Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Bruksel’den sonraki duragimiz Gent. Karavanimizi sehir merkezinde bir otoparka park ettik. Sehre yurume mesafesinde bir yer oldugu icin tercih ettik. Servis ihtiyaciniz yoksa sehir merkezindeki 24 saat kalmaya uygun bu tarz otoparklar her yeri yuruyerek gezmek icin avantaj sagliyor.
Gent’in sehir merkezini yuruyerek gezdik. (Bu arada gunluk ortalama 8 - 10 km yol yuruyoruz. Macaristan’da 30 km yol yurudugumuz de olmustu.)
Henuz Brugge’ü gormedigimiz icin Gent sehir merkezini cok begendik.
Seyahat boyunca en cok endiselendigim gun bugundu. Gent’te kaldigimiz otoparkta her ihtimale karsi kamera sistemini dogrudan arac akusunden beslenecek sekilde acik birakmistim. Arac akusunu gelmeden once kontrol ettigim icin ve kamera sistemi dusuk enerji harcadigi icin aku bitmez diye dusundum. Hatta bitse bile havensisin sistemiyle yasam akusunden takviye yaparim diye dusundum. Oysa kader aglarini örmüştü. Avrupa’da sanayiye muhtac olacaktik. Sabah kalktim kahvalti vs derken yola cikmaya haziriz. Kontagi cevirdim aku bitmis.Havensisin sistemi derken meger bizdeki cihaz ters yonde takviye yapmiyormus Hic kontrol etme ihtiyaci duymamistim o zamana kadar.
Sorun buyuk. Genellikle esnaf ingilizce bilmiyor. Aklimiza Türk usta aramak geldi. Iyi ki aklimiza gelmis. Google’dan buldugumuz bir Turk arac servisine otobusle gittim. Durumu anlattim. Coook cok sagolsun Ramazan Bey zor zamanda yardimci oldu. Arabasiyla karavanimizin yanina kadar beraber geldik. Takviye cihaziyla araci calistirdi. Israr etmeme ragmen ucret almadi. Tekrar tekrar tesekkur edip Brugge’e dogru yola ciktik.
Brugge’ü gorunce endise stres kalmadi. Yagmur ragmen sehrin sokaklarina daldik.
Amacimiz Amsterdam’a gitmek ama low emission zone nedeniyle Amsterdam’a yaklasamiyoruz. Haritadan trenle Amsterdam’a ulasilabilen ve karavani birakabilecegimiz yerler olan ve daha onemlisi low emission zone icinden gecmeden ulasilabilen Weesp’i bulduk. Iyi ki bulmusuz. Bonus bir yer oldu ama harikaydi. Yarin Amsterdam’da yasayacagimiz sorundan bîhaber sekilde 3dmax ile cizilmis bir gorselin icinde gezer gibi Weesp’i gezdik. Planimiz sabah trenle Amsterdam’a gecmek.
Sabah yuruyerek Weeesp tren istasyonuna gittik. Uygulamadan tren biletlerimizi alip trene bindik. Amsterdam’a dogru gidiyoruz. Ama trende ortam garip. Tamam ozgurlukler ulkesi filan ama bu kadarini beklemiyordum. Boyle bir oran olamaz. Trendekilerin yuzde sekseninin yuzunde simli sekiller. Ellerinde gökkusagi renkli bayraklar. Neyse bize ne deyip kendi seyahatimize bakiyoruz. Amsterdam Central Istasyonuna inince durumun siradan olmadigini anladik. Meger 2 Agustos, Amsterdam Pride Day imiş. Bando gruplari. Her yerde bayraklar. Cok kalabalik. Kimisi gökkusagi bayrak salliyor, kimisi teblig icin gelmis “İsa’nin onunde diz cokun ve gunahlariniz icin yalvarin” diye ses sisteminden bagiriyor. 365 tane gunun icerisinden bugun gelmisiz. Istasyondan hizlica cikip kalabaligi arkada birakma amaciyla gezecegimiz yerlere dogru ilerledik. Ama ne mumkun. Her yerde ayri bir etkinlik. Asiri kalabalik. Ozet olarak sehirde yurumek bile zor. Amsterdam’i gezmekten vazgecip tekrar istasyona donerek Weesp’e döndük. Amsterdam’a biraz alici gozle bakinca aslinda cok guzel gorunmedi gozume. Kendimi pek bir sey kacirmis hissetmedim. Maalesef Amsterdam’dan fotograf yukleyemiyorum. Weesp’e dondukten sonra saat erken oldugu icin bir sonraki duragimiz olan Giethoorn’a gecmeye, ölü zamani yol giderek degerlendirmeye karar verdik ve aksam Giethoorn’a geldik.