Anzak Günü 25 Nisan

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan cengo1965 Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 51
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 17,255
Ynt: Anzak Günü 25 Nisan

[quote author=SÜVARİ link=topic=53629.msg606120#msg6
Dedikleriniz genel anlamda doğru.Fakat bir konuda yanılıyorsunuz.Bu millet her halükarda "haka " dansını kendi bünyesindeki hiçbir kutsal ve mahrem değer üzerinde oynatmaz.Oynamaya teşebbüs edenlerin "dansını" cinsini cibilliyetini de beller merak etme.Hem de her türlü değerine sahip çıkarak vede kafalarına canlarına gök kubbeyi yıkarak ve bedenlerinin her hücresine süngüsünü ............sokarak..................
 

Etiketler
Ynt: Anzak Günü 25 Nisan

erhan110' Alıntı:
Kızarak değil üzülerek okuduğum karşıt yanıtlar toplumdaki tarih bilincinin nasıl dümura uğradığını belli ediyor. İsmi bile ANZAK yani ANZAC yani AUSTRALIA NEW ZELLAND ARMY COOPERATION gibi bişey olan İngiliz emperyalizminin oraya buraya sürüp savaştırdığı , kullandığı ancak kendi içlerindede ulus olabilmek için bir yerlerde savaşıp başarma arzusunun vahşileştirdiği insanların torunları hala parlamentolarında soykırım yasaları cıkartıyorlar , sonrada buraya gelip yas tutuyorlar.

Yabancılara misafirperver olmak zorunda değilsiniz arkadaşlar !! Kimse size yurtdısında misafirperver değil çünkü onların yabancı hayranlığı gibi bir komplexleri yok. Sizler anzakları ağırlamak zorundada değilsiniz , dedelerinizde anzakları agırlamadı sadece onlarla savaştılar vede 100,000 şehit verdiler. Eğer dedeleriniz adına sadece bişey yapmak istiyorsanız o anzak gününü MEHMETÇİK gününe değiştirmeye çalışın , ama o zaman anzaklar yanınızda asla olmayacaktır çünkü onlar anzak olan dedeleriyle gurur duymak için buralara geliyorlar . Ya siz ????
Ne güzel belirtmişsin değerli kardeşim....Başka söz ilaveye gerek yok.Sağolasın.ŞEHİTLERİMİZİN RUHLARI ŞAD OLSUN.(Ki onların ruhları her zaman şad olur.Mekanları her zaman CENNETTİR ve yüreklerimizdir.......
 

Ynt: Anzak Günü 25 Nisan

SÜVARİ' Alıntı:
Arkadaşlar UYANIN!

Atatürk'ün eserlerini bir okuyun. Ne atalarını anması, ne İngiliz'ler tarafından kandırılan bahtsız insanları.......İşte size ispatı;

Bu anzaklar, Irak savaşına doğrudan katıldılar. Hiç itiraz etmediler. Neden ozaman demediler İngilizlere, SİZ BİZİ DAHA ÖNCE KANDIRDINIZ BİZİM BU İNSANLARLA BİR DÜŞMANLIĞIMIZ YOK.

İki büyük zırhlı savaş gemileri ilk önce Basra körfezine girdi ve işgale başladılar. HANİ PİŞMANLIK, HANİ KARDEŞLİK.

Oradaki insanların ırzına HAKA dansı yaparak girdiler. Şunu unutmayın, ÇANAKKALE ve İSTANBUL kilit noktadır. Onlar nesillerinin bunu unutmaması için her yıl ödenek ayırarak
buraya gelip etkinlik düzenliyorlar. İnternet üzerinden onların gördüğü derslere ve ayinlere bir bakın. Onlar mutlaka birgün ÇANAKKA'LEYİ alacaklarına inanıyorlar.

Neden şimdi Irak'ta anma günü yapmıyorlar. Çünkü bir bakın petrol üretimi büyük şirketler arasında paylaşıldı. Ne işleri vardı gelip orada savaştılar. Onlarda payına düşeni aldı. TIPKI ÇANAKKALE İÇİN GELDİKLERİ GİBİ hep aynı devletlerle beraber koşa koşa savaşa geldiler.


Bizim 17-18 yaşındaki binlerce çocuğumuzu kaybettiğimiz için üzülüyorum dedim hepiniz karşı çıktınız. Keşke bu yazılanları ve yabancı hayranlığını tarih hocalarım bir görseydi.

EĞER O ŞEHİTLERİMİZ OLMASA İDİ ŞİMDİ BİZİM KADINLARIMIZINDA ÜSTÜNDE HAKA DANSI YAPACAKLARDI. Allah cümlesinden razı olsun.

Şunu asla unutmayın!.......................Şu an sahip olduğumuz ORDUMUZ OLMASA, siz o zaman görün onların kardeşliğini...
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE.

BEn olaya sizin gibi şovenist bakamıyorum kusura bakmayın ve sizin ideolojinizi taşıyan, sizin gibi düşünen insanlara Atatürk ile cevap vermek istiyorum

" türk genci, devrimlerin ve rejimin sahibi ve bekçisidir. bunlarin lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve devrimleri benimsemiştir. bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır demeyecektir. hemen müdahale edecektir. elle, taşla, sopa ve silahla, nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır. polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. genç, "polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi degildir" diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. mahkeme onu mahkum edecektir. yine düşünecek: "demek adliyeyi de islah etmek, rejime göre düzenlemek lazım!" onu hapse atacaklar. kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana, ismet paşa'ya, meclis'e telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını , kayrılmasını istemeyecek. diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin icabını yaptım. müdahale ve hareketimde haklıyım. eğer buraya haksız gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir!" işte benim anladiğim türk genci ve türk gençliği!"
 

Ynt: Anzak Günü 25 Nisan

Mehmet_Can' Alıntı:
" türk genci, devrimlerin ve rejimin sahibi ve bekçisidir. bunlarin lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve devrimleri benimsemiştir. bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır demeyecektir. hemen müdahale edecektir. elle, taşla, sopa ve silahla, nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır. polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. genç, "polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi degildir" diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. mahkeme onu mahkum edecektir. yine düşünecek: "demek adliyeyi de islah etmek, rejime göre düzenlemek lazım!" onu hapse atacaklar. kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana, ismet paşa'ya, meclis'e telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını , kayrılmasını istemeyecek. diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin icabını yaptım. müdahale ve hareketimde haklıyım. eğer buraya haksız gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir!" işte benim anladiğim türk genci ve türk gençliği!"
Mustafa Kemal Atatürk
 

Ynt: Anzak Günü 25 Nisan

SÜVARİ' Alıntı:
Onlar Anzak günü düzenledikçe benimde canım yanıyor.

O savaşta, Ülkemizde bulunan bütün lise öğrencileri ve binlerce insanımız askere gitti ve tamamı şehit oldu. Bir büyük neslimiz yok oldu onların yüzünden.

Bu savaşta ve diğer tüm savaşlarda kaybedilen canlarımıızın sorumluluğu ''nereye ve ne için geldiğini dahi bilmeyen'' anzakların, ''ezan sesini duyduktan sonra silah bırakan Hindistan'lı müslüman askerlerin'' ve dahi ''gerçekte ne için, kimlerin çıkarına savaştığının bilincinde olmayan'' gelmiş geçmiş tüm savaşlarda ölen tüm ulusların'' hangi askerinin sırtına yüklenebilir? Üstelik gerçek suçlular servetine servet, iktidarına iktidar katarken...
Anzakların anma günü diğer tüm uluslara örnek olması gereken bir uygulamadır. Yunan askerlerin torunları da Anadolu'da yok yere kırılan atalarını anma günü düzenlese barış ve dostluğa önemli katkı sağlamış olurdu düşüncesindeyim. Yok yere ölen diyorum çünkü Yunan işgalinin Yunanistan'ın kendi insiyatifi doğrultusunda gelişmediğini resmi tarih kitaplarının birazcık dışına çıkan herkes bilir.Bu türden anma günleri ulusların çıkarları, idealleri ve hesaplaşmaları değil bireysel anma günleridir. Acıların hatırlanması benzer hataların bir daha tekrarlanmamasına katkı sağlar.

erhan110' Alıntı:
Kızarak değil üzülerek okuduğum karşıt yanıtlar toplumdaki tarih bilincinin nasıl dümura uğradığını belli ediyor. İsmi bile ANZAK yani ANZAC yani AUSTRALIA NEW ZELLAND ARMY COOPERATION gibi bişey olan İngiliz emperyalizminin oraya buraya sürüp savaştırdığı , kullandığı ancak kendi içlerindede ulus olabilmek için bir yerlerde savaşıp başarma arzusunun vahşileştirdiği insanların torunları hala parlamentolarında soykırım yasaları cıkartıyorlar , sonrada buraya gelip yas tutuyorlar.

Yabancılara misafirperver olmak zorunda değilsiniz arkadaşlar !! Kimse size yurtdısında misafirperver değil çünkü onların yabancı hayranlığı gibi bir komplexleri yok. Sizler anzakları ağırlamak zorundada değilsiniz , dedelerinizde anzakları agırlamadı sadece onlarla savaştılar vede 100,000 şehit verdiler. Eğer dedeleriniz adına sadece bişey yapmak istiyorsanız o anzak gününü MEHMETÇİK gününe değiştirmeye çalışın , ama o zaman anzaklar yanınızda asla olmayacaktır çünkü onlar anzak olan dedeleriyle gurur duymak için buralara geliyorlar . Ya siz ????
Ulusların ve devletlerin gizli, açık politikaları sözkonusu olduğunda yazdıklarınızın tümünde haklısınız. Anzak anma günü için buraya gelen (ya da gönderilen) Avusturalya'lı ve Yeni Zelanda'lıların böylesi bir amaca hizmet ettiklerini düşünürsek yine haklısınız. Misafirperverlik konusunda da haklısınız. Onları ağırlamak zorunda değiliz. Bu insanların dönemin politikacılarına saygı duyduklarını hiç sanmıyorum. Konu ulusal çıkarların ve hesaplaşmaların dışındadır. Kaybedilmiş bir savaş için kimse atalarıyla gurur duymaz. Olsa olsa, uluslarının uluslararası arenada varoluş mücadelesine katkıda bulunmak adına canlarını vermiş olmaları nedeniyle birazcık yüceltir ve belki buradan bir paye çıkartır. Benzer bir durumun sonucu farklı olan versiyonunu biz de yaşıyoruz. Kore şehitlerimizi anıyor, onlara kahramanlık payesi biçerek anma törenleri düzenliyoruz öyle değil mi? Oysa Kore neresi, Türkiye neresi?.. Kazanılmış bir savaş olması nedeniyle hem bizlerin hem Kore'lilerin gözünde şehit ve gazilerimizin yeri çok farklı. O insanlar da aslında kendilerini hiç ilgilendirmeyen bir mesele yüzünden, Türkiye'nin uluslararası arenada kabul görebilmesi adına feda edilmiş insancıklardı. Şimdi Kore savaşının sonucunun farklı olduğu durumu düşünün. Savaş kaybedilmiş olsaydı ve Kore şehitleri için anma günü düzenleseydiniz neler hissederdiniz? Savaş kazanılmış olmasına rağmen kendi adıma ''o insanlar giderken neler hissetti, hangi ideal uğruna savaştı, giderken kendilerine soruldu mu?'' diye düşünmeden edemiyorum. Tersi durum söz konusu olsa idi ve (eğer kabul edilirsek) bu gün bir doğu bloku ülkesine atalarımızı anmaya gidiyor olabilirdik. Böyle bir anma törenine gidiyor olsaydım atalarımın mezarına bir tas su döküp biraz hüzünlü bir konuşma yapmaktan başka amacım olmazdı.
 



Ynt: Anzak Günü 25 Nisan


Burada bulunan herkesce malumdurki bu millet onuru ve inançları için her zaman ölümü göze almıştır bundan sonrada alacaktır. Ancak kabul edilmesi gereken bir şey daha varki o da savaş bitimiyle bu kin son bulmalıdır.

Karşı fikri savunan arkadaşların anladığım kadarı ile endişeleri "bu anma törenlerinin ardında yabancı oyunları vardır ve onların elini güçlendirmektedir. Vatan sever olanlar bu oyuna gelmemelidir".

Diğer arkdaşlarımızda yine vatan sevgisi ile bu bir oyun dahi olsa biz kültürel değerlerimizin gereğini yapalım. Savaş sonrası açılan yaraları saralım düşmanlıkları unutalım. demektedir.

Yukarıda bir mesajda sanki Anzakların bu anma törenini hoş karşılama yabancı hayranlığı olarak ele alınmış bence burada büyük bir yanılgı var.

Bu millet kendi kanını akıtan kendi kanından insanların kanı ie değirmen çevirip yaptığı ekmeği yemiş insanları yıllarca Sahabe diyerek bağrına basmış ve hala basmaya devam etmektedir. İnançları kullanılarak kendi kimliğini ayaklar altına alacak kadar arap hayranı haline getirilmiştir. Şimdi biz bütün bunları yok sayacağız ve bizi katleden insanları sahabe diyerek kutsal insan sınıfına koyacağız ama buna karşılık ölmüş dedesinin mezarını ziyarete gelmiş kimseleri bu ülke için tehlike kabul edeceğiz. Burada bir bilgi eksikliği vardır.

Görmemiz gereken mücadele etmemiz gereken, inançlarımızın suistimal edilerek yıllardır bu halkın sömürülmesidir. Bize zarar veren yabancı hayranlığı budur bu halk bu yabancı kültürün hayranlığından kurtarılmalıdır.
 

Ynt: Anzak Günü 25 Nisan

Konuyu saptırıyorsunuz. Burda size karsı çıkanların hicbirisi anzaklari oluşturan ülkeleri ve politikalarını savunmadı. Biz politikalar ve ülkeler üstünde bir insanlığı ve o insanlığın gereklerini savunduk. Ben Çanakkale şehitliğine 3 kere gittim ve gezdim, birisindede 1 hafta kalıp yanan ağaçların yerine gönüllü ağaç diktim o anzak torunları ile. Ve bu yaz tekrar gitmeyi planlıyorum. Siz hiç gittinizmi bilmiyorum? Ama gittiyseniz bile sanırım farkımız ben orda ölen iki tarafın insanları icinde üzülüyorum. İki tarafın anma gunundede gidebiliyorum. Buna benzer saçmalıklar bir daha olmasın diye. Bunun gibi savaşların tekrar olmamasını sağlayacak tek şey halkların yanyana gelip onları savastitan emperyalist güçlere doğru olan insanlığı göstermesidir. Siz gecmiste yaşananları tek taraflı görerek kin duymaya devam ederseniz, karsidanda farklı birsey bekleme hakkınız olmaz. Rozet takmakla Atatürkçü olunmadigini, bayrak asmaklada milliyetçi veya vatansever olunmadigini bilecek kadar çok hayat tecrübem ve tarih bilgim var.
 


Ynt: Anzak Günü 25 Nisan

Tesadüfen konumuzla ilgili açılan bir başlık,

http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=53683.0

KEMAHLI' Alıntı:
Sevgili arkadaşlar yıllar önce binlerce şehit verdik bu topraklarda ama Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki kahraman mehmetçiklerimiz sayesinde vermedik düşmana bu güzelim memleketimizi.

Babamın yaşadığı Yeni Zelanda'da bir Atatürk anıtı var. Yeni Zelandalılar büyük önder Gazi M.Kemal Atatürk'ü şu sözlerle tanıyorlar...

Atatürk’ün anzak analarına yazdığı mektup şöyle: "Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar burada dost bir vatanın bağrında bulunuyorsunuz, huzur ve barış içinde uyuyunuz, sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını bu savaşa gönderen analar, göz yaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim çocuklarımız olmuşlardır."...

İşte bütün dünyanın, düşmanın bile takdir ettiği ulu önder Kemal Atatürk'ün ve Çanakkale'de şehit olan bütün mehmetçiklerin mekanları cennet ruhları şad olsun.

Şahsım adıma site kurucularına çok teşekkür ediyorum. Saygılarımla. İbrahim Sevindik (Efsane Kahraman Aziz Ağa'nın Torunu).



Ayrıca,


Gelibolu topraklarında yitirdiğimiz evlatlarımızın acısını, alicenap sözleriniz hafifletti. Gözyaşlarımız dindi.
Bir ana olarak bana, bir güzelim teselli bahşetti. Yavrularımızın sonsuz uykularında, huzur içinde dinlendiklerinden
hiç kuşkumuz kalmadı. Majesteleri kabul buyururlarsa bizler de kendilerine ATA demek istiyoruz. Çünkü, Yavrularımızın
mezarları başında söylediğiniz sözler, ancak bir öz babanın sözleri gibi yüce, ilahi. Evlatlarımızı bir baba gibi
kucaklayan büyük ata’ya tüm analar adına şükran, sevgi, saygıyla.

Avustralyalı bir şehit annesi.
 

Ynt: Anzak Günü 25 Nisan

Ayrıca okursanız,

----Alıntıdır----

Kanberra’da Atatürk Anıtı Tasarısı

Dr. Bilal N. Şimşir
ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ
Sayı 51, Cilt: XVII, Kasım 2001

ÖZET

Çanakkale Muharebeleri’nde şehit düşen Türk ve Anzak askerlerinin anısını yaşatmak için, iki ülke arasındaki görüşmeler sonucu, Avustralya’da bir Atatürk Anıtı açılmasına karar verilmiştir. Ayrıca, Atatürk Anıt Bahçesi, Atatürk Kıyısı, Atatürk Girişi adı altında Avustralya’da bazı yerlerin adı değiştirilmiştir. Tarihte ilk defa bir savaş iki ülke arasında dostluk bağının kurulmasına sebep olmuştur. Atatürk Anıtı ile ilgili olan bu makalede, Anzaklar’ın ve Türk tarafının önerileri, yapılan görüşmeler, anıtların dikilmesi, iki ülke arasındaki ilişkilere değinilmiştir.

Anahtar Kelimeler
Çanakkale, Anzaklar, Gelibolu, Mustafa Kemal Atatürk, I. Dünya Savaşı.

ABSTRACT
It is decided that the Atatürk Monument will be opened as a result of negotiations oftwo countries, in Australia. To survive for the memory of Turkish and Anzac soldiers whose died in the Dardanelles Battles in addition, the name of some regions are changed into Atatürk Memorial Gar-den, Atatürk Foreshore, Atatürk Entrance. in the history for the first time, the war caused the friendship between the two countries. in this article related in Atatürk monument, the proposals of Anzacs and Turkish parties. negotiations, monuments, the relations between the two countries are described.

Keywords
Dardanelles, Anzacs, Gallipoli, Mustafa Kemal Atatürk, I. World War.

1. Giriş

Uzak ülke Avustralya’nın başkenti Kanberra’da bir Atatürk anıtı vardır. Avustralya’yı ziyaret eden Türk heyetleri bu anıtı da ziyaret ederler. Avustralya’da yaşayan Türkler, her yıl 10 Kasım’da çelenkler ve buketlerle bu anıt önünde toplanıp Büyük Atatürk’ü anarlar. Teşbihte hata olmazsa, Türkiye’de bizler için Anıtkabir neyse Avustralya Türk toplumu için de Kanberra’daki Atatürk Anıtı odur. Türkiye Büyükelçisi olarak Avustralya’da görev yaptığımız dönemde her yıl çalışma arkadaşlarımız ve vatandaşlarımızla birlikte biz de bu anıt önünde Atatürk’e saygımızı yeniledik. Atatürk’ü anarken aynı zamanda bu anıtın tarihçesini de merak ettik. Kanberra Büyükelçiliğimiz dosyalarını ve yerel basını da kullanarak bir araştırma yaptık ve Avustralya Başkentindeki Atatürk Anıtı'nın kuruluş öyküsünü kaleme aldık.

Aslında Mustafa Kemal (Atatürk) adı, seksen küsur yıldır Avustralya’da ve Yeni Zelanda’da yer etmiştir; ta Çanakkale Savaşı’ndan beri çok iyi tanınır ve hatırlanır. Bu savaş, Avustralya ve Yeni Zelanda için son derece önemlidir. Çünkü birer İngiliz kolonisi olan ve o zamana kadar hep İngiliz ordusu saflarında savaşlara katılmış olan bu iki ülke, ilk defa Çanakkale Savaşı’na kendi adlarını taşıyan ve ANZAC adı verilen bir kolordu ile katılmışlardır. Böylece, İngiltere’den ayrı birer devlet olma yolunda kendilerini o savaşta kanıtlamışlardır, tabir caizse rüştlerini Çanakkale’de ispat etmişlerdir. Ve ANZAK’lar, Çanakkale topraklarına ayak basınca karşılarında Mustafa Kemal’i bulmuşlar ve onu bir daha hiç unutmamış, unutamamışlardır.

1921 yılında Çanakkale Savaşı’yla ilgili Avustralya resmî tarihinin ilk cildi yayınlanmıştır1. Bu kitapta Mustafa Kemal’e geniş yer verilmiştir. Mustafa Kemal’in Çanakkale’de, çıkartmanın daha ilk saatlerinde ANZAK’ların önünü kestiği ve İngiltere ve müttefiklerinin Çanakkale Savaşı’nı Mustafa Kemal yüzünden kaybettikleri vurgulanmıştır. Sezar’ın hakkı Sezar’a. Hatırlamak gerekir ki, 1921 yılında Mustafa Kemal Paşa, Sakarya’da Yunanlılarla savaşmaktadır; o günlerde Londra’daki Lloyd George Hükümeti, Mustafa Kemal’i adeta bir “asi”, bir “çete başı” gibi göstermeğe çalışmaktadır. Aynı günlerde kaleme alınan Çanakkale Savaşı ile ilgili Avustralya resmi tarihi ise Mustafa Kemal’e karşı gayet saygılı ve yüceltici bir dil kullanmıştır. 1921 yılından sonra Çanakkale Savaşı’yla ilgili olarak Avustralya ve Yeni Zelanda’da yayınlanan hemen her kitapta Mustafa Kemal adına tekrar tekrar yer verilmiştir.

Mustafa Kemal’i 1930’larda ANZAK’lar hakkında dile getirdiği güzel sözler, Avustralya ve Yeni Zelanda insanlarının gönüllerini fethetmiştir. Bu sözler Avustralya kıtasının çeşitli yerlerinde mermerlere kazınmış, kitaplara girmiş ve başkent Kanberra’daki Atatürk anıtını da süslemiştir.

a. Avustralya Başkentinde Atatürk Adı

Atatürk adının Avustralya’nın başkentinde bir anıtla ölümsüzleştirme düşüncesinin ne zaman ortaya çıktığına gelince, bunun geçmişinin 1981 yılına kadar uzandığı anlaşılıyor. O yıl, Atatürk’ün doğumunun 100. yıldönümüdür. Çağdaş Türk devletinin kurucusu Büyük Adam, dünyanın dört bir yanında büyük saygıyla anılıyor. UNESCO da bu anmayı programına almış, destekliyor, özendiriyor. 100. yılında Atatürk’ün adı Avustralya’da da yeniden duyuluyor, güncelleşiyor.

Kanberra Büyükelçiliğimiz, 1981 yılında bazı Avustralyalı dostlara, gazetecilere Atatürk’le ilgili kitaplar dağıtıyor. Bu arada başkent Kanberra’nın günlük gazetesi The Canberra Times’a da iki kitap veriliyor. Büyükelçilik Müsteşarı Ergun Pelit, kitapları verirken gazetenin askeri tarih yazarı Frank Cranston ile görüşüyor. Görüşme Çanakkale Muharebeleri, Anzaklar ve Atatürk etrafında oluyor. Pelit, “Mr. Frank Cranston ile Atatürk hakkında gazeteye verdiğimiz iki kitap dolayısıyla bir görüşme yapmış ve Çanakkale savaşlarındaki ANZAC’lar hakkında görüş teatisinde bulunmuş, ayrıca kendisine Türk Tarih Kurumu’nun Atatürk ve Anzaklar adlı kitapçığını vermiştim” diyor2. Bu görüşmede, Gelibolu Yarımadası’nda “Azak Koyu” ve Kanberra’da Atatürk anıtı düşüncesinin belli belirsiz ilk tohumu atılmıştır.

Burada sözü geçen Atatürk ve Anzaklar adlı küçük kitap, Türk Tarih Kurumu eski Genel Müdürü Uluğ İğdemir tarafından hazırlanmış ve ilk defa 1978 yılında basılmıştır3. Kitapta, Atatürk’ün, Çanakkale Savaşı’nda ölen Anzaklarla ilgili tarihi sözlerinin nasıl ortaya çıkarıldığı ve nasıl Avustralya’ya duyurulduğu anlatılıyor. Bu sözler, kitabın basıldığı yıl Avustralya’nın Queensland eyaleti başkenti Brisbane’da kullanılmış. O yıl Brisbane’da, Çanakkale’de ölen Avustralyalılar anısına bir anıt - çeşme yaptırılmış. Buna “Gelibolu Onur Çeşmesi” adı verilmiş. Çeşmeye, Atatürk’ün Anzaklarla ilgili sözlerini içeren bir yazıt konmuş. Böylece Atatürk’ün adı ve sözleri, ilk defa, Avustralya’da bir taşa kazınmış, bir anıtta yer etmiştir. Brisbane’deki Gelibolu Onur Çeşmesi, birkaç yıl sonra Kanberra’da Atatürk anıtı için de ilham kaynağı olacaktır.

Atatürk ve Anzaklar adlı kitapta, Bribane’deki Gelibolu Onur Çeşmesi yazıtının resmi, Atatürk’ün Anzaklarla ilgili sözlerinin Türkçe ve İngilizcesi de yer almaktadır. Bu kitap, Atatürk’ün doğumunun 100. yılında Avustralya’da dağıtılmış ve büyük bir ilgi toplamıştır. Burada yer alan Atatürk’ün Anzaklarla ilgili sözleri Avustralya’da derin etki yapmıştır. Bu küçük kitaba Avustralya’da gösterilen ilgi, başka hiçbir Türk kitabına nasip olmamıştır. Çünkü bu kitapta Atatürk, Gelibolu Yarımadası’nda can vermiş olan ve Avustralya’da hiç unutulmayan Anzak askerlerine içten bir saygı göstermiştir.

ANZAK demek, Birinci Dünya Savaşı’nda, Çanakkale’de Türklerle çarpışan Avustralyalı ve Yeni Zelandalılar demektir. ANZAK ve ANZAC kelimesi, “Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu” (Avustralian andNew Zeland Army Corps) kelimelerinin İngilizce kısaltmasıdır. 25 Nisan 1915 sabahı Arıburnu yakınından Gelibolu Yarımadası’na ayak basan Anzaklar, karşılarında Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal’i (Atatürk) bulmuşlar ve bir daha bu adı unutamamışlardır. Mustafa Kemal, Avustralya’da önce Çanakkale kahramanı olarak tanınmıştır; Devlet kurucusu, Cumhurbaşkanı olmadan önce, Çanakkale’de Anzakları durdurmuş ve yenilgiye uğratmış olan kumandandı ve bu sıfatla Avustralya’da öteden beri saygıyla hatırlanıyordu.

Çanakkale Savaşları üzerine Avustralya’da yayınlanan hemen her ciddi eserde Atatürk’e genişçe yer verilir. Bu savaşlar, Avustralya tarihinde pek önemli bir yer tutar ve bu konuda İngilizce çok yayın yapılmıştır. Daha Birinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından, sıcağı sıcağına Çanakkale Savaşları üzerine Avustralya resmi tarihi hazırlanmıştır. Avustralya’nın en büyük askeri tarihçisi Charles Edwin Woodrow Bean tarafından yazılan ve ilk baskısı 1921 - 1924 yıllarında tamamlanan iki ciltlik bu büyük eserde de Atatürk’ün Çanakkale Savaşları’ndaki eşsiz yeri oldukça objektif biçimde vurgulanmıştır4. 1942 - 1944 yıllarında ikinci baskısı yapılan bu resmi Anzaklar Hikayesi (The Story of ANZAC), 1978 - 1981 yıllarında yeniden basıldı5. Kitabın ikinci cildi, tam Atatürk’ün doğumunun 100. yıldönümünde yeniden yayınlanmıştır. Bu yeni baskı piyasaya sürülünce, Kemal Atatürk adı Avustralya’da tekrar saygıyla hatırlandı ve güncelleşti.

Daha önce Atatürk ve Anzaklar adlı kitabı edinmiş ve Türkiye Büyükelçiliği müsteşarıyla Atatürk’ü, Çanakkale’yi ve Anzaklar’ı konuşmuş olan askeri tarih yazarı Frank Cranston, bu defa yeniden basılan Anzakların Hikayesi hakkında bir tanıtma yazısı yayınladı. Çanakkale Savaşı’nda Atatürk’ün seçkin yerini vurguladı. Atatürk’ü Avustralya kamuoyuna “eşsiz asker”, “essiz devlet adamı” diye tanıttı. Daha o savaş sırasında Mehmetçiklerle Anzaklar arasında doğan karşılıklı hayranlık duygularına parmak bastı. Şöyle yazdı:

“Çanakkale’de Ateş hattında doğan karşılıklı hayranlık duyguları gelip geçici olmamıştır. Bu duyguların kalıcı olduğu, stratejisi ve taktikleriyle Anzakları yenilgiye uğratmış olan Kemal Atatürk’ün 1934 yılında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya yazdırdığı ve Gelibolu’da okunan pek güzel sözlerinden de anlaşılıyor. Şükrü Kaya, Cumhurbaşkanı (Atatürk) adına şunları okumuştur:

‘“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana, koyun koyunasınız.

‘Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Göz yaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır.

Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.”

“Bunlar, eşsiz asker, eşsiz devlet adamından eşsiz övgü ve takdir sözleridir.”6

Avustralyalı Granston, bunları söyledikten sonra, aynı yazısında bir de ilginç fikir ortaya atıyor: Anzakların 1915 yılında Gelibolu Yarımadası’nda çıkartma yaptıkları koyun adının İngilizce yayınlarda ve haritalarda “Anzak koyu “ olarak geçtiğini hatırlatarak bu yere Türk hükümetince de resmen aynı adın verilmesini öneriyor. Böyle bir jestin, yaklaşmakta olan Çanakkale Savaşları’nın 70. yılında “Türk halkının Avustralyalılara en güzel hediyesi” olacağını söylüyor.

Granston’a göre, Türk hükümeti “Anzak koyu” adını kabul ederse, buna karşılık, Kanberra’nın bir semti “Gelibolu” olarak adlandırılabilirdi. Başkent Kanberra’nın bazı sokaklarına da, Çanakkale’de savaşmış Türk ve Avustralyalı kahramanların adları verilebilirdi. Böylece Çanakkale kahramanlarının hatırası yaşatılmış olurdu.

Kanberra’nın bir yerine Atatürk’ün adını vermek ve anıtını dikmek düşüncesi böyle ortaya çıktı. Tarih: 1 Ağustos 1981.

Fikir henüz pek net değildir. Yazar, anıttan söz etmiyor. Yalnız Kanberra’nın bazı semtlerinin, Çanakkale’de savaşmış Türk gazilerinin adlarının verilmesini öneriyor. Çanakkale’de savaşmış olan Türkler’in başında da Kemal Atatürk vardır. Çanakkale Türk kahramanı denince ilk akla gelen Atatürk oluyor.

Fikrin sahibi, The Canberra Times gazetesinin askeri tarih yazarı Frank Granston gibi görünüyor. Öneri, onun imzasıyla gazetelerde yayınlanıyor. Ama bu düşüncede, hem Atatürk ve Anzaklar kitabının yazan Uluğ İğdemir’in hem de Türkiye Büyükelçiliğinin payı vardır.

1981 yılında henüz yeterince açık olmayan bu düşünce veya öneri, zamanla netleşecek ve Kanberra’da Atatürk anıtına dönüşecektir.

Kamberra Büyükelçiliğimiz öneriyi olumlu karşılıyor ve destekliyor. Ankara’ya, “Yazarın bu önerisini harekete getirmenin işlem bakımından küçük, fakat etkisi bakımından büyük bir tanıtma faydası olacağı takdir buyurulacaktır” diye yazıyor7.

Ama o sırada Avustralya tarafından resmi bir öneri gelmiyor. Türk tarafı da kendiliğinden işin üstüne gitmiyor. Dolayısıyle, Anzak Koyu’na karşılık Kanberra’nın bir yerine Çanakkale’de fiilen savaşmış bir Türk kahramanının (Atatürk’ün) adının verilmesi önerisi, bir yazarın kişisel düşüncesi olarak gazete sütunlarında kalıyor. Yine de fikir unutulmuyor, üç yıl sonra yeniden ele alınacaktır.

b. Anzakların Başvurusu

Çanakkale Savaşları’nın 70. yılı 1985’te törenlerle anılacaktı. Bu yıldönümü yaklaşırken, Avustralya’da, Anzaklar arasında bir hareketlenme başladı. Bunlar, 1915’te Gelibolu Yarımadası’nda çıkartma yaptıkları kıyı şeridine resmen “Anzak Koyu” adı verilmesini istiyor, hayatta iken bunu görebilmeyi pek arzu ediyorlardı. Buna karşılık Avustralya’da bir yerlere elbette Türk gazilerinin adları verilebilirdi. Böylece Çanakkale Savaşları’nın ve Anzaklar’ın anısı gelecekte de yaşatılmış olurdu. Anzaklar bu arzularını gerçekleştirebilmek için bir çeşit kampanya başlattılar.

Sidney şehrinde “Anzaklar Gelibolu Lejyonu” adlı bir kulüp vardı. Bunun bütün üyeleri, 1915 yılında Çanakkale’de fiilen çarpışmış olan eski muhariplerdi. Hepsi artık doksan yaşlarındaydılar. Sayıları yıldan yıla azalıyordu. 1984 başlarında, Sidney bölgesinde kala kala 69 kişi hayatta kalmış bulunuyordu. Bunlar ayda bir kendi aralarında toplanıyor, eski günleri yad ediyor ve kendi soranlarını görüşüyorlardı.

“Anzaklar Gelibolu Lejyonu” üyeleri, “Anzak koyu” ile ilgili dileklerini gerçekleştirebilmek için girişimlerde bulunmaya, hükümete başvurmaya karar verdiler. Aralarında altı kişilik bir heyet seçip 1984 Şubat başında başkent Kanberra’ya gönderdiler. Dileklerini kamuoyuna da duyurabilmek için basma demeçler verdiler. Bu son Anzaklar’ın Başkanı Edward Brooks, basma şöyle konuşuyordu:

“Çanakkale’de can vermiş olanların anısını ebediyyen yaşatmak için kalıcı bir anıt yaratmak olağanüstü bir şey olur.

1965 yılından beri Avustralya’da Türklerle ilişkilerimiz var. Aramızda bir düşmanlık yok; biz Anzak geleneğimizle övünüyoruz, onlar da kendilerininkilerle övünüyorlar.

Bizler artık pek az kişi kaldık, ama bizim yaptıklarımızın anısı yaşatılmaya değer.

Avustralya hükümeti bir jest yapmaya karar verirse, eminim ki Türk hükümeti de bunu karşılıksız bırakmaz. Bunu gelecek yıl anılacak 70. yıldönümünde gerçekleşmiş görmek ne güzel olur.”8

Avustralya basını Anzaklar’ın bu dileklerini destekledi. Canberra Times gazetesi, Anzaklar’ın demeçlerine baş sayfasında yer verdi ve birkaç gün sonra da “Anzaklar’a bir jest” başlıklı bir başyazı yayınlandı. Özetle şunları yazdı:

“Anzaklar, Gelibolu Yarımadası’nda ayak bastıkları yere resmen Anzak koyu adının verilmesini istiyorlar. Bu konuda Türk hükümetinin ikna edilebileceğini umuyorlar. Buna karşılık Avustralya’nın da seçkin bir yere, belki Kanberra’nın bir semtine Türk gazilerinin adlarının verilmesini diliyorlar.

İki milletin kıyasıya vuruştuğu o çetin savaşın üzerinden 70 yıl geçti. O kanlı boğuşmadan sağ çıkanlar arasında, yıllar sonra sağlam bir dostluk çiçektendi ve bu dostluk onların milletlerini de etkiledi... Arada kötü duygular gelişledi. Taraflar birbirlerine karşı asil düşman olarak saygı beslediler.

Savaştan birkaç yıl sonra büyük Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk, o unutulmaz konuşmasında, “Avustralyalı analar, göz yaşlarınızı dindiriniz- Çocuklarınız bizim topraklarımızda öldükten sonra artık bizim ev-latlanmız olmuşlardır” diyebilmiştir. Mezarlıklar ve hatıralar bugüne kadar korunmuştur. Her yıl, sayıları azala azala bir avuç kalmış olan Türk gazileri, törenler düzenliyorlar. Aynı şekilde Anzaklar da törenler yapıyorlar. Gelibolu Yarımadası’nda yaşayanlar her iki tarafa saygı göstererek, gayri resmi olarak “Anzak koyu” adını kullanıyorlar. Bunun resmen benimsenmesi bir hoşnutsuzluk yaratmayacak...

Anzaklar Gelibolu Lejyonu’nun, Avustralya ve Türk hükümetlerinin kendilerine ve arkadaşlarının anısına böyle eşsiz bir saygı göstermelerini telkin eden mektubunu alınca Başbakan Mr. Hawke, engin hayal gücüyle, bunun iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi bakımından taşıdığı değeri de görmesi büyük bir şey olur. Anzaklar ve Mehmetçikler birbirlerine kin bağlamaksızın kıyasıya vuruşabilmişlerse, belki onların hükümetleri de onların hatıralarına ufak bir barış jestinde bulunabilirler.”9

Anzaklar’ın kampanyası ve Avustralya basınında kampanyayı destekleyen yazılar, Türkiye Büyükelçiliğince olumlu karşılandı. Büyükelçilik, basında görülen son yazıları Ankara’ya gönderirken, Gelibolu Yarımadası’nda “Anzak koyu” olarak bilinen koyun resmi adının da böyle değiştirilmesine karşılık, Kanberra’nın bir semtine de Türk gazileri için önemli bir adın verilmesi istendiğini belirtti ve şöyle görüş bildirdi:

“Anzaklar’ın birkaç yıl sonra bazı fertlerinin de ömürlerinin vefa etmeyeceği düşünüldüğünde, onlar hayatta iken şu sırada yapılacak böyle bir jestin Avustralya’da çok büyük bir yankı ve ülkemize karşı sempati uyandıracağı düşünülmektedir.”10

Anzaklar, 23 Şubat 1984 günü Avustralya Başbakanı Bob Hawke’a başvurdular. Gelibolu Yarımadası’nda “Anzak koyu” adını kabul etmesi için Türk hükümeti katında resmen girişimde bulunulmasını istediler. Buna karşılık Avustralya’nın bir yerine Atatürk adının verilebileceğini hatırlattılar. Şunları yazdılar:

“1985’te Anzak koyuna çıkartmanın 70. yıldönümü anılacağından, Avustralya Hükümetinin, Türk Hükümeti katında girişimde bulunarak, Gelibolu Yarımadası’nda çıkartmanın yapıldığı yerin haritalarda “Anzak Koyu” (Anzac Cove) olarak adlandırılmasını telkin etmesi uygun düşer. Böylece, pek çok insanımızın can vermiş ve gömülmüş olduğu o kutsal yerin anlamının gelecek kuşaklarca da görülüp kavranması sağlanmış olur. Karşılık olarak belki, Avustralya’nın bir yerine Atatürk adının verilmesi düşünülebilir...”11

Son Anzaklar açıkça, Gelibolu Yarımadası’nda “Anzak koyu”na karşılık olarak, Kanberra’ya Atatürk adının verilmesini öneriyorlardı. Atatürk adı, ilk defa bu kadar açık olarak telaffuz ediliyordu. Ancak O’nun adı sayesinde Anzaklar’ın isteğinin Türk hükümetince kabul edilebileceği düşünülmüş olmalı. Anzaklar, Başbakana gönderdikleri yazının bir örneğini de Türkiye Büyükelçiliğine sundular. Dolaylı biçimde Büyükelçiliğimizin de desteğini istemiş oldular. Kendilerine düşeni yapmışlardı; gazetelere demeçler vermişler, kamuoyunu hazırlamışlar, başbakana başvurmuşlar ve Türkiye Büyükelçiliğine de çıkmışlardı. Bundan sonrası hükümetlere ve resmi makamlara kalıyordu.

c. Avustralya Önerisi

Avustralya Hükümeti, Çanakkale Savaşları’na katılmış olan son Anzaklar’ın isteklerine arka çıktı ve Nisan 1984’te resmen girişimlere başladı. Türkiye’nin Kanberra Büyükelçisi Faruk Şahinbaş, 16 Nisan 1984 günü Başbakanlık Dışişleri Danışmanı John Browen’in parlementodaki makamına çağırıldı.

Browen, Anzaklar’ın Başbakan Hawke’a gönderdikleri mektubun örneğini Büyükelçiye verdi. Başbakanın mektuptaki öneriyi “sempatiyle desteklediğini” bildirdi. Bu konuda resmen girişimlerde bulunması için Dışişleri Bakanı Bili Hayden’a talimat verilmişti. Türkiye Büyükelçisine de duyuruluyordu. Avustralya Hükümeti, Gelibolu Yarımadası’nda “Anzak koyu” adının resmileştirilmesine karşılık olarak başkent Kanberra’nın bir yerine Atatürk adını vermeyi resmen Türkiye’ye öneriyordu.

Büyükelçimiz, kişisel olarak, öneriyi olumlu karşıladı. Öneri gerçekleşirse, temelleri Çanakkale’de atılmış olan Türkiye - Avustralya dostluğu güçlenecekti. Çanakkale’de savaşmış olanların anısı yaşatılacak, gelecek kuşaklara aktarılacaktı. Ancak, Gelibolu Yarımadası’ndaki çıkartma bölgesinin adının haritalarda değiştirilmesi için bazı hukuki ve teknik çalışmalar yapılması gerekecekti.

Türkiye Büyükelçisi, bu görüşmede, önemli bir noktaya da parmak bastı: Kanberra’da Atatürk adının verileceği yer, büyük adama yaraşır bir yer olmalıdır, dedi. Bowen, şimdilik bu konuda ilke anlaşmasına varılması üzerinde durulduğunu söyledi. Ankara’daki Avustralya Büyükelçisinin de bu konuyu ele alacağını ekledi. Yer konusunu görüşmeye girmedi.

Büyükelçi Şahinbaş, Avustralya girişimini Ankara’ya rapor ederken kendi görüşlerini de ekledi. Önerinin, yani Kanberra’da Atatürk adına karşılık Gelibolu Yarımadası’nda “Anzak koyu” adının kabul edilmesinin yerinde olacağını yazdı. 1915 yılında Çanakkale’de gönderilmiş olan 65 bin Anzak askerinden halen bütün Avustralya’da bin kadar kişi hayattaydı. Bunlar da pek yaşlıydılar ve göçüp gidiyorlardı. Son Anzaklar hayattayken Avustralya önerisini kabul etmek önem taşıyordu ve “çok yararlı olacaktı”. Son Anzaklar da bu dünyadan göçüp gitmeden önce “Anzak koyu” adını resmen kabul etmemiz, Avustralya’ya karşı büyük bir dostluk jesti olacaktı. Bu ülkede büyük yankı ve Türkiye’ye karşı sempati uyandıracaktı. Ancak, Atatürk adı başkent Kanberra’nın rastgele bir semtine değil, seçkin bir yerine verilmeliydi. Bu şartla Avustralya önerisini kabul edip uygulamaya koymak yararlı olurdu12.

Bunları yazarken Büyükelçimizin gönlünde yatan, başkent Kanberra’ya hakim “Ainslie” tepesiydi. Burası, Ankara’nın Çankayası gibi, 842 metre rakımlıydı. Atatürk adına en layık yer, olsa olsa bu tepe olabilirdi.

Ne var ki, Kanberra’nın Ainslie tepesine “Atatürk” adını verdirebilmek, Ankara’nın Çankaya tepesine “Anzak” yaftası yapıştırtmak kadar zor bir iş olurdu, hatta olanaksız gibiydi. Belki bunu da düşündüğü için Büyükelçimiz, gönlünde yatan bu büyük emeli henüz Avustralya tarafına çıtlatmamıştı, sadece Ankara’ya duyuruyordu. Belki Ankara’daki Avustralya Büyükelçisine söylenebilirdi.

Avustralya girişimi, 16 Nisan 1984 günü kapalı kapılar arkasında yapılmıştı. On gün sonra, 25 Nisan’da. Avustralya’da “Anzak Günü” törenleri vardı; Anzaklar’ın Gelibolu Yarımadasına çıkışlarının 69. yıldönümü anılacaktı. Başbakan Hawke, Anzak günü dolayısıyla Avustralya girişimini basına açıklayıverdi. Gelibolu Yarımadası’ndaki koylardan birine “Anzak koyu” adı verilmesini istediklerini ve bunu karşılıksız bırakmayacaklarını kamuoyuna duyurdu. Önerileri kabul edilirse, Çanakkale’de kahramanca savaşmış olanların hatırası, gelecek Avustralya ve Türk kuşakları için hep canlı tutulacaktı.

Avustralya Başbakanının bu açıklaması üzerine gözler Türkiye Büyükelçisine çevrildi. Acaba Türkiye’nin tutumu ne olacaktı ve Büyükelçi bu konuda ne düşünüyordu. Avustralya basını merak ediyordu ve bu konuda haber geçmek istiyordu. Büyükelçi Şahinbaş, Avustralya önerisini şahsen desteklediğini basına açıkladı13. Haber, hemen Türk basınına da yansıdı. Milliyet gazetesi “Avustralya, Gelibolu’daki koylardan birine “Anzak” adı verilmesini istiyor” diye haber geçti14.

Büyükelçimiz, Başbakan Hawke’un açıklamasını Ankara’ya bildirirken, Avustralya önerisinin kabul edilmesinin uygun olacağı yolundaki görüşünü de yineledi. Şöyle yazdı:

“... Başbakanlıktan yapılan açıklamada, ... teklif taraflarca kabul edildiği takdirde takriben 70 yıl önce birbirleriyle cesaretle çarpışmış olan iki ordunun kahramanlığının uygun ve devamlı bir şekilde anılmasına imkan sağlanacağı, bununda harekata katılan Türk ve Anzak askerlerinin kahramanlıklarının hatırasının gelecek Türk ve Avustralya nesilleri tarafından canlı tutulmasına yarayacağı belirtilmektedir...

“Karşılıklı olarak yapılacak bir jestin memleketimizin bu ülkedeki müspet görüntüsünü devamlı hale getirmekte büyük katkısı olacaktır. Başbakan Hawke’un hayattaki Anzaklar’ın önerisini desteklemekle hem Anzaklar’a karşı hem de Türkiye’ye karşı bir jest yapmak istediği anlaşılmaktadır.

“Son zamanlarda Milli Park statüsüne kavuşturulduğu öğrenilen Çanakkale harekat alanının Anzak kolordusunun çıkarma yaptığı sahil şeridine “Anzak Cove” (Anzak koyu) adının verilmesi karşılığında Avustralya Federal Başkenti Kanberra’nın mutene bir yerine büyük Atatürk’ün adının verilmesi imkanını bize sağlayabilecektir...

“Teknik ve hukuki bakımdan herhangi bir mani bulunmadığı takdirde Kanberra’da Atatürk adını devamlı yaşatabilecek bu imkanın değerlendirilmesini müsaadelerine ...”I5

Avustralya resmen girişimde bulunmuş, teklifini yapmış ve bunu kamuoyuna da duyurmuştu. Kanberra’daki Türkiye Büyükelçiliği de Avustralya’nın önerisini destekliyor, bunun kabul edilmesini telkin ediyordu. Artık Türkiye’den cevap bekleniyordu. Top şimdi Ankara’daydı.

d. Türkiye’nin Şartları

Kanberra’da bir yere “Atatürk” adı verilmesine karşılık Gelibolu Yarımadası’nda bir koya “Anzak” adının verilmesi. Avustralya’nın istediği bu. İlk bakışta küçük bir istek gibi görünüyor. Koy dedikleri ne ki? Birkaç kilometrelik bir şerit değil mi? Bu şeritin adı resmen değiştirilecek. Bir kararname çıkacak. Resmi Gazete’de yayınlanacak. Haritalarımız ona göre yeniden basılacak. Turistik broşürlerimizde de dünya bu kumsalı “Anzak koyu” olarak görecek ve öyle belleyecek. Yani ufak birkaç hukuki ve teknik işlem değil mi?

Zaten bu kıyı parçası yıllardan beri ‘“ Anzak koyu”‘ diye anılıyormuş. Anzaklar’ın komutanı İngiliz General Bidwood, daha 1915 yılında buraya “Anzak koyu” deyip çıkmış. Bunun böyle olduğunu şimdi Avsutralya basım da bize hatırlatıyor, hatırlatma gereğini duyuyor. Melburn’un büyük günlük gazetesi The Age, “Bidwood oraya daha 1915’te Anzak koyu adını verdi” diye bir başlık atmış ve bir de küçük harita yayınlamıştıl6. Bu eski haritaya bakıyoruz, gerçekten “Anzak koyu” sözcüklerini görüyoruz.

Türkçe kitaplarda ve haritalarda da “Anzak koyu” adının yıllardan beri kullanıldığı görülüyor. Bu örnek: Türk Tarih Kurumu’nca 1962 yılında yayınlanmış olan Atatürk’ün Anafartalar muharebeleriyim ilgili kitabının sonundaki harita17.

Bazı kitaplarımızda ve haritalarımızda “Anzak koyu” adı kullanılmış diye kamuoyumuzdan herhangi,bir tepki gelmemiştir. Gelibolu Yarımadası’nda insanlarımızın ağzı var, dili yok. Bugüne kadar bir Allah’ın kulu çıkıp da bizim bu güzelim kumsalımıza neden bir yabancı isim takıyorsunuz diye sormamış. Öyleyse şimdi resmi olarak “Anzak koyu” adı kabul edilince de halkımızdan, kamuoyumuzdan herhangi bir direnme, karşı gelme olmayacak demekti.

Kısacası, iş pek basitmiş gibi görünüyordu. Oranın adı “Anzak koyu” olsun diye Ankara’dan bir karar çıkacak, resmen Avustralya tarafına duyurulacak, arkasından Harita Genel Müdürlüğümüz haritalarımızda gereken düzeltmeleri yapacak ve böylece iş tamamlanmış, bitmiş olacaktı.

Ama bir an için düşününce işin pek o kadar kolay olmadığı anlaşılıyordu. “Anzak”, vatan topraklarımızı silahla istilaya kalkışmış bir eski düşman kolordusunun adıydı. Şimdi bizden istenen, vatanımızı çiğnemiş, onbinlerce Mehmetçiğin kanını dökmüş, canını almış bir düşman ordusunun adını, aynı vatan topraklarımızda resmileştirmek, ölümsüzleştirmekti.

Eski düşmanlarımız böyle cömertçe ödüllendirmeye başlanırsa bunun sonu nereye varır? Hiç istenmeyen bir çığır açılmış, hiç arzulanmayan bir emsal yaratılmış olmaz mı? Anzaklar’ın Çanakkale’ye saldırdıkları sırada Ruslar da Doğu Anadolu’ya yürümüşlerdi. Şimdi biz Erzurum’a, Sarıkamış’a Rus ordularının adlarını mı vereceğiz, oralara Ruslar’ın anıtlarını mı dikeceğiz? Balkan Savaşı’nda Bulgarlar Çatalaca’ya, İstiklal Savaşı’nda Yunanlılar Sakarya’ya kadar yürümüşlerdi ve şimdi bu topraklarımıza Bulgar ve Yunan adları mı takılacaktı? Gelibolu Yarımadası’nın bir yerine “Anzak” adını vermek biraz da bunları akla getirmiyor mu?

Bu açıdan bakınca görülüyordu ki, Avustralya’nın bizden istediği hiç de öyle az bir şey değildi ve üzerinde düşünmeyi gerektiriyordu. Bu bakımdan Dışişleri Bakanlığımız, Avustralya önerisini alınca bunu hemen Genelkurmay Başkanlığı’na ve İçişleri Bakanlığı’na sundu. Bu konuda nasıl bir karar vermek gerektiğini sordu. Kanberra’da “Atatürk” adına karşılık Gelibolu Yarımadası’nda “Anzak” adı kabul edilebilir miydi?

Bu konuda karar vermek epeyce zaman aldı. Bir buçuk ay kadar düşünüldükten sonra, her iki makam da Dışişleri Bakanlığı’na olumlu görüş bildirdiler. Avustralya Hükümetinin önerisini kabul etmek ilke olarak uygundu.

Ancak Genelkurmay Başkanlığımız bazı şartlarını da Dışişlerine duyurdu. Önce, Anzak koyu adının verileceği kıyı şeridinin yerini açık-seçik olarak belirtti. Bazı kimseler, Büyük Arıburnu ile Balıkçı Damlan arasında kalan kıyı bölümünün “Anzak koyu” adını alabileceğini sanıyorlardı. Genelkurmay Başkanlığımız bunu düzeltti. Anzak kolordusunun çıkarmalarına ve harekatına Büyük Arıburnu ile Küçük Arıburnu arasındaki koy sahne olmuştu. Bu bakımdan “Anzak Koyu” olarak adlandırılacak yer, sadece burası olmalıydı ve Büyük Arıburnu’ndan ta Balıkçı Damları’na kadar uzatılmamalıydı. Yani, Genelkurmay Başkanlığımız, haklı olarak, Anzak Koyu’nun alanını daraltıyor, sınırını çiziyordu. Dışişleri Bakanlığımıza bunu gösteren bir de kroki gönderdi.

Genelkurmay Başkanlığımız devam etti: Avustralya’nın başkenti Kanberra’nın bir yerine “Atatürk” adı verilmesi yeterli değildi. Bu şarttı, gerekliydi, ama kafi değildi. Bunun ötesinde, Kanberra’nın bir meydanına “Atatürk büstü” dikilmeliydi. Bu büstün altına büyük Atatürk’ün sözlerini içerin bir de kitabe konmalıydı. Hangi sözlerin konacağı, konması gerektiği de belirtiliyordu: 1934 yılında, Çanakkale şehitleri için yapılan tören dolayısıyla Atatürk’ün kendi eliyle yazıp o zamanki İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya verdiği ve Kaya’nın o törende, yabancı basın önünde okuduğu unutulmaz sözleri vardı. İşte bu sözlerin yazılacağı bir kitabe Kanberra’ya uygun düşerdi. Anıta konulacak bu sözlerin tam ve doğru metni de, Avustralya’ya ulaştırılmak üzere Dışişleri Bakanlığımıza gönderilmişti18.

Kısacası, Genelkurmay Başkanlığımız, Gelibolu Yarımadası’nda “Anzak koyu”nu resmen kabul etmemize karşılık, Avustralya’nın başkenti Kanberra’da bir Atatürk Anıtı dikilmesini istiyor ve bunu şart koşuyordu. Daha önce, Kanberra’nın bir yerine Atatürk adı verilmesi düşünülmüş, önerilmişti. Ama hiç kimse, hiçbir makam Atatürk anıtı’nı telaffuz etmemiş veya düşünmemişti. Anıt düşüncesi Genelkurmay Başkanlığımızdan çıkmıştır.

Genelkurmay Başkanlığımız, Kanberra’ya dikilecek Atatürk Anıtı’nın çerçevesini de belirlemişti. Bu anıtta Atatürk’ün bir büstü bulunacaktı. Büstün altına Büyük Önder’in sözlerini içeren bir kitabe veya yazıt konacaktı. Yazıta Atatürk’ün 1934’te Anzaklar hakkında söylediği sözleri kazınacaktı... Nitekim sonunda öyle oldu.

e. Kanberra’da Müzakereler

Kanberra Büyükelçimiz Şahinbaş, 6 Haziran 1984 günü Avustralya Dışişleri Bakanı Bili Hayden’ın resepsiyonunda Başbakan Hawke ile karşılaştı. Kendisine, Anzak koyu önerisinin Türk hükümetine ilke olarak olumlu karşılandığını haber verdi. Ayrıntıları, ilgili makamlarla görüşeceğini söyledi. Hawke, Türkiye’nin olumlu kararından dolayı hoşnut kaldı.

Büyükelçi Şahinbaş, 3 Temmuz 1984 günü Avustralya ile masaya oturdu. Karşısında Başbakanlık Yüksek Danışmanı John Chessels ile Başbakanın Dışişleri Danışmanı John Bowen vardı. Büyükelçi, Avustralya’nın Anzak koyu önerisinin Türkiye tarafından ilke olarak kabul edildiğini resmen bildirdi. Bu adın Büyük Arıburnu ile Küçük Arıburnu arasında kalan koya verileceğini anlattı. Genelkurmay Başkanlığımızca çizilmiş krokinin örneğini sundu.

Büyükelçimiz bundan sonra Atatürk konusuna geçti. “Anzak koyu” adını kabul etmemize karşılık Atamızın adının Avustralya’da nereye vermeyi düşündüklerini sordu. “Atatürk” adının verileceği yerin Büyük Adamın adına yaraşacak bir yer olması gerektiğini belirtti. Kanberra’nın “Avustralya Harp Tarihi Müzesi” (Australian War Memorial) ile “Anzak Bulvarı’nın” (Anzac Parade) bulunduğu semtin uygun olacağını söyledi.

Avustralya Harp Tarihi Müzesi, hem bir askeri müze, hem de bir harp tarihi arşiv merkezi durumundadır. Bizim İstanbul’daki Askeri Müzemiz ile Ankara’daki Genelkurmay Harp Tarihi Dairemizin gördükleri hizmetlerin benzerini üstlenmiştir. Avustralya’nın en önemli askeri arşivi ve müzesidir. Bu müzenin içinde Çanakkale Savaşları bölümü pek geniş yer tutmaktadır ve burada Atatürk’e de yer verilmiştir. Askeri tarihle ilgili kitap, film, hatıra, eşya satış bölümü de bulunan bu müzeyi öğrenciler, öğretmenler, harbiydiler, bahriyeliler vs.’den başka yerli yabancı pek çok turist ziyaret etmektedir.

Müzenin tam önünden başlayan pek geniş Anzak Bulvarı, Avustralya başkentinin belkemiği durumundadır. Paris için Champs Elysée caddesi ne ise Kanberra için de Anzak Bulvarı odur. Resmi geçitler, askeri törenler burada yapılır. Avustralya’nın en önemli günü sayılan “Anzak Günü” törenleri de her yıl 25 Nisan’da yine bu cadde üzerinde ve Harp Tarihi Müzesi önünde düzenlenir. Yine her yıl 11 Kasım’da savaşlarda ölenleri anma törenleri de yine burada yapılır. Meçhul asker anıtı da buradadır ve törenlerde çelenklerle donatılır. Bu törenlerde Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi de meçhul asker anıtına çelenk koyar, çünkü ölen meçhul askerler arasında bizim şehitlerimiz de vardır.

Büyükelçi Şahinbaş, Atatürk adının işte tam bu semte verilmesini istedi ve ayrıca şunları da ekledi: Adının verileceği yere Atatürk’ün bir anıtının dikilmesi uygun olurdu. Bu anıtta O’nun 1934 yılında Anzaklar için söylediği sözlerini içerecek bir yazıtın bulunması yakışık alırdı. Büyükelçimiz, Atatürk’ün bu sözlerinin Türkçe ve İngilizce’sinin yer aldığı Atatürk ve Anzaklar kitabını da muhatapları Avustralyalılara sundu.

Mr. Bowen, Anzak koyu konusunda Türkiye’nin kısa zamanda karar almış olmasından memnun kaldıklarını belirtti. Atatürk adının verileceği yer konusunda henüz somut bir düşünceleri olmadığını söyledi. Bu konuda bir komite kurulacağını, seçilecek yerin o komite tarafından saptanacağını bildirdi. Komitenin Başbakan, muhalefet lideri, Başkent Bölgesi ve Yerel Yönetimler Bakanından oluşacağını ekledi. Kişisel düşüncesi olarak Atatürk adının Harp Tarihi Müzesi’nin yakınında yer almasını ve oraya bir “anıtımsı kitabenin dikilmesinin” de uygun olabileceğini bildirdi. Kanberra’nın şehir planı açıldı ve bir ön hazırlık yapıldı.

Büyükelçimiz, Avustralyalılarda yaptığı bu görüşmeyi veya ilk müzakereyi Ankara’ya şöyle rapor etti:

“War Memorial (Harp Tarihi Müzesi) arkasındaki Ainsle’nin adının değiştirilmesine imkan görülemedi. Ancak War Memorial’in önünde Anzak - Parade (Anzak Caddesi) ile kesişen ve kuzey - batıya doğru uzanan 2.5 km. uzunluğundaki çift gidiş - gelişli ve büyük ağaçlıklı Lime – Stone Avenue üzerinde durulabileceği düşünüldü. Bu caddeyi batıdan kesen caddeye de McArthur’un adı verilmiştir. Kitabe veya anıtın - şayet bu tasavvur gerçekleşirse - Anzac - Parade’ın War Memorial’ın karşısındaki bölümüne dikilmesi uygun olabilecektir...

“Yerin tespitinden sonra sanat değeri de büyük olacak bir anıtı - kitabenin bir Türk sanatkarı tarafından yapılarak Kanberra’ya ve Anzak Koyuna dikilmesi için gerekli çalışmalara girişilebilir...”19

Görüşmede, ad verme törenlerinin nasıl düzenleneceğine de kısaca değinildi. Gelibolu Yarımadası’nda ve Kanberra’daki törenlere katılacak heyetlere birer bakanın başkanlık etmesi üzerine duruldu. Avustralya tarafı, Yeni Zelanda’yı da katıp törenleri üçlü yapmayı düşünüyordu.

Türk tarafı Avustralya’ya görüşlerini, isteklerini bildirmiş ve cevap beklemeye koyulmuştu artık. Ama bekleme uzun sürdü. İlk görüşmenin üzerinden iki ay geçti. Avustralya tarafından bir ses şada çıkmadı. Ankara sabırsızlanmaya başladı. Bizim taraf fazla gecikmeden karar vermiş ve bunu Avustralya tarafına bildirmiş olduğu halde, Avustralya hala gecikiyordu. Ad verme formaliteleri de Atatürk anıtının yapımı da zaman alacaktı. Avustralya resmi cevabını bir an önce vermeliydi ki işler, 70. yıldönümüne, yani 25 Nisan 1985 gününe yetişebilsindi. Dışişleri Bakanlığımız Kanberra Büyükelçiliğimize soru açtı: Acaba nedendi bu gecikme?20

Büyükelçimiz, Avustralya’da “bu işte söz sahibi mercilerin çokluğu sebebiyle” gecikme olduğunu söyledi. Atatürk anıtı isteğimizin ilke olarak kabul edildiğini şöyle bildirdi:

“Başbakanlık müşaviri Mr. Chessel... War Memorial’a giden Anzac - Parade bulvarı üzerinde, Atatürk’ün Anzaklar hakkındaki sözlerini ihtiva edecek bir anıt - kitabe konulması ve buna yakın bir yola Atatürk adının verilmesi için ilgili makamların ön mutabakatının sağlandığını, ancak bu hususu Başbakana da arzedip kesinleştirmeden önce bana özel olarak bildirdiğini ifade etti.”21

Kanberra Büyükelçiliğimiz, Atatürk anıtı işini önemle kovalıyor ve Avustralya tarafının resmi cevabını almaya çalışıyordu. Büyükelçimiz, Başbakanlık danışmanıyla yeniden görüştü ve Ankara’ya şunları yazdı:

“Başbakanlık Müşaviri Chessel ile tekrar temas ettim. Yer konusunda tarafımıza yapılacak tekliflerin tespiti için en yüksek seviyede çalışmaların devam ettiğini, kısa zamanda bana tekliflerini sunacaklarını bildirdi. Kendisine, konuya atfettiğimiz önemi vurgulayarak Bakanlığıma arzedeceğim tekliflerinin Ankara tarafından kabulünden önce herhangi bir açıklama yapılmamasını beklediğimizi de söyledim...

“Konunun nihai karara bağlanması, Avustralya teklifinin kesinleştirilerek tarafımıza sunulmasıdır”. Teklifi Avustralya açısından müşahhas hale getirip bize sunmak, bu işte söz sahibi mercilerin çokluğu sebebiyle vakit almaktadır.

“Büyük Atatürk’ün adının yaygın bir başkent olan Kanberra’nın uzak bir yerdeki yeni bir semti yerine, şehrin merkezinde bulunan Anzac -Parade üzerinde bir yere verilmesi hem Kanberr ahlar ‘in hem de her yıl Kanberra ‘yi ziyaret eden 1 milyona yakın Avustralyalı ve yabancı turistin bu ismi her zaman görmelerine imkan sağlayacaktır...”22

Kanberra’da işler ağır yürüyordu. Çok yetkili vardı. Çabuk karar çıkmıyordu. Son kararı Başbakan Hawke verecekti. O da pek meşguldü: Güney Pasifik ülkelerinden Tuvalu’da bir toplantıya gitmişti, sonra Parlamentoya sunulan bütçe üzerine eğilmişti. Atatürk anıtı işine bir türlü vakit ayıramıyordu. Dahası, Avustralya’da genel seçimler yaklaşıyordu ve her politikacı için olduğu gibi Avustralya Başbakanı için de seçimler pek önemli ve öncelikliydi. Kanberra Büyükelçiliğimiz kıvranıyordu ve 5 Kasım’da Ankara’ya şunları yazdı:

“Konu takip edilmektedir. Yüksek malumları olduğu üzere 1 Aralık’ta (1984) genel seçimler yapılacağından Bakanlar ve sair yetkili zevat Avustralya içinde seçim bölgelerindedir. Konuyla ilgili Avustralya Eski Muharipler Derneği (Reurned Services League of Australia) Genel Başkan Sir William Keys ile de görüştüm. Adı geçen konuyu ilk idare heyeti toplantısında ele alacaklarını söyledi.”23

Böylece aylar geçti, 1984 yılı bitti. Atatürk anıtı konusunda Avustralya hükümetinin resmi kararı 1985 yılına sarktı.

f. Anlaşma

1 Aralık 1984 günü Avustralya’da genel seçimler yapıldı. Başbakan Bob Hawke liderliğindeki İşçi Partisi, ikinci kez seçimleri kazandı. 4 Aralık’ta İkinci Hawke Kabinesi kuruldu. Arkasından Avustralya’da ölü mevsim sayılan Noel yortusu ve Yılbaşı tatili de geçti. Yeni yıla girildi. Yeni hükümet, artık yerine oturup işe koyulmuştu. Az zaman sonra Atatürk anıtı ve Anzak Koyu konusuna da eğildi. Sonunda, aylardır beklenen Avustralya kararı, Ocak 1985’te belli oldu.

Kanberra Büyükelçimiz Şahinbaş, 22 Ocak 1985 günü Başbakanlık Danışmanı Mr. Bowen’in parlamentodaki makamına çağırıldı. Bowen, önce gecikmelerinden dolayı özür diledi. Sonra Avustralya’da Atatürk adı verilecek yerler hakkındaki kararlarını veya önerilerini resmen bildirdi. Buna göre Kanberra’da iki yere, Batı Avustralya’da bir yere Atatürk adı verilmesi uygun görülüyordu. Bunlar şöyle sıralanıyor:

1. Kanberra’da: Atatürk Anıt Bahçesi (Atatürk Memorial Gar den):

Avustralya Harp Tarihi Müzesi’nin karşısında Anzak Bulvarı’nın kuzeydoğu ucunda, Fairbairn ve Creswell Caddeleri arasında bulunan parka “Atatürk Anıt Bahçesi” adı verilecek. Parkın içine bir anıt - taş (memorial - stone) dikilecek ve bunun üzerinde Atatürk’ün kabartma profilini ve Anzaklar hakkındaki sözlerini içeren bir anıt - kitaba yer alacak. Bu anıt - taş, çevredeki öteki anıtlara uyumlu olacak.

2. Yine Kanberra’da: Atatürk Kıyısı (Atatürk Foreshore):

Başkent Kanberra’nın tam ortasında, vaktiyle şehrin planını yapmış olan Amerikalı mimar Burley Griffin adını taşıyan bir sun’i göl vardır. Gölün Anzak Bulvarı ucundaki kuzey şeridine Atatürk’ün adı verilecekti. Böylece Kanberra’nın en gösterişli bulvarının her iki ucunda da Atatürk adı yer almış olacak. Bulvarın, Harp Tarihi Müzesi tarafındaki kuzey ucunda Atatürk Anıt Bahçesi, göl tarafındaki güney ucunda da Atatürk Kıyısı adları yer almış olacaktı.

3. Batı Avustralya’nın Albany Limanı’nda: Atatürk Girişi (Atatürk Entrance):

Anzaklar’ı Çanakkale’ye götüren gemiler, Batı Avustralya’nın Albany Limanı’ndan demir almışlar. Bir çoğu geri dönmeyecek olan Anzak askerlerinin gördükleri son Avustralya toprağı burası olmuş. Anzak Koyu ve Atatürk Anıtı konularının konuşulduğunu haber alan Batı Avustralya Hükümeti, Albany Limanı ağzına “Atatürk Girişi” adı vermeyi Federal Hükümete önermiştir. (Bu konuya aşağıda yeniden dönülecektir.)

Büyükelçimiz bunları Ankara'ya şöyle telliyor:

"Avustralya Hükümetinin önerileriyle ilgili harita, plan, fotoğraf ve notlar çantayla sunulmaktadır. Bunların incelenmesinden de görüleceği üzere, Avustralya Hükümeti, bizim, çıkarmanın yapıldığı yere "Anzac-cove" (Anzak Koyu) adını vermemize karşılık olarak Federal Başkentin en mutena iki yerine Büyük Atatürk'ün adının verilmesini, ayrıca bir anı-tkitabe dikilmesini ve Albany Limanı girişine de keza "Atatürk Girişi" adının verilmesini önermektedir. Yeni Zelanda Hükümetinin de başkent Vellington'un bir parkına Büyük Atatürk'ün ismini vereceği dikkate alındığında Büyük Atatürk 'ün adını Avustralya ve Yeni Zelanda 'da ebedileştirecek ve bu iki ülke ile dostluğumuzu kuvvetlendirecek bir imkan yaratılmış olacaktır...

"Avustralya ve Yeni Zelanda Hükümetleri’nin bu önerileri, bir savaş alanının bile nasıl sağlam bir dostluğa dönüştürülebileceği yolunda, dünya kamuoyuna layıkı veçhil geniş bir şekilde sunulabildiği takdirde, müşahhas bir örnek verebilecektir. Önerilerin bu açıdan da değerlendirilerek talimatlarının bildirilmesini..."24

Bu telgraftan bir gün sonra Büyükelçimiz, görüşlerini daha da vurgulayarak Ankara'ya şunları yazdı:

"... Gelibolu (yarımadası) çıkartmasının 70. yıldönümü vesilesiyle, çıkartmanın yapılacağı yere tarafımızdan "Anzac cove" (Anzak koyu) adının verilmesine karşılık. Federal Başkentin en mutena yerinde bir parka ve sahil şeridine Büyük Atatürk'ün adının verilmesi, bir anıt kitabe dikilmesi, ayrıca Batı Avustralya'daki Albany Limanı girişine "Atatürk girişi" denilmesi önerilmektedir.

“Her yıl Avustralya içinden ve dışardan Kanberra’ya gelen 1 milyon kadar türsün ziyaret ettiği en önemli yerlerden biri olan ve her yıl 11 Kasım ve 25 Nisan ‘da devlet erkanı ve kordiplomatiğin iştirakiyle anma törenlerinin düzenlendiği bu yerde Atatürk adını taşıyan bir park ve anıt kitabenin bulunması Avustralyalılara Türkiye’yi ve Türk milletinin dostluğunu devamlı olarak hatırlatacak müşahhas ve kalıcı bir eser olacaktır.” 25

Bu yazışmalar yapılırken 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 70. yıldönümüne iki aydan az bir zaman kalmış bulunuyordu. Anzaklar’ın Gelibolu Yarımadası’na çıkartma yaptıkları 25 Nisan 1915 tarihinin 70. yıldönümüne de topu topu üç ay kadar bir zaman vardı. Bu kısa zaman içinde Kanberra’daki Atatürk anıtını bitirmek ve Anzak koyu yazıtlarını dikmek gerekecekti. Bunları 70. yıldönümüne yetiştirebilmek için zamanla yarışmak lazım gelecekti.

O bakımdan Türk tarafı, ancak 1985 Ocak sonuna doğru öğrenebildiği Avustralya önerilerini didikleyip yeni şartlar öne sürme yoluna gitmedi. İnce eleyip sık dokumaya, kılı kırk yarmaya zaman kalmamıştı. Ankara’nın cevabı dört gün içinde Kanberra’ya ulaştırıldı. Dışişleri Bakanlığımız, Kanberra Büyükelçiliğimize, “Avustralya Hükümetinin ve Yeni Zelanda Hükümetinin teklifleri olumlu karşılanmıştır” dedi ve şunları ekledi:

“Avustralya Hükümetince ‘Atatürk Memorial Garden’e (Atatürk Anıt Bahçesi’ne) dikilecek abidenin Büyük Atatürk’ün ismiyle mütenasip olacak şekilde yapılması önem taşımaktadır...

“Abideye konacak Atatürk kabartma profili burada (Türkiye’de) yaptırılacağı cihetle eb’adının saptanabilmesi için ölçülerinin ve şeklinin genel hatlar ile çok açık bilinmesine ihtiyaç vardır...

“Gelibolu’daki Anzak koyuna da üzerinde Atatürk’ün kabartma bir profili ile Atatürk’ün Anzaklar hakkındaki beyanının İngilizce ve Türkçe metinlerini ihtiva eden bir anıt - kitabe dikilmesi düşünülmektedir.

“Bu konularda en kısa zamanda aydınlatılmamızı izinlerine...”26

Kanberra Büyükelçiliğimiz, 4 Şubat’ta, Avustralya Hükümetinin tekliflerinin Türk Hükümetince olumlu karşılandığını Başbakanlık danışmanı Mr. Bowan’a bildirdi. Böylece, Arıburnu’nda Anzak Koyu’na karşılık Kanberra’da Atatürk Anıtı konusunda iki hükümet arasında anlaşmaya varılmış oldu. Şimdi artık anıtın yapımına sıra gelmişti.

2. Anıtın Dikilmesi

a. Uzmanlarla Toplantı

Atatürk Anıtı ve Anzak Koyu ile ilgili Türk ve Avustralya Hükümetlerinin kararlarından sonra teknik çalışmalar başladı. Anzak Koyu çalışmaları Türkiye’de, Atatürk Anıtı çalışmaları da Kanberra’da yürütülüyordu.

Bu çerçevede, 4 Şubat 1985 günü, Kanberra’da, Başbakanlık binasında uzmanlarla bir toplantı yapıldı. Toplantı Türkiye tarafından Büyükelçi Şahinbaş ile Müsteşarı Yücel Ayaslı; Avustralya tarafından da Başbakanlık Danışmanı John Chessel ile dört teknik uzman katıldı. Görüşmelerde tutanak da kaleme alındı27.

Önce Büyükelçi Şahinbaş, Kanberra’da iki yere ve Batı Avustralya’da bir yere Atatürk adı verilmesi ve Kanberra’ya bir “Atatürk Anıtı” dikilmesi kararından dolayı Avustralya Hükümetine teşekkürlerini sundu. Başbakanlık Danışmanı Chessel de, Anzaklar’ın 1915’te Gelibolu Yarımadası’nda çıkartma yaptıkları yere “Anzak Koyu” adı verilmesi ve bir anıt - kitabe dikilmesi kararından dolayı Türk Hükümetine teşekkür etti.

İşe geçildi, proje detayları ele alındı. Anıtların Anzak çıkartmasının 70. yıldönümünde, yani 25 Nisan 1985 günü açılmaları gerekiyordu. Bu açılışlar dolayısıyla Bakanların da katılacakları büyük törenler yapılacaktı. 25 Nisan’a topu topu 87 gün kalmıştı. Zamanın pek daraldığı göz önünde tutularak, çalışmaların hızlandırılmasına karar verildi:

“Anzak 70. yıl törenleri sırasında, 25 Nisan 1985 tarihinde Türkiye’de ve Avustralya’daki anıt kitabelerin açılışının yapılması planlandığına göre, önümüzdeki 87 gün gibi çok az bir süre kaldığı belirtilerek, çalışmalara yoğunluk kazandırılması kararlaştırılmıştır” dendi.

Atatürk Anıtı ve Atatürk Bahçesi konusunda henüz elde teknik bilgiler yoktu. Büyükelçimiz, bu bilgileri sağlayıp tez elden Ankara’nın onayına sunmak istiyordu. Bu bilgilerin bir an önce kendisine verilmesini istedi. Bu, tutanağa şöyle geçti:

“Büyükelçi Şahinbaş, Avustralya tarafının, Kanberra’da yapılacak Atatürk Memorial Garden (Atatürk Anıt Bahçesi) ile ilgili bahçe boyutlarını, topografik durumu, anıtın ebatlarını gösteren detaylı projenin Ankara’ya gönderilmek üzere bir an evvel Büyükelçiliğimize tevdiini rica etmiştir. Başbakanlık Müşaviri Chessel, bu hafta sonundan önce projelerin Natonal Capital Development Commission’a (Ulusal Başkent Geliştirme Komisyonu) hazırlattırılarak tarafımıza tevdii için gereken çabayı göstereceklerini ifade etmiştir.”

Toplantıda Avustralya tarafı bize bilgiler verdi. Kanberra’nın ortasındaki Griffin Gölü kıyısına nasıl “Atatürk Kıyısı” adı vereceklerini açıkladı. Bu ad resmi haritalara geçirilecekti. Ayrıca kıyının civarındaki duvarın üzerine, buranın neden “Atatürk Kıyısı” olarak adlandırılmış olduğunu açıklayan bir plaket yerleştirilecekti.

Batı Avustralya’nın Albany Limanı ağzına verilecek “Atatürk Girişi” adına gelince, bu da “Atatürk Entrance” diye resmi haritalara işlenecekti. Limanın girişine bu adın verilmesi dolayısıyla, orada 25 Nisan 1985 günü bir tören yapılacaktı. Tören, Avustralya Deniz Kuvvetleri’ne ait “Perth” savaş gemisinde düzenlenecekti. Konuşmalar yapılacak ve denize çelenk bırakılmasıyla tören sona erecekti.

Atatürk Anıtı’na konacak Atatürk’ün kabartma profili veya maskı ile Anzaklar’la ilgili sözlerini içeren yazıt, Türkiye’de hazırlanıp Avustralya’ya gönderilecekti. Avustralya tarafı bunları bekliyordu. Türkiye Büyükelçiliği, Atatürk Anıt Bahçesi ile ilgili eskiz ve proje ayrıntılarını bekliyordu. Bunları alır almaz onay için Ankara’ya gönderecekti. Ankara’dan da Atatürk kabartmasını ve anıta konacak yazıtı isteyecekti.

Büyükelçimiz, hemen bu bilgileri Ankara’ya telledi. Kanberra’da çalışmaların yoğunlaştırıldığını bildirdi. Atatürk anıtının detaylı plan ve projelerinin yakında gönderileceğini belirtti. Anzak Koyu’na dikilecek anıt çalışmalarının da hızlandırılmasını istedi. Bunun açılışı törenine Avustralya’dan bir Bakanın ve kalabalık bir heyetin katılacağını da haber verdi28.

4 Şubat günü uzmanlarla yapılan ilk toplantıda, Atatürk anıtıyla ilgili plan ve projelerin “hafta sonuna kadar”, yani birkaç gün içinde hazırlanıp Büyükelçiliğimize sunulacağı söylenmişti. Ama Avustralya tarafı bu sözünü tutamadı. Aradan üç hafta kadar bir zaman geçti. Sonunda Başbakan Hawke devreye girdi. Onun doğrudan ilgilenmesi sonucu çalışmalara hız verildi. Başkent Geliştirme Komisyonu plan ve projeleri ancak Şubat sonuna doğru tamamlayabildi. Bu arada 27 Şubat günü uzmanlarla birlikte ikinci bir toplantı daha yapıldı. Büyükelçimiz bu toplantıya da katıldı.

Uzmanlarla yapılan bu toplantılarda anıtların masrafları konusu görüşülmemişti. Dışişleri Bakanlığımız bu konuyu da Kanberra’dan sordu. Ankara’nın anlayışına göre, Atatürk Anıtı’nın masraflarını Avustralya; Anzak Anıtı’nın masraflarını da Türkiye üstlenmeliydi. Ama Avustralya tarafı Atatürk Anıtı’nın masraflarını karşılamak istemezse Türk hükümeti bu masrafları karşılayacaktı. Dışişleri Bakanlığımız şöyle diyordu:

“Proje, inşaat ve sair masrafların anıtın dikileceği ülkeler tarafından deruhte edilmesi (üstlenilmesi), Çanakkale Savaşları’nın yarattığı dostluk ruhunu daha iyi aksettirecek olması bakımından tercihe şayan görülmektedir. Aksi takdirde masraflar tarafımızdan karşılanacaktır.”29

Büyükelçiliğimiz, Kanberra’daki anıtın Avustralyalılar tarafından yapılması, buna karşılık Gelibolu’da da aynı şekilde tarafımızdan da bir Anzak Anıtı yapılması hususunda genel bir mutabakata varılmıştır” dedi30

Atatürk Anıtı için Türkiye’den para istenmiyor ve beklenmiyordu. Yalnız plan ve projelerin tamamlanıp anıtın yapımına başlanması bekleniyordu.

b. Plan ve Projeler

Çanakkale Savaşları’nın 70. yıldönümü yaklaştıkça zamana karşı bir koşuşturmadır başladı. Ankara ile Kanberra arasında telgraf trafiği hızlandıkça hızlandı. Atatürk Anıtı’nı da Anzak Anıtını da 25 Nisan törenlerine yetiştirmek gerekiyordu.

Bizim tarafta çalışmalar hızlanmış görünüyordu. Dışişleri Bakanlığımız, Şubat sonunda, “Gelibolu’da Anzak Koyu’na dikilecek anıtla ilgili çalışmalara başlanmıştır” diyor ve projelerinin Kanberra’ya gönderileceğini bildiriyordu31.

Büyükelçiliğimiz de Kanberra’daki çalışmaları şöyle rapor ediyor:

“Başkent Kanberra’da Atatürk Memorial Garden’a I Atatürk Anıt Bahçesi’ne) dikilecek Atatürk Anıtı ile ilgili ön projeler, Başbakan Hawke’un bizzat ilgilenmesi ve kesin talimatıyla Basket İmar Komisyonu (NCDC) tarafından hazırlanmış ve 27 Şubat tarihinde adı geçen komisyonda, bizim de katıldığımız bir toplantıda bize açıklanmıştır. Bugün (28 Şubat) alınan plan, proje ve fotoğraflar çanta ile sunulmaktadır.

“Teklif olunan proje talimatlarına uymaktadır. Şöyle ki:

“Anzac - Parade’ın (Anzak Bulvarı’nın) kuzeydoğu ucundaki Atatürk Memorial Garden’ın (Atatürk Anıt Bahçesi’nin) Anzac - Parade cephesine bakan bölümünde 14 metre çapında parke döşeli bir daire içinde 2 metre yükseklikte, 6 metre çapında bir beton hilal yapılarak ortasında Tarana granitten (örneği çanta ile gönderilmektedir) 1.82.5 x 1 metre ebadındaki yekpare levha üzerine Atatürk’ün profili konulacak, ayrıca Atatürk’ün Anzaklar için söylediği sözler uygun düşecek boyda harflerle bu granit levha üzerine işlenecek ve altın yaldızla doldurulacaktır. Ayrıca, tarafımızdan da uygun görüldüğü takdirde hilalin uç kısmına yıldız şeklindeki bir noktaya bir bayrak direği konulabilecek ve törenlerde buraya bayrak çekilebilecektir. Tarafımızdan gönderildiği takdirde Gelibolu’dan alınacak taş veya toprak da anıta konulabilecektir.

“Anıtı’ ziyaret edecekler için Anzac Parade’deki Crosswell street’den ayrılan Gullet street üzerine bir otopark ve otoparktan anıta kadar 80 metrelik bir ana yol yapılacak, yolun doğu tarafı ayrıca ağaçlandırılacaktır. Anıtın kuzey tarafı çiçek tarhı ve oturma bankları konulmak suretiyle düzenlenecektir...

“Tarafımızdan anıta konulmak üzere 50 - 60 cm. çapında bronzdan bir Atatürk profilinin en kısa zamanda gönderilmesi ve bu.teklif olunan ön projeye mutabakatımızın teleksle bildirilmesi, anıtın 25 Nisan törenlerine kadar yetiştirilebilmesi bakımından özellikle rica edilmiştir.

“Çanta ile yollanan planların en seri şekilde incelenerek talimatlarının acilen bildirilmesini...”32

îlk defa Kanberra Atatürk Anıtı’nın silueti beliriyor: Parkın içinde 14 metre çapında bir daire. Dairenin ortasında 6 metre çapında, 2 metre yüksekliğinde ve hilal biçiminde bir duvar. Hilalin içinde Atatürk’ün kabartma sureti ve sözlerini içeren bir yazıt. Anıtın dış tarafında oturma bankları ve çiçek tarhı. Ziyaretler için Anıttan Gullit sokağına kadar 80 metrelik bir özel yol. Yolun çıkışında otopark... Bütün bunlar ağaçlıklı, yeşil Atatürk Anıt Bahçesi içinde yer alacak.

Bundan başka Avustralya, Kanberra’nın ortasındaki sun’i gölün kuzey kıyısına da “Atatürk Kıyısı” adının verilmesini öneriyordu. 28 Şubat 1985 günü bunun projesi de Büyükelçiliğimize sunuldu. Buna göre, “Atatürk Kıyısı” (Atatürk Reach) olarak adlandırılacak kıyıya İngilizce şu plaket konacaktı:

“Anzak birliklerinin 25 Nisan 1915’te Anzak Koyu’na çıkışlarının 70. yıldönümü dolayısıyla ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı ve Gelibolu’da (Çanakkale’de) Anzak birliklerine karşı koyan Türk silahlı kuvvetleri komutanı Kemal Atatürk’ün anısına,

Burley Griffin Gölü’nün bu kıyısına “Atatürk Kıyısı” adı verilmiştir.”

25 Nisan 1985

Avustralya tarafının ilk önerisi buydu. Türk tarafının isteği üzerine bu yazıda bazı rötuşlar yapılacaktı. Daha sonra da Avustralya Başbakanının isteği üzerine “Atatürk Kıyısı”, “Gelibolu Kıyısı” olarak değiştirilecekti. Avustralyalıların dilinde “Gelibolu” sözcüğü, bizim kullandığımız “Çanakkale” anlamını taşımaktadır. Onlar “Çanakkale Savaşı” yerine “Gelibolu Savaşı” veya “Gelibolu Seferi” demektedirler. “Gelibolu Kıyısı”nı da daha ziyade “Çanakkale Kıyısı” gibi algılamak yanlış olmaz.

28 Şubat günü Büyükelçimize teslim edilen Atatürk Anıtı ve Atatürk Kıyısı ile ilgili plan ve projeler, diplomatik çantayla Ankara’ya gönderildi. Avustralya tarafı da bu projelerin bir örneğini Ankara’daki Büyükelçiliklerine iletti. Zaman darlığı nedeniyle Türkiye’nin bu projeler konusunda hemen karar vermesi isteniyordu. Büyükelçiliğimiz 6 Mart günü Ankara’ya şu yıldırım telgrafı çekti:

“Başbakanlıktan Büyükelçiliğimize telefon edilerek, Kanberra’ya yapılması planlanan “Atatürk Memorial Garden ve Anıtı” ile ilgili proje ve planlar konusunda Türk tarafının mutabakatının en geç 8 Mart Cuma sabahı kendilerine bildirilmesi halinde inşaat ve diğer düzenlemelerin 25 Nisan’daki 70. yıl Anzak törenlerine ancak yetişebileceği bildirilmiş ve ilgimiz rica edilmiştir.

“Yüce Atatürk ve Türkiye imajını yurt dışında ve Avustralya’da ebedileştirecek bu proje ile ilgili ön mutabakatımızın 7 Mart Perşembe günü Türkiye saati ile 19.00’a kadar telex’le Büyükelçiliğimize bildirilmesini...”33

Ankara, aynı gün cevabını bildirdi: “Atatürk Memorial Garden” ve Anıtıyla ilgili proje ve planlar tarafımızdan uygun görülmüştür” dedi34.

Avustralya tarafı, 28 Şubat’ta Kanberra Büyükelçiliğimize teslim ettiği plan ve projelere en geç 7 Mart tarihine kadar onayımızın bildirilmesini istiyordu. Yoksa Atatürk Anıtı zamanında yetiştirilemeyecekti. Uzaklık dolayısıyla plan ve projeler 5 Mart’ta Ankara’ya ulaştırılabilmiş. Dışişleri Bakanlığımız, zamanın baskısını omuzlarında hissetmiş ve Kanberra’nın Ankara’dan dokuz saat ilerde olduğunu da hesaba katmış olmalı ki, 6 Mart günü proje ve planların onaylandığını yıldırım telgrafla Kanberra’ya duyurmuştur. Demek ki, plan ve projelerin Ankara’da uzun uzun incelenmesine pek vakit kalmamıştır. Bu bakımdan hükümetimiz, Avustralya tarafının hazırlamış olduğu plan ve projelerde herhangi bir değişiklik önermemiş veya önermeye vakit bulamamıştır.

Kanberra Büyükelçiliğimiz, Ankara’nın telgrafını alır almaz, Atatürk Anıt Bahçesi ve Atatürk Anıtı ile ilgili plan ve projelerin Türk Hükümetince onaylandığını 7 Mart günü Avustralya tarafına bildirdi35.

Artık anıtın yapımına geçilebilirdi. Bu arada Avustralya Başbakanı Hawke, projelerde bir değişiklik yapılmasını önerdi. “Atatürk Anıtı” ve “Atatürk Bahçesi”nden başka, Kanberra’da göl kıyısına da “Atatürk Kıyısı” adının verilmesinin güç olacağını söyledi ve buraya “Gelibolu Kıyısı” adının verilmesini önerdi. Bu öneri de Türk tarafınca kabul edildi. Dışişleri Bakanlığımız, “Başbakan Hawke’un Burley Griffin gölü kıyısındaki sahil şeridine aynı yerde iki yere aynı ismin verilmesindeki güçlük nedeniyle “Gallipoli Reach” (Gelibolu Kıyısı) denmesi hususundaki ricası tarafımızdan kabul edilmektedir” dedi. Ancak plakete konulacak yazının değiştirilmesini istedi36. Göl kıyısına konacak yazı, istediğimiz doğrultuda değiştirilecekti.

c. Aykırı Bir Ses

Atatürk Anıtı’yla ilgili hazırlıklar diplomatik kanalla yürütülüyordu. Kanberra Büyükelçiliğimiz ile Avustralya yetkilileri kapalı kapılar arkasında görüşüp konuşuyor, kararlara varıyorlardı; ama basına pek açıklama yapılmıyordu.
Türk Hükümetinin Gelibolu Yarımadası’nda Anzaklar’ın çıkartma yaptıkları yere “Anzak Koyu” adını vereceği, buna karşılık Başkent Kanberra’nın “seçkin” veya “mutena” bir yerine bir Türk adı verileceği açıklanmıştı ve artık biliniyordu. Ama Kanberra’nın o “seçkin” yerinin tam neresi olacağı, buraya ne ad verileceği ise Avustralya’da açıklanmamıştı ve Avustralya kamuoyu tarafından henüz bilinmiyordu.

Tam bu sırada, 1985 yılı Mart başında, Avustralya basınında bir haber çıktı: Kanberra’nın merkezinde, yapımı sürmekte olan yeni parlamento binasının önündeki büyük meydana “Gelibolu Meydanı” veya “Gallipoli Plaza” adı verileceği duyuruldu. Anzaklar Gelibolu Lejyonu, bunu bir öneri olarak Hükümete sunmuşlardı. Ama Anzaklar’ın bu önerisine karşı bazı bürokratların direndikleri de yazılıyordu. “Anzak Koyu”na karşılık, Türkleri hoşnut edecek çeşitli öneriler bulunduğu, bunların hangisine karar verileceğinin Başbakan Hawke tarafından daha sonra açıklanacağı belirtiliyordu37.

Kanberra’nın en gözde bir yerine “Gelibolu Meydanı” adı verileceği yolundaki bu havadis üzerine, Avustralya basınında ilk defa aykırı bir ses yükseldi. The Canberra Times gazetesi kötü yazarlarından Alan Fitzgerald, zehir zemberek bir yazı yayınladı38.

Fitzgerald alaycı, iğneleyici bir dille, Parlamento önündeki meydana “Gelibolu Meydanı” adı verilmek istendiğini hatırlattıktan sonra soruyordu; “Gelibolu Plaza mı? Oldu olacak bari Hitler Bahçeleri desek?” Bu gazeteciye göre, “Anzak Koyu “ adı verilecek yer, kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdi. Başkent Ankara’dan pek uzaktı. Avustralyalı turistlerden başka oraya kimsenin uğradığı da yoktu.
 



Ynt: Anzak Günü 25 Nisan

Gazeteci devam ediyor: “Gelibolu “ adı verilecek yere gelince, burası Avustralya başkentinin göbeğidir. Dahası, “Gelibolu Meydanı” adı verilmesi nasıl bir emsal yaratır, hiç düşünüldü mü acaba? Günümüzde saçma - sapan işler yapıldığı görülüyor ve bunlara “hükümet politikası” adı veriliyor. Bir an düşünmek gerek. Türkler Avustralya’nın eski düşmanları değiller mi? Eski düşmanlardan birine bir jest yapmak, öteki eski düşmanlara karşı ayrım gözetmek olmuyor mu? Avustralya Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlar’la da savaştı. Öyleyse Avustralya’nın “Kral Parkı”na, Alman İmparatoru’nun adı verilip “Kayzer Wilhelm II Parkı” densin. Oldu olacak “Gravillea Parkı” da “Adolf Hitler Bahçeleri” olsun bari!...

Avustralyalı gazeteci, “şecaat arz ederken merd-i kipti sirkatin söyler” sözünü doğrularcasına, yüzeysel bilgilerini oraya dökerek cehaletini gözler önüne seriyor. Avustralya’nın şimdiye kadar girip çıktığı savaşları sayıp döküyor ve her birinden güya çarpıcı örnekler sıralıyor:

Vietnam Savaşı anısına Avustralya dağlarından birine “Ho Amca”nın adı verilip “Ho Chi Min Dağı”mı denecekti? Vaktiyle Sudan’da savaştıkları için bir ünlü meydana şimdi “Mehdi Meydanı” mı diyeceklerdi? Bolşevik İhtilali üzerine patlayan Rusya iç savaşına da bulaşmış olan Avustralya şimdi bir yere “Lenin” adını vermeye manen borçlu mu sayılacaktı...”

Gazeteci bir şey daha söylüyor:

“Gelibolu Meydanı” adı verildi diyelim. Ya bunun korunması nasıl olacak? Yarın Ermeniler bu meydanda Türkiye aleyhinde gösteriler düzenlemeye başlarlarsa Avustralya, güvenlik güçlerini harekete geçirmek ve o meydanda nöbet tutmak durumunda kalmayacak mı?

Fitzgerald adlı gazetecinin ortaya attığı görüşler bunlardı. Kanberra’da Atatürk Anıtı’nın yapım çalışmaları sürerken Avustralya basınında böylesine ters bir yazı çıkması, Kanberra Büyükelçimizin canını sıktı. Gerçi Atatürk’e açıktan açığa dil uzatılmıyordu ama imalarda bulunuluyordu. Bu imalar, tabii, Büyükelçimizi daha da üzdü. Bu konuda ilk defa böyle ters bir yazı görülüyordu. Anıtın açılmasına bir buçuk ay kala, adeta pişmiş aşa su katılmak isteniyor gibiydi.

Büyükelçi Şahinbaş, yazıyı gazetede görür görmez, hemen aynı gün gazeteciye cevap verdi; bir. özel mektup gönderdi: yazısını “hayretle ve düş kırıklığıyla” okuduğunu bildirdi. Hele “Gelibolu Plaza? Hitler Bahçeleri?” başlığıyla ileri sürülmek istenen çirkin imaya büsbütün üzüldüğünü söyledi. Türk Tarih Kurumu’nca yayınlanmış olan Atatürk ve Anzaklar adlı kitabı gazeteciye gönderdi. Atatürk’ün 1934 yılında Anzaklar hakkında söylediği o unutulmaz büyük sözlere Fitzgerald’ın dikkatini çekti. Sırf bu sözleri bile, yazıda anılan öteki kişilerle Atatürk’ün kıyaslanamayacağını göstermeye yeter, dedi. Bu sözlerin elli yıl kadar önce söylenmiş olduğu hatırlanınca, Çanakkale Savaşları dolayısıyla Türkler’le Avustralyalılar’ın birbirlerine karşılıklı dostluk jestlerinde bulunmakta geç bile kalmış oldukları söylenebilirdi. Büyükelçimiz, “Hitler’i, Lenin’i veya Ho Chi Min’i ima etmek tamamen yersiz ve kabul edilemez” diyerek sözlerini noktaladı.

Türkiye Büyükelçisi, oldukça yumuşak bir cevap vermişti. Öyle olması da doğaldı. Hele o günlerdeki güzel havayı bozmak olmazdı. Türkiye ile Avustralya arasındaki dostluk ilişkileri güzel güzel gelişiyordu. Yakında Bakan düzeyinde karşılıklı ziyaretler yapılacaktı. Tarihte ilk defa bir Türk Dışişleri Bakanı Avustralya’ya resmi ziyaret yapacaktı. Kanberra’da Atatürk Anıtı ve Gelibolu Yarımadası’nda Anzak Anıtı törenlerle açılacaktı. Anıtların açılmasına şunun şurasında bir buçuk ay kadar bir zaman kaldığı bir sırada Avustralya basınıyla polemiğe girmek, bir kavga başlatmak hiç doğru olmazdı. Büyükelçinin misyonu kavga etmek değildi. Yoksa cahil Avustralyalı gazeteciye haddini bildirmek kolaydı.

Avustralyalıya söylenebilecek pek çok şey vardı. Bir defa, istek Avustralya’dan gelmişti, bizden değil. Siz “Anzak Koyu” adını kabul ederseniz biz de Kanberra’nın seçkin semtlerine Atatürk’ün ve Gelibolu’nun adlarını veririz diyen Avustralya tarafıydı. Gazetecinin kuş uçmaz, kervan geçmez yer olarak gördüğü “Anzak Koyu”nu seçen, tercih eden de Avustralyalılardı. Anzaklar’ı oraya biz buyur etmedik.

Gazeteci, “eski düşman” olduğumuzu hatırlatıyor. Bu yüzden Kanberra’nın bir yerine bir Türk adı verilemeyeceğini, verilirse Avustralya’nın öteki eski düşmanlarına haksızlık edileceğini söylüyor. Örnek olarak, Alman savaşını, Vietnam savaşını, Sudan harekatını ve hatta Rusya iç savaşını sıralıyor ve Anzaklar’ın oralarda da savaştıklarını belirtiyor. Ama bu savaşların hiçbirinin Çanakkale Savaşı’yla kıyaslanamayacağını, Avustralya tarihinde Çanakkale Savaşları’nın apayrı bir yeri olduğunu bilmiyor. Avustralya, ulusal benliğini Çanakkale’de bulmuştur; Sudan’da, Vietnam’da, Sibirya’da değil. Avustralya, ulus olma bilincine, siyasi rüştüne Çanakkale’de ermiş; başka yerde değil. Çanakkale’dir Avustraya’yı millet yapan, devlet yapan. Yoktur Çanakkale’nin bir başka benzeri. Çalakalem saçmalayan cahil Avustralyalıya önce kendi tarihini okuyup bellemesi gerektiğini ve ancak ondan sonra-Çanakkale konusunda kalem oynatabileceğini biz mi hatırlatmalıydık?

Evet, biz, Avustralya için “eski düşman” idik. Peki, Anzaklar bizim için “eski düşman” değiller miydi? Yoksa onlar Çanakkale’ye “dost” olarak mı gelmişlerdi? Sonra, düşmandan düşmana fark yok mu? Düşman vardır, meşru müdafaadadır, yurdunu savunur; düşman vardır, gayri meşru tecavüzdedir, haksız olarak başkasının yurduna saldırır. Çanakkale’de saldırgan olan kimdi, yurdunu savunan kim? Biz miydik, yoksa onlar mıydı saldırgan olan? Binlerce kilometre uzaktan gelip bir bahar sabahı gizlice toprağımıza ayak basan ve vatanımızı kana bulayan Anzaklar değil miydi?:

Buna rağmen biz, başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere, ulusça büyüklük gösterip saldırgan Anzaklar’ı bağışladık ve onlara dostluk elimizi uzattık. Bir ön şart da koşmadık. Avustralya olarak Türk halkından önce özür dileyin, sonra dost olalım demedik. Ölen Anzak askerlerini kendi şehitlerimiz gibi bağrımıza bastık, sağ kalanlara da dost elimizi uzattık. Çanakkale’de yüzbinlerce evladını kaybeden Türk Milleti için Anzaklar’ı kayıtsız şartsız bağışlayabilmek ne demektir? Bu insanlığı, bu ruh yüceliğini acaba ukala Avustralyalı gazetecinin havsalası alır mı?

Dahası biz, vatan topraklarımıza o saldırgan Anzaklar’ın adını veriyor, anıtını dikiyorduk. Onların adını dostça gelecek kuşaklara aktarıyor ve ebedileştiriyorduk. Böylesine büyük bir dostluğu, yalnız Anzaklar’a gösteriyorduk. Tarihimizde pek çok saldırı ve istila gördük. Pek eskiye gitmeye gerek yok. Sadece Balkan Savaşı’nda, Birinci Dünya Savaşı’nda ve İstiklal Savaşı’nda Anadolu ve Trakya topraklarımız arka arkaya saldırıya uğradı. O saldırıları defettikten sonra kurtarılan topraklarımıza saldırgan düşmanlarımızın adını vermeyi, anıtlarını dikmeyi aklımızın kenarından bile geçirmedik. Bu bakımdan, Gelibolu Yarımadası’nda Anzak adını resmileştirip ebedileştirmekle Türkiye’nin Avustralya ve Yeni Zelanda’ya gösterdiği dostluk jesti, tarihimizde bir eşi, benzeri bulunmayan pek olağanüstü bir jesttir.

Bu eşsiz dostluk jestimizi, bir gazeteci kavramaktan aciz olsa bile, Avustralya toplumu ve Hükümeti, hakkıyla takdir ediyordu. Avustralya Başbakanı Hawke, bir hafta sonra yaptığı açıklamada, Türkiye’nin “Anzak Koyu” adını resmen kabul etmekle “eski bir düşmana karşı eşsiz bir dostluk jestinde bulunduğunu” vurgulamış ve “İnanıyorum ki... bütün Avustralyalılar bunu şükranla karşılayacaklardır” demiştir. Hawke, “barış ve dostluk adına”, Kanberra’nın bir parkına Atatürk adının verileceğini ve anıtının dikileceğini de belirtmiştir.

Avustralya Başbakanının bu açıklaması, basındaki çatlak sese en iyi cevap oldu. Ve Atatürk Anıtı çalışmaları devam etti.

d. Yazıtlar, Atatürk Kabartması ve Arıburnu Toprağı

Atatürk Anıtı’nın yapımı sürerken, anıta konacak yazıtın, Atatürk kabartmasının hazırlıklarına da başlandı. Anıttan başka, Kanberra’daki “Atatürk Anıt Bahçesi”ne, “Gelibolu Kıyısı”na; Albany Limanı girişine ve Yeni Zelanda’nın başkenti Wellington’a dikilecek Atatürk Anıtı’na da çeşitli yazıtlar, plaketler konacaktı. Ayrıca Gelibolu Yarımadası’nda “Anzak Koyu” plaketi, Anzak Anıtı yazıtını da hazırlayıp yetiştirmek gerekiyordu. Bu konularda, Mart 1985’te, Ankara ile Kanberra arasında nefes nefese yazışmalar yapıldı. Yazıtlar ve plaketler üzerinde görüş alış-verişinde bulunuldu ve anlaşmalara varıldı.

Gelibolu Kıyısı

Kanberra’daki Burley Griffin Gölü’nün kuzey kıyısına önce “Atatürk Kıyısı” adı verilmesi kararlaştırılmıştı. Avustralya Başbakanı, bir şehirde değişik yerlere “Atatürk” adı verilmesinin güç olacağını söyledi ve buraya “Gelibolu Kıyısı” adı verilmesini önerdi. Öneri Türk hükümetince de uygun görüldü.

Buraya konacak plaket, İngilizce olarak, Ankara’da hazırlandı ve onay için Avustralya tarafına sunuldu. İlk metin şöyleydi:

“This area of the lake shore bears the name of “Gallipoli Reach” in honour of the valour of the men of ANZAC and the Turkish soldiers led by Kemal Atatürk, laterfounderand first President of Modern Turkey. They wrote their names imperrishably in the history with their courage and devotion.”39

Türkçesi:

“Göl kıyısının bu bölümü, daha sonra Modern Türkiye’nin kurucu ve ilk Cumhurbaşkanı olan Kemal Atatürk komutasındaki Türk askerlerinin ve Anzaklar’ın kahramanlıkları anısına “Gelibolu Kıyısı” adım taşımaktadır. Onlar, cesaretleri ve fedakarlıklarıyla adlarını ebedi olarak tarihe yazmışlardır.”

Avustralya tarafı bu metinde değişiklikler önerdi. Öneri 21 Mart’ta Ankara’ya bildirildi ve iki gün sonra Ankara tarafından onaylandı40. Sonunda metin şöyle plakete geçirildi:

THIS AREA OF FORESHORE BEARS THE NAME
“GALLIPOLI REACH”
IN HONOUR OF THE VALOUR OF THE MEN OF ANZAC,
AND THE TURKISH DEFENDERS LED BY KEMAL ATATURK,
LATER FOUNDER AND FIRST PRESIDENT
OF MODERN TURKEY.

THIS PLAQUE WAS UNVEILED ON 25 APRIL 1985
THE 70TH ANNIVERSARY OF THE LANDING AT ANZAC COVE.

Bugün bu yazı, tıpkı yukarda olduğu gibi, göl kıyısındaki plakette yer almaktadır. Gölün bu bölümünde, tam kıyıda yaya yolu veya bisiklet yolu uzanmaktadır. Yolun iç tarafında, alçak bir istinat duvarı, duvarın ötesinde de ağaçlıklı bir park vardır. Duvar 75 cm. yüksekliktedir. 47 x 80 cm. boyutundaki plaket bu duvara monte edilmiştir, büyük bir salkım söğüt ağacının altında yer almaktadır. Yazılar, siyah zemin üstüne kabartma sarı bronz harflerle yazılmıştır. Yalnız İngilizce olan yazının Türkçe çevirisi şudur:

KIYININ BU BÖLÜMÜ, DAHA SONRA ÇAĞDAŞ TÜRKİYE’NİN KURUCUSU VE İLK CUMHURBAŞKANI OLAN KEMAL ATATÜRK
KOMUTASINDAKİ TÜRK MÜDAFİİLERİNİN VE ANZAKLAR’IN KAHRAMANLIKLARI ANISINA “GELİBOLU KIYISI”
ADINI TAŞIMAKTADIR. BU PLAKET, ANZAK KOYU’NA ÇIKARTMANIN 70. YILDÖNÜMÜNDE, 25 NİSAN 1985 GÜNÜ AÇILMIŞTIR.
 

Ynt: Anzak Günü 25 Nisan

Atatürk Anıt Bahçesi

Kanberra’da, içinde Atatürk Anıtı’nın dikildiği parka, “Atatürk Memorial Garden” adı verilmiştir. Bunun Türkçesi, Atatürk Anıt Bahçesizdir. Burası, sivri yapraklı, yaz kış yeşil kalan ökalüptüs ağaçlarıyla kaplı yemyeşil bir parktır. Türkçe Atatürk Anıtı Parkı demek belki daha doğru olurdu. Ama resmi adı “bahçe”dir.

Bahçenin girişinde, yeşil bir tabelada, altın sarısı harflerle, “ATATURK MEMORIAL GARDEN” yazısı okunur. Burada anıta kadar, 80 metre uzunluğunda, 4 metre genişliğinde bir yol uzanır. Parktan Anıta gitmek üzere özel olarak yapılmış, kiremit rengi ufak çakıl taşları döşenmiş, bakımlı bir yoldur. Avustralya Türkleri bu yolu. Ankara’daki Anıtkabir’in ünlü “Aslanlı Yol”una benzetirler.
Bu yoldan yürüyünce, tam Anıta yaklaşırken, önümüze bir “Bilgi Levhası” çıkar. Türkçe ve İngilizce yazılmıştır. Bu levhadaki uzunca bilgiler de, Mart - Nisan 1985’te, Ankara ile Kanberra arasında yapılan yazışmalarla saptanıp kararlaştırılmıştır. Levhanın Türkçesi şöyledir:

ATATÜRK ANIT BAHÇESİ

1985 YILINDA, I. DÜNYA SAVAŞI SIRASINDAKİ GELİBOLU SEFERİ’NDEN 70 YIL SONRA, TÜRK HÜKÜMETİ, 25 NİSAN 1915’DE AVUSTRALYA VE YENİ ZELANDA ASKERLERİNİN, GELİBOLU YARIMADASI’NDA İLK DEFA AYAK BASTIKLARI BÖLGEYİ “ANZAK KOYU” OLARAK ADLANDIRMAYI KABUL ETMİŞTİR.

BU DAVRANIŞA KARŞILIK AVUSTRALYA HÜKÜMETİ DE ŞİDDETLE SAVAŞILAN BU SEFERDE GÖREV ALMIŞ OLAN ANZAK VE TÜRK ASKERLERİ’NİN KAHRAMANLIK VE FEDAKARLIKLARININ ANISINA BU “ANIT BAHÇEYİ” TESİS ETMİŞTİR.

GELİBOLU SEFERİ SIRASINDA TÜRK KUVVETLERİNİN KOMUTANI OLAN KEMAL ATATÜRK (1881 - 1938) MODERN TÜRKİYE’NİN KURUCUSU VE İLK CUMHURBAŞKANI İDİ. ANITIN ÜZERİNDE YAZILI OLAN SÖZLER ATATÜRK’ÜN GELİBOLU’DAN GERİ DÖNMEYEN ANZAKLAR İÇİN SÖYLEDİĞİ TAKDİR İFADELERİDİR.

Burada, “Gelibolu Seferi” dendiği dikkati çekmektedir. Bizim tarih yazınlarımızda “Çanakkale Savaşı”, “Çanakkale Muharebeleri”, “Anafartalar Muharebatı”, “Arıburnu Muharebeleri” gibi ifadeler yaygındır ve yerleşmiştir. Ama "Gelibolu Seferi", "Gelibolu Muharebesi" gibi ifadeler hemen hiç kullanılmaz. Avustralya tarih literatüründe ve genellikle bu alandaki İngilizce yayınlarda ise Çanakkale adı hemen hemen hiç geçmez ve hep Gelibolu adı kullanılır. İngilizceden Türkçeye aktarılmış olan yukarıdaki metinde de "Gallipoli campaing" karşılığı olarak "Gelibolu Seferi" ifadeleri kullanılmıştır. Biz bunu, "Çanakkale Seferi" veya "Çanakkale Savaşı" olarak algılayabiliriz.

Yukarıdaki metnin bir belge niteliğindeki İngilizce aslı şudur:


ATATÜRK MEMORIAL GARDEN

İN 1985 SEVENİ Y YEARS AFTER THE GALLİPOLİ CAMPAİNG OF WORLD WAR I, THE TURKISH GOVERNMENT AG-REED TO RECOGNISE THE NAME "ANZAC COVE" FOR THE PLACE ON THE GALLİPOLİ PENINSULA WHERE THE FIRST AUSTRALIAN AND NEW ZELAND TROOPS LANDED, ON 25 APRIL 1915.

İN RETURN FOR THIS GESTURE, THE AUSTRALIAN GOVERNMENT ESTABLISHED THIS MEMORIAL GARDEN, WHICH HONOURS THE HEROISM AND ŞELF - SACRIFICE THAT DISTINGUISHED BOTH THE ANZAC AND TURKISH TROOPS WHO TOOK PART İN THAT BITTERLY FOUGHT CAMPAIGN.

KEMAL ATATÜRK (1881 - 1938) WAS FOUNDER AND FIRST PRESIDENT OF MODERN TURKEY, AND LEADER OF THE TURKISH FORCES İN THE GALLİPOLİ CAMPAİNG. THE WORDS INSCRİBED ON THE MEMORIAL ARE ATATURK'S TRIBUTE TO THOSE ANZACS WHO DID NOT RETURN FROM GALLİPOLİ.

Bu bilgi levhasından on adım kadar ilerde asıl Atatürk Anıtı bulunmaktadır. Anıt, Türk bayrağındaki hilal biçiminde, iki metre yükseklikte, altı metre çapında bir beton duvardır. Duvarın giriş yoluna bakan dış yüzüne, büyükçe bir ay yıldız oyulmuştur. İç yüzünde, 92 x 200 cm. boyutunda bordo renkli bir mermer levha yerleştirilmiştir. Levhanın üzerine, altın yaldızlı harflerle Atatürk'ün Çanakkale Savaşı'nda ölmüş Anzaklar hakkında 1934 yılında söylediği unutulmaz sözleri İngilizce olarak kazınmıştır. Bu sözler şöyledir:


THOSE HEROES THAT SHED THEIR BLOOD AND LOST THEIRLIVES...

YOU ARE NOW LYING İN THE SOIL OF A FRIENDLY CO-ÜNTRY. THEREFORE REST İN PEACE. THERE IS NO DIFFE-RENCE BETWEEN THE JOHNNIES AND THE MEHMETS TO US WHERE THEY LIE SİDE BY SİDE HERE İN THIS COUNTRY OF OURS... YOU, THE MOTHERS, WHO SENT THEIR SONS FROM FAR AWAY COUNTRIES, WIPE AWAY YOUR TEARS; YOUR SONS ARE NOW LYING İN OUR BOSOM AND ARE İN THE PEACE. AFTER HAVING LOST THEIR LIVES ON THIS LAND THEY HA VE BECOME OUR SONS AS WELL.

KEMAL ATATÜRK

Bu sözlerin Türkçe aslı şöyledir:


BU MEMLEKETİN TOPRAKLARI ÜSTÜNDE KANLARINI DÖKEN KAHRAMANLAR!

BURADA BİR DOST VATANIN TOPRAĞINDASINIZ. HUZUR VE SÜKÛN İÇİNDE UYUYUNUZ. SİZLER, MEHMETÇİL-KELREL YANYANA, KOYUN KOYUNASINIZ. UZAK DİYARLARDAN EVLATLARINI HARBE GÖNDEREN ANALAR! GÖZ-YAŞLARINIZI DİNDİRİNİZ. EVLATLARINIZ, BİZİM BAĞRIMIZDADIR. HUZUR İÇİNDEDİRLER VE HUZUR İÇİNDE RAHAT RAHAT UYUYACAKLARDIR. ONLAR, BU TOPRAKTA CANLARINI VERDİKTEN SONRA, ARTIK BİZİM EVLATLARIMIZ OLMUŞLARDIR. 41

Atatürk Kabartması

Kanberra Anıtında, Atatürk’ün sözlerini içeren mermer levhanın üst bölümüne Atatürk’ün bir maskı veya kabartma sureti konmuştur. Maskın boyu 44 cm. eni 29 cm.’dir. Türkiye’de yaptırılmış olan mask, Mart 1985’te Kanberra’ya gönderilmiştir42. Bunun bir örneği Yeni Zellanda’ya da yollanmış ve Wellington’daki Atatürk Anıtı’na konmuştur.

Maskın eni, boyu, rengi Anıttaki mermer levhayla uyumludur. Asıl bu mask ve mermer yazıt, hilal biçimindeki beton duvarla birlikte Atatürk Anıtı’nın merkezini oluşturmaktadır.

Arıburnu Toprağı

Kanberra Atatürk Anıtına, Gelibolu yarımadasından alınıp gönderilmiş toprak da konmuştur. Bu konuda 9 Mart 1985 günü Dışişleri Bakanlığımızdan Kanberra Büyükelçiliğimize şu telgraf gönderilmiş:

“Anıta konulmak üzere Gelibolu’da Anzak Koyu’ndan alınan toprak diplomatik çanta ile gönderilmektedir.

“Toprağın Anıttaki yerine 25 Nisan’daki tören sırasında Türkiye’den gelecek heyet tarafından konması düşünülmektedir. Bu itibarla Avustralya makamlarına toprak için icab ediyorsa Anıt’ta bir yer ayırmalarının bildirilmesi, ancak toprağın Büyükelçilikte muhafaza edilmesi uygun olacaktır.”43

Bu talimat doğrultusunda, gönderilen vatan toprağı, tören gününe kadar Büyükelçilikte muhafaza edilmiş ve bunun Anıta konması için Türkiye’den gelecek heyet beklenmiştir. Türkiye’den beş kişilik bir heyet gelecekti ve heyet Başkanı o zamanki Dışişleri Bakanımız Vahit Halefoğlu toprağı anıt koyacaktı. Ona göre toprak için de daire biçiminde bir plaket hazırlandı. Dıştan 47 cm., içten 42 cm. çapındaki ve siyah renkteki bu plakete altın renkli harflerle şunlar yazıldı:

SOILFROM
ANZAC COVE, TURKEY,
WAS PLACED BENETH THIS
PLAQAUE AT THE COMMEMORATION
OF THIS MEMORIAL ON 25 APRIL 1985, THE
70TH ANNIVERSARY OF THE LANDING AT
GALLIPOLI, BY HİS EXCELLENCY MR. VAHİT
HALEFOĞLU, MINISTER FOR FOREIGN AFFAIRS
OF THE REPUBLIC OF TURKEY, İN THE PRESENCE
OF THE HONOURABLE GORDON SCHOLES
MINISTER FOR TERRITORIES AND ACTING
MINISTER FOR VETERAN AFFAIRS OF
THE COMMONWEALTH OF AUSTRALIA AND
THE HONOURABLE FRANK O’FLYNN,
MINISTER FOR DEFENCE AND
ASSOCIATE MINISTER FOR
FOREIGN AFFAIRS,
NEW ZELAND.

Yalnız İngilizce olan bu yazıt şöyle Türkçeleştirilebilir:


TÜRKİYE’DEN, ANZAK KOYU’NDAN ALINMIŞ OLAN TOPRAK GELİBOLU ÇIKARTMASININ 70. YILDÖNÜMÜNDE, 25 NİSAN 1985 GÜNÜ BU ANITIN AÇILIŞI İÇİN YAPILAN VE AVUSTRALYA MİLLETLER TOPLULUĞU EYALETLER BAKANI VE MUHARİP İŞLERİ BAKAN VEKİLİ SAYIN GORDON SCO-LES İLE YENİ ZELANDA DIŞİŞLERİ BAKAN VEKİLİ FRANK O’FLYNN DA HAZIR BULUNDUKLARI TÖREN SIRASINDA TÜRKİYE DIŞİŞLERİ BAKANI EKSELANS VAHİT HALEFOĞLU TARAFINDAN İŞBU PLAKANIN ALTINA KONMUŞTUR.


Bu güzel plaket, Anıtın granit parke döşeli zemininde, hilal’in içinde yer almakta ve Anıta daha da büyük anlam kazandırmaktadır. Kanberra Atatürk Anıtını ziyaret edenler veya çelenk koymak için Anıta gelenler, önce durup bu plakete bir göz atmakta, ondan sonra hilalin içine doğru yürümekte ve ve mermer yazıtı okuyup Yüce Atatürk’e saygılarını yenilemektedirler.

e. Zaferin Yıldönümünde Açıklamalar

Kanberra Atatürk Anıtının yapımına başlanacağı günlerde, Avustralya Başbakanı Hawke, Türkiye Büyükelçisi Şahinbaş’ı Parlamento binasındaki makamına çağırdı. 12 Mart 1985 sabahı Hawke ile Şahinbaş Atatürk ve Anzak anıtları konusunu görüştüler.

Avustralya Başbakanı, Türkiye Hükümetinin “Anzak Koyu”nu resmen kabul etmesinden duyduğu memnuniyeti ve şükran duygularını dile getirdi. Anıtın yapımına başlanırken basına bir açıklama yapmak istediğini bildirdi. Önceden hazırlamış oldukları bir açıklama taslağını da büyükelçimize verdi.

Büyükelçi, hemen Hawke’un açıklama taslağını Ankara’ya telledi. Ankara, taslak üzerinde bazı rötuşlar önerdi. Bu arada Türk hükümeti de kendi açıklama taslağını hazırladı. 15 Mart günü Kanberra’daki Yeni Zelanda Yüksek Komiserliği, kendi hükümetinin yapacağı açıklama metnini Büyükelçimize ulaştırdı. O tarihte Wellington Büyükelçiliğimiz henüz açılmamıştı ve Kanberra Büyükelçiliğimiz Yeni Zelanda’ya bakıyordu.

Dört - beş gün boyunca, yağılacak açıklamalarla ilgili olarak Ankara ile Kanberra arasında acele telgraflar gidip geldi. Sonunda açıklama metinleri üzerinde anlaşmaya varıldı. Türk Hükümetinin isteği üzerine, açıklamaların, Çanakkale deniz zaferinin 70. yıldönümüne rastlatılması kararlaştırıldı. 18 Mart 1985 günü, Ankara, Kanberra ve Wellington’da, aynı anda açıklamalar yapıldı. Türkiye’nin yaptığı açıklamanın tam metni aşağıdadır:

f. Türk Hükümetinin Açıklaması (Ankara, 18 Mart 1985)

Tarihin en sanlı savaşlarından birini teşkil eden Çanakkale Savaşı, bu savaştan bekledikleri sonucu alamayanlar tarafından da saygı ve hayranlıkla anılmaya devam etme özelliği taşıyan nadir tarihi bir olaydır.

Bizatihi savaşların genellikle milletler arasındaki yakınlaşmayı daima engelleyen bir unsur olarak ortaya çıkmasına mukabil, Çanakkale Savaşı’nın, bunun tam aksine, bu savaşa katılan çeşitli ülkelerin insanları arasında devamlı bir dostluk ve birbirlerine karşı büyük saygı duymalarına vesile teşkil ettiği ve bunun aynı şekilde yıllardan beri sürerek zamanımıza kadar geldiği tarihte örneği ender görülen bir vakadır.

Bu tür dostluk ve yakınlık tezahürlerinin günümüzdeki en canlı ve göze çarpan örneklerinden birinin halen Avustralya ve Yeni Zelanda’da gerçek bir temele oturtulmuş olmasını büyük bir memnuniyetle karşılamaktayız.

Avustralya Hükümeti, Avustralya’nın başşehri Kanberra’nın mutene bir semtinde bulunan “War Memorial” in karşısına isabet eden yerdeki bir parka “Atatürk Parkı” adı verilmesi ve buraya üzerinde Atatürk’ün 1934 yılında Anzaklar için söylediği:

“Bu memleketin toprakları üstünde, kanlarını döken kahramanlar. Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana, koyun koyunasınız.

“Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar. Göz yaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

Şeklindeki sözlerin Türkçe ve İngilizce halinde yer alacağı bir anıt -kitabe dikilmesi ve bu anıt kitabenin çok yakınında bulunan Burley Griffin gölünün kıyı şeridinin bir kısmına “Gelibolu Kıyısı” adı verilerek bir plaka konulması ile Avustralya’nın güney Batısında Anzakların gemilerle Gelibolu’ya hareket ettikleri Albany limanı girişine “Atatürk Girişi” adı verilmesine karar vermiş bulunmaktadır.

Buna paralel olarak, Yeni Zelanda Hükümeti de başşehir Wellington ‘un limanının giriş kısmına yakın olan ve Taraki koyundaki plajın bir kısmını içine alan mutena bir yere “Atatürk” adı verilmesine ve burada bir anıt - kitabe dikilmesine karar vermiştir.

Türk Hükümeti de buna bir karşılık olmak üzere, Çanakkale Muharebeleri sırasında 1915yılında Gelibolu’ya (Gelibolu Yarımadası’na)yapılan Anzak çıkarmasının 70. yıldönümü münasebetiyle 25 Nisan 1985 tarihinde Gelibolu’da yapılacak anma töreni vesilesiyle, Gelibolu’da Anzak çıkarmasının yapıldığı Küçük Arıburnu ile Büyük Arıburnu arasındaki koya “Anzak Kovu” adı verilmesine ve burada Anzaklar’ın hatırasına Kanberra’dakine benzer ve Atatürk’ün Anzaklar için 1934’te söylediği sözlerin Türkçe ve İngilizce metinlerinin yer alacağı bir anıt - kitabe dikilmesine karar vermiştir. Avustralya ve Yeni Zelanda Hükümetlerinin bu konuda gösterdikleri yakın ilgi ve kadirşinaslık Hükümetimizce takdir ve şükranla karşılanmıştır. Ayrıca, bu hükümetlerin ülkelerinin başşehirleri ve diğer şehirlerindeki mutena yerlere anıt - kitabe dikilmesi ve Atatürk adı verilmesi konusunda aldıkları kararlar ve tertipler keza takdir ve şükran hisleriyle kaydedilmiştir.

Bir yandan Türkiye, öte yandan Avustralya ve Yeni Zelanda makamları arasında varılan karşılıklı mutabakat gereğince gerçekleştirilen bu çalışmalar, hiç şüphesiz hem adlarını ve mensup oldukları ülkelerin şereflerini Tarihin altın sayfalarına yazdıran Mehmetçikler ile Anzaklar’ın hatıralarını ebedileştirmiş olacak, hem de ülkemiz arasındaki dostluk ve kültür ilişkilerinin sağlamlaşmasına ve daha da gelişmesine önemli katkılarda bulunacaktır. Filhakika, bugün varılan sonuç, bundan 70 yıl önce Gelibolu’da omuz omuza, cesaretle ve kahramanca savaşan ve bu savaşta kahramanlık ve cesaret yanında aynı zamanda insanlık, dostluk ve fedakarlık örneği vermiş olan Türk, Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerinin ortak bir eseri olarak yaşayacaktır.

(Çeviri)

g. Avustralya Başbakanı’nın Açıklaması
(Kanberra, 18 Mart 1985)

Türk Hükümetinin, 70 yıl önce Anzak çıkartmasının yapıldığı yere “Anzak Kovu” adını vermeyi kabul olduğunu açıklamaktan memnuniyet duymaktayım.

Buna karşılık olarak Avustralya Hükümeti de, Anzaklar’ın ve o savaşa katılan Türkler’in kahramanlık ve fedakarlıklarını uygun biçimde tanıyıp onaylayacaktır.

Biz de, Kanberra’nın Campbell semtinde, Avustralya Harp Tarihi Müzesi yakınında, “Atatürk Anıt Bahçesi” kurmayı kabul ettik. Buradaki bir anıt - kitabeye, Gelibolu’da Türk Kuvvetlerinin Komutanı ve daha sonra Modern Türkiye’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olan Kemal Atatürk’ün, hasımları Anzaklar hakkındaki takdirkar sözleri yazılacaktır. Gelibolu (Çanakkale) savaşlarının yıldönümü dolayısıyla, 1934 yılında Atatürk tarafından kaleme alınmış olan bu sözler şöyledir. ( )

Anıtta bir Atatürk kabartması da yer alacaktır.

Anzaklar’ın ve karşıtlarının anısına, Burley Griffin gölünün kuzey kıyısına “Gelibolu Kıyısı” adını vermeyi de kabul ettik. Gelibolu adı, Avustralyalılara, kahraman ve kararlı bir hasımla yapılan o müthiş çatışmayı ve milli duygumuzun tam bilincine erişimizi her zaman hatırlatacaktır.

Şunu da açıklamaktan ayrıca memnunum ki, Batı Avustralya Hükümeti de, Albany limanı girişine “Atatürk” adını vermeyi kabul etmiştir. Böylece Gelibolu (Çanakkale) Savaşı ile Albany arasındaki tarihi bağ da tescil edilmiş olmaktadır, çünkü, Anzak Koyu’na gönderilecek Avustralya ve Yeni Zelanda birliklerini taşıyan konvoylar (Albany’nin) Kral George boğazında toplanmışlar ve buradan yola koyulmuşlardı. O giden askerlerin bir çoğunun gördükleri son Avustralya toprağı burası oldu.

Bu tarihi olayı uygun biçimde anmak üzere Avustralya ‘da ve Anzak Koyu’nda törenler düzenlenmesi için Türk makamlarıyla anlaşmaya varılmıştır.

Anzak’ta bizim mağrur ortağımız olan Yeni Zelanda da bu etkinliklere elbette katılacaktır.

Avustralya ve Yeni Zelanda tarihinde büyük anlamı olan Anzak Koyu adını resmen tanıyan Türk Hükümetinin bu cömert jestini bütün Avustralyalıların şükranla karşılayacaklarından eminim. Türk Hükümeti, Anzak Koyu’nda Anzaklar için, Kanberra’da dikilecek anıta benzer bir anıt da dikecektir. Bu davranış, eski hasma karşı gösterilen olağanüstü bir dostluk jestidir. Bizim de, barış ve dostluk adına, aynı şekilde karşılık vermemiz gerekiyor.
(Çeviri)

h. Yeni Zelanda Başbakanı’nın Açıklaması (Wellington, 18 Mart 1985)

Yeni Zelanda Başbakanı David Lang da yine 18 Mart 1985 Pazartesi günü, başkent Wellington’da bir açıklama yapmıştır. David Lang, “Türk Hükümetinin, Arıburnu’nda Anzaklar’ı çıkartma yaptıkları yere “Anzak Kovu” adını verdiğini açıklamaktan memnuniyet duyuyorum “ demiş ve sözlerini şöyle sürdürmüştür:

Avustralya Hükümetinin ve ardından Türk makamlarıyla sürdürülen görüşmeler ile elde edilen bu sonuca Yeni Zelanda da içtenlikle katılmıştır.

Yeni Zelanda da karşılığında Wellington limanı girişi yakınındaki seçkin bir yere, modern Türkiye’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı anısına Mustafa Kemal Atatürk adını verecektir. Wellington Belediye Meclisinin izniyle, Traki körfezindeki kumsalı da kısmen kapsayacak olan bu yere, Atatürk’ün anısına uygun bir anıt da dikilecektir.

Gelibolu (Çanakkale) Savaşı’ndaki Anzak ve Türk kuvvetlerinin kahramanlık ve fedakarlıkları anısını yaşatmak için Wellington limanı girişinde uzanan kıyının seçimi pek yerindedir. Çünkü, burası Anzak Koyu’nun sert coğrafyasını pek andırıyor olmasının yanısıra, aynı zamanda, 1914’te Orta Doğu’ya hareketinden önceki günlerde Wellington Piyade Taburu’nun talimgahı idi.

Stratford’lu Yarbay W.G. Malore komutası altındaki Wellingtonlular, daha sonra, Yeni Zelanda askerlerinin gerçekleştirdikleri en cesur harekatlardan biri olan, Gelibolu (Yarımadası) Anzak hatları karşısındaki tepelerin ele geçirilmesi için yapılan hücumun ön saflarında yer almışlardır. Albay Malore komutasındaki Wellington Piyade Taburu, 8 Ağustos 1915 günü, Türklerin kilit mevki/erinden biri olan Conkbayırı’na karşı hücuma geçmiştir. Conkbayın sırtları zaptedilmiş ise de bizzat Atatürk’ün yönettiği şiddetli karşı hücumlarda, her iki tarafın da büyük zayiat verdiği üç günlük şiddetli çarpışmalar sonunda, yeni mevzilerinde tutunmaya çalışan Yeni Zelandalılar sonunda Atatürk kuvvetlerince bozulmuşlardır.

Gelibolu ‘da doğan Anzak ruhu, bizim milli gururumuzu ve Avustralyalılar ile Yeni Zelandalıları birbirine yaklaştıran güçlü bağları geliştirmiştir.

Başbakan, Türkiye’de, Anzak Koyu adının verilmesi ve anıtın açılışı dolayısıyla yapılacak törenler ve bu törenlere Yeni Zelanda’nın katılması konusunu Avustralya ve Türk hükümetleriyle görüşeceğini de sözlerine eklemiştir.

ı. Avustralya Türkleri’nde Sevinç

Kanberra’da bir Atatürk anıtı açılacağının duyulması. Avustralya Türkleri’nde sevinç yarattı. Ülkenin çeşitli yörelerindeki Türk dernek ve kuruluşlarından Türk ve Avustralya makamlarına tebrik ve teşekkür telgrafları çekildi. Türk toplumu temsilcileri, Atatürk anıt açılması kararından dolayı Türk ve Avustralya Hükümetlerini kutladılar. Avustralya’da yaşayan Türkler olarak bundan büyük hoşnutluk duyduklarını belirttiler. Avustralya Türkleri’nin sevincini ve coşkusunu yansıtan bu telgraflardan bir kaçı aşağıya aktarıldı.

Viktorya Türk Toplumu imzasıyla Kanberra Büyükelçimize çekilen telgraf şudur:

“Çanakkale’de Birinci Cihan Harbi sırasında Anzaklar’ın çıktığı yere Anzak Koyu adının verilmesine karşılık, aynı dostane duygularla Avustralya Federal Hükümeti’nin Kanberra’da Ulu Önder Atatürk’ün anıtının dikilmesini ve Batı Avustralya ‘da Albany limanı girişine Atatürk adının verilmesini Türk toplumu coşkuyla karşılamıştır. Bu mutlu sonucun alınmasında şahsınızın yapıcı ve dostane davranışlarınızın büyük bir payı olduğunu Türk toplumu takdirle karşılamaktadır. Bu vesileyle Zatıalinize Viktorya Türk Toplumu adına içten tebrik ve teşekkürlerimizi sunar, Türkiye’ye, Türk devletine ve Hükümetine içten bağlılık hislerimizin ilgili makamlara ulaştırılmasını saygılarımızla rica ederiz.”44

Menton’dan, Avustralya Türk Cemiyeti Başkanı Nazmi Kaya imzasıyla Büyükelçi Şahinbaş’a gönderilen teleks mesajında, “Avustralya Türk Cemiyeti olarak, Türk ve Avustralya Hükümetleri arasında varılan anlaşma uyarınca Atatürk isminin burada ebedileştirilmesini memnuniyetle karşılamış bulunuyoruz. Şahsınızda Devlet yöneticilerini kutlar, esenlikler dileriz” deniyordu45.

Avustralya’nın kuzey ucundaki Darwin şehrinden Necmi Tosun,

Büyükelçimize, “Milletimiz ve memleketimiz için yaptıklarınızdan dolayı sizi candan kutlar, saygı ile selamlarım efendim. Kuzey Avustralya Türkleri’nden sonsuz selam ve sevgiler” diye yazıyor46.

Avustralya Türk Assamblesi Bakanı M. Peker, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Turgut Özal’a bir telgraf gönderiyor. Örnekleri Kamberra Büyükelçiliğimize ve Sidney Başkonsolosluğumuza da gönderilen bu İngilizce telgrafın çevirisi şudur:

“Gelibolu Yarımadası’nda küçük bir koya Anzak koyu adının verilmesi için Avustralya Hükümetince yapılan önerinin kabul edilmiş olduğu Avustralya Başbakanı Hawke tarafından açıklandı.

“Karşılık olarak Avustralya Hükümeti de Avustralya’da bazı yerlere Mustafa Kemal Atatürk adının verilmesini onayladı.

“Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu’nun (Gelibolu Yarımadası’na) çıkışının 70. yıldönümünü anmak için Türkiye’de ve Avustralya’da heyetler oluşturulacağı ve Nisan 1985’te karşılıklı ziyaretler düzenleneceği kamuoyuna duyuruldu.

“Biz, Avustralya Türkleri, iki ülke halklarının birbirlerini daha iyi anlamalarını kolaylaştıracak ve iki ülkenin dostluğunu pekiştirecek olan bu gelişmelerden gurur duyuyoruz.

“Avustralya Türk Toplumu, Avustralya Türk Assamblesi adına ve kendi adıma sunduğumuz naçizane tebriklerimizin lütfen kabul buyurulmasını arz eder, Zatı Devletlerine, Hükümetiniz üyelerine ve Avustralya ‘yi ziyaret edecek olan heyete başarı dileklerimizi sunarız.

“Saygılarımla”47.

Avustralya Türkleri, Avustralya makamlarına da telgraflar çekmiş ve bunların örneklerini Büyükelçiliğimize de göndermişler. Avustralya Assamblesi Başkanı Mustafa Peker’den Avustralya Başbakanı Hawke’& çekilen ve aslı İngilizce olan telgraf şudur:

“Sayın R. Hawke, Avustralya Başbakanı,

“Türk Hükümetinin, Anzaklar’ın çıktığı yeri “Anzak Koyu” olarak adlandırmasına karşılık olarak Hükümetinizin de Avustralya ‘da bazı coğrafi yerlere Kemal Atatürk adını vermesi, bu yıl 25 Nisan’da Anzak çıkartmasının 70. yıldönümüne özel bir anlam kazandırmaktadır. Bu kararınız, büyük asker ve büyük devlet adamı Atatürk’ü çok kültürlü Avustralya toplumumuza daha iyi tanıtacak ve aynı zamanda ve daha da önemlisi, siz Başbakanımızın ve sizin sayenizde bizim toplumumuzun gelecek kuşaklar için daha iyi bir dünya yaratmak uğrunda ne kadar hoşgörülü davrandığını da kanıtlayacaktır.

“Avustralya Türk Toplumu adına ve kendi adıma Zatıaliniz ve sizin aracılığınızla Avustralya halkını kutlamak isterim. Sizin bu kararınız iki büyük devlet ve iki dost halk arasındaki sağlam dostluk bağlarını daha da pekiştirecektir.

“25 Nisan ‘da Kanberra ‘da yapılacak törende Avustralya Türk Assamblesi’nin de hazır bulunması istenirse, orada olmaktan şeref duyacağımız ve bundan memnun kalacağımızı da bildirmek isterim.
“Saygılarımla “48.

Sidney Türk Danışma Derneği Başkanı Beşir Karasu da Avustralya Başbakanına çektiği telgrafta, “Kanberra ‘da War Memorial yakınındaki bir parka Büyük Türk Kemal Atatürk’ün adının verileceği yolundaki son açıklamanızdan dolayı size tebriklerimi sunarım “ diyor ve “Bu açıklamanın Türk toplumunda büyük sevinç yarattığını” bildiriyordu49.

Sydney’deki Türk Dernekleri Federasyonu Başkanı Sait Işık da Başbakan Hawke’a şu telgrafı çekmiş:

“Kanberra’da War Memorial yakınındaki bir parkın Türkler’in Atası Kemal Atatürk adıyla anılacağını açıklamanız Türk toplumu arasında büyük hoşnutluk yarattı. Türk Dernekleri Federasyonu adına size ve hükümetinize tebriklerimi sunarım.

“Atatürk Bahçesi”nin açılış töreninde Türk toplumunu temsil edebilirsem buna pek memnun olurum.

“En derin saygılarımla”50

i. Avustralya Basınında Yankılar

Arıburnu’nda “Anzak Koyu” ve Knaberra’da “Atatürk Anıtı” ile ilgili resmi açıklamalar, Avustralya basınında olumlu karşılandı. Açıklamaların ertesi günü ve daha sonraki günlerde Avustralya gazetelerinde konuyla ilgili birçok haber ve yazı çıktı. Bunların hemen hepsinde Türk ve Avustralya Hükümetlerinin kararlarından duyulan hoşnutluk dile getirildi.

Sidney’in büyük günlük gazetesi The Sydney Morning Herald, “Anzaklar, Nisan 1915’te karaya çıkışlarından 70 yıl sonra, nihayet Kabatepe ile Suvla koyu arasındaki kıyıyı kendilerine mal edebildiler; ama bu, karşılıksız kalmadı” diye yazdı ve şöyle devam etti:

“Türk Hükümetinin, Gelibolu Savaş alanlarını “Anzak Koyu” olarak adlandırmasına karşılık Türk kahramanı Kemal Atatürk adı da Kanberra’da, War Memorial yakınında bir parkta yaşatılacak.

“Başbakan Hawke, Avustralya’nın karşılık bir jest olarak -ki bu jest Yeni Zelanda ‘yi da kapsıyor- o savaşa katılmış Anzaklar’ın ve Türkler’in kahramanlık ve fedakarlıklarının uygun biçimde tanınıp tescil edileceğini söylemiştir.

“Kanberra’daki Atatürk Anıtı’nda, Atatürk’ün 1934 yılında Anzaklar hakkında söylemiş olduğu övücü sözleri de yer alacak. Atatürk adı ayrıca, Avustralya İmparatorluk kuvvetlerinin 1 Kasım 1914 günü (Çanakkale’ye) hareket etmiş oldukları Albany limanı girişine de verilecek ve Kanberra’da Burley Griffin gölünün kuzey kıyısı da “Gelibolu Kıyısı” adını alacak.

“Buna karşılık Türkiye de Anzak Koyu’na bir anıt dikecektir.

“Mustafa Kemal, Atatürk soyadını almadan önce, Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’nda, Müttefik çıkartmaları karşısındaki Türk birliklerine parlak biçimde kumanda etmiştir. Kemal, Büyük Savaştan sonra da yenik düşmüş vatandaşlarının önüne geçmiş ve Modern Türkiye’nin büyük bir bölümünün Yunanlılar’a verilmesini öngören barış antlaşmasının gözden geçirilip değiştirilmesini sağlamıştır.

Atatürk, eski Osmanlı İmparatorluğu’nun savaş sonrası yıkıntıları üzerinde doğan Türkiye’nin mimarı idi. O’nun sonradan aldığı soyadı “Türkler’in Atası” anlamına gelmektedir.”51

Yine Sidney’de çıkan “The Australian gazetesi haberi yorumsuz olarak veriyor. 70 yıl önce Avustralya ve Yeni Zelanda birliklerinin Gelibolu Yarımadası’nda ilk ayak bastıkları tarihi yere Anzak Koyu adının verilmesine karşılık, Avustralya Hükümetinin de o savaşa katılan Anzak ve Türk askerlerinin fedakarlıkları anısına Kanberra’da bir anıt dikmeye karar verdiğine değiniyor. Atatürk adını taşıyacak bir parkta dikilecek olan anıtın üzerine, Atatürk’ün 1934 yılında söylediği Anzaklar’la ilgili sözlerinin yazılacağını belirtiyor. Gazete, Ulu Önder’in bu sözlerini sütunlarına aktarıyor52.

Başkent Kanberra’nın günlük gazetesi “The Canberra Times gazetesi de haberi, birinci sayfasında, “Gelibolu anıtı kabul edildi” başlığıyla verdi. 1915’te Çanakkale’de savaşanların anısına, biri Gelibolu Yarımadası’nda, diğeri Kanberra’da iki anıt dikileceğini duyurdu ve Başbakan Hawkem açıklamasını sütunlarına aktardı53.

Melburn’da yayınlanan büyük günlük gazete “The Age, “70 yıl sonra Türkler oraya Arızak Koyu adını verdi” başlığını attı. Türk Hükümetinin, Anzaklar’ın 70 yıl önce Gelibolu Yarımadası’nda çıkartma yaptıkları yere Anzak Koyu adını verdiğini, buna karşılık olarak Avustralya Hükümetinin de Kanberra’ya bir Atatürk Anıtı dikmeyi kabul ettiğini duyurdu. Ayrıca, Kanberra’da Burley Griffin gölü kıyısına “Gelibolu Kıyısı” adı verileceğini, Batı Avustralya’nın Albany limanı ağzına da artık “Atatürk Girişi” deneceğini bildirdi. Anzak Koyu’nun yerini gösteren küçük bir harita yayınladı.

“The Age, Atatürk’ün Çanakkale’de ölen Anzaklar’la ilgili sözlerini tam metin olarak verdi. Bu sözlerin Kanberra’ya dikilecek olan Atatürk Anıtı’nda yer alacağını belirtti. Başbakan Hawke’un bir sözünü aktardı. Başbakan, “Türk Hükümetinin bu davranışı, eski bir husumetin yerini alan müstesna bir jesttir” demişti-54.

Bunlar, ilk günün haberleriydi. Başbakan Hawke’un açıklaması üzerine sıcağı sıcağına yayınlanmışlardır. Ondan sonraki günlerde Avustralya basınında daha uzun yazılar ve yorumlar da çıktı. “The Canberra Times gazetesi, 25 Mart 1985 günü “Atatürk’ün sözleri anılacak” başlığıyla uzunca bir yazı yayınladı. Atatürk Anıtı’nın bir modelini ve Atatürk’ün Anzaklarla ilgili sözlerinin tam metnini bastı, anıtı tanıtan bilgiler verdi ve şunları yazdı:

“Avustralya Hükümeti, gelecek ANZAC Günü’ne kadar Kanberra’ya Kemal Atatürk’ün anısına bir anıt dikecek. Atatürk, Gelibolu’da (Çanakkale’de) Türk kuvvetlerinin komutanıydı. Daha sonra Modern Türkiye’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı oldu.

“Atatürk Anıtı, bir parkın içinde, 2 metre yükseklikte, 7 metre çapında hilal biçiminde bir duvardan oluşacak.

“Hilal biçimindeki duvar, Türk bayrağındaki hilali temsil ediyor; bu hilalin içindeki alan, anıta uygun, sessiz, sakin bir tefekkür yeri sağlıyor.

“Anıtın yeri, Avustralya Harp Tarihi Müzesi ‘ne yakınlığından dolayı seçilmiştir. Anzak gününden önce anıtın iç duvarına cilalanıp parlatılmış bir mermer levha yerleştirilecek. Levhanın üstüne Atatürk kabartması konacak. Bunlar Türk Hükümetince sağlanacak. Kabartmanın altına, Atatürk’ün 1934 yılında söylediği sözleri yazılacak.

“Başbakan Hawke, 18 Mart’ta yaptığı açıklamada, Anzak geleneğini yaşatmak için Burley Griffin gölünün kuzey kıyısına “Gelibolu Kıyısı” adı verileceğini duyurdu. Batı Avustralya Hükümeti de Albany limanı girişine Atatürk’ün adını verecek, çünkü Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerini taşıyan gemiler buradan Geliboya (Çanakkale ‘ye) hareket etmişler ve burası, bir çoğu bir daha geriye dönemeyen o askerlerin gördüğü son Avustralya toprağı olmuştur.

“Hajke açıkladığına göre, karşılıklı olarak dikilecek anıtların açılışı için Avustralya ‘da ve Türkiye ‘de Anzak Koyu ‘nda törenler yapılacaktır. Bu törenlerin Anzak gününe rastlatılacağı sanılıyor.

“Türk Hükümetinin de Anzak Koyu’na uygun bir anıt dikmesi beklenmektedir. Hawke, bu, “Eski bir düşmana karşı olağanüstü bir dostluk davranışıdır” dedi. “Bizim de ülkelerimiz arasındaki barış ve dostluk adına aynı şekilde karşılık vermemiz uygun olur” diye eklemiştir”55.

k. Hatıra Harita

Kanberra Atatürk Anıtı’nın tasarımı, çizimi, yapımı görevi, Ulusal Başkent Geliştirme Komisyonu adlı kuruluşa verilmişti. Başbakan Hawke’un da yakın ilgisi ve gözetimi altına bu komisyon canla başla çalıştı. Anıtı, 25 Nisan’a rastlayan Anzak Günü törenlerine yetiştirebilmek için yoğun bir çalışma yaptı.

Başkent Geliştirme Komisyonu, Atatürk Anıtı yapımı hızla sürerken, Nisan 1985’te Anıt için bir de özel “Anı Haritası” veya “Hatıra Haritası” hazırlayıp bastırdı. Bu, 27 x 40 cm. boyutunda, 15.000 ölçekli, siyah - beyaz bir el haritasıdır. Başkent Kanberra’nın yeni Parlamento binası ile Harp Tarihi Müzesi arasında kalan orta bölümünü kapsıyor. Başkentin bu merkez bölümü, Atatürk Anıtı’nı ve “Gelibolu Kıyısı”nı da içine alıyor. Harita Commemorative May of the Parlamentary Zone. Commonwealth of Australia adını taşıyor. Yani: Avustralya Uluslar Topluluğu, Parlamento Bölgesi Anı Haritası.

Haritanın hangi amaçla, ne zaman yaptırılmış olduğu, alt bölümünde şöyle belirtilmiş:

İşbu Harita, Kanberra’da Atatürk Anıt Bahçesi ve Gelibolu Kıyısı adlarının 25 Nisan 1985 tarihinde resmen verilişinin tescili için yaptırılmıştır.

Harita’da, Griffin Gölü’nün Regatta burnundan Aspin adacığına kadar olan kıyı bölümü “Gelibolu Kıyısı” olarak gösteriliyor. Burası, belki elle, maviye boyanmış. Haritanın kuzey - doğuya bakan sağ ucunda da yeşile boyalı olarak Atatürk Anıt Bahçesi yazısı okunuyor. Bu bahçenin Anzak Bulvarı’na bakan tarafında irice bir kırmızı nokta olarak Atatürk Anıtı’nın yeri gösterilmiş. Atatürk Anıt Bahçesi ve Gelibolu Kıyısı adları hem İngilizce, hem Türkçe yazılmış.

Atatürk Anıtı’nın açılış törenlerinden iki hafta önce yaptırılan bu harita, 12 Nisan 1985 günü Kanberra Büyükelçiliğimize sunulmuş. Büyükelçimiz bu haritayı Ankara’ya şöyle bildirilmiştir:

“Kanberra’da 25 Nisan 1985 tarihinde açılacak Atatürk Parkı ve Gelibolu Kıyısı ile ilgili düzenlemeleri ve inşa işlerini yürüten Milli Başkent Geliştirme Komisyonu (NCDC) tören günü dağıtılmak üzere, “Commemorative Map of Parlamentary Zone” başlıklı bir el haritası bastırarak, 1988 yılında açılacak (yeni) Parlamento binasını da gösteren bir perspektif içinde Atatürk Parkı, Anıtı ve Gelibolu Kıyısı’nı İngilizce ve Türkçe olarak haritada belirlemiştir”56.

Pek az sayıda basılan, piyasaya sürülmeyen, sadece Atatürk Anı-tı’nın açılışında hazır bulunanlardan bazılarına sunulan bu nadide harita, bugün, güzel biçimde çerçeveletilmiş olarak, T.C. Kanberra Büyükelçiliğinde, Büyükelçinin makam odasında asılı durmaktadır.

Bu Hatıra Harita bizce, Kanberra Atatürk Anıtı’nın, Atatürk Anıt Bahçesi’nin ve Gelibolu Kıyısı’nın tapu senedi gibidir.
 

Ynt: Anzak Günü 25 Nisan

3. Anıtın Törenle Açılışı (25 Nisan 1985)

a. Türk Heyeti ve Programı

Kanberra Atatürk Anıtı, 25 Nisan 1985 günü törenle açılacak. Törene Türkiye’den Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlıı Başkanlığında beş kişilik bir heyetin katılması kararlaştırılıyor. Heyette, Bakandan başka şu kimseler yer alıyor: Bakanın eşi Bayan Zehra Halef oğlu, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Yardımcısı Korgeneral Mustafa Odaman, Dışişleri Bakanlığında Amerika ve Pasifik İşleri Genel Müdür Yardımcısı Elçi Güner Öztek ve Bakanın Özel Danışmanı Elçi Okyar Gündem.

Türk Heyeti, arka arkaya üç ayrı törende hazır bulunmak niyetindedir: Kanberra’da Atatürk Anıtı’nın açılışı, Albany limanı girişinin “Atatürk Girişi” olarak adlandırılması ve Yeni Zelanda’nın başkenti Wellington’da bir yere Kemal Atatürk adı verilmesi için yapılacak törenler. Kanberra, Albany ve Wellington, birbirinden pek uzak şehirlerdir. Bu törenlere katıldıktan sonra Dışişleri Bakanı Halefoğlu’nun 1 Mayıs akşamı Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde bulunması da gerekiyor. Demek ki Bakanımız, hem Avustralya ve Yeni Zelanda’daki törenlere katılacak, hem de oralardan kalkıp Cidde’ye uçacaktı.

Vahit Halefoğlu, Avustralya ve Yeni Zelanda’yı ziyaret eden ilk Türk Dışişleri Bakanı olacak. Türkiye’den bakınca bu ülkeler “dünyanın öbür ucu” Avustralya ile çoktan diplomatik ilişki kurmuş ve 1967 yılında Kanberra’da Büyükelçilik de açmışız. Ama Avustralya ve Yeni Zelanda’ya henüz hiçbir Türk Dışişleri Bakanı ayak basmamış. Bu defa Bakanımız, bu ülkelerle ilişkilerimizde yeni bir sayfa açacak. Halefoğlu, oralara kadar gitmişken o ülkelerin Başbakanları, Dışişleri Bakanları ve diğer yetkilileri ile görüşmek arzusundadır. Haklı olarak, yalnız anıtı açmakla yetinmek istemiyoruz.

Bu ön bilgilere göre, program hazırlıklarına geçildi. Kanberra Büyükelçiliğimiz, Anzak Günü ve Atatürk Anıtı açılış törenine, Dışişleri Bakanımızla birlikte beş kişilik bir Türk heyetinin katılacağını 22 Mart günü Avustralya Başbakanlığına ve Dışişleri Bakanlığına bildirdi. Büyükelçimiz, 28 Martta, doğrudan Avusturalya Dışişleri Bakanı Billi Hayden’a da resmen bilgi verdi. Hayden, Halefoğlu ile Birleşmiş Milletler’de tanışmış olduğunu ve kendisini Kanberra’da görmekten ve kendisiyle görüşmekten çok memnun olacağını söyledi.

1 Nisan’da Kanberra Büyükelçiliğimiz ile Avustralyalı yetkililer, Türk heyetinin program taslağını hazırladılar. Buna göre; heyetimiz, Avustralya Hükümetinin misafiri oluyor. Kanberra’da, Devlet misafirlerinin kaldıkları Lakeside Oteli’nde misafir ediliyor. Heyetimiz emrine. Avustralya içinde özel bir askeri uçak veriliyor. Heyetimiz 23 Nisan günü Kanberra’ya geliyor. O gün Dışişleri Bakanı Hayden ile görüşme ve akşam Hayden’ın Bakanımız onuruna resmi yemeği var.

24 Nisan günü Başbakan ve Başbakan Yardımcısıyla görüşme öngörülüyor. O tarihte Kanberra’da olursa Genel Vali de ziyaret edilecek. Öğleden sonra Kanberra’nın belli başlı yerleri görülecek. Akşam Bakanımız, Avustralyalı kolegi Hayden onuruna yemek verecek.

Türk heyetinin 25 Nisan 1985 Perşembe günkü programı çok dolu. O gün Avustralya’da Anzak Günü’dür. Her yıl şafakta Anzaklar’ın ve diğer Avustralyalılar’ın katıldığı bir tören yapılır. Daha sonra saat 08.30 -09.30 arasında Kanberra’daki kiliselerden birinde ayin yapılır. Buna yabancı misyon şefleri de eşleriyle birlikte davet edilirler. Saat 10.30 -11.30 arasında “Australian War Memorial” önünde geleneksel Anzak töreni yapılır. Buna da Kanberra’daki misyon şefleri eşleriyle birlikte katılırlar. Bu defa Ankara’dan gelen Türk heyetine de bu törende yer ayrıldı. Atatürk Anıtı’nuı açılışının, Şafak Töreni ile esas Anzak Töreni arasındaki zaman içinde yapılması öngörülür. Yani sabah saat 09.00 - 10.00 arası. Heyetimiz, Anıtın açılışını yaptıktan sonra, “Gelibolu Kıyısı”ndaki plaketin açışını yapacak ve ondan sonra da Anzak törenine katılacak. Anzak Töreni, Atatürk Anıtı’nın tam karşısında, War Memorial önünde yapılmaktadır.

Anzak Töreninden sonra Kanberra Kulüp’te her yıl geleneksel olarak Anzak Günü Öğle Yemeği düzenlenir. Buna Yeni Zelanda Yüksek Komiseriyle birlikte Türkiye Büyükelçisi de katılır ve orada bir konuşma yapar. Bu defa bu yemeğe bütün Türk heyeti de şeref konuğu olarak davet edilmiştir. Yemek saat 15.30’a kadar sürecektir.

Yemekten sonra Bakanımız Halefoğlu’nun biraz serbest zamanı kalıyor. Arkasından, Büyükelçilikte, Atatürk Anıtı için Kanberra’ya gelmiş bulunan Avustralya Türk toplumu temsilcileriyle tanışacaktır. 25 Nisan programı böyle doldurulmaktadır.

26 Nisan sabahı Bakanımızın Avustralya Genel Valisi Sir Ninian Stepken ile görüşmesi düşünülüyor. Daha sonra kesinleştirilecek olan bu görüşmeden sonra Türk Heyeti, Avustralya Hava Kuvvetleri’ne ait özel bir askeri uçakla Kanberra’dan Melburn’a geçecektir. Halefoğlu, o gün öğleden sonra Melburn yöresinde yaşayan Türk toplumu temsilcileriyle tanışacak; akşam, Melburn Başkonsolosumuz Sahir Armaoğlu’nun vereceği yemeğe katılacaktır.

Albany limanı girişine “Atatürk Girişi” adı verilmesi törenine gelince, Dışişleri Bakanımızın bu törene katılamayacağı anlaşılıyor. Çünkü, Batı Avustralya Hükümeti, Albany’daki töreni 25 Nisan olarak planlamıştır. Yani Anzak Günü’ne rastlatacaktır ve bu planını değiştiremiyor. Oysa Türk Heyeti o gün Kanberra’daki törende hazır bulunacaktır. Kanberra ile Albany arası jet ve turbo uçakla 8 saat 10 dakika sürmektedir. Halefoğlu ve heyetinin Kanberra’dan kalkıp aynı gün Albany’daki törene yetişmesi olanaksızdır. Dolayısıyla Albany’daki heyete, Melburn Başkonsolosumuz Armaoğlu’nun katılması uygun görülüyor. Başkonsolos, 25 Nisan günü Albany’daki törene katıldıktan sonra hemen geri dönecek ve 26 Nisan akşamı Melburn’da Dışişleri Bakanımızı ve heyetini ağırlayacaktır.

Türk Heyeti, 26 Nisan gecesini Melburn Hilton’da geçirdikten sonra ertesi günü Sidney’e geçecek ve öğleden sonra Sydnay Türkleri’ni kabul edecek. Akşam Sydney Başkonsolosumuz Yüksel Tamtekin’in vereceği yemeğe katılacaktır. 28 Nisan Pazar günü heyetimiz Sidney’den Yeni Zelanda’ya uçacaktır ve geceyi Rotorya’da geçirecektir.

Heyetimiz, 29 Nisan’da özel uçakla başkent Wellington’a geçecek. Halef oğlu o sabah Yeni Zelanda Başbakanı David Lange ile görüşecek, öğleden sonra da Wellingtonda Atatürk Parkı’nın adlandırılması törenine katılacaktır. Akşam, Yeni Zelanda Hükümeti, heyetimiz onuruna bir yemek verecektir. Geceyi Wellington’da geçirecek olan Dışişleri Bakanımız 30 Nisan günü Sydney üzerinden Bahreyn’e uçacak ve oradan 1 Mayıs’ta Cidde’ye gidecektir...

Bu program taslağı, Nisan başında, Kanberra’da, Türkiye Büyükelçiliğiyle birlikte hazırlandı. Ondan sonra iki hafta kadar süren diplomatik yazışmalarla tamamlandı ve onaylandı. Programın kesinleşen şekli 17 Nisan’da Ankara’ya tellendi57.

Program, güvenlik bakımından oldukça gizli tutuldu. O yıllarda Ermeni teröristler yurt dışında birçok Türk diplomatını şehit etmişlerdi. Avustralya da bu kanlı saldırılara sahne olmuştu: Aralık 1980’de Sidney Başkonsolosumuz Şarık Arıyak, Asala adlı Ermeni terör örgütü tarafından vurulmuştu. Bu acı olayı ve devam eden Ermeni tehdidini gözönünde tutan Avustralya makamları, Vahit Halefoğlu heyetini korumak için dört federal polis görevlendirdiler.

b. Billi Hayden ile Görüşme ve Konuşmalar

Türkiye Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, heyetiyle birlikte, 23 Nisan 1985 sabahı erken saatte Melburn’a indi; oradan, özel askeri uçakla hemen Kanberra’ya geçti ve Hakeside International oteline yerleşti.

Daha sonraki yıllarda Genel Valilik yapacak olan Billi Hayden, J985’te Avustralya Dışişleri Bakanı idi. Halefoğlu, Kanberra’ya vardığı gün öğleden sonra, Hayden ile Parlamentodaki makamında bir buçuk saat kadar süren bir görüşme yaptı. Türk dış politikasının ana hatlarını, Türkiye’nin Batı dünyasında ve Orta Doğu’daki önemli rolünü dile getirdi. Ortadoğu, İran - Irak Savaşı, Lübnan’daki durum hakkında ülkemizin görüşlerini açıkladı.

Bakanımız, Hayden ile görüşmesinden sonra Parlamento binasında, Temsilciler Meclisi Dışişleri ve Savunma Ortak Komisyonu üyeleriyle bir toplantıya katıldı. Türkiye’nin iç durumu ve dış politikası hakkında bir sunuş konuşması yaptıktan sonra Komisyon üyelerinin çeşitli sorularını cevaplandırdı.

Billi Hayden, aynı 23 Nisan akşamı Halefoğlu onuruna bir yemek verdi. Yemekte yaptığı konuşmada, “Avustralya’yı ziyaret eden ilk Türk Dışişleri Bakanı olarak Bakanımızla görüşmekten ve onu Kanberra’da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu” söyledi. “70 yıl önce birbirleriyle savaşmış olan iki ülkenin şimdi dostluk temeline dayanan bir ilişki içinde Atatürk ve Anzak’ların hatırasını ebedileştirmekten büyük bir mutluluk duyduklarını” belirtti. “Türkiye ile Avustralya arasında herhangi bir sorun bulunmadığına ve ikili ilişkilerimizin daha da gelişmesi gerektiğine” değindi58.

Vahit Halefoğlu, Çanakkale Savaşları’nın 70. yıldönümü dolayısıyla yapılacak törenlere katılmaktan mutluluk duyduğunu, aynı idealleri paylaşan Türkiye ile Avustralya’nın bölgeleri de önemli roller üstlendiklerini söyledi, Avustralya ile ilişkilerimizi daha da geliştirmek istediğimizi belirtti. Halefoğlu, yemekte aynen aşağıdaki konuşmayı yaptı:

“Sayın Hayden, Bayanlar ve Baylar,

“Bu güzel yemek için Sayın Hayden’a teşekkür etmek isterim. Heyetimle birlikte büyük ülkenizde bulunmaktan mutluyum. Federal Başkent, bahçe şehir güzel Kanberra ‘da bu bizim ilk günümüzdür.

“Türkiye Cumhuriyeti’nin Avustralya’yı ziyaret eden ilk Dışişleri Bakanı olmaktan ayrıca hoşnutluk ve onur duymaktayım. Her ne kadar “Atatürk Anıt Bahçesi”nin ve “Gelibolu Kıyısı”nın açılışı için Kanberra’ya gelmiş isek de, iki dost ülkenin Dışişleri Bakanları olarak bugün dünya sorunları ve ikili ilişkilerimiz üzerinde görüş alış-verişi fırsatı da bulduk.

“Şunu söylemekten mutluyum ki, Zaten var olan pek güzel dostluk ilişkilerimizi daha da güçlendirmekten başka ülkelerimiz arasında çözüm bekleyen herhangi bir sorun yoktur. Türkler’in, Avustralyalılar’ın ve Yeni Zelandalılar’ın karşılıklı hayranlık, dürüstlük, nezaket, kahramanlık ve cesaret hatıraları hala canlıdır.

“Sayın Hayden, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısı dolayısıyla 1984 yılında New York’ta sizinle ilk görüşmemizde verimli ve yapıcı görüş alış verişinde bulunmuştuk. O zaman bana Avustralya’da yaşayan Türkler’in sayısının 120 bin kadar olduğunu bildirmiştiniz. Türk toplumunun Avustralya’da mutlu olduğunu ve bu büyük kıtanın imkanlarından yararlandığını öğrenmek beni memnun etmiştir.

“Ben de kadehimi sizin mutluluğunuza ve Türkiye ve Avustralya halklarının dostluklarına kaldırıyorum.”

“Teşekkür ederim”59.

Türkiye Dışişleri Bakanı Halepoğlu, 24 Nisan 1985 akşamı, Avustralya Dışişleri Bakanı Hayden onuruna bir yemek verdi. Yemekte, Avustralya Eski Muharipler Birliği yöneticileri de bulundular. Halefoğlu.o yemekte de şu konuşmayı yaptı:

“Sayın Hayden, Bayanlar ve Baylar,

“Bu akşam, Avustralya Eski Muharipler Birliği üyeleriyle birlikte Sayın Hayden’ı konuğumuz olarak selamlamak benim için büyük bir ayrıcalık ve onurdur.

“Bu, hepimiz için tarihi bir andır. Çünkü, 70 yıl aradan sonra, Türkiye’de, Avustralya ‘da ve Yeni Zelanda ‘da bazı yerlere Atatürk’ün ve Anzaklar’ın adlarının verilmesi ve anıtlarının dikilmesi kararından ve hazırlıklarından sonra, yarın sabah Atatürk’ü ve Anzaklar’ı ölümsüzleştireceğiz.

“Anzaklar ve onların karşısındaki Türk müdafileri, hem kendi adlarını, hem de ülkelerinin şereflerini tarihin altın sayfalarına yazmışlardır.

“Savaşlar, her ne kadar genellikle milletler arasında daha sonraki barışmaları ve dostlukları engelleyici unsurlar olarak görülürlerse de, Gelibolu (Çanakkale) Savaşları bunun tam tersini kanıtlamış ve ülkelerimiz halkları arasında dostluk ve karşılıklı saygı yolunu açmışlardır ki, bu dostluk ve karşılıklı saygı bugüne kadar yaşamıştır.

“Bunun tarihte pek örneği bulunmadığını söylerken mutluluk duymaktayım .

“Bu sıcak ve yakın dostluk jestini, Türkiye’de büyük hoşnutlukla karşıladık.

“Böyle davranışlarla ülkelerimiz arasında zaten var olan dostluk ve pek güzel ilişkiler daha da güçlenip gelişecektir.

“Türkiye, Birleşmiş”Milletler Anayasası’nda yer almış olan barış ve işbirliği ilkelerini Avustralya ve Yeni Zelanda ile paylaşmaktadır. Bizim hem kendi bölgemizde hem de dünyada barışın korunması uğrunda çalıştığımızı tekrarlamaktan memnuniyet duymaktayım. Umuyorum ki, yarın Kanberra’da ve Gelibolu Yarımadası’nda yapılacak törenlerden sonra Türkiye ile Avustralya arasında daha yakın kültürel, sosyal ve ekonomik ilişkiler yolu açılacaktır.

“Ülkelerimiz arasındaki samimi dostluğun gelişmesine Avustralya’daki Türk Toplumunun da değerli katkılarda bulunmuş olduğunu burada belirtmek gerekir. Eminim ki, Hükümetimizin ve Türk Hükümeti ile Yeni Zelanda Hükümetlerinin Atatürk ve Anzaklar hakkındaki tarihi kararlarının uygulanması arifesinde, bu akşam, bizim mutlu olduğumuz kadar Avustralya’daki Türk Toplumu da mutludur.

“Aziz meslektaşım Mr. Hayden’a ve Avustralya ve Türkiye arasındaki dostluğa ve mutluluğa kadeh kaldırmayı teklif ediyorum.

“Çok teşekkür ederim”60.

c. Toplum Heyeti

Dışişleri Bakanımız, yukarıdaki konuşmasında Avustralya Türk Toplumu’na da yer veriyor. Avustralya Türk Toplumu’nun, Türkiye -Avustralya ilişkilerine “değerli katkıda” bulunduğunu ve Kanberra’ya Atatürk anıtı dikilmesinden de mutlu olduğunu belirtiyor. Bazı Türk dernekleri daha Mart ayında sevinçlerini ve mutluluklarını dile getirmişlerdi. Avustralya’da bazı yerlere Atatürk’ün adının verileceği ve anıtının dikileceği yolundaki haberler üzerine, Türkiye ve Avustralya yetkililerine teşekkür telgrafları çekmişlerdi. Kanberra’daki Atatürk Anıtı, Avustralya Türkleri’ni yakından ilgilendiriyordu.

Bu bakımdan bu Anıtın açılış törenine, Avustralya Türk Toplumu temsilcileri de çağrıldılar. Sidney yöresinde yaşayan Türkler 20 kişilik bir heyetle Kanberra’daki törende temsil edildiler. Kanberra’ya Sidney’den daha uzak olan Melburn’daki Türkler ise Atatürk Anıtı’nın açılışı törenine 10 temsilci gönderdiler.

Sidney Başkonsolosumuz Tamtekin, Sidney’den Kanberra’daki törene katılacakları Büyükelçiliğe şöyle bildiriyor:

1- 25 Nisan 1985 günü Kanberra’daki Atatürk Parkı’nın açılış törenine (Sidney’den) katılacak Türk Toplumu temsillerinin isimleri ikinci maddede sunulmuştur:

2- A) N.S.W. Türk Kuruluşları Federasyonu:

Başkanı: Sait Işık

Sekreter: Dursun Candemir

Muhasip: Mehmet Çalışkan

Basın Yayın Kolu Başkanı: Mahmure Doğan

Eğitim Kolu Başkanı: Reşat Başak

Din İşleri Kolu Başkanı: Nurettin Aydın

Toplumla İlişkiler Kolu Başkanı: Yaşar Kaya

B) Federasyona Başlı Dernekler:

Türk Dayanışına Derneği Başkanı: Beşir Karasu

Türk Yüksek Öğretim Öğrencileri Derneği Bşk.: Volkan Sözen

Kıbrıs Türk Derneği Başkanı: Adil Nemi

Auburn Türk İslam Derneği Başkanı: Niyazi Özdemir

Sidney Türk İslam Derneği Başkanı: Recep San

Redfern Türk İslam Demeği Başkanı: Mustafa Doğan Nepean Türk İslam Derneği Başkanı: Durmuş İncesu Türk Kadınları Yardımlaşma D. Bşk. Yard.: Aliye İbrahim Türk Kültür Ocağı Başkanı: Filiz Yılmaz Cabramatta İslam Derneği Başkanı: Nurettin Aydın

C) Avustralya - Türk Assambly’si Başkanı: Mustafa Peker

D) Bağımsız Dernekler:

Türk Öğretmenler Birliği Başkanı: Rifat Yaya Müzik Derneği Başkanı: Zeki Güneri61.

Melburn’dan Kanberra’daki törene katılan 10 kişinin adları şöyledir:

Nazmi Kaya, Dursun Usta, Süha Arseven, Dr. Kemal İnan, Dinç Akal, Burhan Aydın, Selçuk Aydın, Ece Aydın, Hayrettin Doğan ve Yurdakul Demirel.

Bu kişilerin hangi dernek veya kuruluş adına Atatürk Anıtı’nın açılışı törenine katıldıkları saptanamadı.

Sidney ve Melburn’daki bazı Türk dernekleri de Kanberra Atatürk Anıtı açılışı törenine hiç katılmadılar. “Avustralya Demokratik Türk Dernekleri Federasyonu” gibi kendi kendilerine “demokratik” adını yakıştıran, çoğu sol veya aşırı sol görüşlü olan bu dernekler, Türkiye’deki 12 Eylül yönetimine cephe almışlardı. Avustralya’yı ziyaret eden Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu’nu da 12 Eylül döneminin bir bakanı olarak gördüler ve dolayısıyla onun açtığı Atatürk Anıtı’na da cephe aldılar. Oysa bu dernekler Atatürkçü olduklarını söylüyorlardı. Kendi söyledikleriyle çelişkiye düşmüş oldular.

d. Atatürk Anıtı’nın Açılış Töreni

25 Nisan 1985 Perşembe sabahı, Kanberra’daki Atatürk Anıtı, Türkiye Dışişleri Bakanı Vahit Halef oğlu tarafından törenle açıldı. Bakanımız, program gereğince, saat dokuza on kala Lakeside otelinden ayrıldı. Tam saat 09.00’da, Avustralya Harp Tarihi Müzesi karşısındaki Atatürk Anıtı’na geldi.

Anıtın etrafında büyük bir kalabalık birikmişti. Törende Avustralya Hükümetini Yerel Yönetimler Bakanı Gordon Scholes temsil ediyordu. Yeni Zelanda da Milli Savunma Bakanı Frank O’Flynn’ı bu tören için Kanberra’ya göndermişti. Avustralyalı Bakan, ev sahibi sıfatıyla Türkiye Dışişleri Bakanını anıtın önünde karşıladı.

Çanakkale Savaşına katılmış dört Anzak askeri de törene davet edilmişlerdi. Eski Muharipler Bakanlığın konuklarıydılar. Avustralya’m çeşitli eyaletlerinden gelmişlerdi. Göğüslerindeki madalyalarıyla erkenden Atatürk anıtı önünde yerlerini almışlardı. Törenin şeref konuklarıydılar. Hepsi doksanlık eski muhariplerdi. Adları, yaşları ve geldikleri eyaletler şöyleydi: Yeni Güney Galler Eyaletinden 90 yaşındaki Jack Ryan, Viktorya Eyaletinden 91 yaşındaki Frank Parker, Queensland eyaletinden 90 yaşındaki Hany Smith ve Tasmanya eyaletinden 94 yaşındaki Erle Joseph. Bu yaşlı Anzaklar, Türkiye Dışişleri Bakanına ve Türk heyetinde tanıştırıldılar ve kadim dostlarımız olarak hemen bizimkilerle kaynaştılar.

Avustralya Eski Muharipler Bakanı, Anzak Koyu’ndaki törene katılmak üzere Türkiye’ye gitmişti.,Kanberrada Atatürk Anıtının açılışında yoktu. Ama Anıtın açılış törenini Eski Muharipler Bakanlığı yürütüyordu. Bu Bakanlığın Müsteşarı Derek Volker, törenin protokol şefi durumundaydı. Bütün töreni o yönetiyordu. Etrafta koşuşturan öteki protokol görevlileri de aynı Bakanlığın Halka İlişkiler ve Tanıtma Dairesinin elemanlarıydı.

Türkiye, Avustralya ve Yeni Zelanda Hükümetlerini temsil edan Bakanlar ve heyetler, Atatürk Anıtının tam önünde yerlerini aldılar. Onların nenen yanında dört yaşlı Anzak bulunuyordu. Türkiye Büyükelçiliği personeli, öteki davetliler ve Avustralya Türklerini misafir etmek üzere Sidney ve Melburn’dan davet edilmiş olan otuz kişi biraz arkaya dizilmişlerdi. Onların da arkasına halk yığılmıştı. Melburn, Sidney, Wollongong, Adelaide vs. gibi uzak uzak şehirlerde oturan binlerce Türk, bu tören için Kanberra’ya koşmuştu ve sabahın erken saatlerinde Atatürk Bahçesini doldurmuştu.

Saat tam 09.00’da, töreni yöneten Protokol Şefi durumundaki Derek Volker’in işareti üzerine, Dışişleri Bakanımız Vahit Halefoğlu, ağır adımlarla Anıta doğru ilerledi. Anıtın üzerindeki mermer yazıtı ve Atatürk’ü bronz suretini örten perdenin ipini yavaş yavaş çekti, Perde, tiyatro perdesi gibi. iki yana doğru açıldı. Kırmızı mermer levha üzerindeki Atatürk’ün bronz maskı ve maskın altında Anzaklarla ilgili unutulmaz sözleri bütün güzelliğiyle ortaya çıktı.

Halefoğlu, Anıtı açtıktan sonra, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına, anıta bir çelenk koydu. Onu Avustralya ve Yeni Zelanda Hükümetlerini temsil eden Bakanlar izlediler. Avustralya Yerel Yönetimler Bakanı Gordon Scholes ve Yeni Zelanda Savunma Bakanı Frank O’Flynn de kendi hükümetleri adına Atatürk Anıtına çelenkler koydular. Sonra konuşmalar yapıldı. Her üç Bakan, Çanakkale Savaşları, Anzaklar ve Atatürk üzerine güzel sözler söylediler. Bu tarihi törenin ve Atatürk Anıtının dostluk ilişkilerimizdeki yerini, önemini belirttiler.

Avustralya Eski Muharipler Bakanlığının yayın organı Vetaffairs gazetesi, Kanberra Atatürk Anıtın açılışı haberini manşet yaptı. “Tarihi Anma Gününde Anzaklarla Türkler Birleştiler “Eski Düşmanlar Saygıyla Anıldı” dedi. “1915 yılında, Gelibolu yarımadasında Anzaklarla çarpışmış olan 7ürk kuvvetleri anısına Kanberra’da bir anıt dikili” diye yazdı ve Atatürk Anıtı açılışının açılış törenini anlattı.62

e. Vahit Halefoğlu’nun Konuşması ve Anzak Töreni

Dışişleri Bakanımız Vahit Halefoğlu, Kanberrâ Atatürk Anıtı’nı açarken aynen şu konuşmayı yaptı:

“Sayın Bakan, Ekselanslar, Bayanlar ve Baylar,

Atatürk ve Türk halkı hakkındaki güzel sözleriniz için teşekkür ederim, Sayın Bakan.

Avustralya Hükümetinin, Federal Başkent Kanberrâ’nın tam Avustralya Harp Tarihi Müzesi karşısındaki bu değerli yerini “Atatürk Anıt Bahçesi” olarak adlandırma ve buraya bu anlamlı antı dikme kararı ve ayrıca Albany’nin Prenses Royal Limanı girişine Atatürk adını vermesi Türk Hükümeti tarafından büyük takdir ve şükranla karşılanmıştır. Anzakların ve Atatürk komutasındaki Türk müdafiilerin kahramanlıkları anısına, Burley Fifin Gölünün kuzey kıyısına “Gelibolu Kıyısı” adı verilmesini de hoşnutlukla karşıladık.

“Bugün, Anzakların Gelibolu (Yarımadası) çıkarmasının 70. yıldönümünde, Kanberrâ’da Atatürk Anıt Bahçesini açmakla ve bizim rahmetli büyük liderimiz ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün sözleriyle, bizler, Anzak geleneğini ve Türklerle Avustralyalılar ve Yeni Zelandalılar arasındaki gerçek dostluğu ölümsüzleştirmiş oluyoruz- Gerçekten Türkler, Avustralyalılar ve Yeni Zelandalılar arasında var olan ve Anzaklarla Türk savunucuların fedakarlıklarına dayanan bugünkü sağlam dostluk bizim ortak mirasımızdır.

“Sayın Bakan, kutsal Anzak Koyu toprağından alınıp yanımızda getirmiş olduğumuz bir miktar hatıra toprak örneğini bugün, Kanberrâ’nın kutsal yeri “Atatürk Anıt Bahçesi” ne koyacağız.

Bugün, yaklaşık sekiz saat sonra, Gelibolu’da (yarımadasında) da buradakine benzer bir tören düzenlenecek; orada da, Avustralya ve Yeni Zelanda heyetleri, kordiplomatik mensupları ve büyük bir kalabalık önünde, Anzaklar ve Türk savunucuları anasına dikilmiş başka bir anıtın açılısı Türk Hükümeti tarafından yapılacak.

Ben eminim ki, Gelibolu (yarımadası), Kanberra ve Wellington’da-ki bu anıtlar, 70yıl önce Gelibolu’da (Çanakkale’de) cesaretle çarpışmış ve sadece kahramanlık ve yiğitlik örneği vermekle kalmayıp aynı zamanda dürüstlük, şefkat ve dostluk örneği de vermiş olan Türk, Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerinin ortak hatırasının maddi ve delili olarak ebediyen ayakta kalacaklardır.

Sayın Bakan, bugün, heyetimle birlikte, 25 Nisan 1915’te Gelibolu’daki tarihi karşılaşmanın eşsiz bir sonucu olan Türk halkının gerçek dostluğunu ve içten sevgisini, Ekselansları aracılığıyla Avustralya halkına iletmekten büyük bir gurur duymaktayım.

Teşekkür ederim.”63

Kanberra Atatürk Anıtı’nın açılışı töreni, 25 Nisan 1985 Perşembe günü, saat 09.00-09.20 arasında yapıldı; yani yirmi dakika kadar sürdü.

Atatürk Anıtı’nın açılışı töreni bitince, oradan doğruca ve topluca Burley Griffin gölü kısışına gidildi. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, Gölün kuzey kıyısına “Gelibolu Kıyısı” adı verildiğini belirten tabelanın da açılışını yaptı. Oradaki tören de onbeş dakika kadar sürdü.

Asıl Anzak Günü törenlerinin başlamasına yarım saat kadar bir zaman kalmıştı. Bakanımız, bu kısa zaman içinde, program gereğince, Avustralya eski Muharipler Birliği Genel Merkezine uğradı. Orada kendisine sabah çayı ikram edildi. Türk Heyeti, oradan kalkıp Anzak Günü törenine yetişti. Tören, Atatürk Anıtı ile Avustralya Harp Tarihi Müzesi arasındaki meydanda yapılıyordu. Mesafeler yakındı ve Bakanımız Atatürk Anıtından “Gelibolu Kıyısı”na, oradan Eski Muharipler Birliğine. Birlik’ten de Anzak Töreni’ne beşer dakikada ulaştı.

Anzak birliklerinin 25 Nisan 1915 sabahı Arıburnu kıyısına çıkışlarının yıldönümü olarak, 1916 yılından beri her yıl büyük törenlerle anılan Anzak Günü, Avustralya’da en önemli milli gündür. O gün ve yalnız o gün bütün ülkede resmi geçit törenleri düzenlenir, Anzaklar saygıyla anılır ve Çanakkale Savaşlarının Avustralya tarihindeki eşsiz yeri önemle vurgulanır. Her yıl, Kanberra’daki Anzak Günü törenlerine yabancı misyon şefleri de davet edilir. Törende Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisine en ön sıralarda yer ayrılır. Çanakkale savaşlarının 70. yıldönümüme rastlayan 1985 yılı Anzak Günü törenlerinde, Büyükelçimizle birlikte, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu başkanlığındaki Türk heyeti de şeref konukları olarak hazır bulundular. Tören bir saat kadar sürdü ve saat 11.30’da sona erdi.

Anzak Günü’nde, başkent Kanberra’da, her yıl bir de Anzak Günü öğle yemeği düzenlenir. Bu yemek de gelenek haline gelmiştir. 300-400 kişinin katıldığı bu mükellef ziyafeti.Kanberra Kulübü düzenler. Yemeğe, her yıl Kanberra’daki Türkiye Büyükelçisi, Yeni Zelanda Yüksek Komiseri de şeref konukları olarak davet edilir ve katılırlar. Yemekte, Avustralya Silahlı Kuvvetlerinden bir general veya bir amiral, Çanakkale Savaşları ve Anzaklar hakkında bir konuşma yapar. Ondan sonra Türkiye Büyükelçisi ile Yeni Zelanda Yüksek Komiberi de birer konuşma yaparlar. Türkiye Büyükelçisinin konuşması yemekte hazır bulunanlar tarafından büyük ilgiyle karşılanır ve can kulağıyla dinlenir. Çanakkale Savaşlarının 70. yıldönümünde, 25 Nisan 1985 günü verilen geleneksel Anzak Günü öğle yemeğine, Kanberra Büyükelçimizle birlikte Dışişleri Bakanımız Vahit Halefoğlu başkanlığındaki Türk heyeti de şeref konukları olarak katıldılar. Bu yemek de saat 15.30’da kadar sürdü.

25 Nisan 1985 günü Kanberra’daki törenler böylece tamamlanmış oldu.

f. Genel Vali ile Görüşme

26 Nisan 1985 sabahı, Dışişleri Bakanımız Vahit Halef oğlu Avustralya Genel Valisi Sir Ninian Stepken taralımdan kabul edildi. Yarım saat kadar süren görüşmede Kanberra Büyükelçimiz Şahinbaş da hazır bulundu.

Genel Vali, Avustralya’da ilk defa bir Türk İşleri Bakanı görmekten memnun olduğunu belirtti. Avustralya halkının Türklere karşı dostluk duyguları beslediğini söyledi. Bir gün önce Kanberra’da Atatürk Anıtının açılış töreninde de Avustralya halkının Türklere karşı dostluğu gözle görülmüştü.

Dünya sorunlarını yakından izleyen Genel Vali ile görüşme, daha ziyade çeşitli dış sorunlar üzerinde görüş alış verişi biçiminde oldu. Bakanınız, Türkiye’nin, bölgesinde oynamakta olduğu rolü, İran-Irak savaşı hakkındaki politikasını, Bulgaristan Türkleri sorununu anlatmıştır.

Çok dostça bir hava içinde geçen görüşme sonunda Vahit Halef oğlu, Cumhurbaşkanımız Kenan Evren adına Genel Vali Stepen ve eşini 1985 yılı içinde Türkiye’yi resmen ziyarete davet etti. Cumhurbaşkanımız Avustralya halkına selam ve en halisane dileklerini iletti.

Genel Vali, bu davetten memnun oldu. Tarihi ve doğal güzelliklere ve büyük uygarlıklara hayran olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanımıza teşekkür etti ve selamlarını gönderdi. Türk halkı için beslediği içten duyguları dile getirdi.64

Kanberra Atatürk Anıtı, daha açıldığı gün, Türkiye – Avustralya dostluk ilişkilerinin güçlendirilmesinde rol oynamağa başladı. Bu anıtın açılışı dolayısıyla ilk defa bir Türk Dışişleri Bakanı Avustralya’yı ziyaret etti ve Kanberra’da en yüksek düzeyde temaslar ve görüşmeler yaptı. Bu olumlu gelişmeleri, Atatürk’e borçluyuz, diyebiliriz.
 

Ynt: Anzak Günü 25 Nisan

4. ALBANY LİMANINDA “ATATÜRK GİRİŞİ”

a. Albany’nin Çanakkale İle İlgisi

Kanberra Atatürk Anıtı’nın açıldığı gün, yani 25 Nisan 1985 tarihinde, Batı Avustralya Eyaleti’nin güney kıyısındaki Albany limanı girişine de törenle “Atatürk Girişi” (Atatürk Entrance) adı verildi. Avustralya’da bir yere daha “Atatürk” adını vermek için bula bula neden bu liman girişi bulunmuştu; başka yer yok muydu? Albany limanının Atatürk veya Çanakkale ile ilgisi nereden kaynaklanıyordu?

Anzakları Çanakkale’ye götüren gemiler, Batı Avustralya’nın Albany limanında toplanmışlar ve konvoy halinde buradan demir almışlar. Birçoğu bir daha hiç geri dönmeyecek olan bu Anzak askerlerinin gördükleri son Avustralya toprağı burası olmuş. Anzak koyu ve Atatürk adı konularının konuşulduğunu duyan Batı Avustralya Hükümeti, “Princess Royal Harbour” denen Albany limanı ağzına, “Atatürk Girişi” (Atatürk Entrance) adını vermeyi Federal Başbakan Hawke’a önermiş. Önerinin uygun görüldüğü ve Türk tarafına sunulacağı Burke’ye bildirilmiş. Bu konuda Batı Avustralya Başbakanına gönderilen mektubun örneğini ve Albany limanının bir haritası zamanında Kanberra Büyükelçimize vermiş. Bundan böyle bu limanının ağzına “Atatürk Girişi” deneceğini bildirilmiş.

Albany limanının yerinin biraz daha iyi kavranabilmesi için kısa bir açıklama uygun olur: Avustralya, Eyaletlerden oluşan bir Federasyondur. Pasifik Okyanusuyla Hind Okyanusu arasında yer alır ve eyaletlerin çoğu yüzlerini Pasifik’e dönmüşlerdir. Yalnız Batı Avustralya Eyaleti, Hint Okyanusuna bakar. Bu Eyalet, 2.5 milyon küsur kilometre karelik yüzölçümüyle Avustralya kıtasının yaklaşık üçte birini kapsar. Türkiye’nin üç katından geniştir. Yüzünü Hind Okyanusu’na dönmüş olduğu için de Avustralya kıtasının Avrupa’ya ve Afrika’ya en yakın eyaletidir. Avrupa’ya yük ve yolcu taşıyan gemiler, uzun yıllar, Batı Avustralya’dan demir almışlardır. Avrupa’dan kalkan gemilerin çoğu da önce Batı Avustralya’ya uğramışlar, yük ve yolcularını önce buraya boşaltmışlardır.

Böyle önemli bir coğrafi konumda olan uçsuz bucaksız Batı Avustralya eyaletinin hemen hemen tek Önemli limanı Albany limanıydı. Daha sonra Fremantle gibi başka büyük limanlar da devreye sokulmuştur. Ama yaklaşık 60 yıl boyunca Batı Avustralya Eyaletinin tek önemli limanı Albany limanı olmuştur. Olağanüstü elverişli bir doğal konuma sahip olan bu liman, uzun yıllar, Avustralya ile Avrupa arasındaki yolcu ve yük taşımacılığının önemli bir bölümünü omuzlamıştır. Avrupa’dan Avustralya’ya yolculuk yapanlar, haftalarca süren deniz yolculuğundan adeta bunalıyor, Albany limanını görünce hemen kendilerini karaya atıyor ve ondan sonra Avustralya içinde gidecekleri yerlere çokçası karadan gidiyorlarmış. Avrupa’dan gelenlerin çoğunun ilk ayak bastıkları Avustralya toprağı burasıymış.

Avrupa’da Birinci Dünya Savaşının parlak verince, Albany limanı yeniden tarihi bir görev üstlenmiş. Avustralya’dan ve Yeni Zellanda’dan Avrupa savaşına gönderilecek asker, hayvan ve mühimmat, önce bu limanda toplanmış. Avustralya’nın dört bir yanından vagonlarla, teknelerle, günlerce ve haftalarca Albany limanına asker, hayvan, teçhizat taşınıp durmuş. Bu önemli limanın en uzak eyaletlerle de demiryolu bağlantısı vardı. Sidney gibi, trenle beş altı günlük mesafelerdeki şehirlerden vagonlara yüklenen askerler durmadan Albany’ye sevk edilmiş. Yeni Zelanda’dan gemilere doldurulan askerler de yine oraya yollanış ve aynı limanda toplanmış. Durmadan Albany limanına yığınak yapılmış. Kasaba olarak Albany küçük bir yerdir (1996’daki nüfusu 16.320’dir), fakat limanı yüzlerce tekneyi rahatlıkla kucaklayabilecek büyüklüktedir ve pek elverişlidir. Onun için burası, Avrupa savaşına yollanacak gemilerin buluşma yeri olmuştur.

Avustralya’da seferberlik ve asker alma 1915 yılı Ağustos ortalarında başlamış, iki buçuk ay içinde ilk birlikler Avrupa’ya şevke hazır duruma getirilmiş. 1 Kasım 1915 sabahı birinci konvoy Albany limanından demir almış ve Mısır’a doğru yollanmış. Ondan sonra bu limandan yola çıkan konvoylar birbirini izlemiş. 36 nakliye gemisiyle 3 refakat gemisinden oluşan ilk konvoya, top tüfek tam donanımlı üç Avustralya tümeni ile iki Yeni Zelanda tümeninden başka 7843 hayvan yüklenmiş.65 Mısır’dan Çanakkale’ye yollanacak olan Anzak askerlerinin son gördükleri Avustralya toprağı işte bu liman olmuş ve bu gidenlerin pek çoğu bir daha geri dönmemiş. Anzak askerlerinin son uğurlandıkları liman olması bakımından Albany limanının Avustralya tarihinde özel bir yeri vardır. Çanakkale savaşlarıyla Albany limanı arasındaki duygusal ilişkinin kaynağı budur ve-Batı Avustralyalılar bu ilişkiyle övünmektedirler.

b. “Atatürk Girişi” Önerisi

1985 başlarında, Gelibolu yarımadasının bir yerine “Anzak Koyu” olarak adlandırılmasına karşılık Avustralya’nın bazı yerlerine de “Atatürk” adının verilmesi gündeme gelince, Batı Avustralya Hükümeti de harekete geçmiş. Albany. limanının Anzaklar ve Çanakkale savaşıyla tarihi ilişkisini bir defa daha su üstüne çıkarmak ve tescil ettirmek istemiş. Batı Avustralya Başbakan Vekili 9 Ocak 1985 günü Federal Hükümete yazıyla başvurmuş ve Çanakkale’de, Anzakların karşısındaki Türk kuvvetlerinin komutanı olan Mustafa Kemal’in hatırasına. Albany limanı ağzına “Atatürk Girişi” adını vermek istediklerini bildirmiş. Federal Başbakan Bob Hawke, bu isteği uygun görmüş ve Batı Avustralya Başbakanı Briçin Burke’ye şu cevabı vermiştir:

“Sayın Brian Burke,

Yasama Meclisi Üyesi

Batı Avustralya Başbakanı

PERTH, Batı Avustralya 6006

“Sayın Başbakan,

“Hükümetinizin, Kemal Atatürk’ün anısına Albany limanı girişine Atatürk Girişi adı vermek istediğini bildiren Başbakan Vekilinin mektubuna teşekkür ederim.

“Hükümetinizin bu önerisini memnuniyetle karşılıyor ve Türk makamlarına sunacağımız seçeneklere bunun da eklenmesi için gereğini yapıyorum. Sembolik anlamı dolayısiyle önerinizin Türklerin pek hoşuna gideceğinden eminim.

Ancak Hükümetinizin, Türk hükümetinin cevabına bakmaksızın, Atatürk Girişi adı verme işini sonuçlandırmak istediği anlaşılmaktadır. Türk makamlarının resmi cevaplarını aldıktan sonra bu konuda size tekrar yazacağım .

“Saygılarımla “ “(İmza) R.J.L. Hawke” 66

Batı Avustralya eyaletinin güney kıyısındaki Albany limanı ağzına “Atatürk Girişi” adının verildiğini gösteren bir plaket konmasına karar verildi. Plaket metni Avustralya tarafından hazırlanıp 21 Mart 1985 günü Türkiye Büyükelçiliğine sunuldu. Büyükelçilik aynı gün telgrafla metni Ankara’nın onayına sundu. İngilizce kaleme alınmış olan metin şuydu:

IN MEMORY OF KEMAL ATATÜRK, 1881 - 1938, FOUN-DER AND FIRST PRESIDENT OF MODERN TURKEY, AGA-INST WHOSE BRAVE FORCES AUSTRALIAN AND NEW ZE-LAND TROOPS FOUGH SO GALLANTLY.

THIS ENTRANCE TO PRINCESS ROYAL HARBOUR, FROM WHICH MANY OF THOSE AUSTRALIAN TROOPS SA-ILED, IS NAMED “ATATÜRK ENTRANCE” 67

Türkçesi :

GELİBOLU’DA, YİĞİT KUVVETLERİNE KARŞI AVUSTRALYA VE YENİ ZELANDA BİRLİKLERİNİN KAHRAMANCA SAVAŞMIŞ OLDUKLARI MODERN TÜRKİYE’NİN KURUCUSU VE İLK CUMHURBAŞKANI KEMAL ATATÜRK (1981-1938) ANISINA O AVUSTRALYA BİRLİKLERİNİN ÇOĞUNUN HAREKET ETTİKLERİ YER OLAN PRENSES ROYAL LİMANI GİRİŞİNE “ATATÜRK GİRİŞİ”, ADI VERİLMİŞTİR.

Bu plaket, Türkiye tarafından olduğu gibi kabul edildi. Yalnız İngilizce olan plaketin Türkçesi yoktur.

5. Sonrası

Avustralya’nın başkenti Kanberra’da dikilen Atatürk Anıtı, Mustafa Kemal Atatürk adını güney Pasifik’te de ebedileştirmiştir. Anıt, 25 Nisan 1985’te açıldığından beri önemli bir ziyaret yeri olmuştur. İlk defa o yıl, 10 Kasım günü, 300 kilometre uzaktaki Sydney’den ve 700 kilometre uzaktaki Melbourne’dan gelen Türklerin de katılımıyla bu anıtın önünde Atatürk’ü anma töreni düzenlenmiştir. Melbourne’da oturan şair Mehmet Bahar da bu törene katılmış ve orada bir ağacın altına çekilerek, o günkü duygularını dile getiren aşağıdaki şiiri yazmıştır:

Kanberra’da 10 Kasım

Atatürk’üm... Büyük Paşam, birazcık kalk,

Sürü sürü, bayrak bayrak, sana geldik, bak
Yaşlı genci, çoluk çocuk, her yaşta halk
Kıbrıs’tan, Rumeli’den, Bulgaristan’dan,
Anavatan’dan, İstanbul’dan, Samsun’dan.

Büyük Atam, Atatürk’üm, birazcık kalk,
Anıtını, Zellanda’ya, Avustralya’ya diktik bak
Arzun üzre “Yurtta sulh, cihanda sulh” yaparak
Taze çıkmış gibi Çanakkale’den savaştan,
Sana geldik Erzurum’dan, Ankara’dan, Maraş’tan.

Dünyanın neresinde olsak, bağlıyız sana
And içtik; bir daha düşman giremez vatana,
Çelenkler, çiçekler azdır Yüce Anıtına
Birazcık kalk, yediden yetmişe geldik bak,
Dalgalanır Kanberra’da Ay-yıldızlık bayrak.68

Oradaki bu heyecan o gün bu gündür devam eder ve ay-yıldızlı bayrağımız Kanberra’daki Atatürk anıtında dalgalanır durur.


1 C.E.W. Bean, The Official History of Australia in the War of 1914-1918. Volume I: The Story of ANZAC, Australia War Memorial, Canberra: 1921
2 T.C. Kanberra Büyükelçiliği Arşivi (Bundan böyle KBA kısaltmasıyla gösterilecek), T.C. Kanberra BE’den Dışişleri’ne yazı. 5.8.1981, No. 824/408.-
3 Uluğ İğdemir, Atatürk ve Anzaklar, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara: 1978 (ikinci Baskı 1985)
4 C.E.W. Bean, The Offıcial History of Australia in the World War of 1914-1918. Volume 1-11. The Story of ANZAC, Angus and Robertson, Sydney: 1921 -1924.
5 Bu son baskı, Queensland Üniversitesi ile Avustralya Harp Tarihi Müzesi tarafından ortaklaşa yapılmıştır. Ben de bu yeni ciltleri Brisbane Üniversitesi Kitabevinden satın aldım.
6 Frank Granston. “A priceless inheritance from Gallipoli”, The Canberra Times, 1.8.1981
7 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine yazı, 5.8.1981. No. 824/408
8 Frank Granston. “Veterans to recruit PM for Anzac Cove campaign”, The Canberra Times, 3.2.1984
9 “Gesture to the ANZACs” (Leading article). The Canberra Times, 5.2.1984
10 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine yazı, 22.2.1984, No. 205/128.
11 KBA: The Gallipoli Legion of Anzacs to R. Hawke. Prime Minister of Austraia, 3.2.1984
12 KBA: T.C. Kanberra Büyükelçiliğinden Dışişleri Bakanlığına tel. 17.4.1984
13 “Hawke wants Turkey to call it Anzac cove”. The Age (Melbourne). 25.4.1984
14 Milliyet, 25.4.1984
15 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine tel. 26.4.1984
16 Graham Reilly, “Birdwood named it Anzac Cove in 1915”, The Age, 26.4.1984
17 Mustafa Kemal, Anafartalar Muharebatına Ait Tarihçe (Yayınlayan: Uluğ İğdemir), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara: 1962.
18 KBA: T.C. Dışişleri Bakanlığından Kanberra BE’ne tel. 5.6.1984
19 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine tel. 4.7.1984
20 KBA: T.C. Dışişlerinden Kanberra BE’e tel. 24.8.1984
21 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine tel. 31.8.1984
22 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine tel. 18.9.1984
23 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine tel. 12.11.1984
24 KBA: T.C. Katibemi BE'den Dışişlerine tel. 23.1.1995
25 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine yazı. 24.1.1985, No. 509-96/62
26 KBA: T.C. Dışişlerine Kanberra BE’ne tel. 29.1.1985
27 KBA: Atatürk Anıtı 4.2.)985 günlü toplantı tutanağı. Toplantıya katılan teknik uzmanlar şunlardı. Margaret Fanning, Tom Mclelland, Willimott ve David Webster
28 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine tel. 5.2.1985
29 KBA: T.C. Dışişlerinden Kanberra BE’ne tel. 5.2.1985
30 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine tel. 28.2.1985
31 KBA: T.C. Dışişlerinden Kanberra BE’ne tel. 28.2.1985
32 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine tel. 28.2.1985
33 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine yıldırım tel. 6.3.1985
34 KBA: T.C. Dışişlerinden Kanberra BE’ne yıldırım tel. 6.3.1985
35 KBA: Büyükelçi Şahinbaş’tan G. Johns’a mektup, 7.3.1985
36 KBA: T.C. Dışişlerinden Kanberra BE’ne tel. 14.3.1985
37 Frank Cranston, “Anzac Cove naming set for next month”, The Canberras Times,
2.3.1985
38 Fitzgerald. “Gelobulu Plaza? Hitler Gardens?”, The Canberra Times, 8.3.1985
39 KBA: T.C. Dışişlerinden Kanberra BE’ne tel. 14.3.1985
40 KBA: T.C. Dışişlerinden Kanberra BE’ne tel. 23.3.1985
41 Atatürk’ün bu sözlerinin aslı ile Kanberra’daki anıta konmuş olan İngilizce çevirisi arasında, özde değilse bile şekil bakımından biraz fark olduğu dikkatli bir kimsenin gözünden kaçmaz. Fark, Türk Tarih Kurumu tarafından 1978 yılında yayınlanmış olan "Atatürk ve Anzaklar" adlı kitaptan kaynaklanmıştır. Bu kitaptaki çeviri önce 1978 yılında Brisbane’deki Gelibolu Onur Çeşmesi adlı anıta konmuş ve Avustralya’da tanınmıştır. Kanberra’daki anıt için Dışişleri Bakanlığımızca, Atatürk’ün sözlerinin aslına tıpatıp uygun yeni bir İngilizce çeviri hazırlanmış. Fakat Büyükelçiliğimiz Atatürk’ün bu sözlerinin Atatürk ve Anzaklar adlı kitaptaki çevirisinin Avustralya’da yerleşmiş bulunduğunu ve bunları değiştirmenin doğru olmayacağını belirtmiş ve dolayısiyle yeni çeviriden vazgeçilmiştir. Anıttaki İngilizce metin, aslında güçlü bir çeviridir ve Anzak Koyu’ndaki anıtta da, birçok İngilizce yazıda yer almış ve artık iyice yerleşmiş bulunmaktadır. B.N.Ş.
42 KBA: T.C. Dışişlerinden Kanberra BE’ne yazı. 26.3.1985, No. 42-30
43 KBA: T.C. Dışişlerinden Kanberra BE’ne tel. 9.3.1985
44 KBA: Viktorya Türk Toplumundan Büyükelçi F. Şahinbaş’a teleks mesaj. 20.3.1985
45 KBA: Nazmi Kaya’dan Büyükelçi Şahinbaş’a teleks. 21.1.1985
46 KBA: Necmi Tosun”dan Büyükelçi Şahinbaş’a teleks, 22.1.1985
47 KBA: M. Peker’den Başbakan T. Özal’a tel. 20.3.1985
48 KBA: F. Peker’den B. Hawke’ teleks mesaj, 22.3.1985
49 KBA: B. Karasu’dan Hawke” teleks. 20.3.1985
50 KBA: Sait Işık’tan Hawke’a teleks. 20.3.1985
51 Hugh White, “ANZACs take Gallipoli but Atatürk makes Canberra”, The Sydney Morning Herald, 10.3.1985
52 “Turks honour Anzacs with Gallipoli name change”, The Australian, 19.3.1985
53 “Gallipoli memorial agreed”, The Canberra Times, 19.3.1985
54 Margot O’Neil. “70 years on, the Turks name it Anzac Cove”, The Age, 19.3.1985
55 “Atatük’s words to be commemorated”, The Canberra Times, 25.3.1985.
56 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine tel. 12.4.1985
57 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine tel. 17.4.1985
58 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine teleks 23.4.1985
59 KBA: Dışişleri Bakanı Vahit Haletoğlu’nun, 23 Nisan 1923 akşamı Avustralya Dışişleri Bakanı Bili Hayden’ın yemeğine yaptığı konuşmanın tanı çevirisidir. Konuşmanın aslı İngilizcedir ve bu çeviri tarafımdan yapılmıştır.
60 KBA: Dışişleri Bakanı Halefoğlu’nun, 24 Nisan 1985 akşamı Avustralya Dışişleri Bakanı Bili Hayden onuruna verdiği yemekteki konuşmasının çevirisidir. Konuşmanın aslı İngilizcedir.
61 KBA: TC. Sidney Bşk.’dan Kanberra BE’ne tel. 16.4.1985
62 “Forma foes are honoured. ANZACS - TURKS UNITE IN HISTORIC REMEMBRANCE”. Vetaffairs, May 1985
63 KBA: T.C. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu’nun. 25 Nisan 1985 günü Kanberra Atatürk Anıtı’nı açarken yaptığı konuşmanın çevirisi. Konuşmanın aslı İngilizce kaleme alınmıştır ve bu çeviri tarafımdan yapılmıştır.
64 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine tel. 27.4.1985
65 C.E W Bean, The Offlcial History of Australi in the War of 1914-1918, Vol. I: The Story of Anzac, University of Queensland Press. Queensland. Australia: 1981. p.98-99
66 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine 24.1.1985 tarihli. (509) - 96-62 sayılı yazının eki.
67 KBA: T.C. Kanberra BE’den Dışişlerine tel. 21.3.1985
68 Bkz. Bilâl N. Şimşir. Avustralya Türk Edebiyatı Antolojisi. AKM yayını. Ankara 1997. C. I, s. 217.
 

Ynt: Anzak Günü 25 Nisan

Dünyadan Atatürk Anıtları,



Avustralya'nın Canberra Kentindeki anıt


Çanakkale Muharebeleri’nde şehit düşen Türk ve Anzak askerlerinin anısını yaşatmak için iki ülke arasındaki görüşmeler sonucu Avustralya’da bir Atatürk Anıtı açılmasına karar verilmiştir. Ayrıca Atatürk Anıt Bahçesi Atatürk Kıyısı Atatürk Girişi adı altında Avustralya’da bazı yerlerin adı değiştirilmiştir. Tarihte ilk defa bir savaş iki ülke arasında dostluk bağının kurulmasına sebep olmuştur. Atatürk Anıtı ile ilgili olan bu makalede Anzaklar’ın ve Türk tarafının önerileri yapılan görüşmeler anıtların dikilmesi iki ülke arasındaki ilişkilere değinilmiştir

---------------------



Romanya(Bükreş)
Romanya daki ''Atatürk Meydanı''Bükreş'te ufak bir meydandır.Bir Atatürk büstü de bulunur.Meydanda ki bir Türk tarafından işletilen ve satın alınan otelcilerin girişimiyle bu ad verilmiş.

---------------------



Küba(Havana)
Kübada Atatürk'ten başka hiçbir devlet adamının heykeli bulunmamaktadır.

Büstün hemen altında ki yazı




---------------------



Santiago'da Apoguindo Caddesi
Novigod Parkında
Atatürk Anıtı


Şili'nin başkenti Santiago'da belediye kentte yaşayan kişilerin örnek alması için bir parka Atatürk'ün sözlerinin yer aldığı rölyefini yaptırdığı bildirildi. Söz konusu rölyef Aynur Kasabalı'nın seyahatlerden birinde ortaya çıktı. Geçen yıl bir Güney Amerika ülkesi olan Şili'ye yaptığı seyahatte ilişkin izlenimlerini şöyle anlattı:
"Şili'nin başkenti Santiago kentinin Belediye Başkanının kentte yaşayan kişilerin örnek alması için Apoguindo Caddesi'ndeki Novigod Parkı'na Atatürk'ün üzerinde bazı sözlerin de yer aldığı rölyefini yaptırdığını fark ettim. O an kendim ve Türklüğümle gurur duydum. O anı kelimelere dökmem imkansız. Zamanım kısıtlı olduğu için Belediye Başkanı ile görüşemedim. Ancak tercümanım aracıyla yetkililere sorduğumda Atatürk'ün kentte örnek alındığı herkesin örnek alması için de bir parka Atatürk rölyefinin konulduğunu öğrendim."

YAZININ TERCÜMESİ;
Rölyef ve rölyefin bulunduğu anıt duvarın üzerindeki yazının ise kendisini daha da şaşırttığını ifade eden Kasabalı yazıda İspanyolca "Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu vatanının fedakar ve sadık hizmetkarı benzeri olmayan kahraman insanlık idealinin canlı emsali... Bütün hayatını Türk Milletine vakfetmiş milletine kendi ruhunu ateşini vermiştir. Hatırası milletinin ruhunu ateşli tutan sönmez bir meşale olarak yaşamaktadır" sözlerinin yazılı olduğunu belirtti


alıntıdır.
 



Ynt: Anzak Günü 25 Nisan


[attachment=1]

b-64407-bayrak.jpg
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,764
Mesajlar
1,523,441
Kayıtlı Üye Sayımız
166,583
Kaydolan Son Üyemiz
onurcagritosun

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst