Ynt: Sakarya Serbest Muhabbet Köşesi
Aksu Deresi Elmacık Dağlarından doğarak Kardüz Yaylası eteklerinden kıvrılarak Sakarya-Hendek sınırlarına girer. Aksu Deresi yaklaşık 35 km uzunluğundadır. Aksu Deresi pek çok küçük derenin katılımı ile özellikle Hendek sınırlarındaki yolculuğu derin vadide ilerler. Çilek, fındık vadinin ağırlıklı tarımsal ürünleridir. Bölgenin eğimi ve yüksekliği nedeniyle kırmızı benekli alabalığın yaşama alanıdır. Aksu deresi bu bölümde yarattığı nemden dolayı özellikle çıkış noktasına yakın bölümlerdeki bitkilerin %10 u endemiktir. Ayrıca literatüre Düzce Pelemir Otu olarak geçmiş olan bitki, dünyada sadece bu bölgede yetişmektedir.
Hendek sınırlarında yaklaşık 15 km ilerleyen Aksu Deresi daha sonra dönerek Düzce-Gölyaka’ya doğru yönelir. Gölyaka’da ise başta fındık olmak üzere tütün- mısır- fasulye- meyvecilik-çilek- kavakçılıkta yapılmaktadır. Aksu deresi ovaya girişinden itibaren bütün vadinin yegane sulama kaynağını oluşturmaktadır.
Aksu Deresi gerek yüzey suyu kullanımı, gerekse geçtiği bütün havzadaki yer altı suları itibarıyla Hendek ve Gölyaka ilçe merkezleriyle, bu merkezlere bağlı 30 a yakın köy ve mahallenin içme suyunu etkileme özelliğine sahiptir.
Ayrıca, yapılan tarımın özellikleri ve toprağın nem düzeyi üzerindeki doğrudan etkileri vardır.
Yapılan ve yapımı düşünülen santrallerin yöre insanlarına fayda ve zararları ile insan ve çevre üzerindeki etkilerinin Türk ve Dünya kamuoyuna duyurulmasının gereklidir. Santrallerin kurulmasında dere suyunun yüzde 96'sının kullanılması durumunda kalan yüzde 4'ü derelerin alüvyon yapısı nedeniyle yatakta kaybolacak, dereye akan kanalizasyonlar ve foseptiklerle birlikte, fındık üretimi için kullanılan gübrelerdeki atıkların yağmur suları ile yataklara akması sonucu oluşacak yosunlaşma, bataklık, sivrisinek başta olmak üzere her türlü pislik ve koku bulaşıcı hastalıklara neden olurken bölge insanının sağlığı ciddi anlamda tehdit altında kalacaktır.
Bölgede toprak tabakasının yaklaşık 20-25 cm, dolayısıyla iklimin ıslak ve yumuşak olması nedeni ile Tünel açılması için patlatılacak dinamitler ve bacalara ulaşacak yolların yapımı için kesilecek 10 bine yakın ağaç büyük ihtimalle heyelanlara neden olacak, bölgede yaşayan insanlar ve yaşadıkları coğrafya büyük bir risk altına girecek, erozyon kaçınılmaz hale gelecektir. Tüneller ve denge bacalarına ulaşmak için açılacak yollar nedeniyle meydana gelecek binlerce metreküp pasa bugüne kadar inandırıcı bir açıklama yapılmadığından yörede büyük bir alana yayılacak, pasa örtüsü çevreyi ve canlıları tehdit edecektir. Derede yaşayan kırmızı benekli Alabalık türleri de zarar görecek, dünyada eşine az rastlanan çiçek ve kuş türleri de yok olacaktır. Yeşilin her tonunun doğaya nakış gibi işlendiği binlerce tür botanik bitkisi ve kuş türünün bulunduğu gür ormanları, yaylaları, yüz yıllardır akan dereleri ile kıymetli coğrafyamız ve vadilerimizi yok edecektir.
Son ağaç kesilmeden, son balık tutulmadan!
"Yalnızca son ağaç kesildikten, son ırmak zehirlendikten ve son balık tutulduktan sonra; ancak bundan sonra paranın yenemeyeceğini anlayacaksınız.”
Bir kızıderili atasözü, bu projelere onay verenlerin bu doğa katliamlarının sonuçlarını da iyi hesaplamaları gerektiği kanısındayız.
Bu santrallerin doğaya ne gibi zararları olacak?
Bu santrallerin doğaya ne zararları olacak meselesi uzun. Kısaca söylemek gerekirse, dere yatağını canlı tutmak için bırakılması gereken telafi suyunu yeterince bırakmıyorlar; yani sucul ekosistemin devamı için yeterli su dere yatağında bulunmayacağından, var olan sucul ekosistem yok olacak.
Tünelleri geçirecekleri güzergahlara ulaşabilmek için yeni yollar en az 4-6 metre genişliğinde ki yüzeyde en az 15 metre alanda çalışma demek, kilometrelerce yol yaparsan hektarlarca alanda çalışma demek. Bu da hektarlarca alanda ağaç kesimini getirecek. Dere yataklarını yapacağın çalışmalardan çıkacak hafriyatı depolamak için kullanacağından hem dere yatakların doğal karakteristiğini bozuyorsun hem de dik yamaçlarda biriken molozu bu yamaçta tutan dere sedimantasyonunu bozduğundan yamaçlardan heyelanlara sebebiyet veriyorsun.
Tünelleri açmak için patlatma yöntemi kullandığından örneğin binlerce patlatma yapacaksın demek. Bu da heyelana neden olacak. Doğayı bozduğundan tarımsal alan ve yerleşimlerimizin yanı sıra, son yıllarda oluşan yayla turizmine de büyük darbe vuracaktır. Bizi bekleyen her tarafı yıkılmış, deresi akmayan, her tarafı elektrik iletim hatları ile doldurulmuş bir alandır.