Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Ben...
Tanrı dağlarının alışık olduğu nal seslerinin Tuna boylarındaki yankısı...Yasevi pınarlarının çağladığı diyarlardan kopup gelen
bir selin Ege de denizi kucaklaması ... kınalı ellerin efe yüreklere konaklaması ... ve bir Türkmen adamının Oğuzname den sayıklaması
Ben ...
Veresiye ümitlerin nifak ateşlerine peşkeş çekildiği bir pazarda haraç mezat tüketilmeye alışmış yaralı... nereden gelip nereye gittiği belli ...
lakin yoldaşı...şu garip başı.... belkide son sadığı , nasip olursa başucunu bekleyecek mezar taşı ...
Yine kederle dolu bir kaç satır dökülüyor parmaklarımdan.
İster dikkate al,ister alma.
Son sözlerimi okumanı isterdim,ama olmadı.
Yoksun,çünkü sen yoksun...
Aklımda sen,fikrimde sen.
Demesi kolay ama yapması zor..!
Unut artık kalbim, unut!...
Onun seni karaladığı gibi unut!
ben bu durumdan ölmem yolumdanda dönmem meraklanma sevdamı üstüne yük etmem yaşamadan görmem kararımdan dönmem sen düşünme benim sancımı ağlarken gülmem ben yanıyorum ...........
Omzumdaki ağır yükün sağanak yağmur altında bir çuval pamuk
taşımaya dönmesini saklayışım , ona hürmettimden başka bişey değildir...
Dilimin ucuna gelipte söyleyemediğim her kelam , beni beni bu şehrin kadısına gammazlaya dursun,
Mansur tavrıyla soyunurum Boğaz'ın efkarlı ve karanlık sularına ...