Ynt: Avcılık Spor mudur?
yol' Alıntı:
Av yapmanın hergün serbest olduğu bir ülke yok ama başka ülkelerde veya Türkiye'de avlanmayı serbest bıraksalar avcıların hergün avlanacaklarından şüphem yok
Denetimi yapan ve av sürelerini belirleyenin de Yaşar hocamın dediği gibi devlet olduğunu unutmayalım. Yoksa dediğim gibi iş avcılara kalsa hergün avlanacaklar
sanırım ironman sezonun açık olduğu dönemde hergün av serbest demek istedi ki, bu doğru. avrupa'da sezonda gün sınırlaması getiren benim bildiğim tek ülke türkiye'dir. hatta bazı ülkelerde sezon da yoktur. örneğin komşularımız yunanistan ve bulgaristan'da av hergün serbest, üstelik bu ülkelerde göçmen kuşlar konusunda hiçbir limit sınırlaması da yoktur.
avın hergün serbest olup olmaması ise çok tartışmalı bir konudur. avın sadece haftasonu olması gereksiz bir yoğunluk yaratmakta aslında. hergün olsa avlanan hayvan sayısının daha az olacağı gibi bir varsayım da mevcut. bu uzun ve detaylı bir konu. köylüye ve kaçak avlanana zaten hergün serbest. burada legal avcıdan söz ediyorsak, çevremde hergün ava gitmesi mümkün olan bir kişi bile yok. en başta pahalı bir şey av. gittisi-geldisi, fişeği,yediği-içtiği derken ciddi bir maliyet yaratıyor. ayrıca pul alan avcı işi-gücü olan insandır. haftasonu bile vakit bulamaz çoğu zaman, değil ki hergün gitsin.
burada bir de avcı'nın kim olduğunu, kimin kastedildiğini iyi belirlemek lazım. örneğin tüm türkiyede geçen sene satılan avlanma pulu 50bin civarındadır. oysa ülkemizde avda kullanılması mümkün olan ruhsatlı silah sayısı 4 milyona yakındır. kaldı ki, köylerdeki silahların %80'i de ruhsatsızdır ve bu sayıya dahil değildir. yine kırsaldaki insanların %10'u bile avlanma pulu almaz. pul alan kişi %95 şehir ya da ilçelerde yaşayan insanlardır. avcı denilince legal avcıyı anlamak lazım. diğerleri kanunen de bu kapsama girmez.
yasarergun' Alıntı:
avcılığın kırsalda, özellikle köy civarında yapılan avcılığın pek kontrol edilemediği ve edilemeyeceği kanaatindeyim ama belli sulak alanlarda ya da av yaban hayatı koruma sahalarında bölgedeki milli parklar mühendisinin duyarlılığı oranında kuş bile uçurtulmaz
bu görüşe tamamen katılıyorum. meraya hayvan otlatmaya, tarlasında çalışmaya giden köylü hep yanında silah taşır. bu esnada da karşısına çıkan tavşan olsun, domuz olsun, kurt olsun yasak demeden, sezon demeden vurur genelde. özetle kırsalda kontrol yoktur.
yol' Alıntı:
Prosedür pek de böyle masum değil maalesef... Milli Parklar, devlet iştiraki veya özel teşebbüs yatırımı ile hayvan ürettirip, ürettirdiği bu hayvanları o yıl belirlenen fiyatlarla "satışa" çıkarır... O yıl satılacak (aslında öldürülecek diyelim) hayvanın fiyatı, ilgili bakanlık tarafından, hayvanın trofesine göre belirlenir... Bu fiyatlara itiraz edebilme haklarını elde edebilmek için Avcılık Federasyonu kurulmuştur... Yani avcıların öldürdükleri hayvanlar doğada başı boş gezen, populasyon fazlası hayvanlar değildir. Tam aksine gelir elde edilmesi için devlet eliyle özel alanlarda beslenip çoğaltılan hayvanlardır. Bunlar doğaya salınır ve avcıların o yıl öldürebileceği populasyon ve hayvanların fiyatları belirlenir, avcı bütçesi elverdiği kadarını öldürür, çıkışta hesabını öder ve alanı terk eder...
daha önce de yazmıştım bu konuda. devlet bu hayvanları belirlerken yaşları öncelikli belirleyici oluyor. üretkenliğini kaybetmiş yaşlı erkek hayvanlar belirleniyor. o seneyi çıkarması mümkün olmayan erkekler devletin görevlileri eşliğinde son derece ciddi ve titiz bir şekilde ücreti karşılığı yerli ve yabancı avcılara avlatılıyor. tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu şekilde en başta anadolu yaban koyunu olmak üzere, nesli tükenmekte olan hayvanların soylarının devamı sağlanmıştır. yoksa sadece bu hayvanları bir araya toplayıp belli bir bölgede koruma altına alınmaları bakımları için para bulunamazsa mümkün değildir, ki bu konuda devletin ayırdığı ödenek de sadece görevlilerin maaşını ödeyecek kadardır. devletin bu şekilde sağladığı ve koruma altındaki hayvanların bakımı için kullandığı para çok ciddi bir meblağdır. dünyadaki denenmiş ve başarılı olduğu tespit edilmiş uygulama da bu şekildedir. ha, biz bir 60-70 yıl geriden takip ediyoruz o ülkeleri, ama hangi konuda öyle değil ki zaten. ayrıca, avcılık federasyonun ne belirlenen ücretler, ne de tespit edilen kotalar üzerinde yaptırım gücü yoktur.
özel avlaklara gelince, bu tamamen ticari bir konudur. devletin özel teşebbüse belli süreler için kiraladığı alanlarda ya yetiştiricilerden satın alınan ya da bizzat özel avlak tarafından yetiştirilen hayvanlar satın alınır, bunlar avlağın doğal ortamına salınır, belli bir süre bunların dağılmaları beklenir ve avcı burada satın aldığı hayvanları avlamaya çalışır. avlama başarısı hiçbir zaman %100 değildir. doğaya kuş salımı işi ise belli dönemlerde avcı dernekleri veya klüpleri tarafından kamu kontrolünde yapılır. burada bunların avlanması amacı yoktur. çünkü kuş salımı devlet kontrolü altındaki ava kapalı bölgelerde yapılır. bu hayvanların doğal ortamlarında üremeleri ve çoğalmaları amaçlanır.
yol' Alıntı:
Daha da önemlisi buradaki konu avlanma kriterleri değil, avcılığın kendisi. Yani insanın, bir canlıyı öldürebilme güdüsü, bir canlıyı öldürebilme yetisi, bir canlıyı öldürebilme vicdanı?.
başkasının öldürdüğü bir hayvanı marketten satın almak daha mı vicdanidir? aslolan bıçağı, oltayı ya da tüfeği kimin elinin tuttuğu mudur?