Herkese merhaba,
Bekar ve gençken eski offroad'cu, şimdilerde orta yaşa dayanmış iki çocuklu, offroad merakını karavana evirmiş pek eski bir gezebilir üyesiyim.
Geçtiğimiz uzun dönem boyunca karavan konusunda çokça araştırmamız, gözlemimiz oldu. Ben de (eşimle birlikte) edindiğimiz gözlemleri ve düşüncelerimizi aktarmak isterim.
Hikayenin sonu (veya inşallah başı
) itabarı ile bir avrupa karavan siparişi vererek, ömrümüzün "karavan araştırmaları" kısmını nihayete erdirdik.
Yola çıkış noktamız bu değildi ancak vardığımız nokta, bütçemizi bir hayli esnetip ittirip kaktırarak bu oldu.
Öncelike bir Moto karavan yapma ve/veya yaptırma planı ile yola çıktık.
Bu kısmı uzatmayacağım, arkada iki çocuk için, oto koltuğu bağlanabilecek konforlu bir kaptan koltuğu yaptırmak, üstelik emniyet kemeri olarak da test edilmiş, standartlara uygun şekilde bu konuyu çözmek mümkün olmadı. Görüştüğümüz üreticiler bu konunun yanından yöresinden dolaşmaya kalkınca biz yolumuzu değiştirdik. Zira çocuklarımız için sürüş emniyeti hafife alabileceğimiz bir konu değildi.
Başka başka bir sürü maceralardan sonra çekme karavana dönüş yaptık.
Başoğlundan başlamak kaydı ile yerli karavan arayışına girdik.
Hkayenin bu kısmı da oldukça uzun ve detaylı ama ben temelde birkaç maddede neden yerli karavan al(a)madığımızı özetleyeyim.
- Kilo konusu: Doğrusu 750 kg altı meselesinin istismar edildiğini hissettik. Öyle bir karavan ki mesela, evet 750 kg ama elzem bir iki eklemeyi koyduğunuz anda 900 kg oluveriyor. Ve "ama olmadı ki o zaman nasıl olacak" dediğiniz zaman da koca koca karavancı abiler nasılda kontrol edilmediğinden, polisin sadece ehliyete baktığından, yak canım hiç de bişey olmayacağından bahsettiler. Kural neyse uymayı düstur edinmiş bizim gibi bir çift için olacak iş değildi...
- İmalat kalitesi: Düşünün ki yerli bir karavan, sizin istediğiniz donanım ile 125.000 tl'ye geliyor. (güneş enerjisi, mover, kasetli tuvalet.. vs.vs.) Ama bu 125.000'lik karavanın koltuklarını bir kadırıyorsunuz, ahşap kenarlarındaki çapaklar elinizi kesiyor.
"Bakın burda böyle çapak kalmış" dediğinizde de "işte bu fiyata böyle" minvalinden bir cevap duyuyorsunuz.
- Elektronik ve aksesuar: ondan dönüştürülmüş şu, bundan dönüştürülmüş bu... 12'ye dönüştürülmüş dolap, minibüs camından cam, metal kaseden yapılmış lavabo.
Tüm bunların dışında da, eleştiriye kapalı, "sen yoksan başkaları var nasılsa" şeklinde bir anlayış ve "en iyisini ben yaparım" tutumu bizi iyice soğuttu.
Sadece soğumakla kalmadık çok da üzüldük.
Üzüldük çünkü, yapılması gereken sadece nizami, kurallara uygun ve özenli imalat.
Ve gerçekten istense bunun Türkiye'de çok çok iyi, Avrupa standartlarında yapılabildiğini denizcilik sektöründen biliyoruz.
Bize göre bugün Türkiye'de, Avrupa'ya satılabilen motoryatlar, guletler yapılabiliyorken, aslında çok da benzer imalat süreçleri olan karavancılığın böylesine aksak ilerlemesinin hiç bir mazereti olamaz.
Bir karavanın makul fiyatlara yapılıp satılıyor olması, imalatında kusur olmasını affettirmez.
Mobilyasında çapak olmasını veya "frensiz!" modelinin satılmaya çalışılmasını affettiremez.
Küçük olur, donanımı opsiyonel olur, lüksü olmaz... filan falan ama hiç bir şekilde "kötü" yapılan bir ürünün açıklaması "ama ucuz" olamaz.
Maalesef kurunun yanında yaş da yanarmış, elbet işini hakkıyla yapmaya çalışan yerli üreticiler de vardır belki ama bu yaşadıklarımızdan ötürü biz "yerli karavan" sektöründen külliyen soğuduk.
O bir avuç ahlaklı üretici olur da okuyup gönlü kırılırsa affola....
Sabırla okuyan herkese de selam ola