disempetros
Yeni Üye
Herkese merhaba,
Daha önce Ege bölgesinde 2 yıl yaz kış çekme karavanda yaşamış biri olarak,
beni sürekli kendine çeken bu aşırı doğa sevgisine karşı koyamıyorum. Tek bir Pazar tatilim bile olsa, kesinlikle sabah erkenden çıkıp ormanlarda kaybolmayı seviyorum.
Fakat beni bu güzel doğa hayatından alıp, şehirde ücretli çalışmak zorunda bırakan sistemi yenmeyi ve özgürlüğüme kavuşmayı her şeyden çok istiyorum.
Bekar ve bakmakla yükümlü olduğum hiç kimse olmadığı halde, bir ay boyunca çalışarak kazandığım para aynı ay içinde tekrar bitiyor. Bu para nereye gidiyor? diyorum.
Tek tek harcadıklarımı yazıyorum, barınma, ulaşım, yiyecek, temizlik, telefon, elektrik vs.
Gelirim yükseldikçe giderim yerinde durur mu? tabiki durmuyor.
Bana ömürden gidiyor ve boşa çabalıyorum gibi geliyor.
Çok para kazanıp zengin olmak ve lüks hayat yaşama isteğim hiç olmadı.
Şu an ki sistemde; çalışıyorum, yoruluyorum, her işte olduğu gibi stres yaşıyorum, kirli şehir havası soluyorum, pazara çıksam zirai ilaçlı hormonlu sebzeler, markete gitsem gdo'lu sağlıksız yiyecekler. Ve bu her gün tekrar tekrar yineleniyor. Bir nevi beni yavaş yavaş öldüren şehir hayatının kölesi gibi hisediyorum kendimi. Mutlu değilim.
Buna mecbur muyum diye sürekli düşünüyorum.
Kendimi azad etsem diyorum, artık buna bir son versem. Muğla'nın çeşitli ilçelerinde bol ağaçlık ve yerleşim yerine uzak tarla vasfında çok uygun araziler var.
Bu hafta baktım 1,5 dönüm arazi 23 bin tl. İmar yok. Yerden yarım metre yüksekte olma koşuluyla prefabrik veya ahşap ev yapılabilir.
Son paramı tatlı su kaynağına yakın böyle bir arazi için harcasam, derme çatma bir ahşap ev yapıp, güneş panelleriyle yeterli elektriği üretsem, buzdolabı, tv vs kullanmadan, gdo'suz yerli tohumlarla organik sebzeler yetiştirip ekip biçerek, bir kaç tavuk, bıldırcın, keklik ve bir iki keçi ile kendi gıdamı üreterek ve bunları zaman ilerledikçe çeşitlendirerek hayatımı parasız bir şekilde sürdürebilir miyim? Ne kadar ilkel bir hayat olacağı benim için önemli değil. Bu şekilde yaşamak mümkünse, bunu başarmayı çok istiyorum. En azından bunu denemeyi düşünüyorum.
Bu şekilde daha mutlu, daha sağlıklı, daha huzurlu ve ferah bir hayat yaşayacağıma inanıyorum. Günlerden ne olduğunu bilmeden, insanlardan uzak, kendine ait bir alanda daha özgürce, kimseye hesap vermeden ve istemediğin hiç bir şeye mecbur kalmadan yaşamak çok cezbedici geliyor.
Daha önce Ege bölgesinde 2 yıl yaz kış çekme karavanda yaşamış biri olarak,
beni sürekli kendine çeken bu aşırı doğa sevgisine karşı koyamıyorum. Tek bir Pazar tatilim bile olsa, kesinlikle sabah erkenden çıkıp ormanlarda kaybolmayı seviyorum.
Fakat beni bu güzel doğa hayatından alıp, şehirde ücretli çalışmak zorunda bırakan sistemi yenmeyi ve özgürlüğüme kavuşmayı her şeyden çok istiyorum.
Bekar ve bakmakla yükümlü olduğum hiç kimse olmadığı halde, bir ay boyunca çalışarak kazandığım para aynı ay içinde tekrar bitiyor. Bu para nereye gidiyor? diyorum.
Tek tek harcadıklarımı yazıyorum, barınma, ulaşım, yiyecek, temizlik, telefon, elektrik vs.
Gelirim yükseldikçe giderim yerinde durur mu? tabiki durmuyor.
Bana ömürden gidiyor ve boşa çabalıyorum gibi geliyor.
Çok para kazanıp zengin olmak ve lüks hayat yaşama isteğim hiç olmadı.
Şu an ki sistemde; çalışıyorum, yoruluyorum, her işte olduğu gibi stres yaşıyorum, kirli şehir havası soluyorum, pazara çıksam zirai ilaçlı hormonlu sebzeler, markete gitsem gdo'lu sağlıksız yiyecekler. Ve bu her gün tekrar tekrar yineleniyor. Bir nevi beni yavaş yavaş öldüren şehir hayatının kölesi gibi hisediyorum kendimi. Mutlu değilim.
Buna mecbur muyum diye sürekli düşünüyorum.
Kendimi azad etsem diyorum, artık buna bir son versem. Muğla'nın çeşitli ilçelerinde bol ağaçlık ve yerleşim yerine uzak tarla vasfında çok uygun araziler var.
Bu hafta baktım 1,5 dönüm arazi 23 bin tl. İmar yok. Yerden yarım metre yüksekte olma koşuluyla prefabrik veya ahşap ev yapılabilir.
Son paramı tatlı su kaynağına yakın böyle bir arazi için harcasam, derme çatma bir ahşap ev yapıp, güneş panelleriyle yeterli elektriği üretsem, buzdolabı, tv vs kullanmadan, gdo'suz yerli tohumlarla organik sebzeler yetiştirip ekip biçerek, bir kaç tavuk, bıldırcın, keklik ve bir iki keçi ile kendi gıdamı üreterek ve bunları zaman ilerledikçe çeşitlendirerek hayatımı parasız bir şekilde sürdürebilir miyim? Ne kadar ilkel bir hayat olacağı benim için önemli değil. Bu şekilde yaşamak mümkünse, bunu başarmayı çok istiyorum. En azından bunu denemeyi düşünüyorum.
Bu şekilde daha mutlu, daha sağlıklı, daha huzurlu ve ferah bir hayat yaşayacağıma inanıyorum. Günlerden ne olduğunu bilmeden, insanlardan uzak, kendine ait bir alanda daha özgürce, kimseye hesap vermeden ve istemediğin hiç bir şeye mecbur kalmadan yaşamak çok cezbedici geliyor.