Ynt: Orienteering ve Doğa Yürüyüşü
birde ben yorum yapayım dedim bildiklerim en azıdan ........Orienteering adı nereden geliyor?
Türkçeleştirme önerisi olan arkadaşlar için bilgi: Sonu ing’le bitse dahi İngilizce kelime değil.İsveç’çeden geliyor. Dünyada 54 ülkede ulusal federasyonu var. Her ülkede aynı adla biliniyor. Nasıl Kano’yu Eskimocadan, futbol’u ingilizceden almışsak bunu da böyle kabul etmeliyiz.
İngilizce'de orienteering olarak kullanılan bu deyim; harita ve pusula kullanarak, özel bir topografya haritasında işaretlenmiş bir dizi kontrol noktasını bulmak sporun adıdır. Kendi rotanızı yoldan veya araziden kendiniz belirlersiniz.Rotanızı tüm noktaları bulup varış hattına en kısa zamanda ulaşmanızı sağlayacak şekilde planlamalısınız. Her nokta veya kontrol haritada belirtilmiş bir şekildir, yol çatalı, dirsek, su kaynağı vb. Kontrol noktaları turuncu/beyaz bayraklarla işaretlenmişdir. Oryantiring genelde "düşünce sporu" olarak tanımlanabilir. Bunun sebebi ise harita okuma ve hızlı karar verebilme gibi meziyetlerin atletik özelliklere ilave edilmesi gerekliliğidir. [Kaynak: BAOC Website]
Orienteering’i, oryantasyon, navigasyon ile karıştırmayalım!
Orienteering güreş, tenis, kaya tırmanışı gibi bir spor dalı. Oryantasyon, ya da navigasyon ise orienteering de dahil olmak üzere yelkencilik, havacılık gibi sporlarda kullanılan birer beceri, bir eylem. Orienteering’de Oryante etmek, yönlendirmek demek. Örneğin haritayı oryante etmek demek haritanın kuzeyini pusulaya bakarak manyetik kuzeye çevirmek demek. Navige etmek, kontrol noktaları arasında yolunu bularak ilerlemek anlamında kullanılıyor.
Orienteering yarışı nasıl oluyor?
Önceden özel haritası çıkarılmış olan bir arazide diyelim 15 tane kontrol noktası yerleştirilmiş olsun. Noktalar bir orienteering bayrağı (kavuniçi-beyaz 30cmx30m ebatında) ve bir zımbadan oluşmakta. Bu noktalar haritada işaretli. Yarışmacının görevi start aldıktan sonra bu noktaları harita okuyarak, pusula kullanarak bulmak ve en kısa zamanda bitiş noktasına gelmek. Doğru noktayı bulduğunuz anda elinizdeki kontrol kartının ilgili kutusunu o noktadaki zımba ile deliyorsunuz. 15 noktayı da buldu iseniz yani elinizdeki kartın üzerine 15 noktanın zımbasını bastı iseniz bitiş noktasına geldiğinizde hakemler sizin noktaları bulup bulmadığınızı ellerindeki anahtar karttan kontrol ediyorlar. Bu işlemi en kısa sürede yapan kazanıyor.
Ormanda kaybolan oluyor mu?
Kaybolmayan oluyor mu diye sormalı? Nasıl düşe kalka yürümeyi öğrendiysek, orienteering’i de kaybola kaybola öğreniyoruz. Ancak orienteering’de kaybolmaktan kasıt,yerini şaşırıp yarışta zaman kaybetmek. Harita ve yön bulma becerilerinizi geliştirdikçe ormanlar sizin eviniz olacak, kırmızı şapkalı kız fobisinden kurtulacaksınız. Kurtlar sizden korkmaya başlayacak.
Malzeme:
Orienteering için yarışmacıya gerekli tek malzeme pusula. Altimetre, GPS kullanmak gerekmiyor.
Start: Yarışmacıların start anında bir pusulası olması lazım. Harita ve kontrol kartı start anında size veriliyor. Ve o anda zamanınız başlıyor.Her iki dakikada bir kişi start alabiliyor. Start saatiniz, dakikası ile elinizdeki kontrol kartınıza kaydediliyor. Bitirdiğinizde bitiş zamanı yazılıyor. Aradaki fark sizin zamanınız oluyor.
Kontrol kartını kaybetmemeniz lazım. Yoksa diskalifiye oluyorsunuz.
Yarış alanı 1km2 ile 10km2 arası değişebiliyor. Aynı yarış alanında değişik zorlukta parkurlar olabiliyor.
Parkur: Yarışlarda noktalar öyle bir yerleştiriliyor ki sırasıyla takip ettiğinizde birinin peşi sıra gelen noktalardan oluşan bir rotayı tamamlamış oluyorsunuz. Birbirini takip eden iki nokta arasındaki mesafe nadiren 1km’yi geçer. Modern Orienteering eskiden sanıldığı gibi haldır haldır koşma değildir.
Parkur zorlukları: Parkur zorlukları uzunluklarına ve noktaların arazide konduğu yerlere göre değişiyor. Örneğin kolay bir parkur toplam 2 km uzunluğunda olabilir ve noktalar patika yanlarına ya da bir derenin kıvrımı gibi bariz noktalara yerleştirilir. Orta zorlukta parkurlar 6km civarında oluyor.
Noktalar patika ve bariz doga sekillerinden uzakta oluyor. Büyük yarışlarda 12km civarı parkurlar var. Bu tür yarışlarda ve zor parkurlarda yer şekillerini ve haritayı çok iyi okumak lazım çünkü noktalar çok şaşırtıcı ve civarında bariz bir şekil olmayan yerlere yerleştiriliyor.
Harita:
Modern orienteering için olmazsa olmaz şartıdır. Eger civarınızda orienteering haritası yapılmış bölge yoksa bu sporu yapma şansınız yok maalesef. Bölgenizde, şehrinizde birlik olun herşeyden önce harita yaptırmaya çalışın.
Bu haritalar ancak özel orienteering harita yapımcıları tarafından yapılabiliyor. Meslekleri bu. Bu adamlardan dünyada fazla yok. Belki 50 tane? Ülke ülke dolaşıp harita yapıyorlar. Bu işten geçiniyorlar. Böyle bir haritanın yapılması icin önce 1:10.000’lik ve üzerinde eşyükselti çizgileri olan temel harita lazım. Bunu sizin bulmanız gerekiyor. Belediye’den, ormandan ya da başka bir yerden. Temel haritanız yoksa orienteering haritası yapımcıları bir işe yaramıyor. Temel harita üzerine bir harita yapımcısı arazide çalışıp onu orienteering haritası haline getiriyor. Gündüz arazide çalışıp akşamları çizdiklerini bilgisayara taşıyor. Araziyi bir oya gibi işliyor. 1m yüksekliğinde bir kaya, 2m2’lik bir ıslak alan bile tek tek işleniyor. Bir uzman haritacı 1 haftada iyi hava koşullarında ancak 1km2 alan haritalayabiliyor.
Eskiden orienteering’de çok uzun mesafeleri koşmak marifetmiş. Şimdi gelişen haritacılık ve teknik sayesinde ufak alanda sürat ve doğru yol kararları vermek önemli. Büyük yarışlarda bir yerde birkaç saniye takılmanız sıralamada yerinizi hemen değişmesine sebep olabiliyor.
Ölçek ne demek:
Mesela 1:10.000 demek haritada 1cm, arazide 100m anlamına geliyor.
Orienteering’de yarışmak:
Güzel tarafı herkesin kendine göre bir zorluk derecesi seçebilmesi. Büyük organizasyonlarda 40’ a yakın kategori oluyor. 10 yaştan 80 yaşına kadar herkese uygun kategori var. Her yaşa göre de alt kategoriler olabiliyor. Örneğin 20-25 yas arası bayanlar kategorisinde de kolay – orta- zor gibi alt gruplar oluyor. İstediğinde yarışıyorsun.
Hangi beceriler geliştirilmeli?
Önce harita okuma ve pusula kullanma becerisi önemli. Yarışmak istersen koşmak ve kondisyon önemli. Düz pistte koşmakla arazide koşmak farklı işler. Üstelik bir yandan göz pusulada ve haritada olmalı. İyi bir orienteeringcinin koşarken aynı zamanda haritada nerede olduğunu bilmesi hata yapmasını engelliyor. Bastırıp gidersen kayboluyorsun, yani koşarken satranç oynamak gibi bir şey. Salt kas gücü değil, beyin ve vücut aynı zamanda çalıştığı için yaşamın geç dönemlerine kadar bu sporda başa güreşebilirsiniz. Atletizmde 37 yaşında dünya şampiyonluğuna koşan birini düşünemeyiz ama orienteeringde bu oluyor.
Hangi tür yarışlar var:
Normal: Zamana karşı olan yarışlar. Bu türde arazideki tüm kontrol noktalarının bulunmuş olması lazım. Bir nokta yanlış ya da eksik olarak kontrol kartına zımbalanmışsa diskalifiye olunuyor. Bu tür yarışlarda herkesin deneyimli olması lazım.
Skor-orienteering: Maksimum puan toplama esasına göre yapılır. Yeni başlayanların katıldığı yarışlar için tavsiye edilir. Her noktanın bir değeri vardır. Zaman önceden belirlenmiştir. Bu zamanı aşanlar ceza puanı alırlar.
Relay orienteering: Bayrak yarışı şeklinde yapılır. Ekipler halinde yarışılır. Ekibin her elemanı araziye sırar ile çıkar ve kendine ayrılmış noktaları bulmaya çalışır.
Orienteering türleri:
Foot -O: Tabanvay orienteering’i diyebiliriz. Koşarak ya da yürüyerek yapılanına deniyor.
Mountain-bike O: Adından belli. Gittikçe yayılan bir spor. Harita ve pusula gidona takılıyor.
Ski –O : Kuzey disiplini kayağı ile yapılıyor. İki elde kayak batonları olduğu için harita ve pusula korse gibi göğüse monte edilen ve yarışmacının yüzüne doğru duran bir alete takılıyor.
Park-O: Orienteering seyir sporu olmadığı için tv’den naklen yayınlanamıyor. Ancak start ve finish çekilebiliyor. Bu yüzden sporun profesyonellerinin, endüstrisinin gelişmediğini düşünen,orienteering’i Olimpiyatlara sokmaya çalışanlar park-orienteering’i icat etmişler. Bu yarışlar çoğu zaman şehrin ortasında bir parkta yapılıyor, profesyonel orienteering’cileri yarıştırıp kameralar ile çekiyorlar. Park-O orienteering’i geniş halk kitlelerine bu sporu sevdirme amacı ile de yapılıyor. Çevresinde ormanlık alanı olmayan metropoller için ideal olabiliyor.