Ynt: Gezenbilir Fotoğraf Gezisi ve Tanışma Toplantısı (31 Ocak 2010)
Güzel yazılmış bir hattı okumak lalenin kokusunu almaya benzer.
Kazasker Mustafa İzzet Efendi
Hat sanatı İslam'ın en önemli sanatıdır çünkü Allah'ın kelamını kayda geçirmekte ve nakletmektedir. Kuran'da yazı yazmaya ilişkin olarak, 'insanoğluna kalemle öğreten'Tanrının tasviri de dahil pek çok atıf bulunmaktadır. Esasen Allah'ın Ebedi Hattat olarak tasvirleri İslam şiirinde yer almaktadır ve güzel yazının ilahi kökenli olduğu ima edilmektedir. Bu nedenle hattatların, mimarlar ve minyatür ustalarından daha yüksek bir statüye sahip olması hiç de şaşırtıcı gelmemektedir. Osmanlı padişahları hattatları mükemmel nitelikte el yazması Kuranlar, kütüphaneleri için özenilerek yazılmış belgeler ve camilerini süslemek için kitabeler yazmakla görevlendirerek, ustalıklarına yeni boyutlar katmaları için teşvik etmişlerdir. Abdülmecid de bu padişahlardan biridir; o dönemin önde gelen hattatı Kazasker Mustafa İzzet Efendi'nin yazdığı kitabeleri, Fossati onun namına yerlerine asmıştır. Bu eserler Ayasofya'nın cami olarak kimliğini en güçlü şekilde ortaya koymaktadırlar. Eserlerini göreceğiniz birçok büyük hattat gibi, Kazasker Mustafa İzzet Efendi de çok yönlü bir kişiliğe sahipti. Sayısız zarif hat eseri yaratmasının yanı sıra usta bir müzisyendi. Kamış kalemle gösterdiği mahareti neyle de göstermekteydi. Küçük bir çocukken sesinin güzelliği II. Mahmut'un dikkatini çekmiş ve sarayda eğitim almasını emretmişti. Hat sanatını, Galatasaray Mektebi Sultanisi'nde, büyük usta Yeserizade Kazasker Mustafa İzzet'ten öğrenmiş ve daha sonra bu ismi kendisi de almıştır. Saraydaki yaşamdan bıkınca Hac için Mekke'ye gitmiş ve söz verdiği halde dönmeyerek yaşamını ibadetle ve kendini Tanrıya adayarak geçirmeyi tercih etmiştir. Ancak padişah onu, II. Beyazıt Camiinde ilahi okurken sesinden tanımış ve firarından ötürü affederek geri getirmiştir. Eyüp'te imamlık da dahil çeşitli makamlarda görev yaptıktan sonra Sultan Abdülmecid tarafından Rumeli Kazaskerliği ve baş ulemalık görevlerine getirilmiştir. Bu arada hat sanatını her gün uygulamaya devam etmiş, bu sanatı şehzadelere de öğretmiştir.
Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Ayasofya için 7,6 m çapında sekiz adet ahşap levha hazırlamış ve bunlar kubbeyi ve yarım kubbeleri tutan payelere, galeri hizasında asılmıştır. Payelerin üst taraflarında asılı duran on yedinci yüzyıl kitabelerinin yerine konulan bu levhaların boyutları muazzamdır. Çoğu camilerde olduğu gibi, bu levhalarda kutsal isimler olan Allah, Muhammed ve ilk dört halife (Ebubekir, Ömer, Osman, Ali) ile Hz. Muhammed'in şehit mertebesine ulaşan torunları Hasan ve Hüseyin'in adları yer almaktadır. Muazzam iç mekânın ölçeğiyle uyumlu olan bu levhalar, bugüne kadaryapılanların en büyüğüdür. Bunlar, serbest kıvrımların ve güçlü dikey çizgilerin sanatçıya ifade özgürlüğü tanıdığı sülüs üslubunun tüm gücünü ortaya koymaktadırlar. Hattat şatafatlı kenar süslemeleri yapmamış, harfleri düz zemin üzerine hareketli bir bağlantıyla yerleştirmiştir.
Kazasker Mustafa İzzet Efendi kubbenin ortasındaki kitabenin de yaratıcısıdır. Kitabede şöyle yazılıdır:
Bismillâhirrahmânirrahim; Allah göklerin ve yeryüzünün nurudur. Işık onun kendisidir; camdan giren ya da sabah yıldızının saçtığı ya da yanan kordan yayılan değil.