş onun uyarısıymış )
Bence eksi yönlerinden en elzemi yedek parça durumu, bu sorun çözülürse ikinci eli değer kazanır.
Gelelim Kyron'a...
Kısa bir gezinti sonrası kendisinde hayranlık bırakan bir araçtır kendisi. Halen kendime kızmaktayım Kyron varken neden gidip Dacia Duster aldım diye??? Bence hem gerçek bir arazi hemde şehir aracıdır. Sorunsuz arazi şanzumanı ihtiva etmektedir (2H, 4H ve 4L modlu), ayrıca monokok şasi değil merdiven tipi şaseye ve arkada LSD diye tabir edilen sınırlı kaydırmalı kilit defrensiyele sahiptir (keşke %100 kilit defransiyel opsiyonu ülkemiz de satılsa).
Az önce yukarıda saydığım üç tane kronik sorunu haricinde bence en ideal araçtır. Son olarak bu marka araçla ilgileniyor ve satın almak istiyorsanız bence 2009 ve üzeri modellere yönelin, hem iç mekanda kullanılan malzemeler iyileştirilmiş hemde hafif makyajlanmıştır.
Aslında yazacak o kadar şey var ki, ama oldukça uzun bir yazı oldu. Umarım bu yazı bu marka araç almak isteyenlere, elindeki aracın kıymetini bilmeyenlere ve hobi olarak otomotiv sektörü ile ilgilenenlere yardımcı olmuştur, sağlıcakla kalınız.
+Arka süspansiyonda makas değil 5 noktalı rijit bağlantı ve helezon yay sistemi kullanıldığında arka koltukta oturanlar neredeyse sarsıntısız bir yolculuk yapıyorlar
+Mükemmel ses ve ısı izalasyonu
+Sarsıntısız vites geçişleri
+Direksiyondan ve vites topuzundan manuel olarak müdahale edilebilen otomatik şanzıman
+Sınıfındaki diğer araçlara göre daha fazla donanım
+Ön kokpitin sürücü odaklı,ergonomik tasarımı
+Takviyeli güçlendirilmiş çelik merdiven tipi şasenin verdiği güven duygusu ve arazi kabiliyeti
+Motor hacmi diğer pick-up'lar gibi 2.5 cc değil 2.0 cc olduğu için daha az yakıt tüketmekte ve çevreye daha az CO yaymaktadır.
+Genel bakımları (her 10.000 km de) yetkili servislerde gayet uygun rakamlara yapılması
+İkinci elde bile müşteri memnuniyetini ilke edinmiş personel
+Servislerdeki ikramlar ve güleryüzlü personel
+Servislerde yedek parça bulunulurluğu, şayet yoksa en geç üç iş günü içerisinde ellerinde olması
Gelelim eksi yönlerine;
-Düşük marka bilinilirliği sebebiyle ikinci elinin ağır gitmesi
-Sıfırını aldığınızda yaklaşık %30'a varan değer kaybıyla satış durumu
-Bazı dik rampa ve virajlı yollarda (Mesala Mersin-Antalya yolu) vitesin kararsızlığı sebebiyle motorun güç kaybı yaşaması
-Vakum modülatörü arızası(aracı stop edince motorun hemen üstündeki siyah küçük bir parçanın zırıltılı bir şekilde 2-3 sn ötmesi), teleskopik direksiyon milinin tıkırtı yapması (yanlış hatırlamıyorsam bu sorun 2009-2011 Toyota Corolla'larda da vardı,aslında çarpışmlarda hayati önemi olan bir durum ama tıkırtısıda can sıkıcı, sanırım bu duruma bir çözüm bulunamıyor) ve dijital klimanın tutarsız çalışması (yazın 26 dereceye alıyorsunuz içerisi halen buz gibi, veya kışın 20 dereceye düşürdüğünüz halde içerinin hamam gibi olması) bu üç sorun sanırım Kyron ve Actyon da kronikleşmiştir.
-Servislerde haricinde yedek parça bulmak neredeyse imkansız, yetkili servislerde de şayet SSangYong sahibi değilseniz parça satışı yok, gidip SSangYong kullanan birinden ruhsat fotokopisini alıyorsunuz yoksa parçayı vermiyorlar. Motor ve kaporta aksamı çok fahiş fiyatlara satılıyor (Servise en çok kızdığım konu buydu, ilerleyen zamanlarda bir yatırımcı paralel bir kanaldan yedek parça tedarik işine girerse servislerin bu tekelci yaklaşımı kırılır ve fiyatlar makul seviyeye iner diye düşünüyorum, belki bu durum ikinci el piyasasını da hareketlendirir)
-Yeteri kadar görsel ve yazılı basında reklamı yok, bu da sanırım distribütör firmadan kaynaklanıyor. Bence devlet kurumlarına, mesala Karayolları, DSİ, Belediyelere hibe veya çok düşük rakamlara verilirse marka bilinilirliği ciddi oranda artar, (Isuzu D-Max'ı Karayolları meşhur etmiştir )
-Piyasadaki rakiplerine göre daha kısa olan bagaj kısmı
-Halen tüm yurda yayılamayan satıcı bayi ve servis ağı
-Servislerdeki donanım yetersizliği; lift, arıza tespit cihazı vb. (mesala geçen sene rutin bakıma gittiğimde elimdeki OBD II arayüzüne sahip bluetoothlu cihazımla telefonla kontrol ederken kodunu internette bir türlü bulamadığım bir hata kodu vermişti, ama arıza ışığı yanmıyordu,servisteki personele sorduğumda; kusura bakmayın arıza tespit cihazımız yolda kalan bir müşteriye servisimizle gitti, artık başka bir sefer gelin o zaman bakarız demeleri beni germişti, koca serviste sadece bir tane mi arıza tespit cihazı olur?, neyse ki önemli bir sorun değildi, vites kolunun altındaki vida gevşemiş onun uyarısıymış )
Bence eksi yönlerinden en elzemi yedek parça durumu, bu sorun çözülürse ikinci eli değer kazanır.
Gelelim Kyron'a...
Kısa bir gezinti sonrası kendisinde hayranlık bırakan bir araçtır kendisi. Halen kendime kızmaktayım Kyron varken neden gidip Dacia Duster aldım diye??? Bence hem gerçek bir arazi hemde şehir aracıdır. Sorunsuz arazi şanzumanı ihtiva etmektedir (2H, 4H ve 4L modlu), ayrıca monokok şasi değil merdiven tipi şaseye ve arkada LSD diye tabir edilen sınırlı kaydırmalı kilit defrensiyele sahiptir (keşke %100 kilit defransiyel opsiyonu ülkemiz de satılsa).
Az önce yukarıda saydığım üç tane kronik sorunu haricinde bence en ideal araçtır. Son olarak bu marka araçla ilgileniyor ve satın almak istiyorsanız bence 2009 ve üzeri modellere yönelin, hem iç mekanda kullanılan malzemeler iyileştirilmiş hemde hafif makyajlanmıştır.
Aslında yazacak o kadar şey var ki, ama oldukça uzun bir yazı oldu. Umarım bu yazı bu marka araç almak isteyenlere, elindeki aracın kıymetini bilmeyenlere ve hobi olarak otomotiv sektörü ile ilgilenenlere yardımcı olmuştur, sağlıcakla kalınız.