Tüm Gezenbilir üyelerine merhaba,
Siteyi son 1.5 aydır üye olmadan ziyaret ediyordum ve bu sürede edindiğim değerli bilgiler için hem üyelere hem de site yönetimine gerçekten teşekkür etmek isterim.
Burada ilk çekme karavanımızı sipariş etme sürecinde yaşadıklarımızı benzer durumda olan kamp/karavan sevenlerle paylaşmak ve fikirlerinizi almak istedim. Belki verceğim bazı bilgiler eskiler için sıradan gelebilir ama tüm forumları dolaşıp gerekli bilgileri derlemek de epey zahmetli oluyor doğrusu. Bu yazıyı önemli noktalara değinmek için kaleme aldım; umarım site kurallarını ihlal etmiş olmam.
Mayıs 2013 ortasında eşimle bir karavan almaya niyetlendik ve hiçbir araştırma yapmadan 5000TL'ye 2. el bir şey buluruz diye düşündük. Ben çekirdekten kampcıyım; eşimle birlikte de epey bir motorsikletle minimalist uzun tatil deneyimimiz mevcut; ancak karavan konusuna gelince hiçbir fikrimiz yoktu. (Neyse ki çabuk öğrenen tipleriz! ). Ucuz bir 2. el alırsak tecrübe edinir; yenisini daha bilinçli olarak seçeriz diyorduk.
1) 2. El Karavan Araştırması
Sahibinden.com'a bakınca gerçekten de 5000-7000TL civarına karavanlar vardı ama çoğu uzun yıllardır bir noktada sabit olarak kullanılan; sahipleriyle de konuşunca sık yol yapmaya müsait olmadığını anladığınız karavanlardı. Bizim için önemli konulardan biri de karavanı alacağımız kişinin kamp/karavan kültürüne aşinalığı idi. Maalesef telefonda konuştuğumuz çoğu insan karavanı "ucuz yollu konaklayacak bir yer olsun" diye almıştı; imkan olsa 5 yıldızlı otelleri tercih edeceklerdi zaten.
Belirlediğimiz ilk fiyat aralığındaki karavanların iç donanımı da genelde 3. sınıf kooperatif inşaatlerinden hallice gözüktüğünden aramalarımızı 15000TL seviyesine kadar çektik; ne var ki içimize sinen; karavan estetiğini yansıtan bir şey bulamadık. Bir de "bu kadar para vereceksek zaten sıfıırını alalım bari" düşüncesi hasıl oldu.
2) Sıfır Karavan Araştırması
Istanbul'da olduğumuz için atlayıp Sakarya'ya gittik ve çok tanınan üç karavan üreticisini de (Basşoğlu, ERBA, Sally) yerinde gördük. 3 Kardeşe ait bu firmalar sanırım Türk Karavan piyasasının en az %80'e hakimler. Sahipleri de düzgün insanlar; gerçi içlerinde bizi en çok etkileyen Sally oldu; sahibinin rahat tavrı ve frekansımızın tutması sonucu orada epey bir vakit geçirdik. Neredeyse 6m'lik bir karavanı alıyorduk (5.25 vs derken olmuşken büyüğü olsun; şanımız yürüsün noktasına gelmiştik). Bu arada bütçemizi ilk düşündüğüöüz rakamın 5 katına kadar çıkarmıştık. Ancak ödemede şeklinde ufak bir vade isteyince bu mümkün olmadı; biz de hüsranla ayrıldık. Bir de istisnasız her üç kardeşin de birbirlerinin iş yapış tarzını ve ürünlerini kötülemeleri biraz rahatsızlık yarattı desek yalan olmaz.
İnsan karavan almaya niyetlenince aynı yatlarda olduğu gibi iç tasarımının, kullanılan malzemenin bu kültürü yansıtır şekilde olmasını istiyor. Gördüğümüz karavanlarda ise eski-yeni ayrımı olmadan istisnanız, bildiğimiz ev mutfaklarında kullanılan kalın suntalam mobilyalar; 4 gözlü setüstü ocaklar vs. vardı. Yani sınırlı bir m2'ye en işlevsel şekilde neyi nasıl yerleştiririm konusunda alınacak epey yol olduğu gözüküyordu. Gene de insan bir kere heveslendi mi eli boş çıkmak istemiyor; bazı noktaları es geçmeye yatkın oluyor.
Hevesimiz kursağımızda kalmış; umutsuzlukla Istanbul'a döndüğümüzde "madem gönlümüze göre birşey yok; bekleyelim de bir Hymer alırız ileride" diye kendimi teselli ediyordum. Gece yattığımda beynim hala "Nasıl olur da Türkiye'de 2013 yılında avrupa standartlarında düzgün bir yerli karavan bulamıyoruz?" sorusuna cevap arıyordu. Uyku tutmadı; biraz da internet araştırması yaparken Gezenbilir'in bir forumunda "Pino Karavan da çok beğeniliyor" notunu gördüm.
Siteyi inceleyince iç tasarım/kalite/estetik açısından düşündüğümüze çok yakın karavanlar olduğunu farkettim. Ertesi gün Pino Karavan'ı aradım ve gece 21:30'da bizi o saate kadar fabrikada bekleyen firma sahibi Faruk Bey'in yanındaydık. Gece yarısına kadar üretimin tüm aşamalarını inceledik; standard ekipmanın yüksek kalitesine baktık. Fiyat/Performans konusunda çok iyi bir noktada olduğuna kanaat getirince siparişimizi verdik.
Bizi en çok etkileyen tabii ki üretime yansıyan estetik anlayış ve detaylar oldu. İşlevsellik ve estetik beraberce sağlandığında aslında 3.75m bir karavanın bile 4 kişi için konforlu bir yaşam alanı sağladığını gördük. Şu anda üretim aşamasında olan 4.25'lik Pino karavanımız daha elimize geçmeden içimize sindi. Teslimata kadar 2 ay kadar bekleyecek olmamızın nedeni Almanya'dan sipariş edilen ALKO dingil/şasi; geç olsun da güç olmasın
3) Enerji ve Ekipman
Buzdolabı 220V ya da 12V ile mi çalışmalı yoksa LPG'yi de destekleyen 3 sistem mi olmalı? Ekipmanlar ne kadar az elektrik enerjisine bağımlı ise hayat o kadar kolay olacak. Aklımda mümkün olduğunca dışarıya bağımlı olmayan (kampingler); dağ başında da konakladığımda 4-5 gün rahat rahat idare edecek bir sistem kurmak vardı.
Ancak karavanın temel maliyetleri zaten bütçeyi ciddi zorlar noktaya gelince stratejiyi değiştirmek elzem oldu. Maliyeti 3-4 bin TL'yi bulan üç sistem buzdolabı yerine ucuz A sınıfı 220V'la çalışan bir büro tipi buzdolabı başlangıç için iyi bir seçenekti.
Aydınlatma ilk etapta çadırda da kullandığımız az enerji tüketen pilli/güneş enerjili LED sistemlerle de yapılabilir diye düşündük. (Çözümler için Decathlon ve Praktiker'e bakılabilir). Şerit LED ekipmanlar insanın gözünü çok aldığı için ben fazla tercih etmedim. Zaten yıldızlara aşığız; kamp hayatında geceyi gündüze çevirecek bir görgüsüzlüğe gerek yok.
Yaklaşık 350W harcayan buzdolabını sürekli çalıştıracak ve arada laptop/cep telefonu şarj etmek için yeterli akü kapasitesini kabaca 200Ah olarak hesapladım. Bağımsızlık adına güneş panelleri akıllıca bir seçimdi ama kapladıkları alana/ağırlıklarına oranla verimlilikleri konusunda teknoloji maalesef henüz ideal olmaktan çok öte. Gene de her biri 140W/h kapasiteli 2 paneli (standart bir oda kapısından az daha küçük boyuttalar) ve aküyü şarj etmek için cihazı ekipmana ekledik. Artık sistemi devreye alınca ne derece işe yarıyor göreceğiz. Kaba hesaba göre 200Ah'lik aküyü yaz ayında ortalama şartlarda 48 saatte epeyce doldurmasını bekliyoruz.
Güneş enerjisi konusunda internette tonla site var ama işe yarar ve partikte satın alabileceğiniz ürünleri olan firma sayısı oldukça az. Bu konuda bize yakın olduğu için Istanbul Ataşehir'de EZG ile görüştük ve teknik bilgileriyle sorularımıza tatminkar yanıtlar verince ekipmanı oradan aldık.
Sonradan mobil çözümler konusunda uzmanlaşmış bir firma olan ELTESAN Mobil'i keşfettik; 1300W'lık WAECO tam sinüs invertörümüzü de oradan temin ettik. Neden 1300W derseniz; Gezenbilir'deki yazılara göre invertör seçiminde ihtiyacın biraz üzerinde bir kapasitenin düşünülmesi ve pratikte 1000W'ın altında düşmemek gerekiyordu. Bu tür ürünlerin sağladığı enerji çıkıcı ortam ısısına göre farklılaştığından (hava ısındıkça çıkış gücü azalıyor) 1300W mantıklı geldi. Tabii cihaz ne kadar güçlenirse 12/220V dönüşümü sırasında kayıp oranı da o kadar artıyor. Aldığımız ürün azami %92 verimle çalışacak (inşallah) ve aküdeki enerjimizi çokça boşa harcamayacağız diye umuyoruz.
Akü konusu ise ayrı bir macera:
Derin deşarja/çevrime (deep cycle) dayanıklı; starter tip olmayan; servis/yaşam aküsü olarak tasarlanmış ürünleri bulmak çok zor. Araştırmalarda Mutlu, Varta ve Deco ön plana çıktı.
Mutlu Akü'ye yerli ve kaliteli bir firma olması nedeniyle çok sıcak bakıyordum. Full Energy serisi aküleri tam da amaca uygun gözüküyordu ama piyasa da ara ki bulasın! Mutlu Akü'ye doğrudan yazıp yardımlarını istedim; sağolsunlar ilgilendiler ve normal/bölge bayiilerine yönlendirdiler. Ne var ki hiçbirinin elinde bu seri akü yoktu. Mutlu'da fabrikadan doğrudan satış yapmıyordu. "Bir bayii den ödeme yapayım ama aküyü kendim gelip fabrikadan teslim alayım" dedim ama mümkün değldi.
Bu şekilde 2 gün uğraştıktan sonra maalesef aküyü Mutlu'dan temin edemedik.
Deco Akü ise rakam olarak bir hayli yüksek ama teknik verilere göre "derin çevrim" açısından ortalama performansa sahipti (%50 deşarj'da 500 şarj çevrimi)
Varta'nın Professional Deep Cycle modellerinde golf arabaları için üretilmiş olanlar hep 6V ve %80 deşarjda 800 şarj çevrimi desteklediği belirtiliyor. AGM modeli ise 12V ama daha düşük performansı var (niye ki?). 2 tane 6V akü'yü seri bağlayıp 12V elde etme fikrimi ise uzun dönem voltaj stabilitesi açısından fazla riskli buldum.
Zaten Varta'nın bu modelleri Türkiye'ye çok yeni gelmiş ve 85Ah'lik akünün fiyatı bile dudak uçuklatıyor (700TL civarı).
Sonuçta hem akünün ağırlığını bölme (200Ah akü 60kg civarı, nasıl kaldıracağız?) hem de yarı boşalmış tek bir akünün geriliminin düşeceğini düşünerek (invertöre muhtemel negatif etki) büyük kapasiteli tek bir akü yerine iki adet 85Ah / 110Ah akü almanın daha mantıklı olacağına karar verdik.
Bizim Pino Ağustos başında geleceğinden bu arada Pino'nun bize geçici olarak tahsis ettiği karavanı kullanacağız. Yani istediğimiz tipte bir akü bulamadığımızdan bu arada 85Ah'lik standart bir Varta'yı sisteme takıp duruma bakacağız. Yarın akşam itibariyle denemeler başlıyor.
4) Sanitasyon
Latince terimi kullanınca kulağa daha hoş geliyor ama bu konu hakikaten çok ...tan. Ama bir o kadar da önemli. Bildiğiniz lazımlıktan hallice portatif tuvaletleri hızlıca inceleyip Dometic/Thetford referanslarını görünce ulaşabildiğimiz Dometic 976 modelini aldık. Karavan'da rezil olmayalım diye evde "tecrübe" ediyoruz. İçine koyduğumuz sıvı ne kadar sürede katı atıkları sıvılaştıracak diye kontrol ediyoruz.
Dometic'le birlikte bir ilaç gelmediğinden aldığımız yerde (Kalamış Marin) tavsiye ettikleri "Star Brite Instant Refresh" markalı tuvalet ilacını kullanıyoruz. Yaklaşık 5 Galon (22lt) kapasite için 1fl oz. (3cl) sıvı konması öneriliyor şişede. Bana biraz az geldi ama umarım yeterli konsantrasyonu sağlıyordur. Eğer bu konuda tecrübesi olan varsa acil bir konudur.
Bir de test etmek için evdeki su çözünürlüğü fena almayan tuvalet kağıdından da hazneye attık; bakalım kağıt dağılacak mı yoksa tankı boşaltırken sürpriz yaşayacakmıyız?
Sonuç:
Karavan ve ekipman toplamda ciddi bir rakam tutuyor. Ancak bence ekipmana fazla para harcamadan önce bütçeyi kaliteli bir karavan ve dingil için ayırmak; geri kalan ekipmanı zaman içinde iyileştirmek en uygunu. Akü işini nihayete erdirip bir de sessiz, portatif 2kVA Honda/Aksa jeneratörü aldık mı temel işimiz çözülmüş olacak. Banyo için sıcak su istersek ocakta kaynatıp temiz su deposuna ekleriz vs.. Kamp yaşamı minimalist olursa güzeldir; yoksa tüm ev konforunu kampa taşımaya gerek yok değil mi?
Bu yazıyı hiçbir firmayı yermek ya da övmek amacıyla kaleme almadım; amacım karavanlar konusunda sıfır tecrübeyle işe başlayıp gerekli bilgileri ağırlıklı olarak Gezenbilir'den elde etmiş bir sade vatandaşın karar verme sürecindeki ayrıntıları ortaya koyarak sizlere bir feedback/geri dönüş sağlamak...
Yorumlarınız/Tavsiyeleriniz olursa her zaman dikkate alırız.
Sevgiyle kalın,
trek71 - Istanbul
Siteyi son 1.5 aydır üye olmadan ziyaret ediyordum ve bu sürede edindiğim değerli bilgiler için hem üyelere hem de site yönetimine gerçekten teşekkür etmek isterim.
Burada ilk çekme karavanımızı sipariş etme sürecinde yaşadıklarımızı benzer durumda olan kamp/karavan sevenlerle paylaşmak ve fikirlerinizi almak istedim. Belki verceğim bazı bilgiler eskiler için sıradan gelebilir ama tüm forumları dolaşıp gerekli bilgileri derlemek de epey zahmetli oluyor doğrusu. Bu yazıyı önemli noktalara değinmek için kaleme aldım; umarım site kurallarını ihlal etmiş olmam.
Mayıs 2013 ortasında eşimle bir karavan almaya niyetlendik ve hiçbir araştırma yapmadan 5000TL'ye 2. el bir şey buluruz diye düşündük. Ben çekirdekten kampcıyım; eşimle birlikte de epey bir motorsikletle minimalist uzun tatil deneyimimiz mevcut; ancak karavan konusuna gelince hiçbir fikrimiz yoktu. (Neyse ki çabuk öğrenen tipleriz! ). Ucuz bir 2. el alırsak tecrübe edinir; yenisini daha bilinçli olarak seçeriz diyorduk.
1) 2. El Karavan Araştırması
Sahibinden.com'a bakınca gerçekten de 5000-7000TL civarına karavanlar vardı ama çoğu uzun yıllardır bir noktada sabit olarak kullanılan; sahipleriyle de konuşunca sık yol yapmaya müsait olmadığını anladığınız karavanlardı. Bizim için önemli konulardan biri de karavanı alacağımız kişinin kamp/karavan kültürüne aşinalığı idi. Maalesef telefonda konuştuğumuz çoğu insan karavanı "ucuz yollu konaklayacak bir yer olsun" diye almıştı; imkan olsa 5 yıldızlı otelleri tercih edeceklerdi zaten.
Belirlediğimiz ilk fiyat aralığındaki karavanların iç donanımı da genelde 3. sınıf kooperatif inşaatlerinden hallice gözüktüğünden aramalarımızı 15000TL seviyesine kadar çektik; ne var ki içimize sinen; karavan estetiğini yansıtan bir şey bulamadık. Bir de "bu kadar para vereceksek zaten sıfıırını alalım bari" düşüncesi hasıl oldu.
2) Sıfır Karavan Araştırması
Istanbul'da olduğumuz için atlayıp Sakarya'ya gittik ve çok tanınan üç karavan üreticisini de (Basşoğlu, ERBA, Sally) yerinde gördük. 3 Kardeşe ait bu firmalar sanırım Türk Karavan piyasasının en az %80'e hakimler. Sahipleri de düzgün insanlar; gerçi içlerinde bizi en çok etkileyen Sally oldu; sahibinin rahat tavrı ve frekansımızın tutması sonucu orada epey bir vakit geçirdik. Neredeyse 6m'lik bir karavanı alıyorduk (5.25 vs derken olmuşken büyüğü olsun; şanımız yürüsün noktasına gelmiştik). Bu arada bütçemizi ilk düşündüğüöüz rakamın 5 katına kadar çıkarmıştık. Ancak ödemede şeklinde ufak bir vade isteyince bu mümkün olmadı; biz de hüsranla ayrıldık. Bir de istisnasız her üç kardeşin de birbirlerinin iş yapış tarzını ve ürünlerini kötülemeleri biraz rahatsızlık yarattı desek yalan olmaz.
İnsan karavan almaya niyetlenince aynı yatlarda olduğu gibi iç tasarımının, kullanılan malzemenin bu kültürü yansıtır şekilde olmasını istiyor. Gördüğümüz karavanlarda ise eski-yeni ayrımı olmadan istisnanız, bildiğimiz ev mutfaklarında kullanılan kalın suntalam mobilyalar; 4 gözlü setüstü ocaklar vs. vardı. Yani sınırlı bir m2'ye en işlevsel şekilde neyi nasıl yerleştiririm konusunda alınacak epey yol olduğu gözüküyordu. Gene de insan bir kere heveslendi mi eli boş çıkmak istemiyor; bazı noktaları es geçmeye yatkın oluyor.
Hevesimiz kursağımızda kalmış; umutsuzlukla Istanbul'a döndüğümüzde "madem gönlümüze göre birşey yok; bekleyelim de bir Hymer alırız ileride" diye kendimi teselli ediyordum. Gece yattığımda beynim hala "Nasıl olur da Türkiye'de 2013 yılında avrupa standartlarında düzgün bir yerli karavan bulamıyoruz?" sorusuna cevap arıyordu. Uyku tutmadı; biraz da internet araştırması yaparken Gezenbilir'in bir forumunda "Pino Karavan da çok beğeniliyor" notunu gördüm.
Siteyi inceleyince iç tasarım/kalite/estetik açısından düşündüğümüze çok yakın karavanlar olduğunu farkettim. Ertesi gün Pino Karavan'ı aradım ve gece 21:30'da bizi o saate kadar fabrikada bekleyen firma sahibi Faruk Bey'in yanındaydık. Gece yarısına kadar üretimin tüm aşamalarını inceledik; standard ekipmanın yüksek kalitesine baktık. Fiyat/Performans konusunda çok iyi bir noktada olduğuna kanaat getirince siparişimizi verdik.
Bizi en çok etkileyen tabii ki üretime yansıyan estetik anlayış ve detaylar oldu. İşlevsellik ve estetik beraberce sağlandığında aslında 3.75m bir karavanın bile 4 kişi için konforlu bir yaşam alanı sağladığını gördük. Şu anda üretim aşamasında olan 4.25'lik Pino karavanımız daha elimize geçmeden içimize sindi. Teslimata kadar 2 ay kadar bekleyecek olmamızın nedeni Almanya'dan sipariş edilen ALKO dingil/şasi; geç olsun da güç olmasın
3) Enerji ve Ekipman
Buzdolabı 220V ya da 12V ile mi çalışmalı yoksa LPG'yi de destekleyen 3 sistem mi olmalı? Ekipmanlar ne kadar az elektrik enerjisine bağımlı ise hayat o kadar kolay olacak. Aklımda mümkün olduğunca dışarıya bağımlı olmayan (kampingler); dağ başında da konakladığımda 4-5 gün rahat rahat idare edecek bir sistem kurmak vardı.
Ancak karavanın temel maliyetleri zaten bütçeyi ciddi zorlar noktaya gelince stratejiyi değiştirmek elzem oldu. Maliyeti 3-4 bin TL'yi bulan üç sistem buzdolabı yerine ucuz A sınıfı 220V'la çalışan bir büro tipi buzdolabı başlangıç için iyi bir seçenekti.
Aydınlatma ilk etapta çadırda da kullandığımız az enerji tüketen pilli/güneş enerjili LED sistemlerle de yapılabilir diye düşündük. (Çözümler için Decathlon ve Praktiker'e bakılabilir). Şerit LED ekipmanlar insanın gözünü çok aldığı için ben fazla tercih etmedim. Zaten yıldızlara aşığız; kamp hayatında geceyi gündüze çevirecek bir görgüsüzlüğe gerek yok.
Yaklaşık 350W harcayan buzdolabını sürekli çalıştıracak ve arada laptop/cep telefonu şarj etmek için yeterli akü kapasitesini kabaca 200Ah olarak hesapladım. Bağımsızlık adına güneş panelleri akıllıca bir seçimdi ama kapladıkları alana/ağırlıklarına oranla verimlilikleri konusunda teknoloji maalesef henüz ideal olmaktan çok öte. Gene de her biri 140W/h kapasiteli 2 paneli (standart bir oda kapısından az daha küçük boyuttalar) ve aküyü şarj etmek için cihazı ekipmana ekledik. Artık sistemi devreye alınca ne derece işe yarıyor göreceğiz. Kaba hesaba göre 200Ah'lik aküyü yaz ayında ortalama şartlarda 48 saatte epeyce doldurmasını bekliyoruz.
Güneş enerjisi konusunda internette tonla site var ama işe yarar ve partikte satın alabileceğiniz ürünleri olan firma sayısı oldukça az. Bu konuda bize yakın olduğu için Istanbul Ataşehir'de EZG ile görüştük ve teknik bilgileriyle sorularımıza tatminkar yanıtlar verince ekipmanı oradan aldık.
Sonradan mobil çözümler konusunda uzmanlaşmış bir firma olan ELTESAN Mobil'i keşfettik; 1300W'lık WAECO tam sinüs invertörümüzü de oradan temin ettik. Neden 1300W derseniz; Gezenbilir'deki yazılara göre invertör seçiminde ihtiyacın biraz üzerinde bir kapasitenin düşünülmesi ve pratikte 1000W'ın altında düşmemek gerekiyordu. Bu tür ürünlerin sağladığı enerji çıkıcı ortam ısısına göre farklılaştığından (hava ısındıkça çıkış gücü azalıyor) 1300W mantıklı geldi. Tabii cihaz ne kadar güçlenirse 12/220V dönüşümü sırasında kayıp oranı da o kadar artıyor. Aldığımız ürün azami %92 verimle çalışacak (inşallah) ve aküdeki enerjimizi çokça boşa harcamayacağız diye umuyoruz.
Akü konusu ise ayrı bir macera:
Derin deşarja/çevrime (deep cycle) dayanıklı; starter tip olmayan; servis/yaşam aküsü olarak tasarlanmış ürünleri bulmak çok zor. Araştırmalarda Mutlu, Varta ve Deco ön plana çıktı.
Mutlu Akü'ye yerli ve kaliteli bir firma olması nedeniyle çok sıcak bakıyordum. Full Energy serisi aküleri tam da amaca uygun gözüküyordu ama piyasa da ara ki bulasın! Mutlu Akü'ye doğrudan yazıp yardımlarını istedim; sağolsunlar ilgilendiler ve normal/bölge bayiilerine yönlendirdiler. Ne var ki hiçbirinin elinde bu seri akü yoktu. Mutlu'da fabrikadan doğrudan satış yapmıyordu. "Bir bayii den ödeme yapayım ama aküyü kendim gelip fabrikadan teslim alayım" dedim ama mümkün değldi.
Bu şekilde 2 gün uğraştıktan sonra maalesef aküyü Mutlu'dan temin edemedik.
Deco Akü ise rakam olarak bir hayli yüksek ama teknik verilere göre "derin çevrim" açısından ortalama performansa sahipti (%50 deşarj'da 500 şarj çevrimi)
Varta'nın Professional Deep Cycle modellerinde golf arabaları için üretilmiş olanlar hep 6V ve %80 deşarjda 800 şarj çevrimi desteklediği belirtiliyor. AGM modeli ise 12V ama daha düşük performansı var (niye ki?). 2 tane 6V akü'yü seri bağlayıp 12V elde etme fikrimi ise uzun dönem voltaj stabilitesi açısından fazla riskli buldum.
Zaten Varta'nın bu modelleri Türkiye'ye çok yeni gelmiş ve 85Ah'lik akünün fiyatı bile dudak uçuklatıyor (700TL civarı).
Sonuçta hem akünün ağırlığını bölme (200Ah akü 60kg civarı, nasıl kaldıracağız?) hem de yarı boşalmış tek bir akünün geriliminin düşeceğini düşünerek (invertöre muhtemel negatif etki) büyük kapasiteli tek bir akü yerine iki adet 85Ah / 110Ah akü almanın daha mantıklı olacağına karar verdik.
Bizim Pino Ağustos başında geleceğinden bu arada Pino'nun bize geçici olarak tahsis ettiği karavanı kullanacağız. Yani istediğimiz tipte bir akü bulamadığımızdan bu arada 85Ah'lik standart bir Varta'yı sisteme takıp duruma bakacağız. Yarın akşam itibariyle denemeler başlıyor.
4) Sanitasyon
Latince terimi kullanınca kulağa daha hoş geliyor ama bu konu hakikaten çok ...tan. Ama bir o kadar da önemli. Bildiğiniz lazımlıktan hallice portatif tuvaletleri hızlıca inceleyip Dometic/Thetford referanslarını görünce ulaşabildiğimiz Dometic 976 modelini aldık. Karavan'da rezil olmayalım diye evde "tecrübe" ediyoruz. İçine koyduğumuz sıvı ne kadar sürede katı atıkları sıvılaştıracak diye kontrol ediyoruz.
Dometic'le birlikte bir ilaç gelmediğinden aldığımız yerde (Kalamış Marin) tavsiye ettikleri "Star Brite Instant Refresh" markalı tuvalet ilacını kullanıyoruz. Yaklaşık 5 Galon (22lt) kapasite için 1fl oz. (3cl) sıvı konması öneriliyor şişede. Bana biraz az geldi ama umarım yeterli konsantrasyonu sağlıyordur. Eğer bu konuda tecrübesi olan varsa acil bir konudur.
Bir de test etmek için evdeki su çözünürlüğü fena almayan tuvalet kağıdından da hazneye attık; bakalım kağıt dağılacak mı yoksa tankı boşaltırken sürpriz yaşayacakmıyız?
Sonuç:
Karavan ve ekipman toplamda ciddi bir rakam tutuyor. Ancak bence ekipmana fazla para harcamadan önce bütçeyi kaliteli bir karavan ve dingil için ayırmak; geri kalan ekipmanı zaman içinde iyileştirmek en uygunu. Akü işini nihayete erdirip bir de sessiz, portatif 2kVA Honda/Aksa jeneratörü aldık mı temel işimiz çözülmüş olacak. Banyo için sıcak su istersek ocakta kaynatıp temiz su deposuna ekleriz vs.. Kamp yaşamı minimalist olursa güzeldir; yoksa tüm ev konforunu kampa taşımaya gerek yok değil mi?
Bu yazıyı hiçbir firmayı yermek ya da övmek amacıyla kaleme almadım; amacım karavanlar konusunda sıfır tecrübeyle işe başlayıp gerekli bilgileri ağırlıklı olarak Gezenbilir'den elde etmiş bir sade vatandaşın karar verme sürecindeki ayrıntıları ortaya koyarak sizlere bir feedback/geri dönüş sağlamak...
Yorumlarınız/Tavsiyeleriniz olursa her zaman dikkate alırız.
Sevgiyle kalın,
trek71 - Istanbul