.
Başlığa herkes için beraberce geçerli somut örneklerle cevap vermek kolay değil. Biliyorsunuz karavanı düzme açısından ayni düşüncede olunsa bile ağırlıklı olarak; yaz veya tüm sene, çoçuklu veya çocuksuz, uzun veya kısa, Türkiye’de veya dışarıda, yerleşim yerlerine yakın veya uzak, genç veya yaşlı olarak yollarda olmanın farklı gereksinimleri oluyor.
Oldukça toptan bir yaklaşım olsa da önce konuya, karavana prensip olarak nasıl bakıldığına değinerek başlamak, sanırım yanlış olmaz.
Bu açıdan bence karavan;
* prestij objesi olarak şekillenmemeli,
* satın alınması veya yapımı için mümkünse borca girilmemeli,
* yollarda zaten devamlı ve sorunsuz olarak karşılanabileceğinden emin olunan gereksinimleri, karşılamaya çalışmamalı,
* içinde kullanımının külfet olmayacağından emin olunan çoklu işlevsel çözümlere yer verebilmeli,
* en önemlisi ise karavan evi taklit etmek yerine, sadece yollardaki temel ama gerçek gereksinimleri abartmadan tatmine hedeflenmiş olmalı.
Tabi bunlar benim yaklaşımlarım. Fazlasının hedeflenmesine sözüm olamaz. Herkesin karavan anlayışı kendisine diyelim.
Yine de karavanda ne kadar az eşya ile yolda olmayı, o kadar çok sempatik bulduğumu inkar etmeden geçemeyeceğim..
Bence bunun tevekkül ile değil, karavanın çıkış felsefesiyle ilişkisi olmalı.
Başlığa somut örneklerle cevap vermek istenirse önce kimle, ne zaman ve nasıl yollarda olunduğunu yazmak sanırım isabetli olurdu..
Bizler, yani
ağırlıklı olarak baharları genellikle güney Avrupa ve Türkiye’de bazen dört aya kadar yollarda olabilen Almanya oturumlu emekli bir çift olarak;
* duş kabinine gereksinimiz yok. Neden olsun ki ? Avrupa’da yüksek sezon dışı geçerli ACSI kartı ile en geç üçüncü gün uğranan 8600 sayıdaki kampinglerin birinde duş ve elektrik gereksinimlerimizi uygun fiyatları ile karşılamaktayız. Üstelik yaş ilerledikçe duş gereksinimin azaldığı da atlanmamalı. Duştan vaz geçebilmek, yer, ısıtma, temiz ve gri su deposu, boşaltım ve harcamadan tasarruf anlamına geliyor.
Kabul, duş, Türkiye’de farklı anlam kazanmakta.
* Gezdiğimiz zaman ve yerlerle ilgili olarak 90 Watt solar paneli, üstten kapaklı 40 litre kompresör buz dolabına rahatlıkla yetmekte. Gereksiz malzemelerle doldurulamadığı müddetçe değil iki kişiye 4 kişilik aileye bile yeteceğine eminim. Kimse üzerine alınmasın, bizim şartlarımızda tavanı panelle doldurmayı, MPPT regülatörden medet ummayı, kilolarca sebzeye, meyvaya yer bulmak amacıyla litrelerce buzdolabına meyl etmeyi anlamamız zor. Marketlere bakan zaten neyin dolaba girdiğini görüyor. Alış-verişten önce dolaba da bir göz atmak lazım.
* Karavanda akıllı ve tasarruflu donanım kadar, onların doğru bakımı da ayni hesaba çıkıyor. Onbirinci senesinde hala zehir zemberek çalışan 140 Ah jel aküme her ay iki gün boyunca şebeke akımı ve MPPT yerine sadece çok fazlı dolum yapabilme özelliği ile PWM solar regülatörüm ilaç gibi geliyor olmalı..
* Yabancı ülkelerle kıyaslanırsa, tat ve fiyat açısından Türkiye’nin esnaf lokantalarının eline su dökenini bulmak zor. Mutfak bizim için Türkiye dışında vazgeçilmez konumda. Genellikle kamplarda dışarıda Aygaz piknik tüplerini kullanıyoruz. Düdüklü tencere ile yirmi kadar sebze repertuarımız hem tasarruflu hem hızlı hem de sıhhatli bir beslenmeye kapı açmakta.
* Marka karavanımı alırken şüpheyle baktığım kırkar litrelik temiz ve gri su depoları bu güne kadar bir kere bile olsun sinyal vermediler. Bunda debisini anlamsız yüksek bulduğum karavan musluğunu, kapağı delikli yarım litrelik pet şişesi ile kullanmamızın da rolü olmalı. Üstelik kullanılmadan boşa akan su, karavan kavramına uygun değil. Bence çoğu karavanda bu şekilde deponun yarısı kadarı boşa gidiyor. İsteyen kontrol edebilir. En azından ayaktan tetikli musluklar çözüm sunabilirdi.
* Ön temizliği ıslak mendille yapılmış iki kişilik bulaşık için yarım litre suyun yetişmesi, köpürmesi sınırlı kalan az bir kaç damla deterjan kullanmaktan geçiyor. İnanmayanlar denemekten çekinmesin derim.
* Evimizdeki pencere yerine kendisine doğrudan bakmak ve yaşamak için yollara çıktığımız dünyayı, bu sefer televizyon gibi elektronik bir pencereden izlemeyi, biraz çelişkili bulduğumuzu da eklemeliyim.
Ayrıca tablet ve cep telefonlar daha az kaynak gerektirmekte.
* Araç büyüdükçe içine konanlar artmakta. Karavanımız beş metre kadar bile uzun olmasa da hedeflediğimiz konfordan ödün verdiğimizi düşünmüyoruz.
Aslında sadece karavana sahip olmak bile bir lüks..