melihcc
Ana Kamp
Karabiga
Özellikle gidilecek bir yer değil fakat, kuzeyden sert havalarda sığınılacak en ideal limanlardan biri. ( N 40.24.20 – E 27.18.30) Mendirek içinde yatlar için bağlanabilecek rıhtım pek yok. Genelde seramik fabrikalarının üretimini taşıyan kosterler rıhtımları kapatmış durumda ve zaten rıhtımlar yatlar için çok yüksek. Küçük balıkçı kayıkları için bir iç mendirek var, bunun dış yüzünde bir süre bağlanmak mümkün olabilir. Mendirek duvarı önü sığdır kıçtan koltuk yapamazsınız.
Karabiga büyücek bir ilçe, her türlü ihtiyacı bulmak mümkün ama, karaya çıkmak kaydıyla..
Mendirek dışında kuzeyinde güzel bir koy var.
Marmara adaları üstünden Çanakkale yönüne gitmek istemeyenler Marmara Ereğlisinden sonra kıyı seyri yaparak yola devam edebilirler. Yol üzerinde Tekirdağ Limanı, Mürefte, Hoşköy ve Şarköy uğranılabilecek sığınılabilecek yerlerdir.
Tekirdağ limanında doğu tarafında bir iç mendirek var, yatlar burada barınabilir; büyük bir kentin sahilinde olmanın, ihtiyaçları karşılama ve ulaşım olanaklarını düşünerek avantajları acısından yararlanılacak bir liman.
Tekirdağ'dan batıya uzanan sahil nedense hep ihmal edilmiştir. Doğru dürüst bir sahil yolu yoktur. Çok seneler önce gençliğimde motosiklet merakım vardı ve küçük bir motosikletle kız arkadaşımı da arkama alarak Ege turu yapmak üzere yola çıkmıştık 1971 senesi idi. Elimizdeki karayolları haritasında sahilde asfalt bir yol olduğu görünüyordu. Biz de denizden fazla uzak kalmadan manzaralı gidelim diye bu yola sapmıştık. Bir zaman sonra haritada asfalt olarak gösterilen yol toprak bir patikaya dönüştü ve dik uçurumların kenarından kıvrıla kıvrıla toz içinde gitmeye başlamıştık. Etraf üzüm bağları ile doluydu, kopardığımız salkım salkım taze üzümleri kasklarımızın içine doldurup yiyerek güzel manzaralı ama berbat yolda ilerlemiştik. Sonuçta Uçmakburun adlı köye geldik ve yol burada bitti.. Hani harita ne oldu yola? Meğerse seçim propagandası amaçlı bu yol bitti haritası bir kocaman yalanmış. Geri dönmemiz imkansızdı o indiğimiz yokuşları bizim küçük motor asla geri çıkamazdı. Haftada üç kere denizden motor gelirmiş bir gün sonrası için onu beklemekten başka çare kalmamıştı. Karayollarının çadırlı bir şantiyesi vardı ve orada bizi misafir etmişlerdi. Derken, genç bir delikanlı yanıma gelip ”abi burada beklemeyin benim sandalım var, hemen iki tepe ardında yol devam ediyor isterseniz sizi götüreyim” demişti. Sevinçle kabul edip tamam dedik ama sandalı görünce şaşırıp kaldık. 4 metrelik bir bot. Motoru arkaya yan yatırdık birimiz baş üstüne oturdu ben de motor düşmesin diye farşlara çömelip motoru tutmaya çalışıyordum.
İki tepe ötesi dedikleri yol bitmez de bitmez, derken akşamüstü rüzgar çıktı bizim sandalcı panikledi ve ben de küreğin birini kaptım çek allah çek ... Eller su topladı sonra patladı ve nihayet bir köyün sahiline geldik. Orası Hoşköy imiş. Fakat bir türlü sahile yaklaşamıyoruz, ahali toplanmış bize bakıp bakıp bağrıyorlar ama kimsenin bir motor indirelim de yardım edelim dediği yok. Ellerimiz kan içinde yorgunluktan bayılacak bir vaziyette nasılsa o sahile çıkıbildik. Bizi o gece Muhtar evinde misafir etti , ellerimizi tedavi etmeye çalıştılar ve ertesi gün yola devam etmiştik.
Hoşköy
Şimdi günümüzde Hoşköy'ün ( N 40,42,65 – E 27,18,89 )önünde bir mendirek var, fakat bakımsız ve yetersiz. Girişi güney batıya bakıyor. Mendirek fenerinin inşaatı yarım kalmış ışıklandırma yok. Köyün sahilindeki rıhtım betonlanmış fakat mahalli balıkçı tekneleri ile dolu, yanaşmak zor derinlik iki metre civarında. Kuzey doğu tarafındaki rıhtım yüksek ve büyük balıkçı tekneleri bağlanıyor. Yazın bunların üzerine aborda olup kalmak mümkün ama av sezonunda mümkün olacağını sanmam. Mendireğin deniz tarafındaki duvarının önü rıhtımlanmamış, 1,5 metre derinlikten sonra hemen sığlaşıyor. Mendireğin içi tonoz dolu ve dip adeta bir çöplük, demir tutturmak da mesele atılan demiri tonoza takıp kurtarmak da ayrı mesele. Yatçılar için hiç tavsiye edilecek ve cazip bir yer değil. Köyde de görülecek pek birşey yok.
Mürefte
Beldenin iki km kadar kuzeydoğusuna güzel bir mendirek yapıldı. ( N 40,40,64 – E 27,15,88) Hoşköyden yaklaşık 3,5 mil mesafede ki bu mendirek yatların barınması için ideal bir yer. Rıhtımlar muntazam; babalar, halkalar ve lastikler düzenli. Giriş güneybatıya bakıyor, giriş fener kuleleri mevcut fenerlerden biri son gördüğümde arızalı idi ama öbürü çalışıyordu. Deniz tarafındaki güney duvarının yarısı rıhtımlanmamış. Kuzeydoğu yönündeki rıhtıma güzel bir restoran açılmış, Mürefteden buraya geliyorlar hatta büyük düğünler falan da yapılıyor. En son gittiğimizde gece 1250 kişilik yemekli bir düğün vardı. Restoranın önündeki bu rıhtıma bağlanmanızı istiyorlar. Liman içindeki palamar işlerini Mesut bey isminde bir zat idare ediyor, ilgili ve nazik bir insan her konuda yardımcı olmaya çalışan iyi niyetli bir kişi. Rahatlıkla teknenizi bir süre burada bırakabilirsiniz. Ayrıca bir çekek yeri mendireğin kuzeydoğu dibinde var, burada tamir işleri için bir atölye de kurulmuş. Güneybatı rıhtımını Mürefteliler plaj olarak kullanıyorlar; daimi bir kalabalık var, bu sebeple oraya bağlanmak rahatsızlık verebilir.
15 dakikada bir minibüsler kasabaya gidip geliyor.
Mürefte
Elektrik ve su temini biraz zor, kutular yok; ancak idare binasından bir kablo ve hortumla alabiliyorsunuz, onlar da Marina standartlarında değil. Yakıt için de Mürefteye gitmek gerekiyor. Ne yazık bu düzenli mendirekte hiç bir gölge mevcut değil ağaç falan yok. Lokantanın önündeki verandadan başka gölgelik yer yok. Betonlar güneşte kızıyor ve çok sıcak oluyor. Rıhtımlar pek derin değil iki metre ortalama; mendirek girişinde de sığlıklar var, zaten bu sahil genelde hep sığlıktır. Giriş ve çıkışta ortadan geçmekte yarar var.
Kasaba şarabı ile ünlü bir beldedir, sahilde büyük bir gemi iskelesi denize doğru uzanır bir kaç tane lokanta mevcut o kadar. Genelde bakımsız bir belde, yollar bozuk ve dar.
Çanakkale Boğazı
Çanakkale boğazı yatlar için uzunca bir yoldur, kuzeyden güneye inerken hakim rüzgarlar kuzey yönlü olduğu için ve akantıların da yardımı ile yelken seyri veya yelken ile motora destek vermek mümkündür. Boğazda güneye gidiş gemi trafiği Avrupa yakasına yakın, kuzeye çıkış ise Anadolu yakasına yakındır. Yoğun bir gemi trafiği mevcuttur, bu nedenle yatların gemi yolundan çıkmaları ya tam ortadan veya iki yanlardan seyretmelerini tavsiye ederim.
Çanakkele boğazında önemli sığlık alanlar vardır ve bunlara dikkat etmek gerekir. Hepsi fener ve şamandıralarla işaretlenmiştir. İşaretler ile kıyı arasındaki bölgeye girmek risklidir.
Önemli sığlıklar Zincirbozan bankı Lapseki-Çardak sığlıkları, Nara burnu ve Kumkale civarı ile Seddülbahir önleri ile Güzelyalı Çanakkale arasındaki bölgedir. Özellikle Kumkale, Karanlık liman önlerinde su çok sığlaşır, 60 santime indiği yerler vardır ve bu bölgedeki işaretleme yeterli değildir.
Gelibolu
Bu önemli ilçemizin ( N 40,24,18 – E 26,40,10) ne yazık ki yatlar için uygun bir limanı yok. Kale önündeki eski liman küçük, sığ ve tıklım tıklım dolu, feribot iskelesinin güneyindeki alana vaktiyle yanaşmak mümkündü ama artık, özel feribotlar bu alanı işgal etmiş ve 24 saat durmadan çalışan bir yoğunluk var. Kalan tek alan, güney koyunda feribot iskelelerinin açığındaki alan ve burada ancak alargada kalınabilir. Ayrıca gerek gemi trafiğinden ve gerekse boğazın doğal tabiatından solugan alan bir yer, rahat etmek mümkün değil. Bu ilçenin yat turizminden yararlanabilmesi için uygun bir yat limanı oluşturması gerekli, fakat kimsenin de umurunda değil.
Çardak
Gelibolu’nun tam karşısında doğal bir limandır. ( N 40,22,02 – E 26,42,76 ) Kara adeta bir mendirek gibi kuzeyden güneye uzanır ve kuzey rüzgarlarına kapalı doğal bir liman oluşturur. Çardak vaktiyle sakin ve asude bir belde idi fakat, özel feribotlar burayı Anadolu yakasındaki yanaşma noktaları haline getirmişler ve belde tam anlamı ile bir yolgeçen hanına dönmüş. 24 saat hiç bitmeyen bir feribot gidişgelişi var. Buna rağmen tabi güzellikler ve imkanlar halen mevcut. Denize uzanan doğal bankın doğu sahilleri kumsal bir plaj olarak belediye tarafından düzenlenmiş ve zeytinlikler arasında hoş bir plaj alanı oluşturulmuş. İki tane gazinomsu yerin çıkardığı korkunç gürültülü berbat müzik gece geç vakitlere kadar gürültü kirliliği yaratıyor ne yazık ki. Bankın girişinde ve ortalarına kadar derinlik ikibuçuk metre civarında, sahil birden derinleştiği için kıyıya yakın demirlemek mümkün fakat biz yine de rüzgar değişmelerine karşı ortalarda demir atılmasını tavsiye ederiz. Yanaşacak bir yer yok. İskeleyi tavsiye etmem; hem her dakika feribota giren çıkan araç trafiği, hem de mahalli balıkçı teknelerinin doldurduğu iskelede bir de balıkçıların ucuz olsun diye kullandıkları yüzen halatlarla yaptıkları tonozlar (pervane katili, her an dolamak mümkün) iskeleden uzak durmayı gerektiriyor. Koyun sonunda iyice sığlaşan bölümü bir açılan köprü sınırlıyor. Köprüye doğru ve feribot iskelesinin kuzeyine geçilerek alargada demirlemek mümkün.
Lapseki
Gelibolunun karşısında Anadolu yakasındaki büyük yerleşim, ilçe merkezinde feribot iskelesi var ve burada yatlar için bağlamak barınmak pek mümkün değil. Ancak, merkezin biraz dışında bir mendirek mevcut. Girişi kuzeydoğuya bakıyor, batı ve güney duvarlarında rıhtım yok, giriş derinliği yaklaşık ikibuçuk metre fakat yaklaşırken sığlıklar var dikkat edilmesi gerekli; mendirek içindeki derinlik ortalama iki metre kadar, doğusunda bir rıhtım mevcut, mahalli balıkçı tekneleri ve sahil güvenlik tarafından kapatılmış vaziyette, yola yakın. Uzun süreli barınmaya ve rıhtıma bağlanmaya müsait değil, geçici olarak alargada kalmak mümkün.
Bu bölgede sığlık şamandıralarına dikkat edilmesi ve gjriş-çıkışlarda iskandile bakılması tavsiye edilir.
Mendirek içi biraz derinleştirilerek ve rıhtımlama yapılarak bir yat limanına dönüştürülmeye çok uygun; mahalli yöneticilerden bazılarına bu fikrimizi söyledik, klasik cevaplar ve hep başka makamlardan şikayetler ile sorumluluğu kendi üzerinden atma çabaları.. Bütün bunların altında milletimizin sırtını denize dönmüş olarak yaşaması ve denizden uzak bir kafa yapısına sahip olunması yatıyor elbette. Deniz bir nimet gibi görüleceği yerde, nedense bizim millet için bir külfet gibi algılandığı sürece değişen pek birşey olamayacak ne yazık ki..
Çanakkale
Büyük ilimizin ufacık mendireğinin bir köşeciğine sığıştırılmış minicik bir Marina adlı iskelesi var. ( N 40,09,13 –E 26,24,25 ). 16. kanaldan dinleme yaptığı söylenen ama dinleyecek kimseye hiç tesadüf edemediğimiz telsiz hizmeti ve yakıt pompası, su ve elektrik almak için bağlantısı, iki adet duşu ve tuvaleti mevcut. Personel iyi niyetli ve gayretkeş yaklaşımla elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. Birkaç tonoz ayırmışlar ve bağlanmaya da yardımcı oluyorlar. Bu şartlar altında bu kadarına da şükür demek gerek. Fakat yatların bağlandığı iskelenin üzerine herkese açık bir kahvehane yerleştirilmiş; gelen giden belli değil, bir güvenlik yok, kahvede oturanların ayaklarının dibinde yatların arka pencereleri ve iç içe bir durum, rahatsızlık verici.
Marina olarak ayrılmış bölümün giriş çıkışının kontrole alınması çok faydalı olacak. Bağlama noktasının tam şehrin merkezinde olması büyük bir avantaj, her türlü sosyal imkan ve alışveriş kolaylığı mevcut. Bu nitelikleri itibariyle iyi bir ikmal merkezi olarak Çanakkale Marinası hizmet veriyor. Günlük bir ücret alınıyor ve bu ücret 30 milyondan başlayıp 60 milyona kadar tekne boyuna göre değişiyor, belediyenin resmi makbuzu veriliyor.
Eceabat
Çanakkale’nin Avrupa sahilindeki ilçesine devamlı feribot çalışıyor. Feribotun yanaştığı yere bir mendirek yapılmış. ( N 40,11,21 – E 26,21,61) Fakat çok bakımsız kalmış; babalar kırık, halkalar eksik ve çürük, aborda olmak mümkün ama bağlanacak nokta bulabilmek mesele. Mendirek küçük ve devamlı feribot giriş çıkışı olduğu için alargada kalınamaz. Kuzey rüzgarına açık bir yerde olduğu için bazen şiddetli kuzey rüzgarlarında dalgalar mendirek duvarından aşabiliyor. Uzun süreli barınılacak bir yer değil.
Fakat unutulmamalı ki, güney yönlü rüzgarlarda boğazın bu bölgesinde sığınılacak yerler Çanakkale mendirek içi ile Eceabat'tan ibaret. İlçenin güneyine düşen sahil sığ fakat güney havalarda burada alargada kalıp sığınmak mümkün. Ancak, hava çok değişken olduğu için rüzgar yön değiştirmeden, hemen yer değiştirmek gerek; çünkü güney havalarına kapalı olan bu sahiller kuzey rüzgarlarına ve dalgalara tamamen açık.
Anıt Limanı (Morto Koyu)
Çanakkale boğazının Ege çıkışında kuzey rüzgarlarına kapalı doğal güzellikleri ve tarihi özellikleri olan tabii limandır. ( N 40,03,04 – E 26,12,59 ) Şehitler abidesinin güneyinde kalan liman aynı zamanda güzel bir plajdır. Güneyinde sığlıklar vardır ve sabit fenerlerle işaretlenmiştir. Sığlık fenerlerinin kuzeyinde bir yüzer çakar şamandıra ile derin su belli edilmiştir, bu işarete yakın fakat hafifçe güneyinden koya girmek gerekir. İki metre deriliğe kadar demir atma imkanı var. Sahilde sadece bir tane büfe ve bir motel mevcut alışveriş imkanı yok.
Özellikle gidilecek bir yer değil fakat, kuzeyden sert havalarda sığınılacak en ideal limanlardan biri. ( N 40.24.20 – E 27.18.30) Mendirek içinde yatlar için bağlanabilecek rıhtım pek yok. Genelde seramik fabrikalarının üretimini taşıyan kosterler rıhtımları kapatmış durumda ve zaten rıhtımlar yatlar için çok yüksek. Küçük balıkçı kayıkları için bir iç mendirek var, bunun dış yüzünde bir süre bağlanmak mümkün olabilir. Mendirek duvarı önü sığdır kıçtan koltuk yapamazsınız.
Karabiga büyücek bir ilçe, her türlü ihtiyacı bulmak mümkün ama, karaya çıkmak kaydıyla..
Mendirek dışında kuzeyinde güzel bir koy var.
Marmara adaları üstünden Çanakkale yönüne gitmek istemeyenler Marmara Ereğlisinden sonra kıyı seyri yaparak yola devam edebilirler. Yol üzerinde Tekirdağ Limanı, Mürefte, Hoşköy ve Şarköy uğranılabilecek sığınılabilecek yerlerdir.
Tekirdağ limanında doğu tarafında bir iç mendirek var, yatlar burada barınabilir; büyük bir kentin sahilinde olmanın, ihtiyaçları karşılama ve ulaşım olanaklarını düşünerek avantajları acısından yararlanılacak bir liman.
Tekirdağ'dan batıya uzanan sahil nedense hep ihmal edilmiştir. Doğru dürüst bir sahil yolu yoktur. Çok seneler önce gençliğimde motosiklet merakım vardı ve küçük bir motosikletle kız arkadaşımı da arkama alarak Ege turu yapmak üzere yola çıkmıştık 1971 senesi idi. Elimizdeki karayolları haritasında sahilde asfalt bir yol olduğu görünüyordu. Biz de denizden fazla uzak kalmadan manzaralı gidelim diye bu yola sapmıştık. Bir zaman sonra haritada asfalt olarak gösterilen yol toprak bir patikaya dönüştü ve dik uçurumların kenarından kıvrıla kıvrıla toz içinde gitmeye başlamıştık. Etraf üzüm bağları ile doluydu, kopardığımız salkım salkım taze üzümleri kasklarımızın içine doldurup yiyerek güzel manzaralı ama berbat yolda ilerlemiştik. Sonuçta Uçmakburun adlı köye geldik ve yol burada bitti.. Hani harita ne oldu yola? Meğerse seçim propagandası amaçlı bu yol bitti haritası bir kocaman yalanmış. Geri dönmemiz imkansızdı o indiğimiz yokuşları bizim küçük motor asla geri çıkamazdı. Haftada üç kere denizden motor gelirmiş bir gün sonrası için onu beklemekten başka çare kalmamıştı. Karayollarının çadırlı bir şantiyesi vardı ve orada bizi misafir etmişlerdi. Derken, genç bir delikanlı yanıma gelip ”abi burada beklemeyin benim sandalım var, hemen iki tepe ardında yol devam ediyor isterseniz sizi götüreyim” demişti. Sevinçle kabul edip tamam dedik ama sandalı görünce şaşırıp kaldık. 4 metrelik bir bot. Motoru arkaya yan yatırdık birimiz baş üstüne oturdu ben de motor düşmesin diye farşlara çömelip motoru tutmaya çalışıyordum.
İki tepe ötesi dedikleri yol bitmez de bitmez, derken akşamüstü rüzgar çıktı bizim sandalcı panikledi ve ben de küreğin birini kaptım çek allah çek ... Eller su topladı sonra patladı ve nihayet bir köyün sahiline geldik. Orası Hoşköy imiş. Fakat bir türlü sahile yaklaşamıyoruz, ahali toplanmış bize bakıp bakıp bağrıyorlar ama kimsenin bir motor indirelim de yardım edelim dediği yok. Ellerimiz kan içinde yorgunluktan bayılacak bir vaziyette nasılsa o sahile çıkıbildik. Bizi o gece Muhtar evinde misafir etti , ellerimizi tedavi etmeye çalıştılar ve ertesi gün yola devam etmiştik.
Hoşköy
Şimdi günümüzde Hoşköy'ün ( N 40,42,65 – E 27,18,89 )önünde bir mendirek var, fakat bakımsız ve yetersiz. Girişi güney batıya bakıyor. Mendirek fenerinin inşaatı yarım kalmış ışıklandırma yok. Köyün sahilindeki rıhtım betonlanmış fakat mahalli balıkçı tekneleri ile dolu, yanaşmak zor derinlik iki metre civarında. Kuzey doğu tarafındaki rıhtım yüksek ve büyük balıkçı tekneleri bağlanıyor. Yazın bunların üzerine aborda olup kalmak mümkün ama av sezonunda mümkün olacağını sanmam. Mendireğin deniz tarafındaki duvarının önü rıhtımlanmamış, 1,5 metre derinlikten sonra hemen sığlaşıyor. Mendireğin içi tonoz dolu ve dip adeta bir çöplük, demir tutturmak da mesele atılan demiri tonoza takıp kurtarmak da ayrı mesele. Yatçılar için hiç tavsiye edilecek ve cazip bir yer değil. Köyde de görülecek pek birşey yok.
Mürefte
Beldenin iki km kadar kuzeydoğusuna güzel bir mendirek yapıldı. ( N 40,40,64 – E 27,15,88) Hoşköyden yaklaşık 3,5 mil mesafede ki bu mendirek yatların barınması için ideal bir yer. Rıhtımlar muntazam; babalar, halkalar ve lastikler düzenli. Giriş güneybatıya bakıyor, giriş fener kuleleri mevcut fenerlerden biri son gördüğümde arızalı idi ama öbürü çalışıyordu. Deniz tarafındaki güney duvarının yarısı rıhtımlanmamış. Kuzeydoğu yönündeki rıhtıma güzel bir restoran açılmış, Mürefteden buraya geliyorlar hatta büyük düğünler falan da yapılıyor. En son gittiğimizde gece 1250 kişilik yemekli bir düğün vardı. Restoranın önündeki bu rıhtıma bağlanmanızı istiyorlar. Liman içindeki palamar işlerini Mesut bey isminde bir zat idare ediyor, ilgili ve nazik bir insan her konuda yardımcı olmaya çalışan iyi niyetli bir kişi. Rahatlıkla teknenizi bir süre burada bırakabilirsiniz. Ayrıca bir çekek yeri mendireğin kuzeydoğu dibinde var, burada tamir işleri için bir atölye de kurulmuş. Güneybatı rıhtımını Mürefteliler plaj olarak kullanıyorlar; daimi bir kalabalık var, bu sebeple oraya bağlanmak rahatsızlık verebilir.
15 dakikada bir minibüsler kasabaya gidip geliyor.
Mürefte
Elektrik ve su temini biraz zor, kutular yok; ancak idare binasından bir kablo ve hortumla alabiliyorsunuz, onlar da Marina standartlarında değil. Yakıt için de Mürefteye gitmek gerekiyor. Ne yazık bu düzenli mendirekte hiç bir gölge mevcut değil ağaç falan yok. Lokantanın önündeki verandadan başka gölgelik yer yok. Betonlar güneşte kızıyor ve çok sıcak oluyor. Rıhtımlar pek derin değil iki metre ortalama; mendirek girişinde de sığlıklar var, zaten bu sahil genelde hep sığlıktır. Giriş ve çıkışta ortadan geçmekte yarar var.
Kasaba şarabı ile ünlü bir beldedir, sahilde büyük bir gemi iskelesi denize doğru uzanır bir kaç tane lokanta mevcut o kadar. Genelde bakımsız bir belde, yollar bozuk ve dar.
Çanakkale Boğazı
Çanakkale boğazı yatlar için uzunca bir yoldur, kuzeyden güneye inerken hakim rüzgarlar kuzey yönlü olduğu için ve akantıların da yardımı ile yelken seyri veya yelken ile motora destek vermek mümkündür. Boğazda güneye gidiş gemi trafiği Avrupa yakasına yakın, kuzeye çıkış ise Anadolu yakasına yakındır. Yoğun bir gemi trafiği mevcuttur, bu nedenle yatların gemi yolundan çıkmaları ya tam ortadan veya iki yanlardan seyretmelerini tavsiye ederim.
Çanakkele boğazında önemli sığlık alanlar vardır ve bunlara dikkat etmek gerekir. Hepsi fener ve şamandıralarla işaretlenmiştir. İşaretler ile kıyı arasındaki bölgeye girmek risklidir.
Önemli sığlıklar Zincirbozan bankı Lapseki-Çardak sığlıkları, Nara burnu ve Kumkale civarı ile Seddülbahir önleri ile Güzelyalı Çanakkale arasındaki bölgedir. Özellikle Kumkale, Karanlık liman önlerinde su çok sığlaşır, 60 santime indiği yerler vardır ve bu bölgedeki işaretleme yeterli değildir.
Gelibolu
Bu önemli ilçemizin ( N 40,24,18 – E 26,40,10) ne yazık ki yatlar için uygun bir limanı yok. Kale önündeki eski liman küçük, sığ ve tıklım tıklım dolu, feribot iskelesinin güneyindeki alana vaktiyle yanaşmak mümkündü ama artık, özel feribotlar bu alanı işgal etmiş ve 24 saat durmadan çalışan bir yoğunluk var. Kalan tek alan, güney koyunda feribot iskelelerinin açığındaki alan ve burada ancak alargada kalınabilir. Ayrıca gerek gemi trafiğinden ve gerekse boğazın doğal tabiatından solugan alan bir yer, rahat etmek mümkün değil. Bu ilçenin yat turizminden yararlanabilmesi için uygun bir yat limanı oluşturması gerekli, fakat kimsenin de umurunda değil.
Çardak
Gelibolu’nun tam karşısında doğal bir limandır. ( N 40,22,02 – E 26,42,76 ) Kara adeta bir mendirek gibi kuzeyden güneye uzanır ve kuzey rüzgarlarına kapalı doğal bir liman oluşturur. Çardak vaktiyle sakin ve asude bir belde idi fakat, özel feribotlar burayı Anadolu yakasındaki yanaşma noktaları haline getirmişler ve belde tam anlamı ile bir yolgeçen hanına dönmüş. 24 saat hiç bitmeyen bir feribot gidişgelişi var. Buna rağmen tabi güzellikler ve imkanlar halen mevcut. Denize uzanan doğal bankın doğu sahilleri kumsal bir plaj olarak belediye tarafından düzenlenmiş ve zeytinlikler arasında hoş bir plaj alanı oluşturulmuş. İki tane gazinomsu yerin çıkardığı korkunç gürültülü berbat müzik gece geç vakitlere kadar gürültü kirliliği yaratıyor ne yazık ki. Bankın girişinde ve ortalarına kadar derinlik ikibuçuk metre civarında, sahil birden derinleştiği için kıyıya yakın demirlemek mümkün fakat biz yine de rüzgar değişmelerine karşı ortalarda demir atılmasını tavsiye ederiz. Yanaşacak bir yer yok. İskeleyi tavsiye etmem; hem her dakika feribota giren çıkan araç trafiği, hem de mahalli balıkçı teknelerinin doldurduğu iskelede bir de balıkçıların ucuz olsun diye kullandıkları yüzen halatlarla yaptıkları tonozlar (pervane katili, her an dolamak mümkün) iskeleden uzak durmayı gerektiriyor. Koyun sonunda iyice sığlaşan bölümü bir açılan köprü sınırlıyor. Köprüye doğru ve feribot iskelesinin kuzeyine geçilerek alargada demirlemek mümkün.
Lapseki
Gelibolunun karşısında Anadolu yakasındaki büyük yerleşim, ilçe merkezinde feribot iskelesi var ve burada yatlar için bağlamak barınmak pek mümkün değil. Ancak, merkezin biraz dışında bir mendirek mevcut. Girişi kuzeydoğuya bakıyor, batı ve güney duvarlarında rıhtım yok, giriş derinliği yaklaşık ikibuçuk metre fakat yaklaşırken sığlıklar var dikkat edilmesi gerekli; mendirek içindeki derinlik ortalama iki metre kadar, doğusunda bir rıhtım mevcut, mahalli balıkçı tekneleri ve sahil güvenlik tarafından kapatılmış vaziyette, yola yakın. Uzun süreli barınmaya ve rıhtıma bağlanmaya müsait değil, geçici olarak alargada kalmak mümkün.
Bu bölgede sığlık şamandıralarına dikkat edilmesi ve gjriş-çıkışlarda iskandile bakılması tavsiye edilir.
Mendirek içi biraz derinleştirilerek ve rıhtımlama yapılarak bir yat limanına dönüştürülmeye çok uygun; mahalli yöneticilerden bazılarına bu fikrimizi söyledik, klasik cevaplar ve hep başka makamlardan şikayetler ile sorumluluğu kendi üzerinden atma çabaları.. Bütün bunların altında milletimizin sırtını denize dönmüş olarak yaşaması ve denizden uzak bir kafa yapısına sahip olunması yatıyor elbette. Deniz bir nimet gibi görüleceği yerde, nedense bizim millet için bir külfet gibi algılandığı sürece değişen pek birşey olamayacak ne yazık ki..
Çanakkale
Büyük ilimizin ufacık mendireğinin bir köşeciğine sığıştırılmış minicik bir Marina adlı iskelesi var. ( N 40,09,13 –E 26,24,25 ). 16. kanaldan dinleme yaptığı söylenen ama dinleyecek kimseye hiç tesadüf edemediğimiz telsiz hizmeti ve yakıt pompası, su ve elektrik almak için bağlantısı, iki adet duşu ve tuvaleti mevcut. Personel iyi niyetli ve gayretkeş yaklaşımla elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. Birkaç tonoz ayırmışlar ve bağlanmaya da yardımcı oluyorlar. Bu şartlar altında bu kadarına da şükür demek gerek. Fakat yatların bağlandığı iskelenin üzerine herkese açık bir kahvehane yerleştirilmiş; gelen giden belli değil, bir güvenlik yok, kahvede oturanların ayaklarının dibinde yatların arka pencereleri ve iç içe bir durum, rahatsızlık verici.
Marina olarak ayrılmış bölümün giriş çıkışının kontrole alınması çok faydalı olacak. Bağlama noktasının tam şehrin merkezinde olması büyük bir avantaj, her türlü sosyal imkan ve alışveriş kolaylığı mevcut. Bu nitelikleri itibariyle iyi bir ikmal merkezi olarak Çanakkale Marinası hizmet veriyor. Günlük bir ücret alınıyor ve bu ücret 30 milyondan başlayıp 60 milyona kadar tekne boyuna göre değişiyor, belediyenin resmi makbuzu veriliyor.
Eceabat
Çanakkale’nin Avrupa sahilindeki ilçesine devamlı feribot çalışıyor. Feribotun yanaştığı yere bir mendirek yapılmış. ( N 40,11,21 – E 26,21,61) Fakat çok bakımsız kalmış; babalar kırık, halkalar eksik ve çürük, aborda olmak mümkün ama bağlanacak nokta bulabilmek mesele. Mendirek küçük ve devamlı feribot giriş çıkışı olduğu için alargada kalınamaz. Kuzey rüzgarına açık bir yerde olduğu için bazen şiddetli kuzey rüzgarlarında dalgalar mendirek duvarından aşabiliyor. Uzun süreli barınılacak bir yer değil.
Fakat unutulmamalı ki, güney yönlü rüzgarlarda boğazın bu bölgesinde sığınılacak yerler Çanakkale mendirek içi ile Eceabat'tan ibaret. İlçenin güneyine düşen sahil sığ fakat güney havalarda burada alargada kalıp sığınmak mümkün. Ancak, hava çok değişken olduğu için rüzgar yön değiştirmeden, hemen yer değiştirmek gerek; çünkü güney havalarına kapalı olan bu sahiller kuzey rüzgarlarına ve dalgalara tamamen açık.
Anıt Limanı (Morto Koyu)
Çanakkale boğazının Ege çıkışında kuzey rüzgarlarına kapalı doğal güzellikleri ve tarihi özellikleri olan tabii limandır. ( N 40,03,04 – E 26,12,59 ) Şehitler abidesinin güneyinde kalan liman aynı zamanda güzel bir plajdır. Güneyinde sığlıklar vardır ve sabit fenerlerle işaretlenmiştir. Sığlık fenerlerinin kuzeyinde bir yüzer çakar şamandıra ile derin su belli edilmiştir, bu işarete yakın fakat hafifçe güneyinden koya girmek gerekir. İki metre deriliğe kadar demir atma imkanı var. Sahilde sadece bir tane büfe ve bir motel mevcut alışveriş imkanı yok.