Hem bıçaklar çok cazip bir "büyük çocuk" oyuncağı olduğundan, hem tatminkâr olmayanına denk gelme ihtimali kuvvetle muhtemel olduğundan, hem de gerçekten işe yarayan bir alet olduğundan insanlar bıçak üzerine çok kafa yorar. Doğaldır.
Bir şeyler paylaşarak bilinçleniriz. Paylaşıma olan bu ilgi özellikle bilmeyen biz isek fazladır. Ancak zaten bildiğimizi düşünüyorsak bu bahisler sıkıcı gelir. İnsanlar aynı hayat çizgisini yaşamadıklarından 10 sene sonra benim diyene toz yutturacak bir insan bile en safça soruyla başlar öğrenmeye. "Off, yine mi aynı soru?" der sıkılırız. "Ben 85'te kırda çakıyla gezerken o daha doğmamışsa onun suçu ne?" diye düşünmemek bizi aksi ihtiyarlar olma yolunda ilerletir.
Kişilerin tercihlerinin, zevklerinin kendi hürriyet alanında olduğunu kabul etmek gerekir. Kimi gider karbon baton alır, kimisi gider bir kızılcık dalını kullanır. Kimisi yanında bıçak olmasını sever, kimisi çok amaçlı çakı, kimisi de her ikisini birden ister. Bunlar kişilerin tercihi. Kimsenin kendi tasavvur ettiğimiz biçimde yaşamasını bekleyemeyiz. Aksi halde bunun zevki nasıl çıkar?
Bu farklılıkların daha anlaşılır olması için insanların doğaya ne amaçla çıktığını kavramak gerekir. Ben örneğin doğaya tırmanma ya da bir ekstrem spor için çıkmam, ava da çıkmam. Doğaya rahat, tempo derdi olmayan yürüyüşler için, fotoğraf çekmek için, bir kaç günlüğüne çıkıp hamak kurup hiç bir şey yapmamak ve düşünmemek için, yahut ailece bir araya gelmek için çıkmayı arzularım. (ama kısmet ya olur ya olmaz...) Başkası ava çıkar, zirve yapar, dalar, off-road yapar.
Dolayısıyla insanların birbirine eş donanıma sahip olmasını da bekleyemeyiz.