Uzun zamandır hayalini kurduğum Salda gölünde bir gecelik de olsa kamp yapma fırsatı ile hazırlandım ve yola çıktım.Ayrıca bu benim ilk çadır kampı deneyimim olacaktı ve az çok edindiğim bilgi ile Yeşilova belediyesi kamp alanına ulaştım.Çok fazla zamanım olmadığı için başka yer arayışına giremedim,sadece yan tarafında da bir gençlik kampının olduğunu da biliyordum fakat sorunca orasının da belediyeye geçtiğini öğrendim.
Neyse lafı uzatmadan asıl konuya hayal kırıklığımın ve kızgınlığımın sebebine geleyim.Söylediğim gibi belediyeye ait kamp yerinde bir geceliğine zar zor gönülsüzce çadır kurdum çünkü içeri girince önce küçük bi çadır bölgesi gördüm,diğer tarafta ise günübirlik piknik yeri mevcuttu,restoran kafeterya bölümüne gidip yetkili kişi buldum ve bir gecelik çadır kurmak istediğimi ve nereye nasıl ne şartlarda kurabileceğimi sordum.Bana gördüğüm kısmın dolu olduğunu diğer tarafa kurabileceğimi söyledi ve sadece yerinizi seçip kurmadan bize söyleyin deyip sadece isim kaydı yapacağını ve ücretsiz olduğunu söyledi.Diğer taraf da eskiden gençlik kampı olan yermiş.Gidip uygun bir yer aramaya başladım ama çadırların üst tarafında gurup halinde oturmuş altı yedi kişilik alem yapan erkekler gördüm tatilci yada kamp yapanlar değil bunlar,küçücük bir çöp tenekesi ve etrafına dolup taşmış halde,bozuk arazi,pis düzensiz gelişi güzel yerleşilmiş ne olduğu belli olmayan çadır mı karavan mı kamyon kasası mı,temelli yerleşilmiş orada yaşadıkları anlaşılan çakılı tuhaf yerler vardı.Diğer dolu dedikleri çadır bölgesine gittim çadırlara baktım ve sessiz sakin pek kimse yoktu herhalde göl kenarında yüzüyorlar dedim ama dikkatimi çeken bir şey daha oldu çadırlara merakla bakarken bazı çadırların artık çürüyüp yırtıldığını hatta alt taraflarından tamamen açılmış olduğunu gördüm ve aklıma artık burada bi çakılı düzen olduğu gelmeye başladı hatta bazı çadırların kimin olduğu bile bilinmiyor diye düşündüm çünkü ne görevli var ne ilgilenen,restoran bölümünde ilk konuştuğum bir genç ve beni yönlendirdiği bir adam vardı ama onlarında bütün meşguliyeti restoran olmuş.Tekrar yanlarına gidip konuştuğumda genç arkadaşa buranın gerçekten belediyeye ait olduğuna emin misin diye sordum çünkü sanki belediye çalışanları değil de özel restoran barlarını işletiyormuş gibiydiler ortam öyleydi hatta kasada onlarca şişe viski siparişi alınmış satıcı ile hesap kitap yapılıyordu.Ortada da hiç personel olmayıp düzensiz ve pis de olunca.Derme çatma yıkıldı yıkılacak soyunma kabini duş ve wc leri de görmeyin gitsin.Ben genç arkadaşa diğer tarafta içip alem yapan gurubu söyleyince ve yer bulamadık diyince benimle geldi,önce gidip o gurubu uyardı fakat nafile inadına göstere göstere içmeye başladılar,çocuk da gelip onlar zararsız bu bölgenin bildigimiz abileri dedi bizde iyi dedik napalım.Buraya kuralım mı dedik ve çadırımızı kurduk yerleştik.Sonra yüzelim diye plaja koyulduk kum toprak yığınlarının arasından.Yazın ortası olmuş ama suya kadar toprak yığıp yol iskele yapmaya çalışıyorlardı sanırım,bir yerlerden geçip suya ualaştık ve yüzdük.Tekrar geri dönüp bir şeyler yiyelim deyip piknik bölümünde masada oturduk ama hayatımda açık havada yemek yiyip de bu kadar sinek görmedim,yiyemedik ne müsaade ettiler ne de iştah kaldı.Akşam üstü olmuştu ve gelen arabalar çoğaldı,bakınca sessiz sakin dediğim çadırlar birden doluşu verdi ve tamam deyip daha da emin olmaya başladım burada yerleşik çevre insanının bi düzeni olduğuna.Bütün yazı burada çadırlarında geçiriyorlardı bunu bir iki kişi ile de konuşunca anladım zira gece olup saat bir e doğru yatalım deyip çadırımıza geçince de daha iyi anladık çünkü sabahı edemedik gelişigüzel ilgisiz alakasız bir yer olunca gireni çıkanı da belli değil,sabaha kadar giren çıkan sahile inen çadırların yanında gaz verip son ses müzikle geçen arabalar da cabası,onlar için orası sıradan bir yer boş bir arazi orada kamp yapan aileler insanlar yoktu tabi...Zaten belediyeye hiç ait değildi,kim ne diyecek ki...Bizden başka da bu duruma tepki veren şaşıran da yoktu,dedim ya herkes oraya aitti zaten ve herşey onlar için alışıla gelmişti herkes herkesi biliyordu birbirlerine tepki gösterecek değillerdi ya..Sabahı zor ettik ve erkenden toparlanıp kaçarcasına gittik,güzelim gölün doğanın tadını çıkaramadık,bir gece huzurla kalamadık,kendimizi güvende hissetmedik düşünsenize siz uyurken etrafınızda arabalar insanlar cirit atıyor ve burası maalesef devletin belediyenin insanlara hizmet verdiğini sandığı bir yer,ne kapısı var ne güvenliği,buradan Yeşilova belediyesini de kınıyorum..yazık hiç bir zaman ne ülkemizin güzelliklerinin nimetlerinin ne de doğasının kıymetini bilemicez,insanların birbirine olan saygısından sevgisinden anlayışından görgü kurallarından temizliğimizden hiç bahsetmiyeceğim maalesef biz elin yabancısına sıcak kanlıyız misafirperveriz öyleyiz diye de kendimizle övünürüz,çalışkan dürüst hiç değiliz en kısa yoldan nasıl zengin oluruz rahata tembelliğe nasıl ulaşırız derdindeyiz,etrafımızdakilere nasıl hava atar gösteriş yaparız derdindeyiz,hep tüketiriz alırız harcarız kıymet değer bilmeyiz,batırırız...neyse yaa gece gece doluyum konu da dağılıyo kısacası bizden hiçbirşey olmaz ve bu ülkeye geleceğine yazık...Oraya da gidip kalmayın bence.
Neyse lafı uzatmadan asıl konuya hayal kırıklığımın ve kızgınlığımın sebebine geleyim.Söylediğim gibi belediyeye ait kamp yerinde bir geceliğine zar zor gönülsüzce çadır kurdum çünkü içeri girince önce küçük bi çadır bölgesi gördüm,diğer tarafta ise günübirlik piknik yeri mevcuttu,restoran kafeterya bölümüne gidip yetkili kişi buldum ve bir gecelik çadır kurmak istediğimi ve nereye nasıl ne şartlarda kurabileceğimi sordum.Bana gördüğüm kısmın dolu olduğunu diğer tarafa kurabileceğimi söyledi ve sadece yerinizi seçip kurmadan bize söyleyin deyip sadece isim kaydı yapacağını ve ücretsiz olduğunu söyledi.Diğer taraf da eskiden gençlik kampı olan yermiş.Gidip uygun bir yer aramaya başladım ama çadırların üst tarafında gurup halinde oturmuş altı yedi kişilik alem yapan erkekler gördüm tatilci yada kamp yapanlar değil bunlar,küçücük bir çöp tenekesi ve etrafına dolup taşmış halde,bozuk arazi,pis düzensiz gelişi güzel yerleşilmiş ne olduğu belli olmayan çadır mı karavan mı kamyon kasası mı,temelli yerleşilmiş orada yaşadıkları anlaşılan çakılı tuhaf yerler vardı.Diğer dolu dedikleri çadır bölgesine gittim çadırlara baktım ve sessiz sakin pek kimse yoktu herhalde göl kenarında yüzüyorlar dedim ama dikkatimi çeken bir şey daha oldu çadırlara merakla bakarken bazı çadırların artık çürüyüp yırtıldığını hatta alt taraflarından tamamen açılmış olduğunu gördüm ve aklıma artık burada bi çakılı düzen olduğu gelmeye başladı hatta bazı çadırların kimin olduğu bile bilinmiyor diye düşündüm çünkü ne görevli var ne ilgilenen,restoran bölümünde ilk konuştuğum bir genç ve beni yönlendirdiği bir adam vardı ama onlarında bütün meşguliyeti restoran olmuş.Tekrar yanlarına gidip konuştuğumda genç arkadaşa buranın gerçekten belediyeye ait olduğuna emin misin diye sordum çünkü sanki belediye çalışanları değil de özel restoran barlarını işletiyormuş gibiydiler ortam öyleydi hatta kasada onlarca şişe viski siparişi alınmış satıcı ile hesap kitap yapılıyordu.Ortada da hiç personel olmayıp düzensiz ve pis de olunca.Derme çatma yıkıldı yıkılacak soyunma kabini duş ve wc leri de görmeyin gitsin.Ben genç arkadaşa diğer tarafta içip alem yapan gurubu söyleyince ve yer bulamadık diyince benimle geldi,önce gidip o gurubu uyardı fakat nafile inadına göstere göstere içmeye başladılar,çocuk da gelip onlar zararsız bu bölgenin bildigimiz abileri dedi bizde iyi dedik napalım.Buraya kuralım mı dedik ve çadırımızı kurduk yerleştik.Sonra yüzelim diye plaja koyulduk kum toprak yığınlarının arasından.Yazın ortası olmuş ama suya kadar toprak yığıp yol iskele yapmaya çalışıyorlardı sanırım,bir yerlerden geçip suya ualaştık ve yüzdük.Tekrar geri dönüp bir şeyler yiyelim deyip piknik bölümünde masada oturduk ama hayatımda açık havada yemek yiyip de bu kadar sinek görmedim,yiyemedik ne müsaade ettiler ne de iştah kaldı.Akşam üstü olmuştu ve gelen arabalar çoğaldı,bakınca sessiz sakin dediğim çadırlar birden doluşu verdi ve tamam deyip daha da emin olmaya başladım burada yerleşik çevre insanının bi düzeni olduğuna.Bütün yazı burada çadırlarında geçiriyorlardı bunu bir iki kişi ile de konuşunca anladım zira gece olup saat bir e doğru yatalım deyip çadırımıza geçince de daha iyi anladık çünkü sabahı edemedik gelişigüzel ilgisiz alakasız bir yer olunca gireni çıkanı da belli değil,sabaha kadar giren çıkan sahile inen çadırların yanında gaz verip son ses müzikle geçen arabalar da cabası,onlar için orası sıradan bir yer boş bir arazi orada kamp yapan aileler insanlar yoktu tabi...Zaten belediyeye hiç ait değildi,kim ne diyecek ki...Bizden başka da bu duruma tepki veren şaşıran da yoktu,dedim ya herkes oraya aitti zaten ve herşey onlar için alışıla gelmişti herkes herkesi biliyordu birbirlerine tepki gösterecek değillerdi ya..Sabahı zor ettik ve erkenden toparlanıp kaçarcasına gittik,güzelim gölün doğanın tadını çıkaramadık,bir gece huzurla kalamadık,kendimizi güvende hissetmedik düşünsenize siz uyurken etrafınızda arabalar insanlar cirit atıyor ve burası maalesef devletin belediyenin insanlara hizmet verdiğini sandığı bir yer,ne kapısı var ne güvenliği,buradan Yeşilova belediyesini de kınıyorum..yazık hiç bir zaman ne ülkemizin güzelliklerinin nimetlerinin ne de doğasının kıymetini bilemicez,insanların birbirine olan saygısından sevgisinden anlayışından görgü kurallarından temizliğimizden hiç bahsetmiyeceğim maalesef biz elin yabancısına sıcak kanlıyız misafirperveriz öyleyiz diye de kendimizle övünürüz,çalışkan dürüst hiç değiliz en kısa yoldan nasıl zengin oluruz rahata tembelliğe nasıl ulaşırız derdindeyiz,etrafımızdakilere nasıl hava atar gösteriş yaparız derdindeyiz,hep tüketiriz alırız harcarız kıymet değer bilmeyiz,batırırız...neyse yaa gece gece doluyum konu da dağılıyo kısacası bizden hiçbirşey olmaz ve bu ülkeye geleceğine yazık...Oraya da gidip kalmayın bence.