Yücel hocam, söylemek istediklerinizi gayet iyi anlıyorum. Yazdığınız tarzda iftiracı insanlar sadece kamp ortamında değil okulda, apartmanda, iş yerinde kısaca her yerde var. "Meyve veren ağacı taşlarlar" deyip söylediğiniz gibi kaale almamak lazım ama insanın canı sıkılıyor böyle tiplere tabii.
Bu tip insanların motivasyonu kesinlikle kıskançlık ve çekememezlik. Kıskanmadıkları insanlara ilişmezler. O yüzden size göre ne kadar karaktersiz olurlarsa olsunlar mutlaka bir arkadaş çevreleri, kankaları vardır. Bu da iyi veya kötü insan tanımının göreceli bir kavram olduğunu gösteriyor.
Bizim sitede 11 tane ayrı blok var. Her bir blokta 24 tane daire var. Site ilk kurulduğunda geçici olarak her bloğa bir temsilci seçtik. Bir de asıl site yöneticisi var tabii. Site yeni olduğundan yapılacak işler, eksikler çok fazla. O yüzden sistem oturana kadar normalde yöneticinin yapacağı doğalgaz hesabını yapma, aidat ve doğalgaz paralarını toplama, kendi bloğundaki kazan ve asansör bakımlarını yaptırma, bunların arızalarını takip etme, bloğun temizliğini yaptırma gibi angarya işleri bu blok temsilcileri tamamen gönüllülük esasına göre beş kuruş almadan yaptılar.
Ben de kendi bloğumun temsilcisiydim. Sitenin araç girişlerini kontrol altına alabilmek için otomatik kapı taktırmıştık ve her daireye bir tane hgs benzeri etiket verdik. Amaç dışardan yabancı araçların ve hırsızların girmesini önlemek. O sıralarda güvenlik hak getire, hırsızlar fare gibi ortalıktan geziniyor, site büyük olduğu için millet birbirini tanıyamıyor tabii.
Bir gün bir komşum aradı. Bu etiketli sistemden dolayı çocuğunun servisi eskisi gibi içeriye giremiyormuş. Adama uzun uzun anlattım neden servislere araç etiketi veremeyeceğimizi ama anlamadı. En sonunda ağzındaki baklayı çıkardı, sabah sabah çocuğunu servise bindirmek için aşağı inip cadde üstünde servisi beklemeye üşeniyormuş. Beyefendinin evi caddeye değil de site içine baktığı için balkondan çayını yudumlarken çocuğunun servise bindiğini göremiyormuş. Baktım adam laftan anlamıyor derdini bir de site yöneticisine anlat dedim. Zaten resmi olarak bu işler tamamen site yöneticisinin sorumluluğunda yapılıyor.
Bu sefer de demez mi sen benim yerime ona anlat. Yahu kardeşim ben iki saattir seninle aynı fikirde değilim diyorum sen hala senin fikrini site yöneticisine savunmamı istiyorsun. İnanmadığım ve tasdik etmediğim bir fikri nasıl savunayım? Site yöneticisi de senin benim gibi bir kat maliği ve aynı zamanda bir insan. Yönetici deyince adam herhalde padişah huzuruna çıkılıyor falan mı zannettiyse artık.
Sonra aklı sıra bana iş öğretecek, örnek vererek ikna edecek ya, bana sen askerlik yaptın mı diye sordu. Ben tabii bu sorunun arkasından ne diyeceğini anladığım ve sabrım iyice taştığı için gıcıklığına bu sorusuna cevap vermedim. Ne kadar ısrar ettiyse de lafı dolandırıp konunun nereye gittiğini anladığımı söyledim. Çok basit bir "evet, yaptım" demedim. Bu da benim kendimce intikamım
Ben cevap vermeyince o çok zekice örneğini ağzının tadıyla veremedi tabii. O kendini er olarak, beni çavuş olarak, yöneticiyi de komutan olarak görüyor aklınca. Silsile yoluyla talebini iletecekmişiz. Neyse ben iyice sinirlendim, haydi sana iyi günler deyip kapattım telefonu. Sonra başka komşuların laf arasında dolaylı olarak ve çok komik bir şekilde askerliğimi yapıp yapmadığıma dair ağzımı yokladıklarına şahit oldum. Normalde durup dururken kimse kimseye askerliğini nerede yaptın diye sormaz. Konusu açılsa neyse. Ben askerliğimi yaptım ama bazı insanlar sağlık durumlarından dolayı askerlik yapmayabiliyorlar. Askerlik yapmamak utanılacak bir durum değil. Lakin iftira atmak utanılacak bir durum. Tam bir çirkefmiş bu adam, güce tapıyor, biraz güçlü gördüğüne yaltaklanıyor, ama herkesin de yüzüne gülüp kuyusunu kazıyor. Neyse bir seneye kalmadan herkes onun ne mal olduğunu anlayıp uzaklaştı zaten.
Başımdan geçen başka bir olayı paylaşayım sizinle. Bizim siteyi küçük Türkiye olarak tanımlıyorum ben. Hani bilim insanları büyük bir sistemi anlayabilmek için daha küçük ölçekli bir modelini yapıp incelerler ya, bizim siteyi de inceleseler Türkiye ile ilgili eşsiz! bulgulara ulaşacaklarına eminim.
Bizim siteye bir yönetici seçtik kendi aramızdan. Yaklaşık 2 senelik yönetimde öyle bir sömürmüş ki siteyi 264 dairelik sitede her daire 1.000 TL ödeyerek kapatabildik icraları ve diğer borçları. İşin ilginç tarafı bu adamın evrakta sahtecilik yapması veya her şey ayyuka çıkmasına rağmen yüzsüzce başkalarını suçlamaya çalışması değil, benim dürüst ve düzgün adam diye nitelediğim bazı komşularımın onun tarafını tutması, yolda görünce hala şakalaşıp ailecek sohbet etmeleri.
Dediğim gibi adamın hırsız olduğu göreceli bir kavram değil, neticede hırsıza tavır koymayanlar da bu bin TL'yi ödediler, kaçışı yok.
Artık bu davranışı psikologlar açıklasın. Akıl tutulması mı dersin, kendi karakterlerini çok iyi kamufle ediyorlar mı dersin yoksa onunla beraber mi paraları yemişler dersin, seç birisini.
Demem o ki; insanları değerlendirirken tam ben bu işi öğrendim derken aslında hiç öğrenmediğinizi anlıyorsunuz. Dışardan kalıbına bakıp veya güzel konuşmasına aldanmamak lazım. Atalarımız ne güzel söylemiş: "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz". İşte bizim için en zor olanı da bu. Bir insanı tanımanız için onunla alışveriş edip, borç verip, gezip dolaşarak vakit geçirmeniz lazım. Bu da çok zaman, enerji ve para alıyor tabii
O yüzden en iyisi sizin de mutabık olduğunuz gibi mümkün olduğunca çevreyi "küçük" tutmak.
En akıllı uslu dediğim insanların üç kuruş para söz konusu olduğunda ne kadar alçaldığını görmek beni hep şaşırtmıştır. Para insanlar için tam bir turnusol kağıdı.
İki tür insana artık hiç acımıyorum ve hemen ismini çiziyorum. Paraya çok değer verenler ve ufak da olsa yalan söyleyenler. Bu yalanı başkasına söylediklerini bile duysam onları silerim çünkü ilerde bana da kesinlikle yalan söyleyeceklerini biliyorum.