Peloponnesos / Mora'ya Antik Yolculuk

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan oralakbas Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 56
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 9,258

oralakbas

Kamp II
Mesajlar
390
Tepkime Puanı
1,148
Yaş
65
Yer
Güzelçamlı
Karavanı alırken Avrupa’nın güneyine sarkan üç yarımadayı gezmek gibi bir hayal kurmuştuk. İber yarımadasını ve İtalya’nın güney coğrafyasını iki yıl üst üste gezebildiğimizde bu hayali tamamlamaya pek de bir şey kalmamıştı. Üçüncüsü Yunanistan anakarası sıradaydı… zaten bir taş atımı mesafe sayılırdı ve gitmesi kolay görünüyordu. Derken birimizin yeniden işe dönme durumu, ardından da pandemi… epeydir yollardan uzak kaldık. En nihayet bu yaz ucu pek açık olmasa da yola çıkabilecek bir aralık bulduk. Olasılıkla bir ay ya da belki 3 hafta gidip dolaşıp gelebilirdik. Bu zamanı kullanabileceğimiz ancak Temmuz ayının ortasında netleşti. Hızla karar verdik… bütün Yunanistan anakarasını değil belki ama Mora yarımadasını bu süre içinde gezebilirdik. Antik Yunan uygarlığının doğduğu yerleri görsek yeterdi. Hızla hazırlıklara başladık ve yaklaşık bir haftanın içinde tamamlayıp yola koyulduk.

24 Temmuz 2022, Pazar

Sabah kahvelerimizi içip, yine sevgili komşu arkadaşımızın hazırladığı nefis poğaça yollukları alıp saat 10.00’a doğru yola çıktık. İlk benzinlikte depoyu doldurduk (mazot 25.7tl/l). Evden (Güzelçamlı) İpsala’ya yaklaşık 650 km yolumuz var. İzmir-İstanbul otoyolunun Susurluk çıkışında Bandırma’ya ayrıldık. Boğazı Çardak feribot iskelesinden karşıya geçmeyi düşünüyorduk ki, iskele asma köprü yapıldıktan sonra kapanmış. Lapseki’ye devam ettik. Neyse fazla beklemeden feribota binip Gelibolu’ya geçtik; karavan için feribot ücreti 160 tl. İpsala’ya 25 km kala yine mazot almamız gerekti (25.6tl/l). Sınırı geçmeden önce mazot almak isteyenler için bilgi: son iki benzin istasyonu kapıya yaklaşık 5 km mesafede, karayolu ile İpsala şehir girişi kavşağında yer alıyor.

Saat 20.30 gibi İpsala sınır kapısına vardık. Gidiş yönünde kilometrelerce TIR kuyruğu oluşmuş… ancak diğer araçların geçiş işlemleri ayrı bir kuyruktan yürüyor ve oldukça kısaydı. Çıkış için yeşil sigorta hariç yurtdışı çıkış harcı, sağlık sigortası(isteğe bağlı), covid-19 aşı belgeleri vs. kâğıtlarımız tamamdı… yeşil sigortayı da kapıda yaptırmaya karar vermiştik. Bunun için gümrük binasında ofisi bulunan sigortacılar 24 saat hizmet veriyor. Bir aylık sigorta yaptırdık (180€).

Önceki yolculuklarımızda pasaport işleminden sonra İpsala sınır kapısının duty-free tarafındaki park yerinde gecelemiştik. Yine geceyi burada geçirip sabah devam etmeyi planlıyoruz. Yaklaşık 10 saattir ve yazın en sıcak günlerinden birinde yolda olmak yorucu geldi. Sigorta işi de tamam olunca pasaport polisinden geçtik ve park yerine yerleştik.

Dinlenirken önümüzdeki yolu planlamaya başladık. Mora yarımadasında ilk durağımız olarak antik Korinthos’u hedeflemiştik. Bu yolu tek seferde gitmek yerine bölelim, Volos (İpsala’ya yaklaşık 650 km) yakınlarında bir gece geçirelim diye düşünüyoruz. park4night’tan gecelenebilecek bir yer belirleyip koordinatları Tomtom’a girdik. Alternatiflerini de hazırladık…

Derken az sonra olağanüstü bir sivrisinek akını baş gösterdi LSokak lambasının ışığında arabanın üzeri bulut gibi sinekle kaplanmış görünüyor. Acilen sinkovlar sürüldü vs. ama bana mısın demiyorlar. Hemen kapıları kapatıp içeri hapsettik kendimizi… sonra da saatlerce arabanın içine girenlerle bir mücadele başladı. Eh, Meriç nehrinin sulak havzasındayız. Ovada pirinç tarımı var. Sivrisinek olmasın da ne olsun. En ufak bir esinti yok, pencereler sineklikli ama onların açık olması serinlemeye yetmiyor, arabanın içi bir türlü serinlemiyor.

O arada Türkiye’ye giriş yönünde de pasaport kuyruğu olağanüstü kalabalıklaşmış… bulunduğumuz yerden göründüğü kadarıyla hiç ilerlemiyor. Öyle ki, bir süre sonra araçlar kornalarla protestolara başladı. Sabah erkenden ayrılalım diye düşünerek uyumaya çalıştık.

20220724_00_Yunan rehber kitap.png


20220724_160235.jpg


20220724_173614.jpg


20220724_192227.jpg


20220724_194641.jpg


20220724_201935.jpg
 
Son düzenleme:

Etiketler
25 Temmuz 2022, Pazartesi

Ancak gece ilerledikçe durum her bakımdan dayanılmaz bir hal aldı. Arabaların korna protestosu dinmek bilmiyor. Sıcak, sivrisinek ve sesten uyumaya imkân yok. Artık duruma dayanamadığımızda gece saat 02.00 idi. İpsala’dan ayrılmaya karar verdik. Önceki yolculuklardan hatırladığımız kadarıyla, Yunanistan tarafında, otoyolda belli aralıklarla park alanları vardı. En yakındakine kadar gider geceyi orada geçiririz diye düşündük.

Hemen Yunanistan pasaportuna doğru ilerledik. Sıra yoktu, beklemeden mühürler vuruldu ve yola koyulduk. Bu arada covid-19 aşı vb. belgelerini de soran olmadı.

Yaklaşık 30 km sonra otoyol park alanına vardık. Uyumak için yoluna ara vermiş başka birkaç otomobil ve bir-iki kamyon daha vardı. Kalan tek bir sivrisinek can sıkmaya devam ettiyse de gecenin geri kalanını görece rahat geçirdik. Sabah uyandığımızda saat 10.00 olmuştu. Yine de dinlenebildiğimiz için memnunuz. Burada WC ve su var. Gelip geçenlerin isterlerse kumanyalarını yiyebilecekleri çardak, bank ve masalar da mevcut. Otoyol (Egnatia-Odos; A2 E90) boyunca ortalama 50 km’de bir bu tür park yerlerinden olduğunu not etmişiz. Bunlar sadece asgari düzeyde ihtiyaç karşılamak için düşünülmüş yerler. Ama hemen hepsi gün içinde uğrayan bir görevli tarafından temizleniyor, etraf bakımı yapılıyor.

Kahvaltı edip kendimize geldiğimizde bir durum değerlendirmesi yaptık. Öncelikle bu kez İpsala deneyiminin önceki geçişlerimize niye benzemediğinin ayrımına vardık. Yazın ilk kez geçiyorduk… ve yaz mevsiminde burayı durak yapmamak gerektiği netti, kaydettik.

Daha da ilerisi, evet, yaz yolculuğuna nasıl hazırlanılacağına hiç kafa yormamış olduğumuzu fark ettik (bununla ilgili yol ilerledikçe sık sık söylenecektik J). Arabada örneğin, sinek kovucu tablet olsa, sıkacak bir sprey vs. olsa belki daha rahat ederdik. Sürgülü kapıda sineklik olsa konforumuz artardı… en azından biraz daha serin bir gece geçirmek bakımından. Daha güneş yükselirken bir diğer meselemizin de bir tentemizin olmayışı olduğunu anladık. Eğer durduğumuz yerde güneşin geldiği taraftan kaçınamıyorsak, kapıdan giren güneş her türlü eşyayı kavuruyormuş meğer :worried:

Kısacası dün akşam yaptığımız Volos’a gitmek planı yerine Selanik’e gitmenin akıllıca olacağını düşündük. Selanik yakınlarında bulunan Zampetas karavan mağazasının dertlerimize bir derece çare olabileceğini umuyoruz… 12V ile çalışan bir sivrisinek kovma cihazı vardır en azından. Hatta bir tente bile alıp taktırabiliriz belki, dedik :yum:

20220725_113023.jpg


20220725_113331.jpg
 

Ancak adresi navigasyon cihazımız Tomtom’a girebilmek için koordinat lazım. Bizim ise henüz internetimiz yok. Öyleyse internet bağlantısını halledelim diyerek en yakınımızdaki -yaklaşık 8 km ötede- yerleşim yeri olan Dedeağaç’a gitmeye karar verdik. Karavanı şehrin batı çıkışına yakın spor kompleksinin park yerine park ettik. Dedağaç’ı ilk kez görüyoruz… hiç tahmin etmediğimiz kadar canlı ve hoş bir yer. Düzgün sokaklar, mağazalar, güzel kaldırım barları ve tavernaları var. Sabah saatleri olmasına rağmen kaldırım barlarında kalabalıktan geçilmiyordu. Bir telefon dükkânı bulduk, tam aradığımız gibi -tercihimiz sadece internetti- 15€’luk bir sim kart (Cosmote) ile bir aylık sınırsız internet bağlantısı aldık; konuşmaya açık seçenek daha pahalı olabilir.

Sonra hoş bir taverna bulduk; ‘Tamam taverna’ ve güzel bir öğlen yemeği yedik. Yeniden yola çıktığımızda saat 3’e geliyordu. Hedefimiz Selanik-Zampetas. Tomtom otoyoldan 320 km yolumuzun olduğunu söyledi. Yavaş yavaş yola koyulduk. Dedeağaç’dan çıkarken solumuzda uzun süre denizi ve plajları görmeye devam ettik. Burası pek ala mevsiminde ve vakti olan için güzel bir deniz molası yeri olabilir. Aklımızda olsun, dedik JArtı, yine sınırı geçecek bir yolculuk planladığımızda kışın da olsa İpsala’da gecelemek yerine ilk geceleme yeri Dedeağaç olabilir, diye düşündük. Çıkış tarafında deniz kenarında uygun yerler, rahat, geniş park alanları gözümüze çarptı.

Yol boyunca manzaralar çok güzel… sağımızda Rodop dağları yemyeşil. Zaman zaman geniş ekili ovalardan geçiyoruz. Yer yer deniz manzaraları görüyoruz.

20220725_132001_001.jpg


20220725_141231.jpg


20220725_141601_001.jpg


20220725_162740.jpg


20220725_163206.jpg


20220725_163239.jpg
 

Selanik girişine yakın otoyoldan ayrıldık ve güneye döndük.

Bu yol Zampetas’a gidiyor artık. Yaklaşık 30 km böyle yol aldık. Akşam trafiğine kalmış gibiyiz. Oldukça yavaş ilerliyoruz. Saat 7’ye doğru Zampetas’a vardık. Bahçesinde uygun bir yere park ettik. Geceyi de burada geçireceğiz. Çünkü mağaza, bahçesini aynı zamanda karavan park alanı olarak düzenlemiş; servis/bakım/onarım hizmeti de veriyor. WC, duş, su, elektrik, atık boşaltma var ve ücretsiz (40.502602, 22.970501). Bu iyiliğe memnun olduk tabii :yum:

Diğer konum özellikleri şöyle: Zampetas şehir merkezinin hayli uzağında kalıyor. Çok yakınında havaalanı var. Bitişiğinde benzin istasyonu ve araç yıkama yeri var ki çalıştığı sürece oradan gürültü geliyor. Yakınlarda market yok; yaklaşık 2 km mesafede diyerek tarif ettiler; epeyce yürüdük ama biz bir market bulamadık, döndük.

Zampetas henüz kapanmamıştı. Hemen bir inceleme yapmak için girdik. Evet, etkileyici çeşitlilikte karavan ve kamp malzemeleri var, ama doğrusunu söylemek gerekirse ucuz değildi. Tente için de stokta bulundurmadıklarını, eğer ısmarlarsak bir haftaya geleceğini belirttiler. Hem o kadar zamanımız yok, hem de kendi saflığımıza bozulduk LNeden tenteyi orada raflarda dizi dizi duran bir şeymiş gibi hayal etmiştik ki? Aynı durum kapı sinekliği için de geçerliydi. Neyse… 12V ile çalışan ve sivrisinek kovucu tablet ya da sıvı takılabilen bir alet aldık.

Geceyi burada, arka kapılar dâhil bütün kapıları da açabildiğimiz için görece rahat geçirdik

20220726_092925.jpg


20220726_095006.jpg


20220726_095222.jpg
 

26 Temmuz 2022, Salı

Sabah 10’a doğru Zampetas’tan ayrıldık. Hedefimiz bugün Mora yarımadasına ulaşmak ve park4night uygulamasından peylediğimiz antik Korinthos’a yakın kampinge varmak.

Her ne kadar evden ayrılmadan önce detaylı çalışamamış olsak da, en azından Mora yarımadasında mutlaka görmeliyiz dediğimiz yerleri belirlemiş, bir rota taslağı çıkarmıştık. Buna göre de yarımadaya Korinth’ten girer, antik Korinthos’u gördükten sonra batıya ilerler, batı sahillerini dolanıp, antik Olympia’ya uğrar, güneye Kalamata’ya gideriz; sonra da güneyden kuzeye yarımadayı geçen yol boyunca göreceğimiz yerleri görür yine Korinth’ten çıkar döneriz, demiştik. Bu nedenle antik Korinthos’u Mora yolculuğumuzun ilk varış noktası olarak seçmiştik.

Tomtom bu mesafeyi Selanik-Atina otoyolu (A1) üzerinden 606 km (6 saat 10 dk) olarak verdi. Aynı yönde ücretsiz yol daha kısa olmasına rağmen (554 km) Tomtom’a göre sekiz buçuk saat sürecek görünüyor. Sonuçta otoyolu seçtik ve Selanik’in batısında otoyola girdik.

Daha ilk ücret gişesine yaklaşırken büyük tabeladan bu yolda karavanımızın kategorisinin değiştiğini, artık ‘kategori 3’ sayılacağımızı anladık; nitekim az sonra gişedeki görevli de bunu bize açıkladı. Anlamı, bu otoyolun Egnatia-Odos’dan daha pahalı olacağı idi. Nitekim İpsala’dan Selanik’e kadar ‘kategori 2’ sayılıyorduk ve toplam yedi gişede 0.9-2.40€ arası (toplam 12.8€) ücretler ödemiştik; bu noktadan Atina’ya kadarki 10 gişede ise 4.5-10.0€ arası (toplam 75.7€) ücretler ödedik. Buna Korinth’e varıncaya dek Atina’nın içinden kısa bir Attiki Odos (A6) geçişi ve ardından Olympia Odos (A8) yolunda üç gişede ödediğimiz toplam 12.8€ daha eklenecek.

Şimdi notlarımızı toparlarken fark ediyoruz ki, Selanik’ten antik Korinthos’a kadar aşağı yukarı aynı uzunlukta (610 km) alternatif bir yol daha varmış. Egnatia Odos’tan batıya doğru devam edip Yanya’nın (Ioannina) az ilerisinde güney otoyoluna (Ionia Odos; A5) geçmek, Korinth körfezini Rion-Antirion Köprüsünden geçip Patras’a varmak ve oradan antik Korinthos’a gitmek şeklinde. Bir ihtimal, daha ucuz olabilir.

20220726_1100.jpg


20220726_1101.jpg


20220920_145811.jpg


Resim1.jpg
 



Otoyolda oldukça rahat bir seyir yaptık. Bu kez yol boyunca daha çok sayıda dinlenme tesisleri var (doğu-batı otoyolunda sadece bir noktada dinlenme tesisi mevcuttu). Dinlenme tesisleri sakin ve temiz. İyi duygular veriyor. Nefis kahveler ve sandviçler, bazılarında sıcak yemekler bulabilirsiniz. Rakamlar da fena sayılmaz. Ya da bize şu ana kadar denk geldiğimiz diğer yeme-içme yerlerinin rakamlarından pek farklı görünmedi.

Yunanistan oldukça dağlık bir ülke. Özellikle güneye doğru inerken sağımızda kalan heybetli dağ sıraları çok etkileyici… otoyol bazı yerlerde bu dağları art arda tünellerle aşıyor. Birinde 6 km boyunca tünel geçtik. Doğa çok iyi korunmuş ve yemyeşil görünüyor. Denize yakın yerlerden geçerken mavi ile birleşince ayrı güzellikte manzaralar seriliyor önünüze.

Otoyol boyunca iki yerde azar azar mazot aldık; ilki Almiros’ta 2.01€/l, ikincisi Atina’ya yaklaşmışken 1.97€/l. Bu rakamlar Yunanistan’da bulunduğumuz süre boyunca gördüğümüz muhtemelen en yüksek mazot fiyatlarıydı. Sonraları genellikle litre fiyatı daha düşüktü; yine de 1.7€/l’den daha ucuz değildi (eski notlarımıza bakınca, 2017’de ortalama 1.2€/l dolayındaymış).

Antik Korinthos (Archaia Korinthos) bugünkü Korinth yerleşimine oldukça yakın; bu yerleşim de Korinth kanalını geçtikten hemen sonra. Şehre uğradık ve biraz market alışverişi yaptık. Bunun için Lidl marketi seçmiştik ama alanın hemen tamamını binek araçlar için tenteli park yeri yapmışlar; tenteler karavanın girebileceği yükseklikte değildi. Komşu markete geçtik. Biraz alış veriş yaptık ve nihayet bol bol sinek kovucular, sprey vs. aldık.

Yaklaşık 6 km daha yol gidip belirlediğimiz kamp alanına saat 19.30 gibi vardık. Adı Camper Stop (37.9118, 22.878). Antik Korinthos’u çevreleyen yerleşim bölgesinde, hafif taraçalı, ağaçlık, sessiz bir kamp alanı burası. Yaklaşık 30 karavanlık yeri olan bir aile işletmesi… güler yüzlü insanlar. Yıl boyu açıkmış. Giriş yolu biraz dar olsa da bizim karavandan (Fiat Ducato) daha büyük karavanlar bile geçebildiğine göre sorun yok. Su ve elektrik dâhil geceliği 13€. WC ve duşlar eski ve bakımsız ama idare eder.

Vardığımızda birkaç karavan ve çadır kurmuş bir bisiklet ekibi vardı. Bir güzel ağaç altına da biz park ettik. Zemin yer yer toprak ve iyi düzlenmiş olsa da bazı kısımlarında takoz kullanmak gerekebiliyor. Antik Korinth’e 600 m yürüme mesafesindeyiz. Sahibinin dediğine göre buraya Türkiye’den gelen ilk karavan ziyaretçiymişiz.

Akşam hiç esinti yoktu ve aşırı sıcaktı. Önce pek görünmediler ama gece sivrisinekler de çıktı ortaya ve sivrisinek kovucu tablet bir işe yaramadı. Gecemiz o yüzden rahatsız geçti. En azından güvenli bir kamp alanında bulunduğumuzdan kapıları da açık tutarak yatabildik. Uzaktan otoyolun sesi duyuluyor. Rahatsız edici değil. Ağustos böceklerinin sesi her türlü sesi bastırıyor.

20220726_110101.jpg


20220726_112910.jpg


20220726_120408.jpg


20220726_120619.jpg


20220726_183126.jpg


20220920_150358.jpg
 

27 Temmuz 2022, Çarşamba

Sabah pek dinlenememiş olarak kalktık. Neyse ki güzel bir çay demleyip evden getirdiklerimizle kahvaltı etmek iyi geldi. Yavaş yavaş tatil havasına giriyoruz. Doğrusu biraz uzun sürdü. İpsala’daki sivrisinekli amansız gece ve ardından uzun yol bizi yormuş gibi. Bu yolculuğun –dert etmemeye gayret ediyoruz ama- yılın en sıcak günlerine denk gelmesi sanki yorgunluğu artırıyor. Şu ana kadar en konforlu hissettiğimiz şartlar araba seyir halindeyken yani klima çalışırkenki durum. Bu arada yola çıktığımızdan beri buzdolabının motorunda kulağımız… neredeyse durmaksızın çalışıyor –ve hakikaten iyi soğutuyor- ama elektriğimiz yetmeyecekmiş gibi düşünmemize neden oluyor. Bu yüzden olabildiğince elektrik de alabileceğimiz park alanları bulmaya çalışacağız galiba.

Kahvaltıdan sonra antik şehre doğru kamp alanının güneyine yokuş yukarı yaklaşık 600 m. yürüdük… Ören yerinin yakınında iki-üç farklı yerde rahat park alanları olduğunu gördük. Elektrik almamız gerekmeseydi buralarda kalınabilirdi, diye geçirdik aklımızdan ama aynı yasak bu park yerleri için de geçerli; karavan ile buraya ulaşmak mümkün, kamp amacıyla kalmak yasak. Belki sezon dışında bu kural uygulanmıyordur.

Tarihi alana giriş 8€; alandaki müzeye giriş de bunun içinde. Bilet alıp girdik. Oldukça büyük bir alan… Bulunduğu yükseklikte uzaktan Korinth körfezi görünüyor. Neolitik çağda kurulmuş, Roma imparatorluğu zamanında nüfusun 750.000’lere kadar ulaştığı tahmin ediliyormuş. Rehber kitapta, “antik Korinthos refahını Saron ve Korinthos körfezleri arasında dar bir kıstak olmasına borçludur. Kanal açılmadan önce bile malların bu kıstak üzerinden nakledilmesiyle Akdeniz’den Adriyatik’e ve İtalya’ya en kısa yoldan ulaşılabiliyordu…” yazmış. Apollon tapınağı, antik limanı kente bağlayan mermer Lekhaion yolu, hala bölgenin su ihtiyacını karşıladığı belirtilen Peirene çeşmesi, Octavia tapınağı ve Odeon başlıca görülesi kalıntılar.

Bölgeden çıkarılan buluntuların sergilendiği etkileyici müze de görülmeli. Rehber kitaba göre müze antik kentin bütün tarihi dönemlerini kapsıyor ve Yunanistan’ın en iyi bölgesel koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyormuş. (Not: Müzenin bazı kısımlarında fotoğraf çekilmesine izin verilmiyor. Müze içi fotoğraflar bize verdikleri broşürden…)

20220727_121254.jpg


20220727_121438.jpg


20220727_121538.jpg


20220727_122309.jpg


20220920_170547.jpg


20220920_170604.jpg
 

Öğlene kadar alanın ancak yarısını dolaşabildik. Öğleyin dışarı çıkıp yemek yedik. Ören yerinin bitişiğinde küçük bir meydan ve taş döşeli hoş sokaklarda tavernalar, kahveler, hediyelik eşya dükkânları var. Sonra aynı biletle tekrar alana girilebiliyor… böylece kalan kısmını da gezdik.

Antik Korinthos’un yaslandığı güney kayalıkta yükselen Antikorinthos da görülmeye değermiş (yaklaşık 4 km mesafede)… dar bir asfalt yolu var. Oradan bakıldığında manzara muhteşem olmalı ama artık oraya gitmeyi gözümüz almadı. Günün sıcağında epeyce dolaşmış olmaktan hayli yorulmuştuk.

Kamp yerine varınca baktık, araba bir tarafa hafif yatık duruyor. Dün yol yorgunuyken fazla dert etmemiş, öylece kalmışız ama lavaboda su birikiyor. Haydi, arabayı düzeltelim dedik. Arka taraftan takozları çıkarmak için kapıları bir açtık ki iç duvarlar silme sivrisinek, uyuşuk yapışmış duruyorlar öyle. İpsala’dan beri bir güzel taşımışız ve belki dün gece, evvelki gece… boyna bunlar tarafından ısırılmışız. Acilen sprey yaptık.

20220727_121939.jpg


20220727_121940.jpg


20220727_122049.jpg


20220727_124416.jpg


20220727_151104.jpg


20220727_152409.jpg
 

.
Oral bey, keşke yazılarınızı yavaş yavaş gönderip bizi merak ve özlem içinde biraksaydanız. Böyle hepsini birden beraberce obur bir iştahla tüketmek için önümüze sürmeniz olmadı wallahi.. 😊

Sizi bilmem ama ben keyf aldıklarımı yavaş yavaş sindirme taraftarıyım. Hele konu Helena olunca ..
 
Son düzenleme:




ohh be....
Sonunda Avrupanın kıyısından köşesinden de olsa uzun süredir avrupa gezi yazısı okuyamamıştık.
Okumayı geçtik sanki yalayıp yuttuk bir lokmada ...
Paylaşımınız için size teşekkür ederim.
 


28 Temmuz 2022, Perşembe

Sabah toplandık, atıklarımızı boşalttık, su aldık. Saat 11.00 gibi Camperstop’dan ayrıldık ve batıya doğru yola çıktık. Sıradaki asıl hedefimiz antik Olympia’ya varmak. Ama ondan önce batı kıyısında biraz vakit geçirmek istiyoruz. Bugün gecelemek için belirlediğimiz yer İyon denizi kıyısında, Kalogria bölgesinde bir kamp alanı. 180 km yolumuz var.

Atina’dan bizi buraya getiren otoyol (A8) o bölgeye gidiyor. Ancak biz artık otoyol yerine normal karayolundan gitmeyi tercih ediyoruz. Böylece biraz daha köylere, kasabalara dalabilir, istediğimiz yerde mola verebiliriz diye düşünüyoruz. Nitekim harika bir sahil yolundan acelesiz ilerledik. Yol boyunca küçük sahil kasabaları ve güzel plajlar vardı.

20220728_095146.jpg


20220728_095147.jpg


20220728_123827.jpg


20220728_123829.JPG


20220728_124352.jpg


20220728_130219.jpg
 

Yol Patras’tan geçiyor. Patras Yunanistan’ın üçüncü büyük kenti ve ikinci büyük limanıymış. Mora yarımadasının da en büyük yerleşimi. Rehber kitap Patras’ın şehirleşme yüzünden eski güzelliğini kaybettiğini yazıyor. Yaklaştığımızda trafik belirgin arttı. Şehri geçerken göçmen yoğunluğu dikkati çekiyor. Uzaktan Rion-Antirion Köprüsü güzel görünüyor. Burada oyalanmayı pek düşünmüyoruz. Sadece öğle yemeği için deniz kenarı bir park alanında kısa bir mola verip sonra yola devam ediyoruz.

Kalogria Patras’tan sonra geliyor. Batıda İyon denizine bakan lagünlerle dolu bu sahil bölgesi Avrupa’nın en geniş sulak alanlarından biriymiş ve kısmi koruma altındaymış. Sınırlı ölçüde imara açılmış olan bölgede seyrek yerleşimler halinde daha çok tarımla uğraşanlar yaşıyor. Yol boyunca geniş güzel ekili alanlar görüyoruz. Güneye doğru ilerlerken hangi sıklıkta benzin istasyonu ile karşılaşacağımızı kestiremediğimizden artık biraz mazot da almaya karar veriyoruz… burada litre fiyatı 1.89€.

20220728_130923.jpg


20220728_135043.jpg


20220728_135122.jpg


20220728_135513.jpg


20220728_150815.jpg


20220728_150817.JPG
 

Kalacağımız Ionio Blue Camping’e (38.045799, 21.318899) saat 16.30 gibi vardık. Buraya ulaşabilmek için önce anayoldan ayrıldık; bir an için yol sazlık bir bölgeye girdi, oldukça daraldı ve doğru yolda olup olmadığımızdan emin olamadık. Ama Tomtom’un direktifleri devam etmemizi söylüyor. Neyse yol az sonra biraz iyileşir gibi oldu. Tarlalar, evler göründü. Küçük bir yerleşimden geçtik. Sonra epeyce dolambaçlı bir yol gittik… bir navigasyon aleti olmasa öyle bir yeri hayatta bulamayız diye söylene söylene yine bazı tarlaların arasından geçtik ve nihayet hedefe ulaştık. Burası hemen denizin kenarında, genişçe, ağaçlık bir park alanı. Çok sayıda karavan ve çadır kampçılar var. Bazıları belli ki uzun süre burada kalmak için gelmiş ve iyice yerleşmişler. Kamping ücretsiz. Elektrik alınırsa günlüğü 5€. Sahile yakın kısımda çevresi bakımlı, güzel düzenlenmiş geniş terasları olan barı ve tavernası var. WC ve duşlar da burada. Yürüme mesafesinde market bulunmuyor… uzun kalmak isteyenlerin tedarikli gelmesi iyi olur.

Biraz karavana bir yer bulmakla uğraşıyoruz. Elektrik almak derdindeyiz ama prizler genellikle dolu görünüyor. Tesisin sahibi yardıma geliyor… dostça karşılıyor. Neyse sonunda arabayı yerleştirdiğimiz yerden uzatma kablosuyla bir boş prize ulaşabiliyoruz.

Kum tepelerinden dolayı park alanından bakınca deniz görünmüyor ama denize doğru yürüyünce göz alabildiğine ve şahane bir kumsalı var. Yunanistan’ın genelinde olduğu gibi sahildeki şemsiye ve şezlonglar ücretsiz. Nihayet denize giriyoruz… bu yazın ilk denizi, iyi geliyor.

Tavernasında akşam 9.00’a kadar yemek veriliyormuş. Güzel günbatımına karşı burada yemeye karar veriyoruz. Geleneksel Yunan mutfağı yemekleri çok leziz ve doyurucu porsiyonlarla geldi. Uzo dâhil 27€ ödedik (fikir vermesi için yazalım dedik). Şu ana kadarki izlenimimiz, fiyat ilginç bir şekilde yemeği nerede yediğinize bağlı değişmiyor ya da pek az değişiyor… yani denize sıfır bir tavernada gün batarken yemek yediğiniz için tahripkar bir fatura gelmiyor. Bunu en azından, burada ısmarladığımız şeylerin fiyatlarını daha önceki birkaç yerin menüsüyle karşılaştırabildiğimizden dolayı söyleyebiliyoruz.

Akşam yemekten sonra karavanın yanında otururken bir sivrisinek akınına uğradık... Sonra ilginç bir şekilde kayboldular. Gece rahat geçti. Çevre çok sessiz, sadece gece kuşlarının sesi ve uzaktan hafif denizin sesi duyuluyor. Arabanın içinin serin olabilmesi için arka kapı açık yatıyoruz… biraz konfor sağlıyor.

Eğer günün birinde yine bu taraflara yolumuz düşerse bu kamp yerinde yine kalmak ve hatta uzun kalmak (tente taktırmış olarak :yum:) istediğimizi not ediyoruz.

20220728_150818.JPG


20220728_150819.jpg


20220728_150820.jpg


20220728_203660.JPG


20220728_203661.JPG


DSC00703.JPG
 



29 Temmuz 2022, Cuma

Sabah Ionio Blue kamp yerinden 10.30 gibi ayrıldık. Fazla yol yapmayalım ve gevşek bir gün geçirelim diye düşündüğümüzden, güneye doğru yaklaşık 35 km mesafedeki Kyllini’ye gitmeye karar verdik.

Kyllini küçük bir yerleşim. Feribot limanı var. Limana doğru bakarken hemen solunda kalan güzel plajın geniş park alanına park ettik. Çevrede küçük bir tur atıp market, fırın vs. tespitlerimizi yaptık…

Tam limana karşı bir kafede oturduk. Burası bir yandan plaja gelenlerin uğrak yeri, bir yandan da feribota binecekler için bekleme salonu gibi… eğlenceli, seyirlik bir yer. Kahve, bira, yemek, sonraki günlerin planı, tutulacak notlar, vs. derken orada epey oturup oyalandık…

Feribotlar Zakintos ve Kefalonya adalarına gidiyorlar. Binek arabalardan başka, her feribottan inanılmaz sayıda TIR, kamyon, otobüs çıkıyor. Bir o kadarı da binmek üzere yanımızdan geçiyor. Sıraya girmiş karavan da gördük. Gelirkenki trafik o kadar sakindi ki bunca araç sonra nereye kayboluyor, dedik :smiley: Kısacık bir an için biz de buradan Zakintos’a gitsek mi acaba, diye aklımızdan geçirdik. Zakintos özellikle olağanüstü güzellikteki bir kumsalı ile (bir de bu kumsala çekilmiş batık tekne enkazı ile) ün yapmış bir ada. Bu feribotlarla bir saatte varılıyormuş. Sonra karavanla geçmenin hayli maliyetli olacağını öğrendik, bu fikri uzaklaştırdık... Gidiş-dönüş kişi başı 25€, karavan 160€. Karavanı burada bırakabiliriz, tamam… ama bu yüksek sezonda o aşırı turistik adada konaklama fiyatları da makul değildir, diye düşündük. Bir çadırımız olsaydı, tereddüt etmez atlar giderdik. Böylece bunu da not ettik; karavana bir çadır konacak… ne olur, ne olmazmış :smiley:

Öğleden sonra denize girdik. Su pırıl pırıl, ılık ve güzeldi. İnce kumlu bu harika plaj boyunca yer yer okaliptus ve ılgın ağaçları var. Bir ağacın altına yerleşip kitap okuduk. Bol su ve duş var.

Burası oldukça popüler bir plaj olmalı, akşamüzeri daha da kalabalık oldu. Kalabalığa rağmen huzurlu kalabilen bir yer olması ilginç geldi. Bir ara bir otomobilden olağanüstü yüksek sesli bir müzik eşliğinde gelip kafenin etrafında tur atan bir grup genç oğlan bu huzuru bozacakmış gibi göründü… indiler, bir güruh halinde denize filan girdiler, ama fazla oyalanmadılar, ayrıldılar.

20220729_105400.jpg


20220729_105404.jpg


20220729_105412.JPG


20220729_105416.JPG


20220729_105417.JPG


20220729_105418.JPG
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,703
Mesajlar
1,522,438
Kayıtlı Üye Sayımız
166,545
Kaydolan Son Üyemiz
Behcet001453

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst