Ynt: Ultralight Backpacking
ecemete' Alıntı:
Merhaba,
Tarp her hava şartında kullanılabiliyor. (Yüksek irtifa dağcılığı ve extreme şartlar hariç). Göründüklerinden çok daha dayanıklılar. O nedenle de iyi bir tarp 300-400 dolar fiyatlarında.
Sadece bizde bir tarp kültürü yok. Sanırım bu da soğa sporlarının yeni yeni filizlenmesinden kaynaklanıyor. Yakın gelecekte bizde de ciddi sayıda tarp kullanan olacaktır.
Linkini verdiğim çadırlarda 4 mevsim çadırlar. Örneğin Big Agnes Fly Creek. Aliminyum pollü. Bugün ABD'de extreme şartlar hariç her havada kullanılıyor. Bir de bizde çadır kategorilendirilmesi sorunlu. Örneğin fiber pollü Evolite Summit 4 mevsim çadır olarak geçiyor..
Çanta konusunda ise yerden göğe haklısınız. Ülkemizde hafif sırt çantası yok. ABD'de çok ilginç tasarımlı, 1 kg. altı sırt çantaları var. http://www.youtube.com/watch?v=V83DEn-mBeI
Örneğin Golite Jam 70 - 70 litre 880 gram. Bende Husky Supporter var. O da 70 litre. 2.5 kg.
Aslında herşeyde ağırlığı gözetmek gerekiyor. 10 gr. ondan, 50 gr. bundan sonuçta ciddi rakkamlar ortaya çıkabiliyor.
Ultralight akımının kurucusu Ray Jardine, 4.286 km.lik Pasific Crest yolununun tamamını ilk kez 11 kg, üçüncü kez ise 4.1 kg ağırlığında sırt çantası ile geçmiş.
Hayal gibi..
Trap ile daha önce deneyimlerim oldu, kalabalık şenliklerde, etkinliklerde, iyi hava koşullarında kamp yaptım. Ancak daha sert hava koşullarında kamptan alacağım zevki öldürmenin pek anlamı olmacağını düşünmüyorum, çünkü o zaman kapçılıkdan çıkıp surviver/hayat idameye dönüşüyor. Onunda zevkli olduğu yerler var ama amaç dağcılık/trekkingse konuya odaklanmaya engel olduğunu düşünüyorum. Birde bu şekilde yaşadığım bir anım var. 15 sene önceydi sanırım, Abantın arka tarafındaki yaylara kamp atmıştık. Biz gece geç ulaştığımızdan direk arkadaşlarla muhabbete girdik, sonrasında ise üşenip çadırı kurmayalım, hava iyi uyku tulumunda yatarız dedik. Gece üç-dört arası suratımın ıslak zımpara ile zımparalandığını hissettim. Gözümü açtığımda aslan kafası kadar büyük kafalı bir kangalın suratımı yaladığı gördüm, ömrümden kesim üç-beş sene gitmiştir. Yediğimiz sucukların, etlerin kokusu üstümüze sinmiş, hayvanda tatımıza bakmıştı
O günden sonra çadırın ne kadar önemli birşey olduğunu anladım.
Çanta olayında şöyle bir durum var, ultralight çantaların ergonomisi nasıldır? Zamanında yükseklisans sırasında ergonomi dersi alırken böyle dengesiz yüklerin insan vucuduna bindirdikleri yükler üzerine bayağı bir ders almıştık, hatta matematik formüller falanda öğretmişlerdi ama üzerinden çok seneler geçti ve kullanmayıncada unuttuldu gitti o bilgiler. Yanlız şu açık, ne kadar hafif olursa olsun yanlış bir ağırlık dağıtma sistemi ağırda olsun iyi bir sırt sisteminden hayırlı değildir. Bu çantarı bulup bir etkinlikte denemek lazım.
Önek verdiğiniz amcanın dört kiloya inmesi ise şaka gibi, bizim günük gezilerdeki ağırlığımız neredeyse o. Aslında çadır, çanta dışında ağır lık yapan şeyler elektronik aletler, piller ve sıhhi malzemeler ile ilkyardım malzemeleri. Bunlardan da pek fazla vaz geçemiyoruz. Çadırlı etkinliklerde zaten doğaya zarar vediğinden traş köpüğü, şampuan falan kullanmıyorum, doğa ile barışık sabunlar yeterli oluyor ama normal kanalizasyonu olan yerlere gittiğimde nivea'nın yeni sayılacak üçü bir yerde ürünü var, şampuan, duş jeli/sabun, traj jeli, bunu kullanıyorum. Birde ihtiyaç kadarını hesaplayıp daha küçük bir kaba koyarsanız minimum bir kg kazancınız oluyor, kazanılan hacimde cabası.