2006 Vw Caravelle Ile Avrupa Da 50 Gün ( 13.06 / 03.08 .2018 )

Arnavutluk sınırını sabah çok erken ğeçtik ve Tiran'a erkenden ulaştık. Tiran girişi görüntü ve yollar bozuktu. Trafik okuduklarımız kadar hem şehir içinde hemde anayollarda sıkıntılı değildi. Aracımızı uygun bir yere park ederek merkezi gezdik. Daha sonrasında araçla daha uzak noktaları dolaştık. Eski sistem zamanında belli kadroların yaşadığı bölgeler şimdi de aynı ve bu bölgeler hareketli, sosyal ortam renkli.
Biz Tiran /Ohrid rotasını mı ( Sıkıntılı olduğu söyleniyor du ama gitmek istediğim rota buydu) izleyeceğiz yoksa Dubrovnikten Sarajevo yolu ile mi gideceğiz kararını son ana bıraktığımız ve takvimimiz de iyice sıkıştığı için
(Yunanistan da artık bir süre deniz tadını yaşayalım istiyoruz.) Tiran'a hiç planlama ve listemiz olmadan girdik.
Burada karşılaştığımız ve 29 yıldır Tiran da yaşayan Kazım bey de bize güzel bilgiler verdi.
Bu arada farklı rota izlemek isteyenler için Adriyatik kıyısındaki Durres şehrinden de İtalyaya feribotlar çalışıyor.

Kazım bey ile sohbet sonunda ayrılırken Ohrid kasabasına Pogradec yönünden gidin hem gölün etrafını gezersiniz hemde Koron balığı yersiniz dedi. Tavsiyesine uyduk bu güzel göl kenarı kasabaya geldik bir kampta bulunca dinlenmeye karar verdik. Akşam Adriyatik yolundan beri durmaksızın bizi takip eden yağmur ile yine karşılaştık. Ohrid gölünde de yüzme işi yattı . Artık bir Yunanistan kaldı....
Bize her yazıda problemli olarak bahsedilen yol çok sıkıntı vermedi.
Tiran dan Ohrid gölüne geçerken, Elbasan şehrinden sonra bazen sağımıza , bazen solumuza geçen demiryolu hattı ve Ohrid gölünün çevresi dikkatimi çekti.
Librazhd - Pogradec arasındaki hat tünelleri kapanmış, güzel demiryolu köprüleri yıkılacak hale gelmiş durumdaydı. Akşam baktığımda bu hattın 2012 yılında kapatıldığını öğrendim. O kadar emek ve birçok kasabayı birbirine bağlayan bu güzel yol çürümeye terkedilmişti.
Aslında , İsviçrede ki dağlardaki tren hatları ve Italya da Garda gölünün çevresinin muhteşemliğinden hiç farkı olmayacak bir bölge.

Pogradec kasabası Ohrid gölü kıyısında küçük şirin bir kasaba. Sahil şeridi çok hareketli ve eğlenceli.
Kamp yerimiz Camping Arbi

40.90147, 20.70996
Kamp ile göl arasından ana yol geçiyor, kendileri için bir plaj alanıda oluşturmuşlar. Fakat yağmur olduğundan faydalanamadık. Pogradec merkezine 5km ve Makedonya sınırına 8km. İçerisinde bir restaurant da olan bir aile işletmesi küçük ama güzel düzenlenmiş bir alan.

Ertesi gün 10 dakika içersinde Makedonyaya giriş yaptık ve sınırın hemen yanındaki St. Naum manastırına yol aldık.

St. Naum...
Ohrid gölünün kenarındaki bu bölge ,koruma altına alınmış ,çok güzel bir yer .Buralara gelenler mutlaka ziyaret etsinler. İsteyenin yüzüp güneşlendiği, isteyenin Makedon müzikleri eşliğinde güzel yemekler yiyebileceği bir alan. Doğal bir park içinde yürüyüşler yapılabilir, sandallarla gezebilir. Hatta sabit tek bir dini tercihiniz yoksa manastır kenarında inançlarınızı da tazelersiniz.
Yanlış bilgi değilse su sıcaklığının yaz kış aynı olduğu söyleniyor.
Diğer bir anlatı da Coca Cola firması burayı satın almak istemiş ama izin verilmemiş. Diğer bir bilgide Pogradec de yediğimiz Koron balığını burada yiyemiyormuşuz. Burada avlanması yasakmış.

.

Janberk bey,
Yazılarınızdan bu sene Avrupa’yı çok sevdiğiniz sanısına varmak hiç de zor değil.
Fakat emin olun bu sevginiz asla karşılıksız kalmadı. O da size sevgisini 1881 yılından beri yapılan meteorolojik ölçümlerde 2003 yılından sonraki ikinci en sıcak yaz olarak gösterdi sanırım. Şansınız varmış..

Bu zaman içinde en sıcak 20 yıl son 22 senede görülmüş ve 2018 toplamda 4. sırayı alıyormuş.
Biliyorsunuz sevgi karşılıksız kalmayınca dünya bir başka güzel görünüyor.

...
Fakat dünyamızın iklim felaketine doğru hızla gittiğine asla inanmıyorum.
Gitmek ne demek, büyük yalan !
İçindeyiz çünkü...

.

ST. Naum Manastırı


























Ohrid şehrine doğru yola çıktığımızda, yolun kenarında bahsedilen bir kliseye daha uramak istedik ama kapalı olduğu için bahçesine giremedik fakat bu kısa yol üzerinde bulunan çok güzel eriklerden biraz topladık...

Şehrin göl kıyısındaki eski şehir bölgesi canlı. Şehre gelen tüm turistler ve yerli halk bu bölgede, Küçük dar sokaklarda kaybolarak dolaşmak keyifli. Şehirdeki fiyatlar uygun.
Yeni şehir bölgesi aynı anadoludaki şehirler gibi düzensiz, güzel birşey yok. Karmaşa ve görüntü kirliliği. Mümkün olsa da şehre gölden gelip bu karmaşadan uzak gezilse...
Ohrid için notlar dersek
Lychnidos şehrin eski ismi, "Işık Şehri " anlamına geliyormuş.
Kiril alfabesi burada yaratılmış ve ilk Slav Üniversitesi bu şehirde kurulmuş.
Göl Avrupanın en derin gölüymüş.
Rotamızdaki başkent Skopje (Üsküp) şehrini iptal ederek Yunanistana ,Thessaloniki rotasına devam ediyoruz...

Yunanistan'a geçerken en uygun konaklamanın Bitola ( Manastır ) şehrinde olacağına karar veriyoruz. İlk olarak şehre girerken bir benzin istasyonunu not alıyoruz. Şehir içinde uygun bir yer olmaz ise burada konaklıyacağız.
İlk olarak merkez dışında biraz dolaştık. Sonrasında merkez de bir otoparka aracı bıraktık. Merkezdeki Shirok caddesi mağaza , restaurant ve kafelerin , konsoloslukların ve farklı farklı eğlence yerlerinin olduğu cıvıl cıvıl bir sokak. Otoparka yakın yerde kurulu bir alanda da aynı zamanda o hafta uluslararası bir festival var. Biz de içeri girip aralarına karıştık. Geç vakte kadar o bölgede kalabalık hiç eksilmedi.

KOnaklama yeri LukOil 41.046256, 21.289418

Hedefimiz önce Selanik de biraz gezerek , Kavala da kampa girmek ve denizle buluşmak...

Bitola' dan Thessalonikiye kadar çok sıcak bir havada yolculuk yaptık. Thesseloniki giriş tabelası ve 2km yazdığında yağmur başladı.
Ailede yukarı ile olan ilişkilerin idaresi Özlem dedir ama seyehat boyunca hava durumu konusunda aralarında ortak bir nokta bulamadılar...
Makedonya sınırından buraya gelene kadar hiçbir şey yok.
Thesseloniki... (Selanik) Yunanistanin Makedonya bölgesinde uzun balkonlu binaları olan , kalabalık bir şehir.



























Selanik de gezme ve yemek sonrası hava ısınınca Kavalaya girmeden önce Asprovalta ya giderek denize girmeyi sonrasında Kavala da kampa yerleşmeyi planladık.



Asprovalta da karavanları görüp park ettiğimiz an yağmur bize yine numarasını çekti, Öndeki karavan da kenarda oturanlar hemen karavanlarının içine geçtiler ve biz tekrar yola çıktık.
Özlem' in yalvarma ve duaları sonuç vermeyince konuyu kendi yöntemlerimiz ile çözmeye karar verdik. Çocuklarla yeter artık biz Türkiye'ye geçmeye karar verdik diyerek buradaki Batis Camp alanına girdik. Yukarıya attığımız bu çalım gün boyu fark edilmez ise yarın denizdeyiz. Başarırsak Özlem de artık bir değerlendirme yapar.
Kavala ya varınca hemen Batis kampa yerleştik ve düzenimizi kurduktan sonra akşam gezmek için Kavala ya gittik.

Kavala...
Güzel küçük, hareketli ,sahili güzel bir bölge.















Kavala Batis Camping 40.915260, 24.378982

Βatis Kompleksi | Kavala | Yunanistan - Batis Multiplex



Kampın web sayfasından bir foto..
Kamp ve imkanları güzel. Bu kış yeni bir restorasyan yapılacağını söylediler. Denizi ve havuzu güzel, Kavala da neşeli bir şehir olduğundan ve İstanbula yakın olmasından dolayı tatil için düşünülebilir. Biz iki gün kaldık, çocukları ikna edersek Aleksandropoli ( Dedeağaç) da bulunan kampta kalarak orayı da görmeyi düşünüyoruz.

Batis Kampta ikinci günümüz de gzel bir havada geçti.




















Kamptan ayrıldık ve Aleksandropoli ye ulaştık , kampın olduğu yere geldiğimde herke uyuyordu . Kampı kendim gezdim burası da iyi bir kamp alanı. Fakat yola devam kararı alındı. Şehir merkezini gezdik ve sahilde güzel deniz ürünleri ile bir yemek yedikten sonra Kipi / Ipsala sınır kapısına ulaştık... Yunanistan kapısını hiç beklemeden, Türkiye kapısını yarım saat içerisinde geçtik.



3 Ağustos 00.00 da bu fotoğrafı çekerek evimize giriş yaptık...

SON NOTLAR

Geziye çıkış sebebimiz öncelikle çocuklar daha fazla büyümeden beraber büyük bir gezi yapmak, bu tür gezi ve araçla bir yaşam bize uygunmu ve karavan almak istersek ne olmalı sorularına cevap almayı hedefliyordu.
Başlangıçta çok detayli yol planları, malzeme listeleri yaptım fakat geziye 15 gün kala eşimin ne gerek var bunlara boşver bir yola çıkalım demesi ile mevcut ile yola düştük.
Araç ta bir yatak düzeneğinin olması ve altının depolama olarak kullanılması durumunu biraz kolaylaştırmak maksadı ile 6 adet Ekmek kasası ile organize olduk. 1. Yiyecek stokları 2. Mutfak gereçleri 3.4. Giysi 5. Kablo ve teknik donanımlar 6. Sepete sabitlenen iki küçük tüp ve ilave malz. Yatağın yanındaki Boşluğa 4 Katlanır sandalye ,Katlanır kamp yatağı, Çadır (2) , Pompa, İki şişme yatak Öndeki çiftli koltuğun arkasınada katlanır masayı sabitledik. Arka tarafta sepetlerin önündeki kalan ön boşluğa da buzluk yerleştirdik.
Eşyaların her sabah toplanması ve düzenlenmesi bazılarının gereksizliğini bize gösterdi. Almanyada internetten ikinci el bir tavan bagajını uygun fiyata bulunca hemen adrese gidip satın aldık ve hiç kullanmıyacağımız, nadir kullandığımız, Deniz malzemeleri ve Fazla ayakkabıları ayrıca hızlı yerleşmede daha kolaylık sağlıyacağını düşündüğümüz iki kişilik iki küçük çadırımızı tavana alınca arabamız daha büyüdü. SONUÇ BUNDAN SONRAKİ GEZİLERİMİZDE DAHA AZ EŞYA İLE DAHA KONFORLU GEZEBİLECEĞİZ.
İlk camping konaklamamızdan sonra hergün kampta kalırsak bunun ciddi bir bütçe oluşturacağını düşünmeye başladık. Ayrıca gezi formatımızda da tam gün bir kamptan yararlanamadıkça bunun gerekli olmadığını anladık. Zagreb de ilk şehir içinde benzinlikte uyuma deneyimini yaşadık bundan sonra zaten olay çözüldü.İki piknik tüpümüz gezinin son gününe kadar zorlansada yetti . Hemen hemen hergün kahvaltı ve akşam yemek yaptık. Ama birçok yerde sadece elektrik satın aldığımız ücretsiz motorhome parklar ve kamping alanlarında elektrikli ocağımız kullandık. Mesut beyin tüp tavsiyesi sadece camping alanlarına mecbur olmaktan kurtardı.
Çadır kurulumlarında bazen büyük dört kişilik çadır, bazen iki kişilik küçük çadır ve araç tercihini uyguladık. Çadırların kolay kurulup toplanabilmesi sıkıntı yaratmadı,Bazen iyi geldi özellikle bu sene Avrupa daki aşırı sıcaklık bazen geceleri arabada sıkıntı yarattı. Araçta fabrika çıkışı vebasto benzeri cihaz havalandırma ve nadir de olsa bazı geceler ısıtmada faydalı oldu, Sokakta yatsak da camlarımız hep bir miktar açık oldu. Araç varken çadırmı derseniz çok yer kaplamıyor bazı günler için keyifli olabilir ama şartta değil derim. Çünkü çadır demek camping de konaklamak anlamın da bir maliyet de getiriyor.
Park ve Konaklama da hiç sıkıntı yaşamadık. Gündüz arabamıza uygun yerler de bazen ücretli , bazen de ücretsiz hep yer bulduk. Akşam serinde geç vakte kadar merkezler de dolaştığımızda merkeze çok yakın ücretsiz ve bir şekilde bir yerden internet çeken noktaları bulduk. Akşamları zaten genelde park yerleri ücretsiz olduğundan gezdikten sonra park yerimize dönüp aracımıza girip uyuduk. Brugge da eski şehrin meydanına giren sokakta meydana birkaç metre kala park ederek konakladık, aynı şekilde Pariste Champ Elyesse de park ettik, Uzun yollarda Benzinlikler deki dinlenme alanlarına girdik hatta bazılarından bir yerde priz görüyorsak izin isteyerek elektrik bağlantımızı da kurduk. Yerel insanlarla güzel temaslar gerçekleştiğinde iyi sonuçlar çıkıyor. Kasaba ve şehirlerin Motorhome park alanları güzel birçoğunda elektrik ve tuvalet var. Çoğun da park ücretsiz. Daha önce söylediğimiz gibi sokakta konakladığımız ilk geceden sonra aklımıza nerede kalabiliriz sorusu hiç gelmedi.
Duş ve tuvalet konusuna gelince bu gerçekten hassas bir konu. Yanımızda solar su paketleri olduğu halde normal otopark ve yolların kenarında şampuan ve sabun ile yıkanmak hem hijyen hemde görsel olarak kötü bir durum. Bu problemi yollarda sık karşılaşılan duş yerlerinde ki oldukça fazla, bazen yolumuz üzerinde yakın olduğumuz caravan camping alanlarında receptionlar ile konuşup ödeme yaparak yada hiçbir ücret vermeden verdikleri izinler ile ayrıca normal konakladığımız campinglerde sorun yaşamadan çözdük. Tuvalet portatif tuvaletimiz ile çözüldü bunda da sıkıntı yaşamamak için kullanım sonrası ilk uygun wc bulunduğunda temizliği yapılarak çevrede uygunsuz bir problem yaratılmasını engelledik.
2 ay süreli gezi kişiye ve maddi duruma göre değişir. Çocuk varsa gereksiz zorlama olur, bu kadar sürede onların ihtiyaç ve eğlencelerine göre planlama zor. Ama eşimle ben daha iki ay dolaşrmıydınız derseniz evet derim, sınıra geldiğimizde çocuklardan birisi şuraya geri gidelim deseydi herhalde tereddüt etmezdik.
Karavan konusuna gelince genelleme yapamam ama kamplarda gördüklerim gibi karavanı alıp bir şehire giderek aynı kampta uzun süre kalıp tatilimi oraya sabitlemek istemem. Tabiki karavanlar çok güzel ama belli boyuttan sonra şehirlere girememek istediğin yerde park edememek biraz zorlar bizi. Mevcut VW Caravella aracımız 2 kişi olmamız halinde daha uygun ve denenmiş düzenlemeler ile çok harika imkanlar yaratır diye düşünüyoruz. Ama gezi sonrası aracımızın eski haline dönmesini istememiz bir handikap. Şu anda aracımız böyle kalsın bir motokaravan imkanını yaratalım ile VW aracımız ile neler olabilir arasında gidip geliyoruz. Belki yaz bitmeden bir motokaravan 3-5 günlüğüne kiralayıp bunuda deneyimleriz.

Geziden uzun bir süre sonra yazıyı tamamladım. Gezi sonrası Karavan grupları ve Karavan sahipleri üreticileri ile tanışmaya devam ediyorum.
Döndükten sonra 18 günlük bir Gürcistan ve Kuzey Kafkasya seyehati yine araç ile yaptık. Uçak'la da bir haftalık bir Londra seyehati gerçekleştirdik.
Bunları da fırsat buldukça paylaşacağım...

Tüm Gezenbilir üyelerine ve karavan dostlarına iyi seneler ve güzel geziler dilerim...

EvliyaCelebi2' Alıntı:

.

Janberk bey,
Yazılarınızdan bu sene Avrupa’yı çok sevdiğiniz sanısına varmak hiç de zor değil.
Fakat emin olun bu sevginiz asla karşılıksız kalmadı. O da size sevgisini 1881 yılından beri yapılan meteorolojik ölçümlerde 2003 yılından sonraki ikinci en sıcak yaz olarak gösterdi sanırım. Şansınız varmış..

Bu zaman içinde en sıcak 20 yıl son 22 senede görülmüş ve 2018 toplamda 4. sırayı alıyormuş.
Biliyorsunuz sevgi karşılıksız kalmayınca dünya bir başka güzel görünüyor.

...
Fakat dünyamızın iklim felaketine doğru hızla gittiğine asla inanmıyorum.
Gitmek ne demek, büyük yalan !
İçindeyiz çünkü...

.

Genişletmek için tıkla ...

Avrupayı hep sevdim her köşesinde ait olduğumu hissedebileceğim bir şeyler bulabilirim. Doğum coğrafyası dışında yeni bir yer ile ilk temasımı zor bir coğrafyada ve tanışmamdan üç gün sonra dağılan ve sistemi değişen Sovyetler Birliğinde yaşadım. Orada ki yaşamım bana çok şeyler öğretti. O coğrafyadan da yine hiçbir plan yapmadan İngiltereye gitmek üzere ayrılırken gelen iyi bir iş teklifi beni tekrar Türkiyeye getirdi. Avrupa heyecanım esasında hala var. Avrupada okumak istiyen kızımla Almanya da bir zaman geçirme, Ankara anlaşması ile İngiltereye gitmek, Avrupada ev alma ve orada bir süre geçirme planları gibi bir sürü çalışma ile ilgili kaynakların detayları bilgisayarımın farklı klasörlerinde olgunlaştırılmaya çalışılıyor ve zamana bırakılmış gibi.

Avrupanın bize sevgi yönünden karşılıksız kalmadığını hep hissettik. Bizde doğanın , köylerin ve canlıların arasında daha çok vakit geçirerek birçok gezginin belkide gitmediği ve bilmediği yerleri ve yolları katettik. Ona karşılık vermeye başladık. Farklı bölgelerdeki insanlarla olan sıcak temaslara onların samimi gülümsemesi ile karşılık alındığını gördük. Her sofra kurduğumuzda yandaki masalara bir göz ve koku hakkı tabağımızı ilettiğimizde oluşan ufak sohbetlerin sıcaklığı gezimize hep farklı bir renk kattı.

Buraya döndükten sonra gittiğim ülkelerin konsolosluklarına sağladıkları imkanlar ve gezginlere verdikleri imkanlar için bir teşekkür mail'i gönderdik. Onlardan da çok güzel yanıtlar aldık.
Umarım bu güzellikler herkes için aynı şekilde sorunsuz gerçekleşir.

Planlarımız olursa Avrupanın sevgi torpiline bu senede ihtiyacımız olacak... Eşim Mayıs başında üç aylığına İngiltereye göreve gidecek. Biz de okullar bitince yola çıkıp araç ile önce Calais'e gidip orada aracımızı dostlarıma bırakıp Manş tünelinden İngiltereye geçmeyi ve bir süre kaldıktan sonra yeni bir Avrupa rotsaı ile dönmeyi düşünüyoruz.
Bir aksilik olur gerçekleşmez ise bilgisayarda Avrupa ve Türkiye de yapılabilecek o kadar çok rota var ki.

Sizden de bunca tecrübeleriniz sonrası şu anki gezi bölgenizin tanıtımını kaleminizden dinlemek isteriz

....

Bir teknik bilgiye de ihtiyaç duyuyorum. Paylaştığınız gönderiler de Yazınızın altında ve çerçevenin dışında sizin başlattığınız veya takibini sağlamak istediğiniz konuları o kısma ne şekilde ekliyorsunuz.

Janberk Bey, sizinle birlikte biz de gezmiş olduk. Gezi yazınız ve verdiğiniz bilgiler gezmeyi düşünenler için hazine niteliğindedir. Yazınızı paylaştığınız için teşekkür ederim.
Size güzel ve keyifli geziler dilerim.

KIPÇAK70' Alıntı:

Janberk Bey, sizinle birlikte biz de gezmiş olduk. Gezi yazınız ve verdiğiniz bilgiler gezmeyi düşünenler için hazine niteliğindedir. Yazınızı paylaştığınız için teşekkür ederim.
Size güzel ve keyifli geziler dilerim.

Genişletmek için tıkla ...

Sizlerde yazınızla katkı verdiniz. Teşekkürler

Bu yazıyı bu akşam bitirirken , yanımda ses çıkaran televizyonda Demir Maskeli Adam filmi oynuyordu. Bu gezimiz sırasında ziyaret ettiğimiz Vaux le Vicömte Şatosun da çekimleri de olan filmde, şatonun bahçesini görünce güzel bir tesadüf de olmuş oldu...