Şöyle bir düşündüm sabah yıllar çabuk geçiyor geriye dönüp baktığında anlıyorsun fakat hayat beklemiyor devam ediyor hızla geçiyor o sonbahardan bu sonbahara çoğu şeyi toparladım yoluna koydum devam ediyorum gençken ve öfkeliyken çocukken anlamazdım fakat şimdi anlıyorum zamanı ağır tökezleten boşluğa beni ittiğinde zaman dolmuş gibiydi takılı kalmış gibi oysa hızla düşüyordum yerçekiminin dayanılmaz ağırlığında sense başkasında dinleniyordun ne diyordum yerçekimi ve sonunda toprakla bütünleştim pek adil değildi hiçbir şeyin geçmeyeceğini sanırken ve kalbimin deliklerini yamalarla kapatırken yeni bir fırtınayı kaldıracak gücüm yoktu fakat hala anlamıyordun oynuyordun yorulduğumu yamalarımdaki dikişlerim hala sızlarken oyuna devam ediyordun fakat adil değildi benim elim açıkken tüm kartlar ortadaykın hep blöf yapıyordun sanırım sende işler değişti artık anlıyorsun fakat benim bir fırtına daha kaldıracak kalbim yok üstelik hayat akarken ve yaşamayı öğrenirken ne demiştim sonbahar bak benim yine yamalarımı dikme zamanım geldi şimdi üstelik iyileşirken giderken demiştim iyi güzel ne varsa sende olsun yoruldum bir fırtına daha atlatmaya halim yok gençken ve çocukken güzele aşıkken zamanın boşluğunda düşerken yalnızlığı dik durmayı hayal kurmayı cesur olmayı hayata sarılmayı öğrendim sen başkasında dinleniyorken ben yoruldum bir hikaye daha yazacak gücü kendimde bulamıyorken bu da böyle kalsın yoruldum