Sizin duyduğunuz endişeleri taşıyıp, düşündüğünüzün bir benzerini yapanlardanım. Sıfır değil ama 1.5 yaşında bir araç alıp 5 yaşını dolduruncaya kadar bekledim. Ben aracımı kendim yaptığım için bu süre içinde aracımın içini de aheste aheste, istediğim gibi yaptım. Emekliliğim de aynı tarihlere denk geldiği için bütün olay bir emeklilik projesiydi zaten. Aracımın yapım hikayesini
şurada bulabilirsiniz.
Diğer aracım çift kabin kamyonetti. Kamyonetlerin duble yollardaki hız sınırı 85km/s. Uzun yol bu hızla bitmiyor. Bu yüzden 100-110 giderken sürekli olarak ceza yemekten bıktığım için, panelvan beş yaşını dolduruncaya kadarki süre içinde, uzun yol yapmak için binek araç olarak panelvanı kullandım. Hatta ev eşyası taşımak, İstanbul'dan alıp Giresun'a getirdiğim marin kontraları taşımak vs. işler için zaman zaman yük nakli için kullandığım da oldu.
Sizin planladığınız gibi aracı düzenli olarak çalıştırıp, 15 günde bir biraz daha uzun mesafelerle (50-60 km) yol yaptım. Aracım karavana dönüşünceye kadar en ufak bir sorun yaşamadım.
Daha sonrasında eşimden ayrıldım. Tek başıma gezme fikri cazip gelmediği için karavanımı satmaya niyetlendim. Kış sezonuna denk geldiği için kimse ilgilenmedi. Sonrasında kısa bir evlilik daha yaşadım. Tekrar, bu kez sezon başında satışa çıkardım. Bana toplam maliyeti 43,150 dolar olmasına rağmen, maliyetinin yarısından az bir fiyat koydum. Hatta sezon sonuna doğru yeni binek araç fiyatına kadar indim. Alıcıların "şu fiyata olmaz mı?" "ben şu kadar verebiliyorum, üzerini ... ile tamamlasam olur mu?" vb. abes tekliflerinden bıktığım için satıştan kaldırdım.
Sözün kısası araç bir kaç sene yatar pozisyonda kaldı. Bu süre içinde, hiç değilse ayda bir yine 50-60 km yol yaptım. Bu yaz bir arkadaşımla beraber Doğu Karadeniz üzerinden Van tarafına inip bir Van Gölü turu yaptık. Aracımı sürekli bakımlı tuttuğum halde yolda fren boşaldı. Hem de balata sıfırlanıp düşecek kadar. Üstelik aracın ışıklı göstergeleri de hiç bir uyarı vermedi. Son balata değişiminden sonra 15.000 km geçtiği için ilk iş olarak ustamın tepesine bindim. (Üst kat komşum ve evlat yerine saydığım birisi.) Balatayı aldığı yere gidip kafalarına çakmalarını istedim. Bir süre düşündükten sonra aracın sürekli olarak yatmasından kaynaklanabileceğini söyledi. Şöyle ki: Balatayı ittiren mekanizma (galiba klape gibi bir şey demişti) uzun süre yatınca pas yapmıştır (Giresun'da yaşıyorum), freni bırakınca geri gelmiyordur gibi bir açıklama yaptı. Mekanizmayı söküp temizledi ve yağladı. Bu işlem sırasındaki fotoğraflarını gönderdi. Dediği doğru çıktı. Velhasılı, her işte bir hayır vardır sözü bir kez daha ispatlandı. Çünkü araç satılıp da alan kişi bu yüzden kaza yapsaydı, hayatım boyunca vicdan azabından kurtulamazdım. (Frenle ilgili ışıklı uyarıların müşürü tek taraftaymış. O yüzden yanmamıştır gibi bir açıklama geldi.)
Tek başıma olduğumda yeni yerler gezmek pek keyif vermiyor demiştim. Bu yaz bir de Giresun'dan çıkıp Ankara, Eskişehir, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, İzmir, Muğla (Marmaris), sahilden Antalya, Ankara yoluyla eş, dost, ahbap, akraba ziyareti turu yaptım. Toplamda 5520 km yol yapıp 60'dan fazla insanı ziyaret ettim. Balıkesir'deyken bir arıza yaşadım. Kayışları çeviren kasnağın küçük bir parçası kırılmış. Bana toplamda 900 TL'ye mal oldu.
Giresun'a döndükten sonra bir kez daha Ankara'ya gitmem gerekti. Dönüşte yine bir arıza çıktı. Çorum'da iyi olduğu söylenen bir ustaya gittim. Önce aracın turbosu değişti. Sorun çözülmedi. Sibop kapakları sökülüp temizlendi, olmadı. Enjektörlere bakıldı, olmadı. Sonunda motor indirildi, piston kolları değişti. İnşallah bu sefer olmuştur diye sonucu bekliyorum. Çünkü aracım hala Çorum'da. Maliyetinin ne olacağını ise bilmek dahi istemiyorum. Tek tesellim motoru patlatmamış olmak.
Bu kadar hikayeden çıkan sonuç:
- İkinci el alacağınız araçla ne tür belalar yaşayacağınızı bilme şansınız yok. Şanslıysanız ve iyi bir ustanız varsa görece çok ucuza mal edebilirsiniz.
- Şanslı değilseniz (ve belki de bilmediğiniz ustaların eline düşerseniz) sürekli sorun yaşarsınız. Allah göstermesin, bu sorunların bir kısmı hayatınıza da mal olabilir.
- Yeni araç alıp bekletmek mantıklı görünüyor. Ama bu süre içinde hem diğer arkadaşların söylediği gibi vergi, sigorta, bakım, vs. masrafı var. Hem aracı yatırırsanız yine bir sürü sorunla karşılaşırsınız.
Yani iki ucu reçelli değnek. Tercih sizin.