kadirirkin
Yeni Üye
Gözlerinizi kısa bir süreliğine kapatıp hayal kurun. Ilık bir bahar gününde Ege de bir adadasınız. Rüzgârlı, tertemiz bir hava, masmavi bir denizi hayal edin. Yoğun iyot ve Kekik kokuları ile nergis ve sümbül çiçeklerinin kokularının birbirine karıştığını hissedin. Sessiz, huzurlu, ıssız ve henüz keşfedilmemiş bir cennette olduğunuzu şimdiden kabullendiniz bile.
DSC07207 by kadir irkin, on Flickr
Eğer sizi Karaburun a bilim-kurgu filmlerindeki gibi ışınlasaydık hissedeceğiniz duygular bunlardan farklı olmayacaktı. Ada yaşamına ait ne tanım varsa aynısını bulabilirsiniz burada. Şüphesiz diğer yerleşim yerlerine oranla çok daha az yerleşim yeri olduğu için ve çok daha fazla doğal kaldığı için bu benzetmeyi rahatlıkla yapabiliriz. Hani Balıklıova mevkiinden kara parçasını yatay kessek tam bir ada olacakmış.
Gezi hikâyemizde tam burada başlıyor işte. İzmir-Çeşme otobanından ayrıldıktan sonra mesafe olarak kısa olmasına rağmen, virajlı yollar sayesinde sürücüyü biraz uğraştıran, bana göre çok keyif veren bir yoldan ulaşıyoruz. Adından anlaşılmasını umduğum gibi burası balık cenneti. Karaburun a gidenlerin mutlak uğrak noktası, sabah geçiyorsanız çok zengin bir kahvaltı yapmanız, akşam geçiyorsanız balık yemeden gitmemeniz tavsiye olunur. Yöresel otlar ve zeytinyağının muhteşem işbirliği ile harika lezzetler tadabilirsiniz. Karaburun yarımadasına özgü olan Hurma zeytinini tatmanız mutlaka önerilir başka şehirlerde bulamazsınız zaten. Burada yetişen enginarlar ise ayrı bir öneme sahip. Bölgenin lezzetleri arasında girmiş olan un kurabiyesi, mutlaka tadılması gereken ürünlerden biri.
IMG_4563 by kadir irkin, on Flickr
IMG_4594 by kadir irkin, on Flickr
DSC07258 by kadir irkin, on Flickr
Karaburun yolu, yıllarca virajlı olması ile özdeşleşmiş. Buraların halen bakir olmasını hep bu yoluna borçlu olduğu söylenmiştir.
İyi bir Karaburun Yarımadası keşfi istiyoruz. Ve doğanın kucağında kaybolmak için, yolumuza klasik rotadan devam etmiyoruz ve Ana yolu takip etmeyerek ,Balıklıova dan Yarımadanın içine doğru kıvrılıyoruz. Balıklıova dan ayrıldıktan kısa bir süre sonra terkedilmiş bir Rum köyü görüyoruz. Yarımadadaki diğer eski köyler gibi korsan saldırılarından korunma amacıyla denizden epey içeride yerleşmiş bu köyler. Artık yıkık ve terkedilmiş olan köy, bir çiçek bahçesine dönüşmüş. Üzüm bağları ile bir zamanlar meşhur olan bölge, Rum köylerinin terkedilmesi ile ününü yitirmiş. Yarımada içerisinde birçok terkedilmiş Rum köyleri bulunmaktadır.
C60DRAW_00929 by kadir irkin, on Flickr
C60DRAW_00913 by kadir irkin, on Flickr
C60DRAW_00931 by kadir irkin, on Flickr
C60DRAW_00956 by kadir irkin, on Flickr
İzmir Körfezi kıyısında yer alan Balıklıova dan batıya doğru ilerleyince karşımıza ,uçsuz bucaksız gibi görünen boncuk mavisi Ege Denizi çıkıyor. Yarımada turumuzda bir çemberin kenarlarını takip eder gibi devam ediyoruz. Yarımadanın içi, batı ve kuzey bölgesi inanılmaz derecede ıssız ve bakir bir bölge. Kente bu kadar yakınken böyle bakir kalmasına seviniyor insan, ama eninde sonunda bu rüya da bitecek. Yol boyunca bence kötü sayılacak bir yazlık site kitlesi görüyoruz, bu kısım bize hiç keyif vermiyor ve hızla ilerliyoruz bu bölgeden.
İlerlediğimiz manzara tek kelimeyle müthiş. Mavi ve Yeşil ile olan hasretimizi gidermek için bu güzelliği iliklerimize kadar dolduruyoruz. Yol boyunca çok ıssız alanlar ayrı bir keyif veriyor insana, kimi zaman çok küçük köylerden geçiyoruz. Çok değişik bir coğrafya olduğu kesin. Kendinizi şehirden çok çok uzaklarda hissediyorsunuz ama uzakta değilsiniz.
C60DRAW_00966_fhdr by kadir irkin, on Flickr
C60DRAW_00971_fhdr by kadir irkin, on Flickr
C60DRAW_00980 by kadir irkin, on Flickr
C60DRAW_00989 by kadir irkin, on Flickr
Sazak Köyü
Yolculuğumuz hem dağ hem deniz manzarası ile bol virajlı yolda ilerlerken, Küçükbahçe, Salman ve Parlak köylerini geçip, Parlak köyünden 2-3 km daha ilerliyoruz. Sazak köyüne giden yol olduğunu tahmin ettiğimiz ıssız bir alanda aracımızı park edip, tepelik bir alanının kenarından toprak yolu takip ediyoruz, köy anayoldan gözükmüyor. Köy denizden epey yüksek noktada kurulmuş, evlerin çoğu yıkık durumda.
Sazak; zeytin, zeytinyağı ve bağcılık ile faaliyet göstermiş bir köy. Dik yamaçlarda halen teraslama yapılan yerler görülmektedir.1923 yılında yapılan mübadele sonrası köy terkedilmiş.
IMG_4777 by kadir irkin, on Flickr
IMG_4764 by kadir irkin, on Flickr
IMG_4766 by kadir irkin, on Flickr
IMG_4742 by kadir irkin, on Flickr
Hikayeler
Tarihin en önemli yazarlarından Homeros un burada doğduğu ve yaşadığı söylenir, yöre ile ilgili bir sürü efsane de vardır mitolojik çağlara dair. Sudaki kendi yansımasına aşık olan Narsisus un suya düşerek nergis e dönüşür. Bu mitolojik kahraman bugün psikolojide “narsizm” kelimesine ad olmuştur. Homeros’un Oddysea’sında“Rüzgarlı Mimas Dağı” olarak geçen dağ, Karaburun Yarımadası’ndaki Bozdağ’dır. Antik çağda adı Mimas olan 1218 metre yüksekliğe sahip dağ, mitolojide epey bir rol almış. Zeus’un kıskanç karısı Hera, çapkın kocasını gözetlemek için İris’i Mimas Dağı’na göndermiştir. Bugünkü İris Gölü de adını buradan almıştır
Ve Börklüce Mustafa nın yaşadığı topraklar olarak tarihte yer edinmiş. Nazım Hikmet, Şeyh Bedrettin Destanı'nda "yarin yanağından gayri paylaşmak her şeyi" dizeleri ile Börklüce Mustafa'nın yaydığı öğretiyi anlatmış
DSC07207 by kadir irkin, on Flickr
Eğer sizi Karaburun a bilim-kurgu filmlerindeki gibi ışınlasaydık hissedeceğiniz duygular bunlardan farklı olmayacaktı. Ada yaşamına ait ne tanım varsa aynısını bulabilirsiniz burada. Şüphesiz diğer yerleşim yerlerine oranla çok daha az yerleşim yeri olduğu için ve çok daha fazla doğal kaldığı için bu benzetmeyi rahatlıkla yapabiliriz. Hani Balıklıova mevkiinden kara parçasını yatay kessek tam bir ada olacakmış.
Gezi hikâyemizde tam burada başlıyor işte. İzmir-Çeşme otobanından ayrıldıktan sonra mesafe olarak kısa olmasına rağmen, virajlı yollar sayesinde sürücüyü biraz uğraştıran, bana göre çok keyif veren bir yoldan ulaşıyoruz. Adından anlaşılmasını umduğum gibi burası balık cenneti. Karaburun a gidenlerin mutlak uğrak noktası, sabah geçiyorsanız çok zengin bir kahvaltı yapmanız, akşam geçiyorsanız balık yemeden gitmemeniz tavsiye olunur. Yöresel otlar ve zeytinyağının muhteşem işbirliği ile harika lezzetler tadabilirsiniz. Karaburun yarımadasına özgü olan Hurma zeytinini tatmanız mutlaka önerilir başka şehirlerde bulamazsınız zaten. Burada yetişen enginarlar ise ayrı bir öneme sahip. Bölgenin lezzetleri arasında girmiş olan un kurabiyesi, mutlaka tadılması gereken ürünlerden biri.
IMG_4563 by kadir irkin, on Flickr
IMG_4594 by kadir irkin, on Flickr
DSC07258 by kadir irkin, on Flickr
Karaburun yolu, yıllarca virajlı olması ile özdeşleşmiş. Buraların halen bakir olmasını hep bu yoluna borçlu olduğu söylenmiştir.
İyi bir Karaburun Yarımadası keşfi istiyoruz. Ve doğanın kucağında kaybolmak için, yolumuza klasik rotadan devam etmiyoruz ve Ana yolu takip etmeyerek ,Balıklıova dan Yarımadanın içine doğru kıvrılıyoruz. Balıklıova dan ayrıldıktan kısa bir süre sonra terkedilmiş bir Rum köyü görüyoruz. Yarımadadaki diğer eski köyler gibi korsan saldırılarından korunma amacıyla denizden epey içeride yerleşmiş bu köyler. Artık yıkık ve terkedilmiş olan köy, bir çiçek bahçesine dönüşmüş. Üzüm bağları ile bir zamanlar meşhur olan bölge, Rum köylerinin terkedilmesi ile ününü yitirmiş. Yarımada içerisinde birçok terkedilmiş Rum köyleri bulunmaktadır.
C60DRAW_00929 by kadir irkin, on Flickr
C60DRAW_00913 by kadir irkin, on Flickr
C60DRAW_00931 by kadir irkin, on Flickr
C60DRAW_00956 by kadir irkin, on Flickr
İzmir Körfezi kıyısında yer alan Balıklıova dan batıya doğru ilerleyince karşımıza ,uçsuz bucaksız gibi görünen boncuk mavisi Ege Denizi çıkıyor. Yarımada turumuzda bir çemberin kenarlarını takip eder gibi devam ediyoruz. Yarımadanın içi, batı ve kuzey bölgesi inanılmaz derecede ıssız ve bakir bir bölge. Kente bu kadar yakınken böyle bakir kalmasına seviniyor insan, ama eninde sonunda bu rüya da bitecek. Yol boyunca bence kötü sayılacak bir yazlık site kitlesi görüyoruz, bu kısım bize hiç keyif vermiyor ve hızla ilerliyoruz bu bölgeden.
İlerlediğimiz manzara tek kelimeyle müthiş. Mavi ve Yeşil ile olan hasretimizi gidermek için bu güzelliği iliklerimize kadar dolduruyoruz. Yol boyunca çok ıssız alanlar ayrı bir keyif veriyor insana, kimi zaman çok küçük köylerden geçiyoruz. Çok değişik bir coğrafya olduğu kesin. Kendinizi şehirden çok çok uzaklarda hissediyorsunuz ama uzakta değilsiniz.
C60DRAW_00966_fhdr by kadir irkin, on Flickr
C60DRAW_00971_fhdr by kadir irkin, on Flickr
C60DRAW_00980 by kadir irkin, on Flickr
C60DRAW_00989 by kadir irkin, on Flickr
Sazak Köyü
Yolculuğumuz hem dağ hem deniz manzarası ile bol virajlı yolda ilerlerken, Küçükbahçe, Salman ve Parlak köylerini geçip, Parlak köyünden 2-3 km daha ilerliyoruz. Sazak köyüne giden yol olduğunu tahmin ettiğimiz ıssız bir alanda aracımızı park edip, tepelik bir alanının kenarından toprak yolu takip ediyoruz, köy anayoldan gözükmüyor. Köy denizden epey yüksek noktada kurulmuş, evlerin çoğu yıkık durumda.
Sazak; zeytin, zeytinyağı ve bağcılık ile faaliyet göstermiş bir köy. Dik yamaçlarda halen teraslama yapılan yerler görülmektedir.1923 yılında yapılan mübadele sonrası köy terkedilmiş.
IMG_4777 by kadir irkin, on Flickr
IMG_4764 by kadir irkin, on Flickr
IMG_4766 by kadir irkin, on Flickr
IMG_4742 by kadir irkin, on Flickr
Hikayeler
Tarihin en önemli yazarlarından Homeros un burada doğduğu ve yaşadığı söylenir, yöre ile ilgili bir sürü efsane de vardır mitolojik çağlara dair. Sudaki kendi yansımasına aşık olan Narsisus un suya düşerek nergis e dönüşür. Bu mitolojik kahraman bugün psikolojide “narsizm” kelimesine ad olmuştur. Homeros’un Oddysea’sında“Rüzgarlı Mimas Dağı” olarak geçen dağ, Karaburun Yarımadası’ndaki Bozdağ’dır. Antik çağda adı Mimas olan 1218 metre yüksekliğe sahip dağ, mitolojide epey bir rol almış. Zeus’un kıskanç karısı Hera, çapkın kocasını gözetlemek için İris’i Mimas Dağı’na göndermiştir. Bugünkü İris Gölü de adını buradan almıştır
Ve Börklüce Mustafa nın yaşadığı topraklar olarak tarihte yer edinmiş. Nazım Hikmet, Şeyh Bedrettin Destanı'nda "yarin yanağından gayri paylaşmak her şeyi" dizeleri ile Börklüce Mustafa'nın yaydığı öğretiyi anlatmış