Maltepe Karavan Park 54 Tl Olmuş

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan suleymancirit Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 49
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 21,747
Burada birlik olunamamasını öncelikli nedenlerinden birisi zaten Türkiye'de karavancılık olgusunun pandemi ile birlikte birden insanların hayatına girmesi. 2 yılda karavan sayısı kaç misli arttır sayamıyorum bile. İkinci temel sebep ise karavancıların arkadasında durabilecek bir dernek olmaması. Tabii burada dernek tarafından bakarsak kimse üye olmak istemiyor, destek olmak istemiyor, aylık ücret aidat ödemek istemiyor. Kamp ve karavan derneğinin içeriğini bilmiyorum ama genel dernekçilik düzenini bildiğim için bunları yazıyorum. Yani dernekler birşey yapamıyor, hem kanunen hem de üye ve maddi bakımından desteksiz bırakılmış. Türkiye'de insanlar Avrupa'daki gibi değil. Örneğin İngiltere'de yaşadığım dönemden biliyorum ki orada helikopter ambulans için bile halk kendi arasında para topluyor. Halk bir gün bu ambulasın kendisine hizmet edebileceğini biliyor. Fakat Türkiye'de iş bu kadar basit değil. 80 sonrası gelişmelerin insanların topluluk bilinci ile hareket etmemesine katkısı büyük. Ayrıca derneklerde, yardım kuruluşlarında o kadar çok yolsuzluk oldu ki kimsenin bu kuruluşlara güveni kalmamış durumda. Ekonomik sıkıntılar başka bir boyutu. Ayrıca İstanbul gibi metropollerde insanlar o kadar çok zamanını işte ve işten eve yolda geçiriyor ki hayatta başka bir şeyle uğraşacak, bir derneğe üye olup katkı koyacak zaman kalmıyor. Tüm bu maddeleri topladığınızda insanlar sizin dediğiniz "Gelin hep beraber....." cümlelerini kuramıyor. Ayrıca karavancıların bile istekleri birbirinden çok farklı. O yüzden de toplu bir uzlaşma zor.

Önce teorik bir çerçeve çizmek lazım. Maltepe Park örneğindeki karavan durumu ile İstanbul'da karavancıların durumunu birbirinden ayırmak lazım. İstanbul'da yapılması gerekenleri ben olsam aşağıda yazacağım gibi sınıflara ayırırım.

1- Öncelikle benim gibi motokaravanını tek araç olarak kullanan insanların varlığı kabul edimeli. Bunun bir motorlu araç olduğu ve kamp yapmadığı halde trafikte kullanılabildiği anlaşılmalı ve buna göre otopark düzenlemeleri yapılmalı.

2- İstanbul'a karavanla gelen turistler için 3-4 günlük konaklama alanları yaratılmalı. Bunlar şehre ve ulaşım güzergahlarına yakın olmalı. Yani direk şehrin kalbinde olmasına gerek yok. Avrupa'nın bir çok kentinde olan Park & Ride noktaları gibi bir metro istasyonun yanına vs. yapılabilirler.

3- Çekme karavanı olan yada motokaravanı sadece tatilden tatile kullanan insanların karavan depolama sorunlarına çözüm üretecek uygun fiyatlı depolama yada uzun süreli park alanları yaratılmalı. Bunlar karavanlarında insanların yaşaması için değil tamamen park edil çıkmak üzere kurgulanmalı ve fiyatları uygun olmalı. Bu şekilde her köşe başında bir çekme karavan görmeyiz ve çekme karavan sahipleri de araçlarının çalınma korkusundan kurtulurlar.

4- Karavanlarını bir yere koyup (genellikle çekme karavanlar) burayı İstanbul'da ikinci bir ev, yazlık ev olarak kullanmak isteyen kişiler için kamp alanları geliştirilmeli. Zaten bunu özel girişimler, sermayesi ve girişimcilik kafası olan insanlar çok güzel yapıyor.

5- Şehir hayatının içerisinde bile olsa karavanda 7/24 yaşamak isteyen insanların varlığının kabul edilmesi bu kişiler için karavan yaşam alanlarının yapılması. Bu alanlarında yine bir raylı sistem ile entegrasyonu olduğu sürece şehrin içerisinde olması gerekmiyor.


Belki sizlerde bu gruplara ek yaparsınız ama Türkiye'de karavancı diyince benim aklıma gelen burada yazdığım, ihtiyaçları ve beklentileri birbirinden farklı 5 grup. Çözüm üretmek istiyorsak ilk başta bu grupları tespit etmek, ihtiyaçlarını anlamak, beklentilerini bilmek ve buna göre çözüm geliştirmek gerekir. Örneğin ben burada kendimi 1. gruba koydum. Zaten motokaravan kullanmamın temel nedeni bana her yerde her koşulda özgürlük sağlaması. Bu yüzden hem şehir içinde hem şehir dışında zaten kampa giren bir insan değilim. Aracımın fiziksel koşulları el verdiğince zaten insanların olmadıkları yerlere gitmeyi seçen bir insanım. Bu gün İstanbul'da dünyanın en iyi şehir kampingini yapsanız yine girmem. Ama aracımı şehir içinde trafik kurallarına göre özgürce kullanmak ve otoparklardan haksızlığa uğramadan yararlanmak isterim. Bu 5 gruptan bir başka insan ise karvanını çalınma korkusu olmadan düşük maliyetli bir park alanına koymak ister, başkası 7/24 güvenlikli yaşayacağı bir yer.

O yüzden öncelikli olarak bir kurum ya da kuruluşun öncülük etmesi ile bir karavan çalıştayı düzenlenmesi güzel olur. Bu gruplardan insanlar gelip isteklerini söyler. Ortaklaşmalar ortaya çıkar. 5 grup mu var, yoksa daha fazlamı ortaya çıkar. çalıştay raporu yayınlanır. Bu metin ile daha belirli istekler ile yerel yönetimin karşısına çıkabilir. İşte tam da bu noktada yazımın başına tekrar dönmenizi rica ediyorum. Bu koşullarda kim öncülük edecek? İşte asıl mesele burada.

Melih Bey konuyu çok detaylı anlattınız. Size katılıyorum ama bir illave yapmak istiyorum.

Kamp ve karavancılık sektöründe tüketici olan biz karavancılar tek baṣımıza bu iṣin altından kalkamıyoruz. Karar verme durumundaki siyasi makamlara ve topluma durumu anlatacak, kabul ettirecek yeterince gücümüz yok.

Kamp ve karavancılık sektöründen para kazanan üreticilerin sesini ise pek duymuyoruz. Aslında para onlarda, istihdam yaratma olanakları onlarda. Daha doğrusu politikayı etkilelecek olanaklar onlarda ama seslerini bizim kadar çıkarmıyorlar.

Forumda çok tekrarladım. Avrupa’da bu konuda ilk önce üreticiler aktif. Karavan fuarlarına bir göz atarsak, orada tüm üreticileri görürüz. Biz karavancıar fuarları bilgi edinmek için gezeriz ama üreticiler bu sektöre hakim olanlardır.

Almanya’da „Caravanning Industrie Verband e.V.“ adı altında bir araya gelen firmaları ve destekçilerini aṣağıdaki iki linkte görmek mümkün. Hepsi biz karavancıarın tanıdığı firmalar. Türkiye’de karavan ve karavan parçaları üretenler aktif olmadıkça karavancılık yeterince geliṣmez:

Deutsche Hersteller

Caravancılı destekleyenler:

Fördermitglieder
 

Etiketler
Almanya’da „Caravanning Industrie Verband e.V.“ adı altında bir araya gelen firmaları ve destekçilerini aṣağıdaki iki linkte görmek mümkün. Hepsi biz karavancıarın tanıdığı firmalar.

Ben bu işin firmalar bazından bir araya gelinerek çözüleceğini de düşünmüyorum. Bunun sebebi bizzat yukarıda alıntıladığım yazınızda gizli. Almanya'daki firmalar bizzat hepimizin tanıdığı firmalar. Yıllık ciroları yani firmalarının mali değeri çok fazla. Bu da onların patronlarını sosyo-ekonomik statü seviyesinde bizzat üst sıralar koyuyor. Burada yer almaları ise politika yapıcılara erişim imkanı sunuyor. Buna teoride "demanding mechanism" yada Türkçesi "İstekte bulunma mekanizması" deniyor. Yani bir istekde bulunmak isteyen insan yada kurumların isteğini ileteceği yerleri bilmesi ve bu konumlara yakın olması ile ilgili bir teori. Basit bir örnekle anlatmak gerekirse belki de Almanya'da Hymer'ın patronu bir politika yapıcıya gidip "karavan parklar şu şekilde yapılmazsa yeterince satış yapamayız", yada "güncel vergiler düşmezse yeni karavan satamayız ve milli gelirimiz düşer" diyebiliyor. Bunu yapacak statüsü ve ekonomik gücü var.

Türkiye'de durum çok farklı. Bu dediğimi Türkiye'de bir mütahit yapabiliyor çünkü konumu itibari ile politika yapıcılara erişimi var. Ama bir karavan firması yada firmaların toplamı yapamaz. Hepsini toplasanız bir Hymer'ın ekonomik ve politik gücüne erişemez çünkü Türkiye'de sektör yeni gelişiyor. Şu an için hacim küçük. Belki bir kaç tanesinin şahsi ilişkileri haricinde politika koyuculara bir yaptırımda bulunmalarını ben şu anda mümkün olmadığını düşünüyorum.

Önceden de belirttiğim gibi çözüm bir dernek çatısı altında birleşmek yada var olan derneklerin üzerlerindeki ölü toprağını atarak icraata başlaması olabilir. Hemen birden olacak bir iş değil. İlk başta bir organizasyon, sonra bir çalıştay, üretilecek bir rapor ve yerel yönetimlerin ve politika koyucuların karşısına yazılı, çalışılmış ve bilimsel olarak hazırlanmış bir metin ile çıkarak istekleri belirtmek. Ancak bu şekilde itiraz edilemez bir hale gelir.

Bunun dışında ne yapabiliriz diyenler. İstanbul 34 uygulamasını indirerek oradan çözüm merkezine şikayet yazabilirler. Bence İstanbul Anadolu yakasında yaşayan ve burumdan müzdarip olan herkes bireysel şikayet yazmalı. Bir sonuç çıkmasada yazılmalı.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,662
Mesajlar
1,521,816
Kayıtlı Üye Sayımız
166,519
Kaydolan Son Üyemiz
cagatayuysal

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst