İtalya Fransa Arabayla

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan dnzpnr Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 1
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 11,617

dnzpnr

Ana Kamp
Mesajlar
35
Tepkime Puanı
0
1
AVRUPA / italya ilk 5 gün
« : 11 Haziran 2012, 16:32:20 »
1.GÜN .26 Haziran,uçağımız akşam 16 30 da çok heyecanlıyız.Kardeşim Kaan bizi hava alanına bıraktı. Uçağın kalkmasına 2 saat var. Çek in işlemlerini hallettik valizleri verdik.Gitmeden Denize o kadar söylememe rağmen ancak 3 valize kadar indirebildik.Tüm gidecekleri. sevgili karımın 1 haftalık tatile 10 ayakkabı 15 tşirt la gittiğini söylersem sanırım ne demek istediğim anlaşılır.Neyse uçak saati geldi. pasaport kontrolünden geçip uçağa bindik.Çek havayollarıyla Prag aktarmalı gideceğiz yaklaşık 2 saat Prag,2 saat bekleme,2 saatte Roma yaklaşık 6- 7 saatlik bir yolculuk olacak.Uçak kalktı ve yaklaşık 2 saatlik bir yolculuktan sonra Praga inişe geçti aman allahım nasıl yemyeşil bir ülke, havadan daha rahat görüyorsunuz.her yer yemyeşil, menderes yapan uzun nehirler.Kesinlikle burayada sonraki yıllarda gelmek gerekli. Deniz uçaktan aşşağı bakamıyor, midesi bulanıyor, bu manzarayı kaçırdı.
Prag uluslararası bölümdeyiz. havaalanı çok soğuktu.Dışarı çıkmadık ama sanırım Pragta soğuktu.Çünkü çok şiddetli yağmur başladı.Biz 2 saat havaalanında vakit geçirdik ve Romaya hareket ettik. 2 saatlik yorucu bir yolculuktan sonra ,yorucu diyorum 6 saattir yollardayız uçaktaki basınç kulaklarımda ve ensemde korkunç bir baskı yaratıyordu. İst- Prag arasında bu kadar olmamıştı.Gece 22 .00 gibi, tabii saatler buradan 1 saat geri yani 21. 00 gibi Romaya indik.Bu arada anlatayım; biz şu avrupaya tatile giden Amerikalı Grizwultlar gibi bir aileyiz çıktığımız hiç bir tatili neredeyse zamanında bitiremedik. Birinde havuzda düştüm ayağımı çatlattım yarıda kestik.Birinde Deniz şiddetli gribe yakalandı yarıda kestik. vs.. böyle bir aile İtalyaya gidiyor düşünün, ilk sürpriz dakka bir ,3 valizden 2 si çıktı 1 i yok!! herkes aldı gitti, ben bir ümit boş boş dönen valiz peronuna bakıyorum... Ama nafile çıkmadı. haydaa ne yapacağız!! sora sora bagaj yardıma gittik. Gecenin 23 30' u genelde havaalanın bir çok bölümü boş bilin bakalım neresi hınca hınç dolu??!! evet bagace assistange !! :daha kötüsünü söyleyeyim bir japon kafilenin bagajları komple yok ve her kafadan bir ses çıkıyor. Yaklaşık 1 saat kadar onları bekledik. Çocuk kucağımda uyuyor.Yorgun ve perişanız bir form dolturttular.Valiz Pragta kalmış yarın tekrar geleceğiz almaya. Kaybolan bagaj allahtan benim eşyaların olduğu valiz Denizinki olsa mümkün değil haalanında ayrılmaz sabaha kadar orda beklerdik. Valiz benimki olunca çok üstünde durmadı ve biz istasyona kadar yürüdük. Aslında bir yanda valizin çıkmamamsı iyi oldu, kucağımda 5 yaşında bir çocuk, sırtımda yaklaşık 25 kiloluk bir valiz. 2. valiz Denizde 3. yü taşıyamazdı,kesin bana kalacaktı. İstasyona geldik havaalanında 200 metre sonra bir dar merdivenden yukarı çıkınca sizi istasyon karşılıyor. Romaya gideceksiniz.İtalyadasınız ne bekliyorsunuz?Büyük gişeler filan. oda ne!!! 60 yaşlarında sinirli bir amcayı ortada bir deskte oturtmuşlar elinde şu bizim eski, koçanlı fişler varya onun gibi bir bilet kesiyor.Karbonun altındaki mavi koçan onda kalıyor. saman kağıdı sana veriyor al sana bilet._'Roma termini istasyonuna 2 bilet' , Yaklaşık 25 km. yani Ankarada Sıhhıye- Sincan kadar kadar bir yol ,bizde kaç liradır 3 tl bilemedin 4 tl belki daha az. Bende kendimi buna göre hazırlamışım koskocaman 5 euroyu elime aldım ki muhakkak burası bize göre pahalıdır diye düşünüyorum. Amca ing bilmiyor.Ben daha önceden yaklaşık 1 ay Denizden gizli İtalyanca çalıştım. Yol , ücret sorma gibi bir çok kalıbı ezbere biliyorum. Amcayla İtalyanca konuşup havamı atacağım ki tamda zamanı.Roma 2 kişilik bilet ne kadar ödeyeceğim diye sordum. Amca Ventidue gibi bir şeyler söylüyor ki bir anda vücut kimyam değişti !!!!Deniz de şaşkın şaşkın bakıyor neler oluyor diye, ben kendi kendime rakamları iyi öğrenememissin diye kızıyorum.Zira amcanın, anlamadığımı düşündüğüm ancak ne yazıkki aslında anladığım rakamı tam 22 euro yani türk parasıyla 45 tl. yuh !!! yuh!! diyorum içimden bu ne ya!! .neyse şu an bunu düşünecek halim yok.Neye bineceğiz.?? Aldığımız bilet üzerinde ' leonardo expres' yazıyor. Tabii canım bu 'leonardo expres' isme bak o yüzden pahalı buraların havalı expreslerinden heralde e bunun daha mütevaziside vardır !!??daha geç gideni yada expres olmayanı gideyim sorayım değiştireyim dedim ama Deniz çok pis baktı, o an vazgeçtim,zira amcaya bu durumu nasıl anlatacaktım ki zaten!! Aman neyse bu tren heralde lüx bir trendir içerde belki içecek filan verirler derken leonardo expres geldi ki ne göreyim. bizim Sincan- Kayaş arasında banliyö treni gibi birşey, hatta dışında mutemelen siyahi ırkın yazdığı sprey boyalar filan var.İçeri girdik öyle düşümdüğüm gibi yataklı filanda değil.İçicekmi ne içeceği!! Artı sonradan öğrendimki 'Termini -Roma ' arasındaki tek trende bu... ööle daha sefil daha ucuza gelebileceğin başkada bir tren yok.Ve ben sabah havaalanına gelip kaybolan valizi alacağım gidiş -dönüş 22 euro daha!!::: bünyem bu durumu daha fazla kaldıramaz organizmam çöktü.voltaj yükseldi.Hay sizin gibi havayollarına diye Çeklere saymadığım kalmadı bu arada.

30 dakka sonra tren Romaya geldi .Ben internetten 80 euroya Terminide istasyonda bu sıkıntıyı hesapladığım için iner inmez taxiye filan gerek kalmadan rahatça geçebileceğimiz bir otel ayarlamıştım.'otel planet' bir istasyon oteli. İstasyon otellerinin kötü olduğunu hepimiz biliriz. Bende tahmin ediyordum. o yüzden internetten iyice araştırdım eliyüzü düzgün odaları iyi gibi duran bir çok fiyatı uygun otelden burayı seçtim.Ve rezervasyonu yaptım daha önceden. istasyondan çıktık çocuk kucağımda uyuyor.Sırtımda valiz. Öte yandan Denizin sızlanmaları, bir 500 metre yürümemiz lazım.'Google mapten' bakmıştım yerine. Aman allahım. otelin tabelası gözüktü ama geçtiğimiz yol Harlem gibi. Barların kapısında grup halde kafayı çeken siyahiler!! bize bakıyorlar. Sarhoşlar.Gece oldu 01 00 neyse otele girdik. internetten baktığım ve resmi olan kapı ve bina bu ama otel yok. Aslında resepsiyon! yok sadece korku filimlerinde gördüğümüz. telli,tel örgülü asansörler varya!! ondan var. Meğerse burası kat dersanesi gibi ' kat oteliymiş'.Kapısında 'fahişelere ve gaylara uygundur' gibi bişeyler yazıyor. Deniz diyorki -'nerden rezervasyon yaptın,bakmadınmı'.--Yavrucum nerden bileyim!!! int resmi iyiydi.!!. --' gidelim burdan 'diyor. gecenin vakti bu yükle nereye gideceğiz. Neyse bizim otel 5 katta , çıktık. Adam uyandırdığımız için sinirli .hemen parayı sordu. Çıkardım 80 euro verdim. Allahım inanamıyorum bu rezil yere 170 tl verdiğime türkiyede bu paraya ''kemer corınthıa'' da herşey dahil kalırdım.Adam tamam dedi, ee oda nerede. oda yok !!!nasıl yok???!!! yani burada değil başka bir yerde ,,--''nasıl yani rezervasyonu buraya yapıyorsun oda başka oteldemi???''.E peki hadi gidelim, korkuyorum Deniz kesin patlayacak birazdan, 2000 volt elektrik var aramızda.Ben böyle bir mahçubiyet içindeyim. Neyse bir 150 metre yürüdük bizi'' blu otel ''diye biyere getirdiler. Burası ötekine göre daha derli toplu.Hiçolmazsa müstakil,kat oteli değil. Odaya yerleştik bir duş alıp uyuduk. Allahım ne gündü. Ertesi gün tüm gün Romayı gezeceğiz akşam 17.00 de arabayı alıp Romadan çıkacağız. 2 .3.günü sonra yazacağım . ibrahim boyacıoğlu


Mesaj Sayısı: 29


İitalya Fransa Gezisini Bitirdik 2. Gün
« Yanıtla #1 : 08 Ağustos 2009, 13:17:00 » Alıntı

--------------------------------------------------------------------------------

2.gün; Sabah kalktık dayak yemiş gibiyiz.Akşamın yorgunluğunu hala atamadık üzerimizden.Ben biran önce kalkıp kahvaltıya yetişmek istiyorum, zira havaalanına gidip kaybolan valizi alacağım. Deniz'i ve Algın'ı kaldırdım kahvaltı yapacağız.Sözde otelimiz oda kahvaltı ya!!! Hani bizde kahvaltı salonuna inersin açık büfedir.Önce tabaanı alırsın filan ben öyle bişey bekliyorum.Deniz daha kötümser ama bu kadarını oda beklemiyor. Zira temizlikçi kadın bize 2 tane damgalı kağıt parçası verince biraz huylandım.''Bu ne''!! dedim, ''kahvaltı bileti'' dedi. İyice huylandım ''- Nerede bu kahvaltı''. '' -Yolun sonundaki barda''.!!! Tabii bu arada yarı İtalyanca yarı İngilizce yarıda vücut diliyle anlaşıyoruz. Yolun sonuna gittik. Harbiden bildiğiniz bar .İçerisi hınca hınç kalabalık. Biletleri verdik,adam bakın hangisini istersiniz diye sordu.Bakıyorum ''yani nasıl ''mealinde adama .Zira hangisini istersiniz? dediği 2 çeşit avuç içi kadar bizdeki ayçöreğinin içi boş hali şeklinde bişey.''_Bu ne ??, ''Kruvasan''!!! ulan o dandik otele geceliği 200 tl para verdim içinde krema olan küçücük bir milföy hamuruyla kahvaltı yapıyorum!!!.Neyse sözde kahvaltıyı yaptık çıktık 100 metre ötede Termini Tren İstasyonu. Gerçekten büyük devasa bir istasyon. içinde dün geldiğimiz Leonardo Expresten farklı hızlı trenler var.Dünyanın her yerinden gelen 1000 çeşit insan .Nasıl kalabalık, hemen havaalanına gitmek için bilet alacağız kaybolan valizi alacağız zira.Ancak havaalanına giden tek tren hangisi?? Bildiniz bizim ''Sincan_ Kayaş'' banliyo treninden hallice '' Leonardo Expres''!! ve 2 kişi 26 eoro yani 50 tl den fazla.hemen vazgeçtim valizden filan.Gerekirse orda bırakırım.Şaka bir yana akşam arabayı alınca güzergahta bir değişklik yapıp arabayla alacağız.Elimizde valizlerle hareket alanımız kısıtlı istasyonun altında bagaj emanet var oraya verelim dedik çok sıra vardı. Mecburen elimizde gezdiriyoruz.kocaman 2 valiz 1 küçük çanta.Tabii çoğunu ben taşıyorum, daha akşama çok var.Hava sıcak. İstasyonun dışına çıktık öğlen oldu Deniz pizza yiyelim dedi.istasyonun karşısında küçük pizzacılar var dilim dilim satıyorlar.gayette ucuz. 3 dilim pizza 9 euro, dilimler bayağı büyük, tabii biz vejeteryan pizza istedik,zira gayet kırmızı bir et koyuyorlar içine ne eti olduğu pek belli değil. büyük olasılıkla domuz eti çünkü italyada çok yaygın.Ancak cola ve su romada inanılaz pahalı.Kutu cola heryerde markette bile 2.5 euro,Küçük su(hani bizde 400 kuruşa satılan) Romanın her yerinde 2 eoro, yani 4.2 tl bizdekinin 10 katı.Bünyemin bu rakamlara alışması tabii biraz zaman aldı.Yemekten çıkınca yanımıza bir muhtemelen cezayir yada faslı olduğunu düşündüğüm esmer bir arkadaş yanaştı. şehir turu satıyormuş.2 kişi 22 euro tamam dedik. Bizi peşine taktı,10 dak. bir yürüyüşten sonra ofise geldik. Biletimizi aldık. Ofisin arkasındaki yol Roma otobüs duraklarının olduğu bölge.Yaklaşık 30 ar kişilik farklı kuyruklar var.Bizim bilet yeşil, biz yeşil tabelanın önündeki kuyruğa girdik.Bu panaromik turların çeştleri var. en ucuzu bizimki yaklaşık 2 saatlik bir süre bir 0 çizerek romayı gezdiriyor ancak inemiyorsunuz.Yada çok kısa,duraklarda bekleme süresi kadar inebiliyorsunuz. Farklı seçenkler de var mesela daha fazla para ödeyerek, duraklarada mola verilen yada istediğiniz yerde inip sonra başka bir araca yeniden binebileceğiniz seçeneklerede mevcut. Biz yaklaşık 1 saatlik bir bekleyişten sonra üstü açık otobüse bindik. Otobüs tüm Romayı gezdirdi.Etkilenmemek mümkün değil.Collezium,Vatikan ,her yer tarih. Bir uygarlığın yaşadığı herşeye tanık oluyorsunuz.İnsanların tarihlerine nasıl sahip çıktığına tanık oluyorsunuz.

Roma'yla ilgili çok fazla bilgiye girmeyeceğim. Çünkü zaten giden herkes bir şekilde Romanın heryerini yazıyor.Biz turla gitmediğimiz için arabayla çoğu bilinmeyen yerlere gitme fırsatımız oldu ,sizlere öyle yerler tavsiye edeceğim ki inanılır gibi değil. Küçük italyan kasabası Civitachia, muhteşem manzarasıyla recco, İtalyan sosyetiklerinin mabedi santha margarita,cenneten bir köşe ünlü portofino,yeryüzünde böyle bir yerde varmıymış diyeceğiniz como gölü ve desenzano del garda(Garda gölü) , alplerin arasında altında çahlayanların aktığı şirin bir italyan dağ köyü san benedito in alpe,1500 yıllık büyüleci kilisesiyle iyice turistik olmuş orvieto,vs... fırsatım olunca bunların hepsinin resimlerinide gezginaile2.blogcu.com'a yükleyeceğim.

Aslında arkadaşlar,biz bu gezinin yaklaşık 5 gününüde Fransa'ya ayırmıştık.ve gittikde ,ancak tüm Fransa maceramız yaklaşık 7 saat kadar sürdü, evet yanlış okumadınız '' 7 saat'' . Çünkü fransada saldırıya uğradık. 2 tane zencinin saldırısıyla karşılaştık.Canımızı kurtardık desem yeridir.Monte carlo ,Monaco gibi yerleri gördükten sonra Nice otobanı çıkışında girdiğimiz zenci mahallesinde yaşadıklarımızı anlatmak çok zor.ama ucuz kurtulduk. bunu gezinin 7. gününde anlatacağım.

Mesaj Sayısı: 29


İtalya - Fransa Gezisini Bitirdik; 3. Gün: Civitavecchia
« Yanıtla #11 : 03 Eylül 2009, 13:05:26 » Alıntı

--------------------------------------------------------------------------------

3,gün: Aynı akşam aracımızla ( bu arada araç 2009 fiat grande punto 1200 benzinli, internetten 12 gün için 380 euro verdim,avisten)kuzeye doğru yola çıktık. Daha önceden aracı 17 00 'de alacağım için akşam yaklaşık 100 km sonra nerelerde konaklayacağımızı araştırmıştım. Romadan kuzeye doğru 80 km yukarıda Civitavechia diye bir sahil kasabasında, sahilde bir kaç otel adresi almıştım, google mapten de yerlerini tespi ettim. Direk oraya doğru yola çıktık. Havaalanından gecikmeli gelen valizi aldıktan sonra otobana girdik yaklaşık 1 saatlik bir yolculuktan sonra, ki burada bir yaraya parmak basmam gerekli, İtalyan otobanları bizim gibi ulusal para birimi Avrupaya göre değersiz ülkelerin insanları için bünyeye zarar. Genova- Fransa sınırı yaklaşık 200 km ve yolculuk sonunda gişeye 24 euro bırakıyorsunuz ve kursağınız düğümleniyor yani 50 tl ,200 km için !! Arkadaş biz Ank - İst arası 500 km 12 tl veriyoruz,ve inanın bizim otobanların yanında İtalyan otobanları Kırşehir- Kaman yolu gibi kalıyor,bikere çok dar,yer yer 2 şeritli sağ şeritten giderken arkanıza bir tır gelme olasılığı çok yüksek ayrıca, yandınız tepenize bindi binecek.mecburen sol şerite geçiyorsunuz orada da belirli bir hızın üstünde seyretmek zorundasınız. Ben alışana kadar 2000 wolt elektrik yüklendim,resmen trafo gibi gezdim.

Neyse Civitavecchia' ya da otelimize yerleştik.İtalyanların turiste ve yabancıya karşı ne kadar sıcakkanlı olduğunu ilk burada anladık gerçekten inanılmaz saygılı ve ilgili davrandılar. Ama öncesinde, resepsiyona geldiğimizde ilk ing. krizini yaşadık resepsiyona bakan adam ing. bilmiyordu.Ama ben bunu daha önceden tahmin ettiğim için( daha öncede söylemiştim) italyanca temel kalıpları kendi derdimi anlatacak kadar çalışmıştım. Denizin bu durumdan haberi yoktu ( eşim bu arada ing öğretmenidir,benim ingilizcem çok iyi değil bu yüzden yurt dışına gittiğimizde hep ona bağımlı kalacağım konusunda dalga geçer dururdu ve ben hep bu günün hayaliyle yaşadım) başladım adamla italyanca konuşmaya.''_aveta una libera camera.'', ''- si senyor''. ''_quanto devo paggare'' boş oda olup olmadığını soruyorum, var diyor, ne kadar ödemem gerektiğini soruyorum filan adam konuşmanın devamında eliyle koluylada konuşmasını süslediği için ne dediğini 3 aşşağı 5 yukarı anlıyorum. Anlamadığım yerlerini anlıyomuş gibi yapıyorum.Daha önceden öğrendiğim kalıplarlada konuşmamın seyrini devam ettiriyorum adam tabii benim italyanca bilip bilmediğim konusunda biraz tereddüte düşüyorsada en azında bu çabam için bana sempati duyuyor kesin. Ve nihayet odaya yerleşiyoruz. Deniz şakınlıktan küçük dilini yutmuş bana bakıyor.Ben zafer kazanmış bir komutan edasıyla,vakurlu ve gururlu bir tavırla ''_efendim canım'' diyorum.

Civitaveccihia Roma'nın 80 km kuzeyinde bir liman kasabası ancak bir kasaba için biraz büyükçe sayılır. Zira Bastia ve Sardunya Adasına kalkan feribotlar buradan kalkıyor. buna rahmen şirinliğinden hiç bir şey kaybetmemiş güzel bir sahil kasabası.Otelden bir şeyler yemek için çıktık bu arada otelimiz direk sahilde ,sahil ile otelin arasına tafiğe kapalı bir yol var her taraf bar, cafe bütün halk sahilde. İğne atsan düşmez.Sahil boyu kocaman bir pazar kurmuşlar pazarın ortasında bir lunapark ,etrafta satıcılar,gençler kızlı erkekli içip şarkı söyleyip eğleniyorlar. Nasıl keyifli anlatamam.

Otelin yanında kocaman bir tabela ''Türkish Kebab''. Hemen daldık tabii, G.antepli bir usta,Bingöllü işletme sahibi uzun uzun sohbet ettik.Kendi baklava ,böreklerinden ikram ettiler. 12 yıl önce Maltaya kadar gemiyle kaçak gelmişler. Sonra İtalyaya sığınmışlar.

Sabah kahvaltıya indik ama gene hayal kırıklığı! ben adam gibi bir kahvaltı beklerken gene kötü bir kruvasan geldi yanında da bir demlik çay!! evet italyada çay şöyle içiliyor. bizdeki gibi ince belli bardakta demleme çay filan ummayın. nerede içerseniz için çay dediğinizde demir bir koca demlik içinde sıcak su ve yanında poşette sallama,2 kişiyseniz 2 demlik geliyo ,3 kişiyseniz 3 demlik geliyor. siz aynı sallama poşetle o demlikteki suyu bitiriyorsunuz.rezil ötesi bişey, benki çay içen biri değilim ben bile özledim rize çayını.

Kahvaltıdan sonra doğru denize, çok güzel denizi var Civitavecchia 'nın . Su tertemiz otelin önünde halk plajı var. Öyle plaj mafyasıda ele geçirmiş değil. Sezlong semsiye atıp çevirmemişler. Halka ait belediye kabinler yapmış ,wc yapmış birde işletmeye vermiş sen istersen kendi havlunu seriyorsun kendi şemsiyeni getiriyorsun istersen işletmeden alıyorsun kimse rahatsız etmiyor. Ve zorunlu olarakta cankurtaran bulunuyor asla yerini terketmiyor.Sürekli tetikte bazen açılan çocukları uyarıyor. Ve halkta bu cankurtaranın uyarılarını itiraz etmeden önemsiyor. Biz acaba bu derece muasır medeniyetler seviyesine gelebilecekmiyiz merak ediyor insan.Öğlen 14 oo e kadar denizde oyalandıktan sonra odamıza doğru hareket ettik zira yola çıkacağız.Yaklaşık 200 km yolumuz var öteki durak Pisa.


Moderatöre rapor et 78.187.137.46




Yanıtla
Anket ekle
Haberdar Etme
Okunmadı say
Arkadaşına gönder
Yazdır
Sayfa: [1] Yukarı git « önceki sonraki » Tags: [Add Tag]4.gün Civitavecchia' dan sabah ayrıldık doğru kuzeye doğru!. Haritadan bakıyorum yolumuzun üzerinde Orbetello ve Gresseto var buralarda adam gibi bişeyler yeriz diye düşünüyorum. Bizimkile sızlanıyor karnımız aç diye,tamam diyorum sabredin, otobandayız ,İtalyan otobanlarında yaklaşık 30 km bir Autogrıll dedikleri mola yerleri var,içinde alışveriş yapabiliyorsunuz ve yemek yiyebiliyorsunuz ve genelde çok kalabalık oluyor.Fakat bize uygun yiyecek bulmak neredeyse imkansız. Genelde ne eti olduğu konusunda tedirgin oluyorsuz. Domuz eti o kadar herşeyin içindeki normal dana eti yesenizde genede huylanıyorsunuz. Autogrillerde tek alternatifiniz vegeteryan pizza. Ondada hamurun üzerine sulu bir peynir bir kaç kabak ve havuç parçası.''-Bakın sabredin Orbetello da adam gibi yemek yiyelim'' diyorum. biraz homurdandılar ama genede pek itiraz gelmedi.Autogrillde yemektense biraz bekleriz diye düşündüler heralde. 1- 1.5 saat gittik hala Orbetello tabelası gözükmüyor.Bir terslik var ama ne.Terslik şu ki Orbetello sapağanı kaçırmışım.Ve bir sonraki durak 50 km ötede Gresseto, Deniz çıldırıyor Algın mızırdanıyor. Tamam herşey kontrol altında ben ''_Gresseto da bir Türk lokantası duymuştum Türk yemekleri ve döneri yapıyormuş her işte bir kısmet var sabredin bizi büyük ödül bekliyor ''filan, ama yemediler tabii. 1 saat daha otoban yolculuğu, bu seferde kaçırırsam bunlar bu sefer kesin beni yerler o yüzden ben çok dikkatliyim. Ve bingo Gressetoya döndük otobandan çıktık gişeye 90 km için 4.5 euro verdim. tabii bayaa bir söylendim İtalyanların yakın akrabalarına bu arada. Gresseto için otobandan sonra 2 km daha gidiyorsunuz. haritaya bakınca baya büyük bir yerleşim bölgesi gözüküyor .Nasıl olsa vaadettiğim Türk lokantası için güzide bir yurdum insanı buralara 5 - 10 yıl önce gelip girişimci ruhuyla bir restoran açmıştır ve ben bir Türkish Kebab tabelası görürüm rahatlığı içindeyim, öyle ya !!kutuplara bile gidip memleketin yemeklerini temsil eden bir ahvalin torunları avrupanın ortasına koca bir İtalyan kasabasındamı bir restoran açmayacaklar,!! hiç ihtimal yok.!!

Ağlıyacam şimdi ,!!Bu İtalyanlar ne kadar tembel millet kardeşim .Saat 12 .00 de tüm işyerleri kapalı .Buna restoranlarda dahil. Restoran dediğim bu Gresseto dışa kapalı bir yermiş meğerse deniz kıyısından uzak içerde olduğundan bi kere turistik değil.Zaten benim güzide insanım Türkler turistik olmayan bir yere restoran da açmazlar bunu hiç düşünemedim. Gressetolularda saat 12 ile 16 arasında evlerinde uyuyorlarmış.Zaten kendi halinde küçücük bir kasaba bir restorana da çok ihtiyaçları yok kafayı çekmek için bir kaç küçük bar açık o kadar. Döndük gerisin geriye ,arabanın içinde derin bir sessizlik, hayramı alamet bilmiyorum .Gergin bir biçimde '' - hani o vaad edilen envai çeşit türk yemeklerinin sunulduğu ve hatta kırmızı et ile yapılan dönerin yapıldığı TÜRK LOKANTASI HA!!!'' yı bekliyorum. Tabii hemen kıvrak bir manevrayla hamen otobana oradanda en yakın autogrille giriyorum.

''_ mademki autogrillde yiyecektik neden 4 saattir aç geziyoruz canım''

''_ hayatım bu autogrıll bu bölgenin en meşhur autorıll'liymiş ,italya el kitabında öyle yazıyo''

''_ ha öylemi neyi meşhurmuş acaba onuda yazıyomu''

''- yok canım yazmıyor

.........
şeklinde sürüp giden bir diyalogtan sonra yemekler yenip tekrar yola koyulduk.Yeni bir yemek krizine önlem olsun diye biraz peynir ekmek domates vs.. aldım ki daha 150 km yolumuz var Pisa' ya.



Ben uzun yolda araba sürmeyi pek sevmem, o yollar bitmez asla, sürekli varacağımız noktaya kitlenirim.Uykum gelir . O yüzden uzun yollarda arabayı Denize verip ayakları karşıya uzatıp koltuğu geriye yatırıp uyurum.Tüm bu yolculukta yaklaşık 3000 km yol alacağız.Benim planım bu yolun 200 ben süreceğim 2800 km Deniz. ama bilin bakalım ne oldu !!!. evet Deniz ehliyetini evde unuttu. Sen İtalyaya gelmeden önce,her şeyini en küçük detaya kadar gözden geçir.Mavi boncuklu ayak bilekliğini bile unutma ama ehliyetini unut''.
Şimdi otobandayız kim kontrol edecek ver gitsin diyeceğim ama genede belli olmaz. Her 500 metrede bir polis animasyonunun yanında '' electrico controle'' gibi yazılar yazan tabelalar var ki iyice huylanıyorum. Acaba ne kontrolü bu filan diye. Genede cesaretimi toplayıp verdim arabayı Denize bir 100 km filan sürdü ama benim açımdan çok randımanlı olmadı. Zira sürekli tedirgin bir bekleyiş içinde acaba polis geliyormu diye suçluluk psikolojisiyle hareket ettim. ve nihayet Livornoyu geçip Pisa'ya geldik.


Pisa ya girer girmez sizi sakin sakin akan bir nehir karşılıyor .Enlemesine 200 mt kadar var, sağı solu gri soluk duvarlarla cevrili fabrikalar var.Ancak nehrin kenarları yeşil.Seyrek ağaç toplulukları var ve aracınızı kenara parkedip nehir kenarına oturup dinlenebiliyorsunuz.sakin ve dinlendirici bir yer .



Biraz moladan sonra '' pisa kulesi'' tabelasını takip ederek devam ediyoruz.Nehir kenarı ile kule arası yaklaşık 1000 mt filan, çok kalabalık olur düşüncesiyle bazıları araçlarını nehir kenarına parkedip yürüyorlar.Buna gerek yok gidecekler için söylüyorum Pisa kulesinin yakınlarındaki arnavut kaldırımlı ara sokaklarda rahatça park yeri bulabiliyorsunuz.Zaten İtalyanlar bu park yeri işini iyi çözmüşler. Yolların kenarlarında park için beyaz çizgiler var. Biliyorsunki park edebilirsin Türkiyedeki gibi burnundan gelmiyor acaba çekildimi araç diye.




Neyse aracı park ettikten sonra Pisaya doğru yürümeye başladık. Küçük ara sokaklardan meydana doğru yürüyorsunuz meydan sokağın sonundan görünüyor ancak daha kule ortada yok bu arada o dar sokaklar o kadar şirinki küçük İtalyan cafeleri, yerde hediyelik eşya satanlar. Keman çalan adam. İtalyan ressamları vs.. inanılır gibi değil.Meydana yaklaştıkça heyecan artıyor. Ve nihayet sokak bitiyor ve işte karşınızda yıllardır kitaplarda, televizyonda gördüğümüz Pisa kulesi!!, karşımızda , gerçekten çok etkileyici.Gerçekten baya eğik.Meydan çok kalabalık.

Kule üst üste bindirilmiş 6 sütun dizisinden oluşuyor. yüksekliği 57 metre civarındaymış.İlk katta 15 sonraki katlarda 30 ar sütündan oluşuyormuş.Yapımına 1174 yılında başlanmış 1350 yılında bitmiş. Daha yapım aşamasında zeminin çökmesi sonucunda eğilmeye başlamış.Her yıl 1000 de 7 oranında eğiliminin arttığı yazıyor.Ve daha 300 yıl yıkılmadan kalacağı ifade ediliyor. Bu ve bunun gibi bilgiler kulenin önündeki panoda ayrıntılı biçimde yazılı.

Kulenin olduğu meydan oldukça geniş, kenarlarda oldukça yüksek fiyata kerizlenebileceğiniz hediyelikler mevcut ki gelmişken almadan gitmeyeyim psikolojisiyle dandik bir kule maketine 10 euro bayılıyorsunuz. Sonra yurda dönünce aklınıza bile gelmiyor.aman kendinize hakim olun.

Burada başka görecek bir şey yok, yani Pisada ki işiniz en fazla 1 saat sürer ki ona bile gerek yok. Bana kalsa 20 dakka, sonra ee gördük ne oldu hadi gidelim demeye başladım.Bundan sonraki durak Genova yakınlarındaki ''El portofino''. Hani şu 20 li yaşlarımızın zamparalık şarkıları vardı ya.''Classicler ''adı altında romantik şarkılar eşliğinde dans edilirdi .''Hotel california'', ''el portofino''.İşte o şarkıya konu olan ''portofino ''hep görmek istemişimdir.Önümüzde
100 km var. Gerisi SONRA

ibrahim boyacıoğlu
gezginaile2.blogcu.com

5.gün Pisa' dan çıktık tekrar yola.Hedef 20 -25 yaş dönemimizde popüler olan clasiklerin değişmez zamparalık şarkılarından ''el portofinoya ''konu olan ünlü sahil kasabası ''portofino''. bu geceyi orada konaklama istiyoruz. Yıllardır görmek istediğim bir yer .Yola çıktığımızdan beri ilk kez önümüzdeki bir yerleşim yeri için bu kadar sabırsızlanıyorum ve heyecan duyuyorum.Önümüzde daha yaklaşık 100 km yol var.


Tekrar çıktık otabana. Otoban deyince hemen aklımıza yemek geliyor. Saat 2 oldu otabandan çıkınca, vardığımızda saat 4 'e yaklaşır ki neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Tekrar bir taam krizi yaşamıyalım.Zira bu İtalyanlar, havasından mı suyundan mı yoksa kudretten mi bilinmez bi hoş olmuşlar.Saat 5 dedinmi dükkanlar kapanıyor.Dımdızlak kalıyosun ortada.Yada daha turistik bölgelerde öğlen tatil ediyorlar.Bekleki adamların keyfi yerine gelsin. Biz Türkler hede hede günde 11 saat sıcak soğuk demeden çalışmayı benimsedimizden olacak, tuhaf geliyor tabii.Bu arada Deniz ve Algın sızlanıyorlar bu yol ne zaman bitecek diye, daha yola çıkalı 40 km olmuş.'' Eee,gurbette sırtını taşa yaslamayan,evdeki hasırın kıymetini bilemez'' türünden bir karşılık verince ikna oluyorlar zahir,bi daha sesleri çıkmıyor.


Yolumuzun üstünde La Spazia diye , şehirmi kasaba mı haritadan anlayamadığım bir mahalden geçiyoruz. Tabii portofinoya kitlendiğim için otobandan çıkmadık burayıda görmeyelim ne olacak,çok bişey kaçırmayız heralde diye düşünürken buranın bir liman kenti oldunu farkettik. Zira kentin çıkışında itibaren koca koca tırlar,anlatılır gibi değil.Her yer tır sen aralarında böcek gibisin, bir sağında biri solunda gerisi arkanda .Panik oluyorsun geriye kalan 50 km ortalama 130 km ile geçtim. Sen istemesende zorla yaptırıyorlar zaten. Otobandan çıkınca dişlerim sızlıyordu sıkmaktan.

''Rapallo ''diye bir kasabadan giriş yapıyorsunuz portofinoya, burayı size şöyle tarif edeyim.Otobandan çıkınca direk bizim ''Kapıdağ Yarımadası'' gibi bir alanı düşünün böyle bir yarım adaya giriyorsunuz. bu yarım adanın ilk durağı Rapallo ,sonra Santha Margaritha ,sonra Portofino ya kadar bir ''U'' yapıyorsunuz..Buraya kadar kıyı şeridinden olağan üstü manzaralar ve zenginlik içinde ağzınız açık geçiyorsunuz. Portofino bitiminde yaklaşık 70 derece açıyla arabayla yaklaşık 40 dak. kadar gene olağanüstü manzaralar eşliğinde tırmanıyorsunuz.Reccoya oradanda tekrar Genova yoluna giriyorsunuz.

''Rapallo'' bu rüya bölgenin ilk adımı, hemen girişte başlıyor zenginlik.Hem doğal hem maddi.Besbelli tüm İtalyan sosyetesi buralarda yaşıyor yazın. Zira İtalyan otobanlarındaki Panda,Punto,Uno popülasyonu bir anda daha önce pek görmediğimiz lüx araçlara dönüverdi.

Buralarda marka olmayan bir nesne yok zaten.İtalyanca şiire yatkın bir dil olduğundan sonu “elli” ekiyle biten her sözcük durduk yerde marka oluveriyor..
Bizim memlekette bir ismin başına “öz” ekini yerleştir.. Ürününü öyle marka yapmaya çalış.. O “öz” eki ürünü batırır..

Burada ise “elli” eki malı ihya ediyor.. Bu sebeptendir ki burada alışverişler şenlikli..

Ayrıca güzel kız sayısı bir anda inanılmaz artış gösteriyor. Zira İtalyanın diğier hiç bir bölgesinde güzel bir kadına rastlamak mümkün değil. Tevatür odur ki, Kuzey İtalya’nın Milano, Torino, Bologna gibi zengin şehirlerin ahalisi arada bir bunalıma girip tutturur..

“Biz ülkenin kuzeyindekiler olarak İtalya’dan ayrılıp başka bir devlet olmak istiyoruz..” der sızlanır..

Kimse aldırmaz..

Temsil bizde sanayileşmiş kentler.. İstanbul, Kocaeli ve Bursa birleşse..

Memleketin geri kalanına “Biz ayrı dükalık grup ayrılacağız” haberini verse kızılca kıyamet kopar..

Bu nüfusa kayıtlı herkes hain-i vatan ilan edilir..

Burada böyle bir şey olmuyor.. Ya susuyorlar.. Ya da Napoli gibi, Palermo gibi fukara sayılan kentlerden cevap geliyor..

“Ayrılırsanız ayrılın be.. Zaten kadınlarınız bir şeye benzemiyor..”
Ancak bu Rapallo,Portofino arası kurtarılmış bölge ,İstanbul gibi göç aldığındanmıdır nedir bilmem.

Saatlerdir yoldayız hemen kendimizi bir otele atmak istiyoruz. Aslında Portofinoya kadar sabredin desem ki arada 30 km var Denizden itiraz gelmeyecek ancak tahminim o ki Port. buraya göre çok pahalı . Bu yüzden gece burada kalıp ,yarın gündüz Portfinoyu gezip oradan devam etmek planım. Ama evdeki hesap çarşıya uymuyor tabii. Bu bölge sırtını dağlara yaslamış durumda ve geriye doğru sadece 3 sıra var, yani her yer deniz kenarında. Önünde lüxs yatlar,kafeler, restaurantlar, yani al sana boydan boya Nişantaşı!! .tabii ortalama bir otele tek gece oda fiyatı 160 euro demezmi. Vücut kimyam değişti tabii. 2. otel daha paspal ona sorayım ,140 euro ,3. sü 220 euro!!! hani daha gerilerde sahilden uzakta daha ucuza bir otel bulma şansımızda yok. Mecburen yola devam kararı aldık .Aldık ama tahmin ediyorum ki bundan sonraki Santha Margerita buradan daha pahalı ,sonraki Portofino en pahalı bölge yani otel fiyatları burada böyleyse ileride nasıldır acaba diye içime fenalık basıyor. Buralarda kalamazsak taa Recco ya kadar gidebilecek bir psikoloji, derman ve en önemlisi ortam yok.

Rapallo çıkıp Santha Margarita ya doğru seğirtiyoruz ki anlatılır gibi değil.Sürekli dönüyorsunuz solunuz deniz ama yüksektesiniz ve uçurum, yol okadar darki karşıdan araç geldiğinde geçip geçemeyeceğini kestirebilmniz için yan yana gelmeniz gerekiyor.Hızınız 50 - 60 km altınada inemiyor zira arkadakiler taciz edip duruyorlar .Onlar alışkın ama biz yeniyiz.Öte yandan yollar o kadar keskin virajlı ki 100 mt düz yolda gitmeden 90 dercelik açılar yapıyorsuz .

Sağınızda inanılmaz güzellikte çiçeklerle bezenmiş bahçeler ve en fazla 2 katlı müstakil evler şirin İtalyan evleri. Bu tür bölgelerde ''kaotik yapılaşmayı dna sına kadar kanıksamış bir Türk evladı olarak'', Allah Allah! ''Neden şöyle Mecidiyeköy işi bir apartman dikmemişler ki ,hatta nası olmuşta bizim mütaahitler burayı ele geçirememişler'' diye düşünüp devam ediyorsunuz yolunuza.

İlerledikçe hayranlığınız artıyor. Koylara paralel küçük küçük adacıklar . Bazen sağınızdaki ağaçların dalları yolun üstüne eğilerek kapatıyor. Solunuzda inanılmaz bir manzara. bunları bozan tek şey onlarca süper lüx yatlar ve tekneler. yani burada yaşayan insanlar var ya!!! bu nedir kim bu insanlar .Bu nasıl bir yaşamdır.hani zorla düşündürüyorlar.,

Geldik Santha Margaritaya bütçeye uygun otel bulma umudum yok ya! Fantazi olsun maksat, bir otel kapısından girdik. Girmez olaydık. Nizamiyeden sonra en az 500 metre helozonik biçimde dönüyorsunuz otele ulaşmak için. Otel bir tepeye kartal yuvası gibi dikilmiş bir tarihi şato.Etrafta normal insan yok. görevlilrin üzerindeki kıyafetlere bakınca askeri bir bölgeye mi geldik diye şüphe ettim, zira araçtan inince bizdeki genelkurmay başkanı mekana gelmişte tuğgeneral,korgeneral,orgeneraller önünde selama durmuş sanırsın.. 5-6 tane ünüformalı görevli, ancak abartmıyorum o ünüformayla'' Atatürk havaalanına'' inse biri kazara, kesin ülkeye ''ecnebi bir paşa'' gelmişte haberimiz yok diye Dışişleri ayağa kalkar.Omuzlardaki püskülleri kaldır yerine 4 yıldız bi çelenkten altı katiyen kurtarmaz.

Böyle üzerimde bir mahçubiyet var ki sormayın.İçimden ulan nereden geldim buraya şimdi bunun çıkışı var bide, hadi o da önemli değil,indiğimiz araba Fiat Punto ,!! etrafa bi baktım hayatımda görmediğim ve Türkiyeye ancak 2020 de filan ancak gelebilecek araçlar var.Zaten onlarda ,''acaba yanlışlıklamı geldi ? diye düşünüyorlardır heralde'' diye düşünüyorum ki daha çok geriliyorum, neyse bozuntuya vermeden resepsiyona girdim ,ancak ...tövbe estağfurullah.. Kırk haramilerin reisi Ali Baba'nın gizli mağarasına girmiş gibi oldum.. Resepsiyonda bi genç ,o da ilginç sürekli konuşuyor, sadece yes ve no ları anlıyorum, baktı olmayacak Lafı bittiğinde de yanında dikilen jeket ata giymiş gence emanet edildim.. Jeket ata dediğim belden kesik, kuyruklu, frak gibi bir ceket.. Hani bizde Meclis Genel Kurulu'nda görev yapan idare amirliği memurlarına giydirirler de paçalarından uyumsuzluk akar ya! İşte o kıyafet.. Ama oğlana hokka gibi oturmuş.. dedimki İtalyanca 2 yetişkin bir gecelik oda istiyorum.Ancak hemen fiyat sormak olmaz heralde.Böyle bir otele gelip fiyatı duyunca, bütçeme zarar verip deyip çıkmak eşşeklik.!! Ulan girerken tahmin etmedinmi??. Boş oda varmı? dedim ama, içimden noolur oda yok desin diye Allaha yalvarıyorum.Ancak ,''tabii, deniz manzaralı ?suit? aile odası..........?!!! ehm kem küm fiyatları nedir.??Bir liste uzattı ki sormayın!! Sadece rakamlarına bakmam yeterli ,en ucuz oda 600 eurodan başlıyor 4000 euroya kadar.2,3 tanede general !!!var emrime amade ,hani tamam desem hemen beni kucaklayıp odama çıkaracaklar yorulmayayım diye.Öölede bi hizmet var hissi uyanıyor bende.Allahım noolur Deniz peşimden gelmesin iş daha sarpa sarmasın diyede tedirgin oluyorum..bir dakika deyip attım kendimi dışarıya nihayet hani eşimle bir istişarede bulunacağım hesabı.Arabaya bindim hemen attım aracı dışarıya.Allahım neydi o psikolojik baskı,az kalsın geceliği 1500 tlye bi gece konoklama parası verecektim.
ver elini portofino onuda sonra anlatayım.hoşçakalın. gezginaile2.blogcu.com
YanıtlaAlıntıHaberdar Et
2
AVRUPA / Ynt: Cote'D Azur
« : 26 Ekim 2011, 16:02:33 »
İtalya ayağını sorunsuz geçtik.İtalyadan Fransaya karayolu ile girdik.Cote'd azur
da Monaco,Monte Carlo gezdik. Monacodan Nice doğru yola çıktık.Otoyoldan gideceğimizi sanıp otobana girdik aslında arasında 10 15 km fark var ancak Fansada otoban mavi le gösteriliyormuş anladığımızda otobana girmiştik .10 - 15 km gittikten sonra Nice tabelasından sonra dönüp otobandan çıktık.Nice nin dış mahallelerinden sanayi bölgesi gibi bir bölgeye düştük.Aynı filmlerdeki gibi iriyarı ,basket oynayan, banklarda oturan gruplar gördük. Ben eşime Deniz burası pek tekin değil çıkalım buradan demeye kalmadan, kırmızı ışıkta önümüzde bir araç durdu,bizde durmak zorunda kaldık.hHç kapıları kitlemeyi ihmal etme meme rağmen bu sefer kapıları kitlemediğimi farkettiğimizde artık çok geçti.İki zenci eşimin olduğu kapıyı açıp elindeki kamerayı gasp ettiler. Arkada Algın emniyet kemeri takılı olarak duruyordu ancak çocuğu kaçırmlaraından korkup onu tutmaya kalkınca ikinci zencide kafasını arabadan içeri soktu.Çanta arıyorlardı, ciddi bir arbede oldu tüm bu süre yaklaşı 10 15 saniye sürdü. Kameranı çantasını normal çanta sanıp onuda aldılar.önümdeki araç gidince bende hemen hareket ettim. 2. zenci biraz yerde süründü ama bizde hemen kapıyı kapatıp tekrar otobana çıktık. Şoka girmiştik. Ancak daha ciddi sonuçların olabileceği bir olayı sadece bir kamerayı kaptırarak atlattığımızdan dolayıda kendimizi teskin edebildik. Sonra Fransa için motivasyonu kaybettiğimizi düşünüp gerisin geriye İtalyaya dönüp zamanın geri kalanını İtalyada geçirdik. Bunu oralara gidecek insanları korkutmak için değil,sadece temkinli ,dikkatli ve tedbirli olmaları için yazdım.Tedbir alınırsa başınıza gelebilecekleri önceden alınacak önlemlerle önleyebilme şansınız var.Aslında gezip görmek için muhteşem yerler. özellikle mMnaco ve Monte carlo' nun zenginliğini görmenizi özellikle tavsiye ediyorum. Emin olun dudağınız uçuklar.

selamlar
ibrahim boyacıoğlu
 

Ynt: İtalya Fransa Arabayla

Verdiğiniz bilgiler ve paylaşımlarınız için çok teşekkürler sevgili İbrahim Boyacıoğlu. Yazdıklarınızı baştan sona okurken kah gülümsedim kah üzüldüm (Fransa'da başınıza gelenler için) Bir kaç kez biz de eşimle geziye çıktık. Allah'tan çok büyük sorunlar yaşamadık. Hatırladığım en önemli problem Basel'den Paris'e giderken Belfort çıkışında Navigasyonumuzun bozulduğunu ve ilk etapta yanlış yönlendirme yaptığından 15 km kadar güzergah dışına çıktığımızı dar ve karlı köy yollarına girince farkettik. (2012 Şubat) Yanımıza gelen bir fransız köylü kadını o sırada bakmakta olduğum harita üzerinde nerede olduğumuzu ve nereye gideceğimizi tarif etti. Haritayla Paris'e varmıştık ve o gün zaten planladığımız şekliyle 14 Şubattı.

Sağlıklı ve mutlu kalın.
 

SON KONULAR - FORUM