orsaalabanda
Zirve
- Mesajlar
- 3,490
- Tepkime Puanı
- 71
Bu aralar evde sıkça konuşulan konularımız..
Şuraya mı gitsek, buraya mı gitsek?.. Gitsek kalabilir miyiz, kalamazsak geri dönebilir miyiz?.. Ne yeriz, ne içeriz? Üşür müyüz, sıcaklar mıyız?..
Cumartesi işten biraz sıkıntılı dönmüştüm. Bırakın bunları dedim. Lafla kampır yürümez.. Hazırlanın yola çıkıyoruz.
İçeriden tiz bir çığlık.. ‘’Heyooo! Yaşa baba! Gidelim, gidelim!’’
‘’Nereye?..’’ ‘’Valla ben bu gün çok sıkıldım. Şöyle ferah bir yer.. Deniz kenarı falan olsun.’’ Mudanya mesela.. ‘’E, nasıl olacak?’’ ‘’Nasıl, nasıl olacak?’’ ‘’ Gideceğiz, kalacağız ve gezeceğiz işte. Boşuna mı hazırladık biz bu aracı?’’ ‘’Eh! Peki gidelim bakalım..’’
İçeriden ikinci bir çığlık.. (Bu sefer yatakta zıplama eşliğinde) ‘’Heyooo! Yaşasın, yaşasın!’’
‘’Alışveriş yapmadık?’’ ‘’Valiz hazırlamadık?’’ ‘’Buzluk için buz aküleri?’’ Boşverin diyorum. Kervan yolda düzülür. Hem gideceğimiz yer dağ başı değil.
Yarım saat içinde yoldayız. Küçük bir çantada ufak tefek giysiler, birkaç basit konserve yiyecek, plastik tabak, bardak.. Hepsi bu kadar. Ver elini Mudanya..
Gece saat 10 gibi Mudanya’dayız. Önce konaklayacak yer için küçük bir keşif gezisi, ardından sahil yolundaki çay bahçeleri.. Fakat o da ne? Denizin şıpırtısı eşliğinde şıngır mıngır çaylarımızı yudumlayacağız derken.. Bir cümbüş, bir kalabalık.. Güldürüklü temaşa , ortaoyunları, müzikler, simitçi, gözlemeci, macuncu, imitasyon çanta satıcısı (araya nasıl karışmışsa..), kebap kokuları eşliğinde ramazan eğlenceleri.. Bembeyaz çekirdek kabuğu kaplı zemin üzerinde ve fonda ‘’ tin tin tinimini hanım seni seviyor canım’’ olmak üzere ilerliyoruz.. Çocukların ellerinde garip ışıklar saçan çin malı sopa oyuncaklar var ve istisnasız herkes çok eğleniyor.
Böyle bir ortamda 7 yaşında bir çocuğunuz varsa, macuncuyu görüp özenirse, siz de çocukluğunuzun bu eğlenceli tatlısından alıp çocuğunuzun eline verirseniz, ardından kalabalıkta ortaoyununu seyredebilmesi için omzunuza alırsanız ve saçlarınız da uzunsa bilin bakalım ne olur? Bildiniz değil mi? İşte aynen öyle oldu.
Neyse, bu gibi tatlı sürprizleri bir kenara bırakalım, binlerce insan yanılıyor olamaz, acaba biz de bir paket çekirdek alıp aralarına karışsak nasıl olur dedik ve elimizde çekirdekle karıştık kalabalığa. Başlarda biraz eğleniyor gibi olduysak da, bir süre sonra gürültü çok rahatsız edici olmaya başladı. Çekirdek kabuklarını onlar gibi iki dudağımızın arasından ‘’hürp’’ diye üfleyerek sokağa tüküremediğimiz için çaylarımızı acele içip gece kalacağımız yere geri döndük.
Manzaramız yeni doğmakta olan ay eşliğinde muhteşemdi.
[attachment=1]
[attachment=2]
Şuraya mı gitsek, buraya mı gitsek?.. Gitsek kalabilir miyiz, kalamazsak geri dönebilir miyiz?.. Ne yeriz, ne içeriz? Üşür müyüz, sıcaklar mıyız?..
Cumartesi işten biraz sıkıntılı dönmüştüm. Bırakın bunları dedim. Lafla kampır yürümez.. Hazırlanın yola çıkıyoruz.
İçeriden tiz bir çığlık.. ‘’Heyooo! Yaşa baba! Gidelim, gidelim!’’
‘’Nereye?..’’ ‘’Valla ben bu gün çok sıkıldım. Şöyle ferah bir yer.. Deniz kenarı falan olsun.’’ Mudanya mesela.. ‘’E, nasıl olacak?’’ ‘’Nasıl, nasıl olacak?’’ ‘’ Gideceğiz, kalacağız ve gezeceğiz işte. Boşuna mı hazırladık biz bu aracı?’’ ‘’Eh! Peki gidelim bakalım..’’
İçeriden ikinci bir çığlık.. (Bu sefer yatakta zıplama eşliğinde) ‘’Heyooo! Yaşasın, yaşasın!’’
‘’Alışveriş yapmadık?’’ ‘’Valiz hazırlamadık?’’ ‘’Buzluk için buz aküleri?’’ Boşverin diyorum. Kervan yolda düzülür. Hem gideceğimiz yer dağ başı değil.
Yarım saat içinde yoldayız. Küçük bir çantada ufak tefek giysiler, birkaç basit konserve yiyecek, plastik tabak, bardak.. Hepsi bu kadar. Ver elini Mudanya..
Gece saat 10 gibi Mudanya’dayız. Önce konaklayacak yer için küçük bir keşif gezisi, ardından sahil yolundaki çay bahçeleri.. Fakat o da ne? Denizin şıpırtısı eşliğinde şıngır mıngır çaylarımızı yudumlayacağız derken.. Bir cümbüş, bir kalabalık.. Güldürüklü temaşa , ortaoyunları, müzikler, simitçi, gözlemeci, macuncu, imitasyon çanta satıcısı (araya nasıl karışmışsa..), kebap kokuları eşliğinde ramazan eğlenceleri.. Bembeyaz çekirdek kabuğu kaplı zemin üzerinde ve fonda ‘’ tin tin tinimini hanım seni seviyor canım’’ olmak üzere ilerliyoruz.. Çocukların ellerinde garip ışıklar saçan çin malı sopa oyuncaklar var ve istisnasız herkes çok eğleniyor.
Böyle bir ortamda 7 yaşında bir çocuğunuz varsa, macuncuyu görüp özenirse, siz de çocukluğunuzun bu eğlenceli tatlısından alıp çocuğunuzun eline verirseniz, ardından kalabalıkta ortaoyununu seyredebilmesi için omzunuza alırsanız ve saçlarınız da uzunsa bilin bakalım ne olur? Bildiniz değil mi? İşte aynen öyle oldu.
Neyse, bu gibi tatlı sürprizleri bir kenara bırakalım, binlerce insan yanılıyor olamaz, acaba biz de bir paket çekirdek alıp aralarına karışsak nasıl olur dedik ve elimizde çekirdekle karıştık kalabalığa. Başlarda biraz eğleniyor gibi olduysak da, bir süre sonra gürültü çok rahatsız edici olmaya başladı. Çekirdek kabuklarını onlar gibi iki dudağımızın arasından ‘’hürp’’ diye üfleyerek sokağa tüküremediğimiz için çaylarımızı acele içip gece kalacağımız yere geri döndük.
Manzaramız yeni doğmakta olan ay eşliğinde muhteşemdi.
[attachment=1]
[attachment=2]