Prag- Dresten-terezin-kutna Hora

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan edebiyatçı Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 218
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 65,779
Ynt: Prag- Dresten-terezin-kutna Hora

Bu da ön girişi.Ve yukarıda bahsedilen titan heykelleri.Ana alanlarda ücretsiz gezebiliyorsunuz. Sadece yapıların içine girmek için bilete ihtiyacınız var.

Uzun gezi bileti ( fiyatı 350czk ): St Vitus Katedrali, Eski Kraliyet Sarayı, “Prag Kalesinin Öyküsü” sergisi, St George‘s Bazilikası, St George Manastırı, Ulusal Galeri, Daliborka Kulesi ve Altın Yol, Prag Kalesi Resim Galerisi, Powder Kulesi, Rosenberg Sarayı.
Kısa gezi bileti ( fiyatı 250): St Vitus Katedrali, Eski Kraliyet Sarayı, St George‘s Bazilikası, Daliborka Kulesi ve Altın Yol, Prag Kalesinin Öyküsü” sergisi, Prag Kalesi Resim Galerisi, Powder Kulesi, Rosenberg Sarayı, St Vitus Katedrali’nin Büyük Güney Kulesi.
St George Manastırı ( 150)Powder Kulesi ( 50 )Prag Kalesi Galerisi (150 )
Prag Kalesinin Öyküsü (140 CZK) Prag Kalesi biletleri arka arkaya iki gün geçerlidir. Kale kompleksi her gün sabah 5 ile gece yarısı arasında açık olmaktadır. Bilet gerekli olan yerler Ağustosta sabah 9 ile akşam 8 arası açıktır.





 

Ynt: Prag- Dresten-terezin-kutna Hora

Çek Cumhurbaşkanı kale girişindeki bu sarayı resmi konut olarak kullanıyormuş. İçerde olduğu zaman bu bayrak çekili oluyormuş. Şu an içeride. Rehberimiz sık sık kale içinde dolandığını(genelde sarhoş olarak) anlattı.Ama iki defa kaleye çıkmama rahmen bana denk gelmedi.





 

Ynt: Prag- Dresten-terezin-kutna Hora

Birinci avluyu ikincisine bağlayan Matthias Gate’den geçince “Chapel of Holy Cross” (Kutsal Haç Şapeli) ve bir çeşme görülebilir. Kalenin sol kanadında Rönesans ve Barok resimlerin olduğu bir müze vardır. Diğer kanatta Cumhurbaşkanı yaşamaktadır.





 

Ynt: Prag- Dresten-terezin-kutna Hora

Üçüncü ve son avluda ise Saint Vitus Katedrali görülebilir. Bu avluda 14. yüzyıldan kalma bir St. George Heykeli ve 17 metre uzunluğundaki granit bir obelisk (dikilitaş) bulunmaktadır. Avlu, St. George Meydanı’na açılır ve burada St. George Bazilikası ve Royal Palace bulunmaktadır



 

Ynt: Prag- Dresten-terezin-kutna Hora

St. Vitus Cathedral
Kaleye girip ilk iki avlusunu geçtiğinizde karşınıza Roman Katolik kilisesi olan Prag Başpsikoposluğu’nun bulunduğu Prag’ın en büyük ve en önemli kilisesi çıkar. Çek Cumhuriyeti’nde bulunan en büyük kilise olan St Vitus Katedrali 1344 yılında inşa edilmiş. Katedralin ana kulesi 96 metre uzunluğunda ve 14 ile 16yy’larda yenilenmiş. Gotik bir eser olan Katedral ‘in yer altı kısmında Bohemya Kral ve Kraliçelerine ait çok sayıda mezar bulunuyor. St. Vitus Cathedral Prag’daki en önemli ve en büyük kiliselerden biridir. Prag Kalesi içerisinde bulunan katedral, eski Prag Krallarının mezar yeri olarak da kullanılmaktadır. Ayrıca Çek kraliyet ailesine ait mücevher ve hazinelerin bir kısmı da burada saklanmaktadır. Altın Taçkapı diye bilinen güney kapısı, Venedikli sanatçılar tarafından yapılan Son Yargı mozaiği ile süslenmiştir. Cam ve doğal taş parçacıkları ve altın yapraklar kullanılarak yapılan mozaik, katedralde görülmesi gerekenler arasında yer alıyor. Katedralin duvarları boyunca sıralanan şapeller, yapının görkemine dikkat çekmektedir. Bu şapeller arasında en önemlisi, Aziz Vaclav Şapeli’dir. Prensin lahiti için Gotik tarzda bir odada tasarlanmıştır. Duvarlarda, Kral Vaclav’ın hayatının resmedildiği freskler, pahalı taşlar ve altın yapraklar dikkat çekmektedir. Şapelin arkasında bir oda da Kraliyet Mücevherleri’ne ayrılmıştır. Çek kraliyet tacının da içinde bulunduğu mücevherler sadece önemli resmi günlerde ortaya çıkarılır. Vitrayların genel olarak birbirini andıran havası içerisinde bambaşka duran bir tanesi çarptı gözüme. Mucha'ya ait bu vitrayda, resmedilen karakterler keskin ifadeleri ile hemen sivriliyordu. Gül pencere içeriden güzel bir görüntü veriyor. Saf gümüşten işlenen Aziz Jan Nepomucky'nin mezarı muhteşem. Bir vitrayın tepesindeki tek gözlü piramit Prag’ın her köşesine karşınıza çıkıyor.
Katedral iki kısımdan oluşmaktadır. Gotik doğu kısmında 14. – 15. yüzyıllarda yapılmış bir kule bulunmaktadır. Batı neo gotik kısmında 19. – 20. yüzyıllarda iki kule mevcuttur.
St. Vitus Cathedral 14. yüzyılda Petr Parler tarafından inşa edilmeye başlanmıştır. Parler’in oğlu 1419 yılında savaş başlayana dek katedralin inşasına devam etmiştir. Katedral 19. yüzyılda Josef Kranner, Josef Mocker ve Kamil Hilbert tarafından tamamlanmıştır.
St. Vitus Cathedral 124 x 64 metre ölçülerindedir. Ana kulesi 96.5 metre yüksekliğinde ve ön kuleleri 82 metre yüksekliğindedir.St. Vitus Cathedral’inin ilk kısmını ziyaret etmek ücretsizdir. Fakat tamamı için bilet almanız gerekmektedir. Mart – Ekim ayları arasında Pazartesi – Cumartesi 09.00 – 17.00, Pazar 12.00 – 17.00 arasında ziyaret edilebilir.
Ulaşım için 22 no'lu tramvay hattı Královský letohrádek veya Pražský hrad durakları. Bahçeler ücretsiz. Her gün saat 12.00'da nöbetçi değişim töreni izlenmeye değer.
Kaledeki bazilikanın girişine gelin, biraz uzaktan kapısına bakın. bütün o gotik gravürlerin arasında, kapının sağ ve sol üstünde iki dairede takım elbiseli adam heykelleri göreceksiniz. kiliseyi restore eden mimar amcalar kendi gravürlerini yaptırmışlar oraya.









 



Ynt: Prag- Dresten-terezin-kutna Hora

Katedralin içi ve vitraylar. rehberin dediğine göre katedrallerin içi genelde karanlık olurmuş ama bu katedral vitraylar gözüksün diye aydınlık yapılmış.







 




Ynt: Prag- Dresten-terezin-kutna Hora

Aziz George Bazilikası (Bazilika Svateho Jiri)
Üçüncü avluda Eski Kraliyet Sarayı’nı geçip doğuya doğru ilerlendiğinde Prag Kalesi’nde bulunan ve halen sağlam olarak kullanılan en eski kilise olan Aziz George Meydanı (Svateho Jiri Namesti)’na ulaşılır. Meydandaki yapılar, alçı süslemeler ve aşı boyasıyla renklendirilmiş dış cepheleriyle dikkat çeker. Meydanda 9. yüzyılın başlarında inşa edilmiş ve Bohemya’nın en eski kilisesi olduğu söylenen Aziz George Bazilikası bulunmaktadır. Bazilika, yangınlar ve yıkımlar yüzünden pek çok değişikliğe maruz kalmıştır. Bazilikanın bugünkü kırmızı, krem renkli dış cephesi erken dönem Barok mimarisinin eseridir. 1000 yılı aşkın bir geçmişi olan bazilika günümüzde Ulusal Galeri’nin bir parçasıdır ve Bohemya’nın Gotik ve Barok dönemine ait sanat eserleri burada sergilenir. Ayrıca bazilikada zaman zaman klasik müzik konserleri de düzenlenir. Bazilika,Vratislaus I tarafından 920 yılında yaptırılmış ve Aziz George’e adanmış. Bazilika 12. Yüzyılda yenilenmiş ve 17. Yüzyılda son halini almış. Nispeten dar uzun bir yapısı olan Bazilikanın duvarlarında yıpranmış ama halen son derece etkileyici dini resimler var. Ayrıca tam çıkış kapısının orada mezara benzeyen, son derece iyi korunmuş büyük bir nesne daha bulunuyordu. Bazilikayı gezmek yaklaşık 15 dakika.





 



Ynt: Prag- Dresten-terezin-kutna Hora

Kale içinde büyük katedralin yanındaki bu kafenın bir odası sürekli cumhurbaşkanına rezerve edilmiş. Birkaç güne bir uğruyormuş. Biz de burada bir şeyler içtik.



 


Ynt: Prag- Dresten-terezin-kutna Hora

Eski Kraliyet Sarayı
Kalenin üçüncü avlusunun güney ucunda Eski Kraliyet Sarayı bulunmaktadır. Bohemya prenslerine ev sahipliği yapan saray, 9. yüzyılda inşa edilmiş fakat ilk yapımının üzerine pek çok değişiklik de geçirmiştir. Günümüzde sarayda görülebilecek en eski kalıntılar Romanesk döneme aittir. Romanesk mimarinin yanı sıra Gotik ve Rönesans mimarisinin de etkisinin görülebileceği Eski Kraliyet Sarayı’na yapılan en önemli ekleme ladislav Salonu’dur. 1502 yılında tamamlanan salon, yapıldığı dönemde sütunlarla desteklenmeyen ve sivil amaçlara hizmet etmek için yapılmış en büyük salondu. Günümüzde de bu salonun kaburgalı tavan örtüsü ve geniş açıklığı Gotik dönemin en güzel örneklerinden biridir. 16. yüzyıldan itibaren salon; taç giyme törenlerine, şövalye turnuvalarına, eğlencelere ve değerli eşyaların satıldığı pazarlara ev sahipliği yapmıştır. At sırtındaki şövalyeler salona hafif eğimli merdivenlerden girerlerdi, bu merdivenler günümüzde turistler tarafından sarayı gezmek amacıyla kullanılmaktadır. Saray içerisinde dolaştığımız salonlardan birinin duvarlarını orada çalışan katiplerin armaları süslüyordu.
Büyükçe bir pencere, meşhur pencereden atılma olayının geçtiği pencere. 1618’de Habsburg Dükü Ferdinand’ın tahta çıkışını protesto eden protestanlar saraya yürüyerek iki valiyi ve de sekreterlerini bu pencereden aşağıya atmış. 15 metreden hayvan dışkısına düşen valiler ölmemiş bu olay da Katolikler tarafınan meleklerin mucizesi olarak yorumlanmış
Eski Kraliyet Sarayının (The Old Royal Palace)içinde hiç eşya yok. Tüm sarayı gezmek en fazla 15-20 dakika alıyor. Açıkçası tam bir hayal kırıklığı.
Salon; günümüzde Çek Cumhurbaşkanlığı yemini, devlet törenleri ve sergiler gibi etkinliklerde kullanılmaktadır. Salonun güneyindeki gözlem galerisinden muhteşem Prag manzarasını izleyebilirsiniz.
Ziyaret saatleri: Nisan – Ekim 9:00 – 17:00 Kasım – Mart 9:00 – 16:00
Biz binaların içlerini gezmedik. Zaten pek de bir şey yokmuş. Eski kraliyet sarayının içi aşağıdaki fotoğrafta olduğu gibiymiş. Fotoyu netten aldım.

 

Ynt: Prag- Dresten-terezin-kutna Hora

Kaledeki büyük beyaz bina Strahov manastırı. Ben zaman sıkıntısı yüzünden bu binanın içine girmedim ama içeride çok güzel bir kütüphane varmış. Bir de eski şehir meydanında bir kütüphane varmış. Pragda görülmesi gerekenler listemde tek göremediğim yer bu kütüphaneler oldu.
Strahov Manastırı :
Kale bölgesindeki büyük beyaz bina. Bu görkemli manastır 1140’da Premonstratensianlar için kurulmuştur. Kütüphaneyi, barok çift-katlı Felsefe Salonu’nu ve Strahov Galerisi’ni ziyaret edin. B.B Katherina von Lobkwicz tarafından 1626’da kurulmuş bir hac mevkisi olan Loreta yakındır .Santa Case reprodüksiyonunu görün. Strahov manastırı olarak bilinen manastır, bir grup Premonstraten'in buraya yerleştiği 1143 yılına kadar pek tanınmamaktaydı. Premonstratenler 1120 yılında St. Norbert tarafından kuruşmuş olan bir Roma Katolik azizler grubudur. Aynı zamanda Norbertian veya Beyaz Azizler olarak da bilinirler. Our Lady of Ascension Kilisesi, Strahov Resim Galerisi ve dünyada bir eşi benzeri daha bulunmayan Strahov Kütüphanesi bulunmaktadır.Kütüphane ülkedeki en büyük manastır kütüphanesi olup, yaklaşık 800 yaşındadır. Kütüphanedeki en eski kitap 9. Yüzyılda yazılmış olan Strahov İncilidir..
Yapı içerisinde iki kat yüksekliğinde, geçmişi 1780’e dayanan bir Felsefe Salonu bulunmakta ve bu salonun tüm tavanı Franz Maulbertsch tarafından yapılmış “İnsanlığın Ruhsal Gelişimi” isimli başarılı bir çalışmayla kaplanmıştır. Salonun dışındaki lobide mutlaka görmeniz gereken İlginçlikler Kabinesi bulunmaktadır.
Bu koridoru takip ederseniz 1679 tarihinde Giovanni Orsi tarafından inşa edilen Teoloji Salonuna (Barok mermer kaplı kavisli çatı ile) ulaşabilirsiniz. Teoloji Salonu duvarları üzerinde itinayla oyulmuş kitap rafları bulunmaktadır ve bu raflar değerli eserler ve el yazmalarıyla doludur. Minyatür Müzesinde isminizi pirinç üzerine yazdırabilirsiniz.





 




Ynt: Prag- Dresten-terezin-kutna Hora

Altın Yol:
Bazilikadan çıkıp sağ dar yoldan ilerlediğimizde 5 no’lu Golden Lane’e geldik. Burası kalede çalışan bazı görevlilerin ikametgâhı olarak kullanılan ve 16. Yüzyılda yapılan küçük renkli evlerden oluşan bir sokak. Hatta ünlü Franz Kafka’da 1916-1917 yıllarında bu sokakta yer alan 22 no’lu evde yaşamış. Binanın içinde Kafka’nın kitaplarını satan bir kitapçı bulunuyor. Burayı daha da ilginç kılan, kitapçının daha önce Kafka’nın babasına ait olması.
Dar sokakta tek bir tarafta sırayla küçük küçük ve farklı renklerde evler var. Bu evler dükkân haline getirilmiş ve hediyelik eşyalar (bebekler, takılar, yatak örtüleri, kuklalar, kartlar vb.) satılıyor. Sokaktaki ilk evin üst katına çıktığımızda eski dönem zırhlar, soyluların giydiği kıyafetler sergilenmekteydi. Burada pencerelerde garip tahtalar vardı. Tahtaları komple çevirince pencere kapanıyordu. Kafka’nın bir zaman yaşadığı evde hediyelik eşya satış yeri olarak kullanılıyordu. Sokağı bitirdiğimizde avlu gibi bir yere çıktık. Burada metalden büyük bir kurukafanın önünde yalvaran insan figürü tarzında bir anıt bulunmaktaydı.
Buradan daracık merdivenlerle Daliborka Kulesine iniliyor. Normalde bir kuleye çıkılması gerekiyor buna gerçekten iniliyor. Bu kule 1781 yılına kadar hapishane olarak kullanılmış ve ismini içerde yatan ilk mahkûmdan almış. Merdivenlerin karşılıklı olarak kullanılması imkânsızdı. İçerisi o kadar dar ve kalabalıktı ki bir an nefessiz kalıyorsunuz. Burada üstü telle kaplı yuvarlak büyük bir çukur vardı. Aslında çukur dediğimiz yer muhtemelen büyük ve karanlık bir odaydı. İnsanlar buraya her ne hikmetse para atıyorlardı. İlginç olan husus neredeyse evlerin tamamının birer ticaret yeri gibi organize edilmesi ve sürekli satış yapılmasıydı. Tamamını gezmemiz 25 dakikamızı aldı….
Giriş ücretli ancak akşam 4'ten sonra giriş ücreti alınmıyor. Yanlız 4'ten sonra tüm dükkanlar k panacağı için sadece dışarıdan fotoğraf çekebilirsiniz.





 

SON KONULAR - FORUM