Karavancı Gerçekten Gezmek Zorunda Mıdır? Dursa Olmaz Mı?

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan yugun Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 14
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 1,061

Karavancı gerçekten gezmek zorunda mıdır? Dursa olmaz mı? Gezen karavancı neden yere göğe sığdırılamıyor da, duran karavancılar hep yok sayılıyor? Üstelik bu işi gerçekten çok hoş bir şekilde yapan onca karavancının onda dokuz nokta sekizi her yıl bir yere gidip orada sadece duruyorken? Birilerinin anlayışına göre kendimizi değerlendirmek zorunda mıyız? Gezmek isteyen yine gezsin buna bir lafım yok.
 

Maddiyatı buna yettiği için duran karavancılık yapanlar hep bununla, bir kesim tarafından aşağı görülmeye hatta öyle ilan edilmeye kalktılar. Aslında böyle şeylerin, Sınıfların ille farklı renklere bölünmek zorunda değildik.
Ben maddi durumum elvermiyor Romanya'ya gitmiyorum ama kamp yerinde yanıma gelen bir Romen karavancıyla bir şeyler paylaşabiliyorum kırık dökük ingilizcem sayesinde.
Yine bazıları da bizi içmeye s*ıçmaya giden adam olarak etiketlemeye çalıştı. Bu da doğru değil. Aşağı görme ve aşağılama çalışmalarının hiçbiri işlemedi. Bize bir halt yapamadılar.
Her zaman özgür oldum, Özgürce yaşadım. Hala daha da özgürce yaşıyorum. Benim ihtiyacım durmayı gerektiriyorsa, Ben de Duran karavancıyım. Gezmeyi gerektiriyorsa gezen karavancıyım. Sana ne benim hayatımdan gardaşım? Ben böyle mutluyum.
 

Ben öyle sınıflara, renklere şunlara bunlara inanmıyorum. Hepimiz aynı gökyüzü altında kardeşiz. Ben bunu hissediyorum ve konuşuyorum. Yaptığım şeyler dostluk için, sevi için kardeşlik içindi. Bu yüzden kamplara gidip özgürce şarkılarımı söyledim. İyi ki de söyledim. Kendimce Dünya'yı değiştirmek için bir şey yapmış oldum. Başarılı oldum veya olamadım bu hiç önemli değil. Ben bütün kampçıların dostu olan Yücel Öğretmen'im. Artık şarkılarımı İç Anadolu'da bir Bozkır köyünde söylüyorum. Karavanım Ulaşan Otel'de beni tanımak isteyenler için ben kısaca buyum. Özgürce şarkılar söylemeye devam ediyorum...
 

İlk karavanım Çelebi'yi yaparken hayata meydan okuyor ve birazcık devrimcilik oynuyordum. Niyetim çok parası olanların da ulaşamayacağı bir şeye sahip olmaktı. Oldum da. Çok parası olup aynı zamanda çok konuşanlar bile benim bu başarım karşısında sessizleştiler. Çünkü ben karavanımı hem yaptım hem de onu yaşadım. Sadece karavanı olup dağlarda hiç ateş yakıp şarkılar söylememiş olanlar bunun zevkini pek anlamıyorlar veya bunun hayatın o döneminde bir tadı olmuyor. Çok paranız olsa da ulaşamayacağınız zevklere ulaştım hayatımda. Tamamen kendi tasarladığım bir karavana sahip olmaktı. Evet ben Amerika'yı yeni baştan keşfediyordum ama bu benim keşfedişimdi. Madem yüüz binlik karavanı olanlar yüz liralık çadırcılarla yan yana olamazlardı, şimdi öyleyse benim yüz binlik karavanım da buydu. İşte hikayenin en can alıcı noktası burası aslında. Tabii bunlar idealar yani fikirler dünyasında olanlar,
Gelelim gerçeklere... Gerçekte paranın değerini ve önemini zorla keşfetmek zorunda kaldım. Eğer şizofreni hastası olmasaydım ilk karavanımı asla elden kaybetmezdim ama yaşananları geri almak mümkün değil. İlk karavanımı tamamen kaybedip, İkinci karavanımı sıfırdan aldığım düşünülürse eğer uygun finansal araçları kullanarak zaman içerisinde karavan yapacağıma para biriktirseydim. Şüpesiz kısa hayatımda daha güzel karavanlarım olurdu. Bu gerçek karşısında eziğim. Evet para gerçekten önemli ve bir yere, bir topluluğa girdiğinizde size paranıza göre davranılıyor olması hayatın bir gerçeği. Yaptığımız şeyleri çok güzel idealler uğruna yapabiliriz ama hayatın gerçeklerini değiştirmek pek mümkün değildir. Ben geç de olsa bu dersi almış oldum. Şimdi kendini parasıyla ortaya koymak isteyenlere, Ben özelim çünkü param var demeye getirenlere karşı daha anlayışlı davranıyorum. Çünkü onlar da bir yerde haklılar.
 




Arkadaşlar bunların konuyla alakası çok var. Alakasız bir şeyler yazdığımı sanmayın. Çünkü konu ayrıca gezen Karavancı-Duran Karavancı veya,
Beyaz Karavancı- Kırmızı Karavancı konusuna gelecek daha...

Bu başlıkta şunu iddia edeceğim ki sadece durarak da beyaz karavancı olunabiliyor ve bu renkler safsatasının tek amacı insanları bölüp ayrıştırmak.

Onu da başka bir gün değinelim. Artık uykum geldi.
 

Ben artık canım bunu istiyorsa duran karavancılık yapıyorum. Bir kampta yanıma gelen karavancılarla sohbet etmeyi seviyorum. Çok değişik milletlerden kampçı dostlar edinmeye çalışıyorum. En azından üç beş cümle kuruyorum englishçe işte böyle keyfim oluyor benim de...
Şöyleydi böyleydi. Geçmiş geldi geçti. Açıkça iftira eden birtakım adamlarla da bize bir şey olmadı. Her zaman için zaten özgürdük ve özgür yaşamıştık. Bunu da yüzlerce kez konuştuk. Bundan sonra sadece kendi sevdiğim şeyleri yaparak yaşamaya devam edeceğim. Yok efendim Beyaz karavancıymış, Kırmızı karavancıymış umrumda bile değil...
 


Gezen karavancı olmak! Aslında karavan madem ki tekerlekleri var o zaman gezmeye mahkum. Madem ki karavan gezen bir araç alacak olan kişi de gezmeyi amaç edinmeli. Ama bu amaç bugünün şartlarında zorlaştı. Ama zorlaştı diye de karavan alınmayacak mı?
Görüldüğü,üzere birbirine bağlı, birbirinin arkasından gelen bazı ifadelere yer verdim.
Bugün karavana bu gözle, bu amaçla bakan sayısı karavan sayısına göre fifti fifti gibi. Yani yüzde 50 diyeyim. Karavanı hiç araştırmadan, incelemeden körlemesine alanlar muhtemel ya pişmandır, ya da aldıkları için her türlü etkinliğine katlanmayı kabul ettiler. Ortası yok bunun.
Onlara şunutembih edeyim.
Karavancılık ucuz bir yaşam şekli artık değildir. Bitti o dönem. Aslında bugün BİLE ucuz dönemini yaşıyoruz. Birgün resmî yetkililer bir uyanıp da karavancılığın altın yumurtlayan tavuk olduğunu farkederlerse işte o zaman seyredin gider fasıllarını.
Bugün karavsn almak çok da zor değil. Çünkü en kalitelisinden en dandik olanı arasında tercih yapacak çok model var. Her büyçeye göre. Ama karavancılığın hakkını verecek kişileri mercekle ararım bugün. Çok az, giderek de azalıyor.
 



Bugün Çekya'dan gelen motosikletli bir camperfriendim var. Tamamen kendime ait karavanımda Orhan Veli Kanık'ın bütün öykülerini bitirdim. Gündüzleri sıcak problemim var. Teknik bir problem. En nihayetinde çözülecek ama biraz zaman alabilir. İşte bugünki Duran karavancılığımdan notlarım bunlar.
 



Gündüzleri sıcak olması problemim de çözüldü. İstediğim zaman karavanıma gidip keyfimi yapıyorum. Ulaşan'dayım... Ben duran karavancıyım. 2017 den beri çeşitli aralıklarla, sevdiğim kamplarda duruyorum. Dahası benim çok sayıda bir tek kampa gidip orada tatilini geçirip gelen duran karavancı dostlarım var. Onlar da Türkiye'nin değişik yerlerindeki kamplarda durup duruyorlar...
 

Hayalleri veya idealleri mi konuşalım, Gerçekleri mi? Alabildiğine özgür hissetmeyi kim istemez? Ama imkanlar yetmiyor... Yapabildiğimiz kadarı bizimdir. Gerisi boşluktur hayatta...
 



Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,743
Mesajlar
1,523,053
Kayıtlı Üye Sayımız
166,559
Kaydolan Son Üyemiz
Sercantetik

SON KONULAR



Geri
Üst