Tatil dönüşü iş yoğunluğum ve erişim problemlerim nedeniyle, bu süre içerisinde Vehbi ile bir kaç kez yüz yüze görüşmemize rağmen son fotoğrafları görememiştim.
İşte budur... Armudun sapı, üzümün çöpü derken hiç bir şey yapamayanlara duyurulur...
Mahmut bey çılgın karavancılar isimli kitabında şöyle bir şeyler yazıyordu:
''O gün yeni aldığımız eski karavanımızın ilk gezimizde bu kadar çok masraf çıkaracağını, karavanımızın üzerine bir o kadar daha masraf yapacağımızı biliyor olsaydık, şu anda bu satırları yazıyor olmazdım...''
Bir şeyler yaşamak için bir yerlerden başlamak gerekiyor. Bunun için de bazen ''bodoslama dalmak...''
Eksikmiş, gedikmiş, yeniymiş, eskiymiş hepsi hikaye... Önemli olan tek şey hayatınıza yeni bir renk katıyor olmanızdır. Geriye kalanlar da aracınızın musluğu, lavabosu, buzdolabı değil, gittiğiniz yerde yaşadıklarınızdır... Sorunlar her yerde var. Hiç dışarı çıkmadan evinizde otursanız bile sorunsuz ve rahat yaşayabileceğinizin garantisini kimse veremez. Göz göre göre büyük maceralara atılın, karavan yerine dert satın alın demiyorum ama... Çok ama çok istiyorsanız ''bile bile lades demek'' bile bir başlangıç olabilir.
O şimdi her buluşmamızda aracının eksiklerinden, sıkntılarından bahsediyor. Bizim başlangıcımız olan minicik aracımızda yaşadıklarımızı da biliyor ama yine de tatmin olmadı.
Başlangıç için hele de bütçe göz önüne alındığında yapılabilecek olanın en mükemmeli olduğunun henüz farkında değil... Geçen yıl bana ''ver mikrokamperi, al sen bunun içinde yat'' deseler sevincimden dokuz takla atardım.
Güle güle kullan Vehbi arkadaşım...