BALTIKLAR’IN PARİS’İ: RİGA

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan SRDR34 Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 2
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 5,079

SRDR34

Ana Kamp
Mesajlar
40
Tepkime Puanı
0
Letonya'nın başkenti olan Riga aynı zamanda 3 Baltık ülkesinin (Estonya, Letonya ve Litvanya) de parlayan yıldızıdır. Baltık Denizi'ne şehrin ortasından geçen Daugava Nehri ile açılan Riga aynı zamanda Baltık devletleri içinde en büyük şehir olmasının yanı sıra önemli bir kültür, politika, eğitim, finans, ticaret ve endüstri merkezidir.
Aslında 3 Baltık Cumhuriyeti’nin başkenti de kendilerinin bölgenin ‘incisi’ olduğunu iddia eder. Hepsi de haklıdır aslında, Estonya’nın başkenti Talinn, ortaçağın en eski kentlerinden biridir; Litvanya’nın başkenti Vilnius ise Birinci Dünya Savaşı öncesi bağımsız olan tek kenttir. Ama Riga, “Baltıklar’ın Paris’i” unvanını hak eden yerdir. Gerçekten de ülkenin bulunduğu zor şartlar altında kent halkının günlük yaşamlarında kültüre ayırdıkları yer, kozmopolitlikleri hakkında bir fikir veriyor. Ekonomik açıdan en zor günlerinde bile ilk yatırımlarını en önemli gurur kaynakları olan opera binasına yapmaları bunun göstergesi. Ne de olsa Riga dünyanın bir numaralı baletlerinden Baryshnikov’u yetiştirmiş, Wagner’i Alman Tiyatrosu Müdürlüğü’nde görevlendirmiş, Lizst’ten Rubinstein’a zamanın en önemli müzik kişiliklerini ağırlamış bir kent.
Riga’nın ilk kurulduğu yer olan tarihsel merkezi "Vecriga" UNESCO Kültür Mirası'na kabul edilmiş olup mimari olarak sadece Viyana, St. Petersburg ve Barcelona ile karşılaştırılabilecek güzellikteki Art Nouveau (Jugendstil) yapılarıyla ünlü. [attachment=1]
Letonya Kültür Bakanlığı’nın daveti ile ziyaret ettiğim bu renkli kente, İstanbul’dan sadece 3 saat 45 dakikalık bir uçak yolculuğuyla ulaşılıyor.
Riga, eski şehir merkezi (Old Town) ve buranın etrafında daha sonra yapılanan yeni yerleşim merkezleri olarak ikiye ayrılıyor. Old Town denilen eski şehir merkezindeki Melngalvju nams (House of The Black Head-Kara Kafalıların Evi), Televizyon Kulesi, Aziz Peter Katedrali, Riga Kalesi ve Dannensterna nams (Dannestern Malikanesi) kentin görülmesi gereken yerleri Turizm ofisinin bize sağladığı rehber eşliğinde turumuzun ilk durağımız Old Town’du. Old Town’a girerken Riga’nın merkezindeki, Brivibas Piemineklis yani özgürlük anıtı, (Letonyalılar, anıtta yer alan kadına verdikleri Milda adından dolayı gülerek anıta Milda diyorlar) sizi karşılıyor.
[attachment=2]
1. ve 2. dünya savaşları arasındaki bağımsızlık döneminde kent merkezine dikilen anıttaki üç yıldız Letonya’nın üç bölgesini (Kurzeme, Vidzeme, Latgale) ve özgürlüklerini temsil ediyor.
1997’de UNESCO Dünya Mirası listesine dahil edilen Old Town daha ziyade turistik bir merkez. Burası insanların alışverişe, müzelere, kiliselere, gece ise eğlenmeye geldikleri yer. Aslında yeni yıl yaklaşırken hepimizin hayatında Old Town’un önemli bir yeri var; farkında olmasak da… Dünyanın en eski geleneklerinden biri olan Noel ağacı süslemesi geleneği Old Town’da yer alan Kara Kafalıların Evi’nde ortaya çıkmış, ardından tüm dünyaya yayılmış… 1510 yılının Noel gecesi eğlenceler ‘House of Blackheads’den dışarı taşmış, ‘bekar tüccar ve zanaatkârlar’ (House of the Black Heads-Kara Kafalıların Evi) meydandaki çam ağacının etrafında içki içerek dans etmeye başlamışlar. Ellerine geçen süsleri ağaca atıp en sonunda da koca ağacı yakmışlar. Bu süslenen ilk Noel ağacı olarak kabul ediliyor. Geleneğe dönüşen bu hareketi Martin Luther ağacı eve sokarak, ateşe vermek yerine de mum asarak şimdi uygulandığı haline getirmiş. Belediye Meydanı’nda yer alan Kara Kafalıların Evi son derece renkli görüntüsüyle dikkat çekiyor. Savaşta tamamen yıkılsa da, sonradan eski fotoğraflarındaki gibi tekrar yapılmış bu süslü yapı
günümüzde kentin Turizm Danışma Bürosu’na ve çeşitli mağazalara ev sahipliği yapıyor. Meydanın diğer köşelerinde de üniversite binasıyla, 1940-1991 dönemini anlatan Letonya İşgal Müzesi yer alıyor.
Riga’da görülecek bir başka meydan da Dom Meydanı. Baltık Cumhuriyetleri’ndeki en büyük katedral olan Dom Katedrali, vitray süslemeleri ve 6718 bölümlü dünyanın en büyük ikinci orguyla dikkat çekiyor.[attachment=5]
Eski kentte görülmesi gereken bir başka yer ise St. Peter Kilisesi... Kilise, yüksek kulesiyle dikkat çekiyor. Yapımı 1746 yılında tamamlanan 123 metrelik kulesi, o yıllarda Avrupa'nın en yüksek yapılarından biriymiş. Ön cephesinde daha yeni gibi duran taşlar 2.Dünya Savaşı’nda aldığı yaraların sarılmaya çalışıldığını gösteriyor. Eskiden ahşap olan kulesi de bombalarla yıkılıp yanınca yerine yeni bir kule yapılmış. Kule, şehrin iyi görüldüğü yerlerin başında geliyor. Sovyetler döneminde mimarlık müzesi olarak kullanılan kilisenin kulesi de orijinal hali model alınarak ve asansör eklenerek restore edilmiş.
Old Town’da yer alan Zeplin Pazarı, Riga’nın görülmesi gereken en ilginç yerlerinden biri… Daugava nehri kenarında zeplin hangarı olarak inşa edilen dev yapılar günümüzde pazar olarak kullanılıyor. Burası Avrupa'nın en büyük pazarı aynı zamanda. Birinci Dünya Savaşı'nda zeplin hangarı olarak kullanılan, savaşın bitmesinin ardındansa kent yönetimine verilen yapılar, pazara dönüştürülmüş. Devasa binaların arkasında açık havada tezgahlar yer alıyor. İlk hangarda et ve ürünleri, ikinci hangarda deniz ürünleri, üçüncüsünde ise şarkiteri ürünleri yer alıyor. Bu pazarda aklınıza gelebilecek her türlü eşyayı, yiyeceği bulabilirsiniz. Özellikle balları gerçekten enfes. Bunun dışında Letonya’nın ünlü siyah ekmeği, be havyarı gerçekten inanılmaz leziz. Havyar gerçekten çok ucuzken (100 gr siyah havyar 1.5 Lats-1 Lats: 2.5 YTL) -hediyelik olarak da satılan- 800 gr cevizli siyah çavdar ekmeği de bir o kadar pahalı (12 YTL). Restoranlarda bile bu ekmeğin dilimi 0.5 Lats.
Eski kentin girişinde yer alan bir başka yapı ise eskiden surların bir bölümü olan Barut kulesi. Kırmızı tuğladan yapılmış ve sarmaşıkların bir kısmını sardığı kule şimdi Savaş Müzesine evsahipliği yapıyor.
Opera Binası Riga’nın ziyaret edilmesi gereken yerlerinden biri ... Uçan Hollandalı, bir efsanenin ve Wagner’in yaşamındaki bir dönemin buluşmasıyla ortaya çıkmış. Wagner, alacaklılarından kurtulmak için Riga’dan ayrılıp İngiltere’ye gitmek için şileple yola çıkar. Karşılaştıkları fırtına, onları Norveç fiyordlarında uzun süre mahzur kalmalarına yol açacaktır ve tasarım olarak gelişen “Uçan Hollandalı” operasının temelleri atılmış olur. Daha önce bildiği bir efsaneden yola çıkan Wagner, bu öyküde en çok kendisinin kattığı düşünceyi sever: Hollandalı’nın üzerindeki lanetten kurtulabilmesi için bir kadının ona ömrünün sonuna kadar sadık kalması gerekmektedir. Uçan Hollandalı, hatırlanamayacak kadar eski zamanlardan beri karaya hiç yanaşmadan denizlerde dolaşan lanetli bir gemiyle mahşer gününe kadar yedi denizde dolaşmak zorunda kalan Hollandalı’nın öyküsüdür.
Yorucu ama son derece keyifli Old Town turundan sonra dinlenmek için en ideal yer kentin içindeki en büyük yeşil alanlardan biri olan Bastejkalns Parkı. Burada yemyeşil, göğe uzanan dev ağaçların gölgesindeki bir bankta çiçek kokuları ve ufak şelalelerin sesleri arasında oturmak gerçekten çok dinlendirici. Parkta dinlenirken yanınızdan elele tutuşmuş bir gelinle damat geçip ellerindeki kilidi köprünün demirlerinden birine astıklarını, hatta ardından köprüde üzerinde isimler, kalpler resmedilmiş kilitleri görürseniz şaşırmayın. Bu eski bir Letonya geleneği. Genç evli çiftler köprünün üzerine gelince durup ellerindeki kilidi köprünün demirlerinden birine kilitleyip, anahtarını suya atıyorlar. Bu şekilde evliliklerinin ömür boyu süreceğine inanıyorlar. Ancak boşanma oranları asılan kilitlere rağmen % 50 civarında…[attachment=4]
Eski kent, parklar ve pazar yerlerini gezmek dışında yapılabilecek başka seçenekler de var Riga’da. Almanya’da olduğu gibi Riga’da da Jugendstil adıyla tanınan Art Nouveau mimarisinin 700’den fazla örneğini Riga sokaklarında görebilmek olanaklı. Ayrıca nehirde yapacağınız bir saatlik tekne yolculuğuyla nehirden kent manzarasını izleyebilir, ya da bu küçük kentteki 20 farklı müzeden dilediklerinizi gezebilirsiniz. Kent yakınlarındaki Açıkhava Etnoğrafya Müzesi’nde Letonya’daki çiftlik yaşamına, değirmenler, balıkçı köyleri, kiliseler ve çeşitli el sanatları mekanları arasında yürüyerek tanıklık edebilir, daha fazla zamanınız varsa Riga yakınlarındaki yemyeşil Sigulda’ya veya Baltık Denizi kıyısındaki Jurmala’ya gidebilirsiniz.
Gece yaşamının kalbi Old Town’da atıyor. İbiza’yı aratmayan gece yaşamına sahip olan Riga’da Cuma ve Cumartesi tüm gece kulüpleri tıklım tıklım doluyor. Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta bilinmeyen ve özellikle ara sokaklarda yer alan gece kulüplerine, içeriye göz atmak için dahi girilmemesi. Kapı önündeki satıcıların çeşitli vaadlerle sizi içeriye çekmeye çalıştıkları bu gece kulüplerine girdiğiniz anda kapılar ardınızdan kapanabiliyor ve gerçekten hoş olmayan sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Ancak Old Town’un ana caddesi üzerinde yer alan gece kulüpleri ve kafeler son derece kaliteli, güvenli ve inanılmaz keyifli mekanlar…
Riga, küçük bir kent olsa da tarihi görüntüsü, kültürel etkinlikleri, renkli gece yaşamı ve yemyeşil doğasıyla ziyaretçilerinde güzel anılar bırakmayı başarıyor, beyaz kağıdın üzerine çizilmiş güzel bir resim gibi...

2.jpg


3.jpg


4.jpg


kilitler.jpg


untitled.jpg
 

Etiketler
Ynt: BALTIKLAR’IN PARİS’İ: RİGA

Sonunda sizi görebildik :smiley: İmrenerek yazılarınızı takdirle takip ediyorum,elinize ayağınıza sağlık.
 

Ynt: BALTIKLAR’IN PARİS’İ: RİGA

:smiley: Sevgili Özcan, çok teşekkürler, çok incesin... Aslında kendimi öne çıkartmaktan ziyade oraları öne çıkartmak isterdim ama elimde o parkla ilgili fotoğraf cd'de arşivlerimdeydi. Arşivde aramak yerine işin kolayına kaçarak facebook'tan indirerek koydum, kendimle birlikte.. Umarım göz zevkinizi bozmamışımdır. :smiley: Elimden geldiğince daha önce de dediğim gibi rehberlerin beni götürdüğü yerleri yani oranın gidilecek yerlerini anlatıyorum. Bu şekilde bu yazıyı okuyanlar o ülkenin turizm ofisinden aldıkları bir haritayla uğraşmadan kolayca ve gidilecek yerler hakkında bilgi sahibi (biraz da internetten daha kapsamlı araştırarak belki) olmuş olarak daha az zamanda, daha az masrafla daha çok yerler görebilirler. Elimden geldiğince gittiğim ülkeler hakkında bilgi ve dip notlar vermeye devam edeceğim. Eğer bir parça da olsa faydam olursa ne mutlu bana.. Sevgiyle kalın...
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,735
Mesajlar
1,522,919
Kayıtlı Üye Sayımız
166,556
Kaydolan Son Üyemiz
Mehmet_Ali

SON KONULAR



Geri
Üst