Sakarya Serbest Muhabbet Köşesi

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan serkan şen Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 10,583
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 688,947
Ynt: Sakarya Serbest Muhabbet Köşesi

Herkese günaydın.Önemli olduğunu için paylaşmak istedim.Hürriyet Gazetesi Şükrü Kızılot'tan alıntıdır.


Gayrimenkullere Deli Dumrul vergisi geldi.

Şükrü KIZILOT 15 Nisan 2010



2010 yılında keyfi bir şekilde belediyesine göre değişen 2010 yılı artışları yapılmış. Kimi yüzde 100, kimi yüzde 500 artış yapmış. Yüzde 15.000 (yanlış okumadınız yüzde onbeşbin) artış yapılan arsalar bile var!


ARSADAKİ ARTIŞIN ÖNEMİ

“Efendim, arsa metrekare değerindeki artış beni ilgilendirmez. Nasıl olsa arsam yok” diye düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
Evi olan herkesin arsası da var.
Nedenine gelince, evinizin emlak vergisi asgari değeri hesaplanırken, evinize isabet eden arsa payının değeri de ekleniyor.
O nedenle arsa değerindeki artış ev sahiplerini de ilgilendiriyor.

YÜZDE 1,1 ARTACAKTI

Emlak vergisi arsa değerleri bu yıl yeniden belirlenmeseydi, evlerin “bina vergisi” arsaların da arsa vergisi 2010’da yüzde 1,1 oranında artacaktı.
Nedenine gelince, bina ve arsaların emlak vergisine esas değeri her yıl yeniden değerleme oranının yarısı kadar artıyor.
Yeniden değerleme oranı yüzde 2,2 olduğuna göre, bunun yarısı 1,1 ediyor.
Ancak, 2010’da değerler yeniden belirlendi.
Bina maliyetleri ve bu maliyetleri etkileyen demir, çimento, fayans vb. fiyatı 2009 krizinde düştüğü halde, Maliye Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yüzde 25 artış yaptılar.
Bitmedi, arsa fiyatları da krizin etkisiyle düşmesine rağmen, arsa m2 birim değerlerini yüzde 100-200 hatta yüzde 5 bin, 10 bin artırdılar.
Artırınca da olanlar oldu.

EV SAHİBİ DE YANDI MÜTEAHHİT DE

Yapılan astronomik artışlar, hem ev sahiplerini hem de müteahhitleri olumsuz yönde etkiledi.
Tapu harcı, gerçek satış bedeli üzerinden değil, yükseltilmiş değer üzerinden ödendi.
Neyse.. bu çok önemli değil.
Arkadan “Asma Kabakçı” geliyor.

ASMA KABAKÇI

Hasan Pulur üstadın “asma kabakçı” fıkrası aşağıdaki gibi.
Timurlenk öğle uykusuna yatmış, bir gürültüyle fırlamış, sokaktan hıyarcı geçiyor;
- Taze hıyar, körpe hıyar!..
Timurlenk kükremiş;
- Yakalayın şu herifi, hıyarları münasip bir yerine sokun!..
Hıyarcı başlamış gülmeye;
- Ne gülüyorsun ulan?
Herif kıkır kıkır;
- Nasıl gülmeyeyim, arkadan asma kabakçı geliyor!..

MÜTEAHHİDE VE VATANDAŞA ŞOK

Gayrimenkullerin, 2010 yılı emlak vergisi asgari değerinin, yüzde 100-200, bazılarında daha yüksek oranda yükseltilmiş olması, müteahhitlere ve vatandaşa “vergi şoku” yaşatabilecek.
Örneğin (A) İnşaat Firması ya da vatandaş Niyazi Bey, 400 bin liraya sattığı dairenin, tapu işlemlerini yaparken tapudaki görevli memur tarafından “Emlak Vergisi asgari değeri 600 bin lira, bu değer üzerinden işlem yapacaksınız” diye uyarılması üzerine, gayrimenkulün tapu harcına esas değerini 600 bin lira gösterecek. Binde 16,5 harcı da bu değer üzerinden ödeyecek.
Ancak, aradan yıllar geçtikten sonra, yapılacak bir vergi incelemesinde, “Sen 600 bin liraya sattığın evi 400 bin TL göstermişsin” denilmek suretiyle, 200 bin liranın vergisi istenebilecek. İnşaat firması açısından, hem gelir ve kurumlar vergisi hem de KDV farkı çıkmasına ve vergilerin bir katı vergi ziyaı cezası kesilmesine neden olabilecek bir uygulama…
Vatandaşın sattığı daire açısından “değer artışı kazancı” sayılan bu uygulamayı daire ve arsa satışı yönüyle birer örnek vererek açıklayalım.

NİYAZİ BEY’İN EVİNİ SATMASI

Niyazi Bey, Ocak 2007’de 150 bin liraya aldığı evi Nisan 2010’da, 200 bin liraya satmak için Necla Hanım ile anlaşıyor. Alıcı ile tapuya gidiyorlar. Tapu memuru evin “Emlak vergisi asgari değerini” araştırıyor ve 350 bin lira olduğunu öğreniyor.
Niyazi Bey ile Necla Hanım’a;
“Bu evin, tapu harcına esas alım-satım değeri 350 bin liradan aşağı olamaz”
diyor ve her iki taraf da 350 bin lira üzerinden, ayrı ayrı binde 16,5 tapu harcı ödüyorlar. Tapu işlemleri bitiyor, Niyazi Bey, Necla Hanım’a 200 bin lirayı ödüyor ve “Hayırlı olsun” diye el sıkışıp ayrılıyorlar.

AHMET BEY’İN ARSASI

Ahmet Bey, 2009 yılında İstanbul’da 1 milyon liraya aldığı 800 m2 arsayı, Nisan 2010’da 1 milyon 200 bin liraya satmak için Orhan Bey ile anlaşıyor. Alıcı ile tapu işlemleri için gittiklerinde, tapudaki görevli memur;
“Bu arsanın 2010 yılı emlak vergisi m2 birim değeri 4 bin lira olarak belirlenmiş. O nedenle, tapu harcına esas satış bedelini 3 milyon 200 bin liradan aşağı gösteremezsiniz”
diyor. Alıcı ve satıcı, başka bir çözüm yolu olmadığını öğrenince, “Ne yapalım, tapu harcını 33’er bin lira fazla ödeyeceğiz demek ki” diyerek, tapu işlemlerini arsanın satış bedelini 3 milyon 200 bin lira göstererek yapıyor, harcı da bu değer üzerinden ödüyorlar.

BEKLENMEDİK SÜRPRİZ

Buraya kadar tamam. Niyazi Bey ve Ahmet Bey, bir miktar fazla tapu harcı ödeyip, gayrimenkullerini sattılar.
Ancak, olay bitmedi asıl film bundan sonra başlıyor!
Hasan Pulur’un ünlü fıkrasında olduğu gibi, asma kabakçı arkadan geliyor.
Niyazi Bey, 150 bin liraya aldığı evi 350 bin liraya,
Ahmet Bey, 1 milyon liraya aldığı arsayı, 3,2 milyon liraya,
satmış gözüküyor.
Yürürlükteki Gelir Vergisi Kanunu’na göre; gayrimenkullerin, iktisap (edinme) tarihinden itibaren 5 yıl içinde elden çıkartılmasından doğan kazanç, “değer artışı kazancı” olarak gelir vergisine tabi (Bkz. GVK Mükerrer Madde 80/6).
Böyle olunca Niyazi Bey’e yaklaşık 200 bin, Ahmet Bey’e de 2.2 milyon liraya yakın kazanç çıkıyor. Bu kazancın yüzde 35’i civarında gelir vergisi ödemesi gerekiyor.
Bu olayda kazanç hesaplanırken, alış bedeli aylar itibariyle ÜFE’ye göre yükseltiliyor ve 7.700 TL’de istisna uygulanıyor.

ÇÖZÜM YOLU

Tapuda satış işlemi yapılırken, gerçek satış bedelinin tapu senedine yazdırılması yani Niyazi Bey’in 200 bin lirayı, Ahmet Bey’in 1,2 milyon lira gerçek satış bedelini tapu senedine yazdırmaları mümkün. “Bu da nereden çıktı?” diyenler için açıklayalım; Maliye Bakanlığı, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’ne bir yazı gönderdi ve gerçek satış bedelinin tapu harcına esas değerin altında olması durumunda, satıcının talebi halinde gerçek satış bedelinin tapu senedinde ayrıca gösterilmesinin mümkün olduğunu belirtti (MB Özelgesi 24 Şubat 1999 Tarih ve 6604 sayılı).
Aman dikkat!..
Burada bilerek ya da bilmeyerek hazırlanmış bir “Deli Dumrul Vergisi” var. “Hangi kanunun hangi maddesinde yazıyor?” diye sormayın, kanunda yazılı değil!..
“Peki.. o zaman genel tebliğde yazılıdır. Hangi tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kaç no.lu tebliğ?” diye de sormayın. Tebliğlerden herhangi birinde de yazılı değil!..
Yukarıda gördüğünüz gibi, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’ne gönderilen bir yazıda bu konu açıklanıyor.
Peki… Türkiye’de 22 milyon emlak vergisi mükellefi olduğuna göre, milyonlarca emlak vergisi mükellefi ne yapsın?
 

Etiketler







Ynt: Sakarya Serbest Muhabbet Köşesi

Herkese günaydın.Memleketimin insanını okuyunca dayanamadım paylaştım.

Yılmaz Özdil'in Gazetededeki köşesinden alıntıdır.


Susma sustukça...


“Ailem çiftçiydi. Adapazarı’nda köyde doğdum. Elektriği suyu yoktu. İlkokulda beş sınıf birlikte okuyorduk. Ortaokulu İstanbul’da amcamın yanında okudum.

Dayım Ankara’da toplum polisiydi, sınava gir dedi, Polis Koleji’ni kazandım. Devletin ekmeğiyle büyüdüm. Ayakkabıyı orada gördüm. Diş macununu, bornozu ilk orada gördüm. Hatta çok ilginçtir, sınava girerken 44 kilo olmam gerekiyormuş, basküle çıktım, bir kilom eksik... Çocuğum tabii, korkuyorum... Bir amca geldi, sınav kuruluna bağırdı, beni kolumdan tuttu, kantine götürdü, iki tane kola içirdi, geri getirip basküle çıkardı, kilom tam geldi... ‘İşte kazandı’ dedi. Meğer kolejin müdürüymüş, tanımam etmem, rahmetli sayesinde polis oldum.”
*
Hiç tanımadığı adaletli bir emniyet mensubu sayesinde polis olan bu gariban çocuk kim?
*
Az sabır...
*
“Akademi’de çok kaliteli hocalarla eğitildik; Hukuk Fakültesi’nden, Siyasal’dan profesörler geliyordu. 70’li yıllar, sıkıntılıydı... Polisler sağcı solcu diye bölünmüştü. Güvenlik zafiyetine yol açıyordu. Polisin güvenilirliği zedelendi. Hükümetler değişiyor, odacıdan müdüre tüm polisler sürülüyordu. Baba diye baktığımız devlet, evlatlarını öz ve üvey diye ayırıyordu. O dönemki tayinleri yapanlar, şimdi sağda solda avukatlık yapıyor; yine de canları
sağ olsun.”
*
Bu sözlerin sahibi, Ankara’da, Ordu’da, Erzurum’da, Hakkâri’de, Batman’da, Denizli’de görev yaptı. Karakolda da çalıştı, istihbaratta da... Lisan öğrenmeye ABD’ye giden ilk ekiptendi. Hırsızlığa da baktı, teröre de... Polis Akademisi’nde ders verdi. Hücreevi de bastı, bar pavyon da... Lojmanı karakolun üst katında olmasına rağmen, bir hafta evine gidemediği, çocuklarını günlerce göremediği dönemler oldu. Sadece
işini yaptı, daima takdir
edildi, hep yükseldi, sicili tertemiz... Dev-Yol,
Dev-Sol, İBDA-C, Hizbullah, PKK’yla mücadele etti.
*
İyi de kim?
Az daha devam...
*
“Terörün sağcısı solcusu olmaz. İnsan öldüren,
siyasi amaçla yapıyorsa
bu işi, teröristtir.”
*
“İBDA-C’yle Hizbullah’la karşılaştığımızda şaşırdık. Polisin o zamanlar, dini referans alan örgütler hakkında bilgisi yoktu. Kimdir, nasıl yaşarlar, nasıl örgütlenirler, bilmiyorduk. Camileri okul yaptılar, çocukları aşıladılar.
Doğu’da yeşerip, Batı’ya ilerlediler. İnanılmaz profesyoneldiler. Kavramları yerli yerine koyabilmek için aylarımızı yıllarımızı harcadık.”
*
Gaffar Okkan adı geçince, gözleri doluyor... Bölgeyi anlatmaya devam ediyor.
*
“Sorunun sosyolojik boyutu var. Her sakallı bunlardandır, her Kürt PKK’lıdır demek çok yanlış... Vatandaş, potansiyel tehlike olarak görülmemeli. Biz gençken, bunları görünce terörist, onlar bizi görünce faşist diye bakıyordu. Böyle bir yere varmak mümkün değil. Devlet olarak kollarımızı herkese açmalıyız. Vatandaşın tümünü kucaklamalıyız.”
*
“Doğal gelişime izin verirsek, her şeyin hallolacağını düşünüyorum. Otuz yıllık meslek hayatımda, bu düşüncemi doğrulayan yüzlerce olay gördüm. İnsanları anlamak lazım. Topluma saygı göstermek lazım. Her şeye rağmen, ülkemin geleceğini
parlak görüyorum.”
*
Evet... Kimdir?
*
Samsun Emniyet Müdürü Muzaffer Erkan... Görevden alınan emniyet müdürü.
*
Yukarıdaki sözlerini, 2005 yılında, Polis Bilimleri Dergisi için yapılan “Türkiye’de Terör Üzerine Sözlü Tarih Çalışması”ndan aldım.
*
Tanımam etmem...
*
Bu polisi yediler.
*
Köyden çıkan, namuslu polisler tarafından elinden tutulan, devleti baba bilen, hayatının tamamını kelle koltukta yaşayan, evlatlarına haram lokma yedirmeyen... “Sorunun sosyolojik boyutu var, insanları kucaklamalıyız” diyen
polisi, yediler.
*
Söyledik...
Böyle bu işler.
Gazeteci, prof, sendikacı, hukukçu, işadamı, asker...
Sıra namuslu polise geldi.
 






Ynt: Sakarya Serbest Muhabbet Köşesi

hakan hayırlı olsun.. senden ses yok ama ben paylaşayım arkadaşlarla..eeeeeeeeee resimide sen eklersinn. ;)
 




Ynt: Sakarya Serbest Muhabbet Köşesi

hakan hayırlı olsun kazasıs bol çamurlu günler.

SAKARYA hafta bitti herkeze iyi hafta sonları dilerim.
 




Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,785
Mesajlar
1,523,755
Kayıtlı Üye Sayımız
166,600
Kaydolan Son Üyemiz
emirkucukgenc

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst