Ynt: Bolu Aladağlar Yayla Kampı (20-21 Ocak 2007)
Bu geziden çıkardığımız ders:
1) Gece çok soğuk olmasına rağmen mont ve kaban olmadan, polarla bile dışarda gezebildik.. Kamp ateşinde erittiğimiz kar suyundan kahvemizi yudumladık... (Yani kahve getirmeyi unutmayacağız)
2) Öte yandan hava öyle soğuktu ki, sundurmada çivide asılı unuttuğumuz domates ile pencere pervazına çivi çakabildik. Muz da aynı soğuğa maruz kalmasına rağmen, onla çakamadık, muz kırıldı. Bunu muzun memleketine bağlıyan arkadaşlar çıktı.... (Yanımızda çekiç götürmeye gerek yok, doğa bize veriyor)
3) Yaylanın altındaki dere kenarında çantasını bırakan arkadaşlar gece çantalarını almaya gittiler. Ama 20 kadar kurtla karşı karşıya kaldıkları iddiasıyla tırsık bir vaziyette yayla evine geri geldiler. Önce inanmadık, ama ertesi gün izleri inceleyince ve orman işlt.md. ne sorunca bunun olabileceğini öğrendik (Gece yeterli aydınlatma olmadan dışarı çıkılmayacak. Zira bu arkadaşların elinde 3 paralık bir fener vardı ve önlerini zor görüyorlardı)
4) Sabah erken kalktığımıza karşı tepelerin adeta çığ altında kaldığını ve sanki yıkıldığını gördük... Tepe bayağı dereye doğru kayıyordu. Bunun 50 kadar domuzun işi olduğunu sonradan anladık.. Önlerine çıkanı yıkıp geçiyorlardı. 3 mt. -4 mt. lik çam fidanlarını buğday sapı gibi yatırıyorlardı. (Dere kenarında yürürken dikkat edilmeli. Hele ki domuzun yavruları varsa, tehlike çok daha büyük oluyor)
5) Hiç ayı görmedik. Ama yayla evlerinden birinde postunu gördük, içimiz acıdı... Yine orman işlt.md. nden sayılarının çok az kaldığını öğrendik... Görmedik ama görmeyeceğimiz anlamına gelmez... Görecekmiş gibi tedbir almak lazım.
6) Hiç çöp bırakmadık, hepsini şehre getirdik. Ama dayanıklı malzemelerin (çay, şeker, kibrit, mum , kutu kola, konserve, makarna) fazlasını bıraktık.. Daha sonraki gidişimizde evinde kaldığımız muhtardan, bu malzemenin tipiye yakalanıp eve sığınan bir grup avcının çok işine yaradığını öğrenip sevindik....
7) Zincir takmadık ama tedbiri de elden bırakmadık.... Sürekli kontrollü ve yavaş seyrettik. Tabi bunda şoförümüzün tecrübesi ve usta pilotajı da etkiliydi...
Umarım beğenmişsinizdir..
Saygılarımla...
Bu geziden çıkardığımız ders:
1) Gece çok soğuk olmasına rağmen mont ve kaban olmadan, polarla bile dışarda gezebildik.. Kamp ateşinde erittiğimiz kar suyundan kahvemizi yudumladık... (Yani kahve getirmeyi unutmayacağız)
2) Öte yandan hava öyle soğuktu ki, sundurmada çivide asılı unuttuğumuz domates ile pencere pervazına çivi çakabildik. Muz da aynı soğuğa maruz kalmasına rağmen, onla çakamadık, muz kırıldı. Bunu muzun memleketine bağlıyan arkadaşlar çıktı.... (Yanımızda çekiç götürmeye gerek yok, doğa bize veriyor)
3) Yaylanın altındaki dere kenarında çantasını bırakan arkadaşlar gece çantalarını almaya gittiler. Ama 20 kadar kurtla karşı karşıya kaldıkları iddiasıyla tırsık bir vaziyette yayla evine geri geldiler. Önce inanmadık, ama ertesi gün izleri inceleyince ve orman işlt.md. ne sorunca bunun olabileceğini öğrendik (Gece yeterli aydınlatma olmadan dışarı çıkılmayacak. Zira bu arkadaşların elinde 3 paralık bir fener vardı ve önlerini zor görüyorlardı)
4) Sabah erken kalktığımıza karşı tepelerin adeta çığ altında kaldığını ve sanki yıkıldığını gördük... Tepe bayağı dereye doğru kayıyordu. Bunun 50 kadar domuzun işi olduğunu sonradan anladık.. Önlerine çıkanı yıkıp geçiyorlardı. 3 mt. -4 mt. lik çam fidanlarını buğday sapı gibi yatırıyorlardı. (Dere kenarında yürürken dikkat edilmeli. Hele ki domuzun yavruları varsa, tehlike çok daha büyük oluyor)
5) Hiç ayı görmedik. Ama yayla evlerinden birinde postunu gördük, içimiz acıdı... Yine orman işlt.md. nden sayılarının çok az kaldığını öğrendik... Görmedik ama görmeyeceğimiz anlamına gelmez... Görecekmiş gibi tedbir almak lazım.
6) Hiç çöp bırakmadık, hepsini şehre getirdik. Ama dayanıklı malzemelerin (çay, şeker, kibrit, mum , kutu kola, konserve, makarna) fazlasını bıraktık.. Daha sonraki gidişimizde evinde kaldığımız muhtardan, bu malzemenin tipiye yakalanıp eve sığınan bir grup avcının çok işine yaradığını öğrenip sevindik....
7) Zincir takmadık ama tedbiri de elden bırakmadık.... Sürekli kontrollü ve yavaş seyrettik. Tabi bunda şoförümüzün tecrübesi ve usta pilotajı da etkiliydi...
Umarım beğenmişsinizdir..
Saygılarımla...