Ynt: Özgür Datvi !
Bazı sorulara cevap aramak, "kimin, neyi, niye, nasıl, ne amaçla yaptığını..." kavramak, yapılan işin değerini algılayabilmek ve bunu ölçmek değerlendirmek, sonuca varmak beyin işidir. Bu yüzden de yaşadığımız coğrafyanın geçmişine baktığımda kendisini geleceğe iyi taşıyamamış ve zamanın dişlilerini hep kırmakla ve bunu yaparken belli bir sistematik bilgiyi özümsemeden modern dünyada "köylü arabesk" bir yaşam içinde debelenip giden bu insanlara hayret etmiyorum artık.... Bu bağlamda Cemal GÜLAS gibilerin elbette değerinin bilinmemesi çok normaldir. Türkiye'nin yıllardır yaşadığı akıl dinamikleri, sorun çözücüleri, memleketi muhasır medeniyete çıkartacak, yeniliğin adımlarını kaçınılmaz bir yaratıcı güç olarak sunanlar, bu memleketin kimliğini değiştirecek bilim adamları, sanatçılar, yöneticiler, gerçek liderler ve entelektüeller ve onlara değer verenler.... yaşamıyor bu memlekette.
Bu cümlelerin sonu gelmeyeceği gibi Cemal GÜLAS gibi bu memleket için tahmin edemediğiniz nitelik ve nicelikte envanteri kendi kişisel gayretleri ile bu toprakların geleceğine miras bırakan ve onu yaşayarak kendine kattığı hayran olunacak değerleriyle birlikte; alanında bilimsel verilerin, tespitlerin, belgelerin, arşivin, görsel çalışmaların da bir değeri olmayacaktı elbette.
Çok mu anlamsız buluyorsunuz onun yapmak istediklerini!... Çok üzülüyorum bu kadar kendini bilen, ne yaptığını bilen, neyi niye yaptığını bilen, yaptığı şeyin sonucunda neyi elde edeceğini bilen ve sonuç olarak ta bunları yapmak isterken kendi kişisel menfaati değil bu toprakların, bu coğrafyanın üstünde yaşayan insanlara mal olacak çalışmaları ile örnek olacak, korunacak, özel olacak, farkındalık yaratacak çalışmaların önünün kapatılıyor olmasına.
Cemal GÜLAS kimsenin söylediği gibi hava peşinde, reklam peşinde, tam anlamı ile de para peşinde bir insan olsaydı sanıyorum bunu zaten yaptığı işi dünya çapında organize ederek pek ala yerine getirebilirdi. Ama bizler ne yazık ki her ineğin altında buzağı aradığımız gibi Sayın GÜLAS'ın da ayı beslemesini bir "show menlikten" başka anlayamayacak kapasitede ve oranda insan beynine sahip olduğumuzdan burada çıkan sonuçta da bir zeka örneği gösteremeyecek davranışlar bir tarafa, cümleler kurduk. Amerika'da vb kıtalarda doğal hayatlarından kaçırılıp (hem de çok ileri bir yaşta) evlerinde aslan, kaplan besleyenler var… Onlar bile bile Cemal'in yaptığı şu insani muameleye maruz kamadan bizzat kırbaç vb. ilkel yöntemlerle insana alıştırılmaya çalışılırken, Cemal GÜLAS tam tersi küçük yavru bir ayıyı doğal yaşam haline alıştırmayı kendi kendine ödev bilmiş bir gönüllü. Bunu neden yapıyor sizce? Çünkü o gerçekten evrimini tamamlamış bir insan…Bu yüzden de ruhu, algıları, duyguları ona bunu komut ediyor. Bu yüzden de şimdi içinde bulunduğu durum bunun bir sonucu olarak elbette bir yıkım….
Cemal GÜLAS'ı biraz da tanımış biri olarak onun bu kadar ucuz reklamlara ve sahte duygularla donatılmış bir insan olmadığına ve Datvi'nin ondan ayrılışının onun o duygusal yüreğinde nasıl depremlere ve bu anlamsız sonuçsuzluktan kör bir yıkıma sürüklendiğini tahmin edebiliyor ve çok üzülüyorum. Cemal'den önce DATVİ'nin bu hazin sonuna, sonra onu rehabilite ettiğini sananlara, sürekli her başları sıkıştığında Avrupa'da bu işlerin nasıl yapıldığını anlatmaya çalışarak icazet yaklaşımlarına isyan ediyorum.
Yani biz bu Avrupalı ve Türk bilim adamlarına bir şey öğretemeyiz değil mi? Sizlerin verileriniz tutsak edilmiş kafesler içindeki denekleriniz ile ilgili değerler, ama Cemal GÜLAS bir yavru ayıyı sınırsız hareket edebileceği bir ormanda yaşam alanını daha geniş, özgür, doğal ortamında büyüttü. Ne yani burada sorun ne oldu ki? Ayı birine mi saldırdı? Bir ailenin çiftliğini mi bastı? Ya da Cemal'in bilimin bazı tezleri çürütmesi bu alanda eğitimli insanların tezlerini mi yıktı? Sanıyorum şu son söylediklerimin gerçek bir payı var ki, şimdiye kadar alanlarında sadece belli öğretilerle bilgi sahibi olmuş bu ezbercilik yine yendi bizleri.... Bir başarıyı alkışlayamamanın, kendinden olmayan bir öğretinin illegalliğini ve gerçeğin meşrutiyetinin bozulma eylemidir bu. Biz bunları yıllardır yaşadığımız için alıştık olaylara farklı açılar kazandıranların başlarına gelenleri. Biz bu yüzden daha çok Datvi yakalar koyarız kafeslere. Çünkü bizler kafesleri severken bir taraftan da onların içindekileri beslerken isyan ederiz. Çelişkili duygularımız neyin doğru- neyin yanlış olduğunun terazisini bir türlü dengeleyemiyorken sonra bu teraziden de sıkılır elimizle, gözümüzle tartmaya başlarız. Hadi siz söyleyin kaç para etti elinizde tuttuğunuz şey? Çözümün asla yaşanamadığı bir memlekette çözümsüzlüğün içinden bir çözüm çıkartabilmek mümkün mü? Bu yüzden çok bile bekledin sen buralarda Cemal GÜLAS " Çek git sen de yaşamak istediğin başka bir coğrafyaya..." diyeceğim ama. Bunu da söylemeye dilim varmıyor. Çünkü Cemal GÜLAS bu topraklarda doğmuş benim sınırlarımın insanıdır. Kendi kişisel zevklerinden dev bir mirası (Haberiniz yok...) arşivlemiştir. Tadını çıkartarak yaptığı ve zevkin demini yaşadığı işinde biliyorum ki onun için zevk olan bu ülke ve gelecek için inanılmaz bir coğrafya birikimi ve eğerler yumağıdır. Ama havayla da bir bağlamda işi vardır
Çünkü havanın her hali onun gezilerinin bir parçasıdır. Sizlere belki burada yağmurun, suyun ve karın ardından gelen fırtınadan ortaya çıkan yer altı zenginliklerini sunarken sizler anlamamışsınız hangi havayı attığını ama ben Datvi'yi elinden alanlara ve bunun savunuculuğunu yapanlara Hare'nin bir sözünü söylemek istiyorum.
" İnsanlar çabuk yükselen şeylere değer verirler, oysa çabuk yükselenler toz ve tüy kadardır."
Bu yüzden sizlerin bu tepkinizle yarattığınız ve bizlere tanıttığınız kimliğinizi bizler sadece bir olay olarak hatırlayacağız. Ama Cemal GÜLAS'ın yaptıkları payidar kalacaktır...
Datvi'nin Cemal GÜLAS'a geri verilmesini istiyoruz.
Silvan GÜNEŞ