Ynt: Avcılık Spor mudur?
Yaşar bey,
Avcıları tersten okumakla suçlayan siz, düpedüz "hayvan öldüren" ve "öldürmeyen" diye insanları sınıflandırıyor ve hayvan öldürenlerin hepsini aynı kefeye koyup "Avcı" diyorsunuz. Halbuki avcıların doğaya ve barındırdığı canlılara saygısı vardır ve herhangi bir türün neslinin tükenmesini istemez. Hele ki avlandığı türün çoğalması için elinden geleni yapar.
Aşağıda et ihtiyacı için yasal olmayan yollarla avlanan insanları masum göstermişsiniz. Ama ben size birkaç örnek vereyim. Yöremde (aslında heryerde böyledir) dere, ırmak, göl, gölet civarındaki köylüler, o kaynağı sahiplenir ve kendilerince koruyup kollamaya çalışırlar. Dışardan avcı sokmamaya çalışırlar. Ama kendileri nasıl avlanırlar ben size anlatayım. Göllerde üreme zamanı geceleri yumurtlamak üzere kıyıya gelen iri sazanları dirgen, tüfek vs. ile yakalar ve sadece o balığı öldürmekle kalmayıp yumurta içindeki binlerce yavrunun da yaşama şansını elinden almış olur. Irmak veya derelere cümbür cemaat inerler hazırladıkları "balık otunu" veya kireci akıntının üst kısmına dökerler ve daha aşağıdan su yüzüne çıkan balıkları toplarlar. Sadece balıklar değil yavru yetişkin ayırt etmeksizin yılan, kurbağa, kurtlar ve diğer su canlıları da bundan nasibini alırlar. Dinamit veya piknik tüpü patlatarak ta balık topladıkları olur. Dere veya ırmaklarda ise alt kısımlara taşlardan dizerek bent yaparlar ve daha yukarıdan su yolunu değiştirerek yatağı kuruyan o kolda bulunan balıkları toplarlar. Bu yöntemi 2003 yazında gittiğim doğu Karadeniz yaylalarından birinin kahvesinde köylülerle sohbet ederken, avlandığımız oltaları küçümseyen köylülerden duymuştum. Sırtlarında gezdirdikleri jeneratör ile suya elektrik vermek suretiyle balık ve diğer canlıları etkisiz hale getirip toplayanları da gördüm yaylalarda.
Van gölündeki inci kefalinin derelere yaptığı göç esnasında başına gelenleri hepimiz televizyonda izlemişizdir herhalde. Ama sizin için o insanlara da avcı deyip geçmek işin kolay yanı.
Bir yöntem var ki; sulak alanlarda kuş gözlemlediğinize göre belki sizin de haberiniz vardır, "tırıvırı", "paraşüt", "katil", "tor" diye bilinen misinadan örme küçük (1mx1m gibi)
bir ağ parçası ve üzerine tutturulmuş bir ağırlıktan oluşuyor. Bir misinanın ucunda göle, dereye veya ırmağa salınan bu tırıvırı ile ordan geçen herhangi bir su canlısı yakalanıyor.
Ama çoğu zaman bu ağ parçası dipteki ilişkenlere takılıyor ve bağlı olduğu misina koparak suda kalıyor. Ağ misina örgüsü olduğundan çok uzun yıllar çürümeden kalıyor ve bulunduğu yerde canlıları tehdit etmeye devam ediyor. Ekte çarpıcı fotoğraflarla bu lanet tırıvırının zararlarını gözler önüne sermek üzere, üyesi olduğum dernek ve çeşitli platformların hazırladığı broşüre bakılmasını öneririm. Kuraklık sebebiyle su kaynakları çekildikçe açığa çıkacak olan bu tırıvırılar artık kuşlar için de tehdit olmaya başlayacaktır.
Canlı nesillerini tehdit etmekle suçladığınız biz avcılar bilakis nesillerinin devamı için elimizden geleni yapıyoruz.
Yöre halkının akıl almaz yöntemlerle avlandıkları su kaynaklarına bilinçli avcılar girdikçe onların aydınlatılmasında ve bilgilendirilmesinde etkin rol oynuyorlar. Veya hiç olmazsa bu yasadışı yöntemler kolluk güçlerine ihbar ediliyor.
Bu aktardıklarım olta ile balık avcılığıyla ilgilenen benim gördüklerim ve bildiklerimdir. Ateşli silahlarla avlanan bilinçli avcıların da benzer örnekleri olacağını düşünüyorum.
[attachment=1]
[attachment=2]
yasarergun' Alıntı:
Arkadaşlar sanırım daha önce de aynı konuda yazdım ama avcı olan arkadaşlar yine olayı tersinden okuyorlar. Doğadaki hayvanları bitirdik bir süre sonra uçan ya da kaçan bir şey kalmayacak. Birilerinin avlanmanın yasal olduğu sürede ve kurallara uyarak doğadaki vahşi hayvanları öldürmesi ile bir diğerinin yılın her mevsimi gebe ya da yavrulu dinlemeden vahşi hayvanlardan uçanı kaçanı vurması arasında pek fark olmadığını düşünüyorum. Ennihayetinde her ikisi de doğadaki vahşi yaşamı tehdit ediyor ve türleri tükenme noktasına getiriyor bunu yasal avcılık ya da yasal olmayan şeklinde ayırmaya gerek yok bence ikinizin arasında pek fark yok çünkü ikiniz de yasal olan barut ve kurşunla doğadaki nesli tükenme tehdidi altındaki zavallı hayvanları öldürüyorsunuz hatta yasal olmayan avcılık yapanların çoğu bunu et ihtiyacını karşılamak için yapıyor ama sizin hiçbirinizin bu kaygıyı taşıdığını düşünmüyorum. Bugün Tubitak tarafından desteklenen ekoloji temelli doğa eğitiminde kuş gözlemlemek için hatay dörtyol burnaz sahillerindeki sulak alana gittik oradaki 3 tane sitedeki en az 15 kişi bize şikayete geldi hocam avcılar kuş koymadılar diye hepsini de şikayet etmişler ellerinde kapı gibi belgeleri varmış kuşları vuranların ya da karakolda tanıdıkları geçen sene aynı tarihlerde 17 tür su kuşunu saydığımız yerde 2 hafta önceki gözlemde sadece 3 tür bu günki gözlemde sadece 5 tür sayabildik. Hepinizi tebrik ediyorum iyi çalışıyorsunuz.......devam...sayenizde çocuklar kuşları bilgisayardan tanıyacaklar