Maltepe Karavan Park 54 Tl Olmuş

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan suleymancirit Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 49
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 20,806

Melih Bey konuyu çok detaylı anlattınız. Size katılıyorum ama bir illave yapmak istiyorum.

Kamp ve karavancılık sektöründe tüketici olan biz karavancılar tek baṣımıza bu iṣin altından kalkamıyoruz. Karar verme durumundaki siyasi makamlara ve topluma durumu anlatacak, kabul ettirecek yeterince gücümüz yok.

Kamp ve karavancılık sektöründen para kazanan üreticilerin sesini ise pek duymuyoruz. Aslında para onlarda, istihdam yaratma olanakları onlarda. Daha doğrusu politikayı etkilelecek olanaklar onlarda ama seslerini bizim kadar çıkarmıyorlar.

Forumda çok tekrarladım. Avrupa’da bu konuda ilk önce üreticiler aktif. Karavan fuarlarına bir göz atarsak, orada tüm üreticileri görürüz. Biz karavancıar fuarları bilgi edinmek için gezeriz ama üreticiler bu sektöre hakim olanlardır.

Almanya’da „Caravanning Industrie Verband e.V.“ adı altında bir araya gelen firmaları ve destekçilerini aṣağıdaki iki linkte görmek mümkün. Hepsi biz karavancıarın tanıdığı firmalar. Türkiye’de karavan ve karavan parçaları üretenler aktif olmadıkça karavancılık yeterince geliṣmez:

Deutsche Hersteller

Caravancılı destekleyenler:

Fördermitglieder
 

Etiketler
Almanya’da „Caravanning Industrie Verband e.V.“ adı altında bir araya gelen firmaları ve destekçilerini aṣağıdaki iki linkte görmek mümkün. Hepsi biz karavancıarın tanıdığı firmalar.

Ben bu işin firmalar bazından bir araya gelinerek çözüleceğini de düşünmüyorum. Bunun sebebi bizzat yukarıda alıntıladığım yazınızda gizli. Almanya'daki firmalar bizzat hepimizin tanıdığı firmalar. Yıllık ciroları yani firmalarının mali değeri çok fazla. Bu da onların patronlarını sosyo-ekonomik statü seviyesinde bizzat üst sıralar koyuyor. Burada yer almaları ise politika yapıcılara erişim imkanı sunuyor. Buna teoride "demanding mechanism" yada Türkçesi "İstekte bulunma mekanizması" deniyor. Yani bir istekde bulunmak isteyen insan yada kurumların isteğini ileteceği yerleri bilmesi ve bu konumlara yakın olması ile ilgili bir teori. Basit bir örnekle anlatmak gerekirse belki de Almanya'da Hymer'ın patronu bir politika yapıcıya gidip "karavan parklar şu şekilde yapılmazsa yeterince satış yapamayız", yada "güncel vergiler düşmezse yeni karavan satamayız ve milli gelirimiz düşer" diyebiliyor. Bunu yapacak statüsü ve ekonomik gücü var.

Türkiye'de durum çok farklı. Bu dediğimi Türkiye'de bir mütahit yapabiliyor çünkü konumu itibari ile politika yapıcılara erişimi var. Ama bir karavan firması yada firmaların toplamı yapamaz. Hepsini toplasanız bir Hymer'ın ekonomik ve politik gücüne erişemez çünkü Türkiye'de sektör yeni gelişiyor. Şu an için hacim küçük. Belki bir kaç tanesinin şahsi ilişkileri haricinde politika koyuculara bir yaptırımda bulunmalarını ben şu anda mümkün olmadığını düşünüyorum.

Önceden de belirttiğim gibi çözüm bir dernek çatısı altında birleşmek yada var olan derneklerin üzerlerindeki ölü toprağını atarak icraata başlaması olabilir. Hemen birden olacak bir iş değil. İlk başta bir organizasyon, sonra bir çalıştay, üretilecek bir rapor ve yerel yönetimlerin ve politika koyucuların karşısına yazılı, çalışılmış ve bilimsel olarak hazırlanmış bir metin ile çıkarak istekleri belirtmek. Ancak bu şekilde itiraz edilemez bir hale gelir.

Bunun dışında ne yapabiliriz diyenler. İstanbul 34 uygulamasını indirerek oradan çözüm merkezine şikayet yazabilirler. Bence İstanbul Anadolu yakasında yaşayan ve burumdan müzdarip olan herkes bireysel şikayet yazmalı. Bir sonuç çıkmasada yazılmalı.