Ynt: Karavanımızı Kendimiz Yapabilir miyiz?
Harikasın Haldun Kardeşim;
Herkesin düşünmesi gereken bir soru bu.
Tesbitlerine tamamen katılıyorum.
Ben bazı ilaveler yapayım.
Sözünü ettiğin karavan faabrikaları(!) aslında bir fabrikanın üçe bölünmüş halidir.
Babalarının fabrikasını üçe böldüler ve bu kadar senedir bizlere karavan diye
"Nuh'dan kalmış" şeyleri sattılar.
2 tanesi ile yakından tanıyorum.
Karavanınında olan bir arızayı tamir bile etmiyorlar. Daha doğrusu, öyle bir fiyat çıkarıyorlar ki... siz kaçıyorsunuz.
"Bizden başka alternatif yok. Biz ne satarsak onu alacaksınız" diye düşündüler.
Çok haklısın, ben onların yapacakları yeni karavan yerine 90 model Mercedes kullanıyorum.
Çok da mutluyum.
Fakat son 1 senede çok büyük değişiklikler oldu ve bu kaçınılmazdı.
Çünkü, siyaset ve ticaretteki boşlukları kimse boş bırakmaz.
EGE ve İMAJ karavan bugün Avrupa standardına çok yaklaştılar.
Özellikle EGE karavan, bu sene Hymer'in kopyasını yapıyor.
Bu iş Türkiye'de böyledir. Evvela kopya yaparız sonra özgün tasarımı.
Bügün, işi bilen herkes, bu 2 fabrikadan birine gidiyor.
Diğerleri, karavancılığa yeni başlayanlara eski usül karavanlarını satıyorlar
,ama çok yakında kendilerini yenilemek hatta söz konusu 2 fabrikayı geçmek zorundalar.
Yoksa yok olurlar.
Türkiye'nin, Anadol ve Hacı Murat'a mahkum olduğu günlerden bugünlere aynı süreci yaşayarak gelmedik mi?
Sözün kısası;
2-3 sene içinde, bizlere karavanlarımızı sattıracak güzellikte ürünler sunacaklarına inanıyorum.
Diğer bir konu
"Karavanını kendi yapma" konusunda daha fazla yazmıyorum.
Görüş ayrılığımız var. Saygıyla karşılıyorum. Zaman içinde sözünü ettiğim karavanların fotoğraflarını yayınlarım.
Size bu konuda yaşadığım bir anımı anlatarak konuyu bitirmek istiyorum.
Taşucu Akçakıl kamptaydım.
Yanıma bir "Camper" geldi. Baktım araba uzaktan çok kötü görünüyor, merak ettim yanına gittim.
Biraz sohbet ettik. Adam bana kendisi yaptığını ballandıra ballandıra anlattı.
İçinin malzemeleri çok kaliteliymiş, aylarca uğraşmış, iyi de para harcamış.
İçini görmek istedim. Seve seve gösterdi.
Karavanın içine girdiğimde;
"Biri bana kamera şakası mı yapıyor?" diye düşündüm.
Çok anlatmayacağım. Şu kadarını söyleyeyim;
Tuvalete alaturka taş koymuştu. Evet, şu bildiğimiz alaturka tuvalet taşı.
"Herkalde alafranga tuvalette rahat edemiyor ama bu koca taş karavanda ağırlık yapar" diye düşündüm.
Tuvaletin deliğine baktım.
Gözlerim yerinden fırladı.
Delikten toprak görünüyordu. Yani adamın veya eşinin yapacakları aynen karavanın altına gidecek.
Adam 5 metre yanımda resmen yere sıçacak.
"Sakın ha" dedim.
Bana kamplarda kullanmadığını söyledi. Yolda asfata yapıyormuş

Öper misin? sabaha mı bırakırsın?
"Bak ama" dedi "Su depom bir harika. Paslanmaz çelikten yaptırdım, tam 500 litre"
500 litre???? Allah Allaaaah.. BU adam 500 litre depoyu nereye sığdırdı?
Bana karavanın tepesini gösterdi.
Isıtıcıya ihtiyacı olmuyormuş, su güneşte ısınıyormuş, ayrıca hidrafora da gerek yokmuş.
Sustum.
Sadece,
"Virajlar yavaş gir, tepede çalkalanan su seni devirir" dedim.
Ona karavanımı gezdirdim. Çok beğendi, fiyatını sordu.
Onun harcadığı paradan 10.000 lira fazla olduğunu söyledi.
Adam gittikten sonra kendime kızdım.
Adam karavanında(!) mutlu mesut yaşıyordu. Neden mutsuz ettim ki onu?
İlla doğruları mı söylemek gerekiyordu?
Bırakmalıydım, insanlar nasıl mutlu oluyorlarsa öyle yaşasınlar
Amaç mutlu yaşamaksa;
Herkes kendi mutlu olduğunu yapsın...
Sonra kendimi teselli ettim.
"Benim karavanımın görmese başkasınınkini görecekti"
Doğruların üstü örtülebilir ama yok edilemezdi...
İyi günler