Ynt: Amanoslar'da Bulutların Üzerinde Bir Gezi (31 Ekim 2010)
küçük ağa' Alıntı:
erdinç bey sana küçük ağayı açıklıyayım ünlü yazar ve düşünür rahmetli tarık buğranın eseri trt de 80li yıllarda yayınlanan kurtuluş savaşını ve kuvvayı milliyenin çalışmalarını anlatan diziden gelir bu dizi yenilerde trt de tekrar yayınlanıyor ozamanlar benim 6x6 v8 m.a.n tıreylerim vardı yolda kalan çamura batan beni bulurdu rahmetli olan bir arkadaşım aracıma bu ismi yazmıştı yani o isim şimdilerde pajeroya ait bana değil ben sedat bakırım insanlara hizmet etmekten mutlu olurum allah bana bunu hep nasip etti şükrediyorum yarın öğleden sonra durumum netleşir inşallah katılırım sizlerle beraber olmak çok güzel gruptaki arkadaşlar saygıdeğer ve hürmet edilecek insanlar inşallah birarada oluruz bu geziyi kaçırmak istemem sedat bakır
Ağam ne kadar ciddiye aldın şakaları mı ;D
Sizin katıldığınız ilk gezide Karamağara’nın enfes manzarasında lakabınızın nereden geldiğini bana açıklamıştınız. Ne yalan söyleyim, Tarık Buğra’nın sadece ismini duymuştum. Daha sonra Karamağara gezisinden sonraki günler de, internette biraz bilgi toplayıp, maalesef önceden iyi tanımamız gereken, eserlerinden en az bir tanesini okumuş olmamız gereken önemli yazarımızı, sayenizde bilgiler elde ettim. Bu bilgilerden bir kısmını paylaşmak istiyorum.
Pajeronun adı pajero kalsın, siz bizim Ağamızsınız
Sizi çok seviyoruz Sedat Bey
Pazar görüşmek dileğiyle…
Tarık Buğra, (d. 2 Eylül 1918 – ö. 26 Şubat 1994). Roman, hikâye, oyun ve fıkra yazarı.
Tarık Buğra Akşehir’de doğdu. İlk ve ortaokulu Akşehir'de okudu. Yatılı olarak okuduğu İstanbul Lisesi’nde Pertev Naili Boratav’ın öğrencisi oldu. Yazar olmaya onuncu sınıfta karar verdi. 1936’da Konya Lisesi ’nden mezun oldu, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydoldu. İki yıl sonra Hukuk Fakültesi’ne, oradan da Edebiyat Fakültesi’ne geçti. Mezuniyet tezini vermeden ayrıldı.
Gazeteciliğe 1947’de Akşehir’de babası Nazım Bey’le birlikte Nasreddin Hoca gazetesini çıkararak başladı. 1951’den sonra Milliyet, Vatan, Yenigün, Yeni İstanbul gazeteleri ile haftalık Yol dergisinde yazdı. Bu gazete ve dergilerin bazılarında yazı işleri müdürlüğü yaptı. Tercüman Gazetesi'ndeki köşe yazarlığından 1976’da ayrıldı, zamanını bütünüyle edebiyata verdi. Devlet Tiyatroları’nda Edebi Kurul Başkanlığı’nda Edebi Kurul üyeliği yaptı.
Tarık Buğra, ilk piyeslerini ve "Yalnızların Romanı"nı askerliği sırasında yazmıştı. 1940’da tamamladığı roman, 1948’de Çınaraltı dergisinde tefrika edilmişti. Ama adı, bir iddia üzerine üç saatte yazdığı “Oğlumuz” adlı hikâyesinin 1948’de Cumhuriyet Gazetesi'nin açtığı yarışmada ikincilik kazanmasıyla duyuldu. 1949’da yayımladığı ilk hikâye kitabı Oğlumuz’u, 1952’de Yarın Diye Bir Şey Yoktur, 1954’te İki Uyku Arasında, 1964’te Hikâyeler izledi. Kasaba yaşantısından, orta sınıf insanların ev ve aile ortamlarından kesitler verdiği hikâyelerinde, yoğun, şiirli bir dille aşk, yalnızlık, uyumsuzluk gibi temaları işledi. Olay örgüsünden çok iç gerçekliğe ağırlık verdi. 1955’te çıkan "Siyah Kehribar"la romana geçti.
Kurtuluş Savaşı’na merkezden değil, bir kasabadan baktığı Küçük Ağa’da (1963) yakın tarihe resmi tarih anlayışının dışına çıkan bir yorum getirdi. Bu romanın devamını 1967’de Küçük Ağa Ankara’da adıyla yayımladı. Firavun İmanı (1976), Dönemeçte (1978), Gençliğim Eyvah (1979), Yağmur Beklerken (1981) adlı romanlarında da Cumnuriyet’in çeşitli evrelerini, demokrasiye geçiş sürecindeki çalkantıları konu edindi. Ortaouyncusu “Komik-i şehir” Naşit’in hayatından yola çıkarak yazdığı İbiş’in Rüyası ile 1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışması’nda başarı ödülü, Osmanlı İmparatorluğu ’nun kuruluş yıllarını anlattığı Osmancık’la (1985) Milli Kültür Vakfı Edebiyat Armağanı’nı, Yağmur Beklerken’le Türkiye İş Bankası Büyük Ödülü’nü aldı. 1991’de Devlet Sanatçısı unvanını aldı. Birey özgürlüğünü savunduğu Ayakta Durmak İstiyorum (1966) ve Üç Oyun (1981) adıyla kitaplaştırdığı piyeslerinin hemen hepsi sahnelendi, romanları TV dizisi haline getirildi. Fıkralarından seçmeleri Gençlik Türküsü (1964), gezi notlarını Gagaringrad (1962), dil ve edebiyat üzerine yazılarını Düşman Kazanmak Sanatı (1979), denemelerini Bu Çağın Adı (1979) başlıklarıyla yayımladı.
Tarık Buğra, 26 Şubat 1994'de kanser tedavisi gördüğü Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde öldü, Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Tarık Buğra, öğretim üyesi Ayşe Buğra'nın babasıdır.
2004 yılında Akşehir'e Tarık Buğra heykeli dikildi.
TARIK BUĞRA - KÜÇÜK AĞA
Küçük Ağa(İstanbullu Hoca):Kurtuluş mücadelesine büyük hizmetler vermiş binlerce önemli kişiden biri
KİTABIN KONUSU :
Birinci Dünya Savaşı ile birlikte Osmanlı Devleti eski gücünü,heybetini kaybetmeye başlamış,isyanlar ve işgallerle zayıf duruma düşmüştür.Kitapta , bir Anadolu kasabası olan Akşehir'den yola çıkılarak ,kurtuluş mücadelesinin bir bölümü anlatılmaktadır.Olaylar Akşehir�in bir kasabasında başla ve gelişir.
KİTABIN ANA FİKRİ:
Vatan ve millet sevgisi , bağımsızlık duygusu. Kurtuluş savaşının küçük bir kasaba' dan görünüşü.