Ynt: Prag- Dresten-terezin-kutna Hora
Franz Kafka Müzesi:
Charles Bridge'den Prag Kalesine doğru giderken hemen sağ tarafta.Bir Yahudi olan Kafka ve ailesi Yahudi Mahallesi’nde değil, Eski Şehir Meydanı’nın bitişiğinde bu evde yaşıyorlarmış. Franz Kafka her sabah okuduğu Alman okuluna giderken meydandan geçermiş. Kafka Müzesi’nin hemen önündeki “Peeing Men”heykelleri. Çek cumhuriyeti haritası şeklinde küçük bir havuz, havuzun iki başında doğu ve batıyı temsil eden iki adam heykeli vardır. heykeller kalçalarını hareket ettirerek suya işerler mütemadiyen.Çek Cumhuriyeti başbakanı bunlara ucube demiş, yıkılmasını istemiş. giriş120 kron (10 tl)
Franz Kafka Müzesi yakınlarında daracık sokaktan yayalar arası trafik ışığında size yeşil ışık yanmadan girilemeyen dünyanın en küçük sokaklarından biri var.
Olšany Mezarlıkları – Franz Kafka’nın mezarı bu Yahudi mezarlıkta bulunmaktadır.
KAFKA VE PRAG:
Prag , Kafka’nın doğduğu ve yaşadığı kent… Ha bire kaçmaya çalıştığı, kendini tutsak hissettiği, boğulur gibi olduğu, nefret ettiği kent… Nereye giderse gitsin, bir an önce dönmeye çalıştığı, uzak kalamadığı, hep sığındığı ve aşık olduğu kent… Kafka’nın Prag’la ilişkisi, tam bir aşk-nefret ilişkisi.
Belki nerede yaşasa bu ilişkiyi kuracaktı kentiyle; belki de bu kentte yaşadığı için “Kafkaesk” özelliklere sahip oldu. Yaşadığı dönemde (1883-1924) Prag’a egemen olan Çek- Alman-Slav-Yahudi nüfusun bölünmüşlüğü ve birbirini dışlaması… İki dil (Almanca ve Çekçe) arasında kimlik çatışması… Despot bir babaya isyanla boyun eğme arasında gidip gelmeler… Nefret ettiği bir işte memur olarak çalışmak… Görmediği kadınlara aşık olmak, yazarak aşık olmak… Bir yüzyıldan ötekine geçerken Avrupa’nın içinde bulunduğu ortam… Günden güne anlamını yitiren bir dünyada korkular , kuşkularla baş etmeye çalışmak… Varolmayı sürdürmek, çıldırmadan sürdürebilmek için , Kafka’nın bulabildiği tek yol yazmaktı…
Hayır, Kafka, Prag’ı yazmadı, kentini tasvir etmedi. Ama tüm yapıtlarında Prag vardı. Prag onun düşlerinin ve kabuslarının ayrılmaz parçasıydı.
Tüm eserlerinde yapayalnız kahramanlar , kendileriyle, çevreleriyle, gerçeklerle , düşlerle, binbir olasılıkla çatışırlar. Sırf var oldukları için çatışırlar… Ve sanki hepsi de tıpkı Kafka gibi “Cevap sandığım şey çoğu kez sorudur” der…
Birkaç farklı evde yaşadı. Tümü “Eski Kent” diye adlandırılan bölümde. Biri hariç: Nehrin öte yanında, Prag Şatosunun yakınlarında, bir zamanlar saray hizmetkarlarının yaşadığı dapadar sokakta , alçak tavanlı, dar kapılı, “seyis odası” diye de bilinen iki odalı minicik ev . Aile baskısına dayanamadığında , kaçıp gizlendiği sığınak, bugün Kafka kitap ve belgelerini içeren bir kitapçı dükkanı.
Kafka , Nazi işgalini , kız kardeşlerinin kamplarda öldürüldüğünü, Sovyet egemenliğini, Prag ’68 baharını , Çek Cumhuriyeti’ni görmedi. Ama onun için yaşanan dehşetin habercisi, Prag Baharı’nın babası ve öncülüğünü vurgulayan çok şey söylendi